Samsun'un Kültürel Simgeleri

Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof.

Samsun'un Kültürel Simgeleri
Dr. İbrahim Tellioğlu, "Osmanlı devrinin sonları ve Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki resim ve kartpostallara bakılırsa Samsun dendiğinde Saathane, Büyük Cami ve Seyyid Kutbiddin Türbesi önemli simgeler olarak göze çarpar" dedi.Türk Ocakları Samsun Şubesi tarafından düzenlenen "Samsun`un Kültürel Simgeleri" konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Ondokuz Mayıs Üniversitesi(OMÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, şehirlerin kültürel simgelerinin bütünleştirici olması gerektiğine işaret etti. Dünyadaki her şehrin kendisine has simgelerinin olduğunu belirten Tellioğlu, "Bunların bazısı tarihi, bazısı kültürel, bazısı da turistiktir. Tarihi ve kültürel simgeler o şehrin ruhunu yansıtır. Bu şehrin adı söylendiğinde insanların aklında ilk oluşan simge büyük ihtimalle o şehrin geçmişi ya da bugünüyle ilgilidir ve olumlu bir simgedir. Bu bazen bir tarihi eser olabilir, bazen önemli bir kişi bazen de önemli bir olayı anlatan bir simge. Şehirler ve onun içinde yaşayanlar bu simgelerle kimlik kazanır. Turistik simgelerin ise tarihi bakımdan olmasa da kültürel açıdan bir anlamı mutlaka vardır" diye konuştu.İnsanların şehirlerle ilgili algılarının o kentin simgeleri aracılığıyla oluştuğunu vurgulayan Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, "Özgürlük Anıtı dendiğinde New York ve Amerikalıların bağımsızlığını kazanması, yeni bir dünya kurmaları akla gelir. Franz Kafka, Prag şehriyle sembolleşmiş bir düşünürdür. Beethoven dendiğinde Viyana, Chopin dendiğinde Varşova, Sartre ismi geçtiğinde Paris akla gelir. Aynı şekilde Konya dendiğinde Mevlana, Maraş dendiğinde Sütçü İmam, Erzurum dendiğinde Nene Hatun silueti insanların zihninde canlanır. Sivas denildiğinde Aşık Veysel, Denizli ismi geçtiğinde de Özay Gönlüm`ü rahmetle anılırken, Malatya dendiğinde Turgut Özal, Aydın dendiğinde Adnan Menderes, Adana dendiğinde Sabancı ailesi çağrışım yapar. Bu simgeler şehirleri iyi bir şekilde temsil eden siyaset, iş, bilim, sanat, spor adamı olduğu gibi orada yaşayan insanların birliğine büyük katkıda bulunan olayların hatıraları da olabilir. Samsun tarihiyle ya da kültürüyle ilgili kalıplaşmış hale gelen önermeler vardır. İnsanlar nereden geldiğini düşünmeksizin hep belirli slogan haline gelmiş sözlerle bu kenti tarif etmeye çalışırken bilgilerinin doğruluğunu sınama ihtiyacı hissetmez. Sıkça tekrarlanarak her yerde karşınıza çıkması da bu bilgilerin doğru olduğu anlamına gelmez. İş öyle bir hal almıştır ki Samsun`un sembolleri arasına girmeye başlayan bazı sembollerin bu şehrin tarihiyle hiçbir alakası olmadığı gibi bu kentte yaşayan insanları kaynaştırıcı bir özelliğe de sahip değildir" şeklinde konuştu.MİLLİ MÜCADELE`NİN BAŞLADIĞI ŞEHİR"Samsun dendiğinde insanların aklına ilk gelen, Milli Mücadele`nin başladığı şehir simgesidir" diyen Tellioğlu, şöyle devam etti: "Bu simgenin yerini başka hiçbir sembol alamaz. Dünyaca meşhur Atatürk Anıtı ve Gazi Müzesi`nin yanı sıra büyük bir özenle tütün iskelesinin yeniden canlandırılması ve doğu parka Bandırma Vapuru`nun benzerinin konulması bu simgenin yaşatılması açısından büyük bir iş olmuştur. Üniversitesi başta olmak üzere pek çok resmi ve özel yere verilen 19 Mayıs ismi ile Milli Mücadele`nin Samsun`da başlaması ölümsüzleştirilmiştir. Osmanlı devrinin sonları ve Cumhuriyet ilk yıllarındaki resim ve kartpostallara bakılırsa Samsun dendiğinde Saathane, Büyük Cami ve Seyyid Kutbiddin Türbesi önemli simgeler olarak göze çarpar. Bunlardan ilk ikisinin bir projeyle yeniden hayata kavuşturulacağı duyuruldu. Ancak Abdulkadir Geylani`nin torunu Seyyid Kutbiddin türbesine belirli bir saatten sonra güvenlik sebebiyle yaklaşmak bile mümkün değilken çevresindeki mezarlık harabe halindedir. Samsun`un tarihi kökünün yaşayan tanığı olan bu mezarlık sekiz asırdan uzun bir zamana tanıklık etmiştir. Ancak günümüzde mezar taşları parçalanan bu mezarlığa bakımsızlıktan girmek mümkün değildir."Samsun`un Osmanlı devrinin önemli kültür merkezleri arasına girememiş bir şehir olduğunu kaydeden Prof. Dr. Tellioğlu, "O yüzden burada geçmişte önemli şairlerin, büyük yazarların yaşadığını söylemek pek mümkün değildir. Cumhuriyet devrinden itibaren kentin yeniden canlanmasına paralel olarak önemli şahsiyetler çıkmaya başlamıştır. Hukukçu ve fikir adamı Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil, şair-yazar ve devlet adamı Fethi Tevetoğlu, olimpiyat şampiyonu güreşçi Yaşar Doğu bunların ilk akla gelenidir. Bu kuşaktan sonra pek çok siyaset, sanat ve spor adamı Samsunlu meşhurlar arasında yerini almıştır. Samsun`un son dönemdeki kültürel simgeleri içerisinde iki tanesi dikkat çekicidir: Amisos ve Amazon. Amisos ismi iş yerlerinden toplu konut sitelerine kadar pek çok yere adını vermiş Samsun`un eski isimlerinden birisidir. Ancak bu ismin neden bu kadar yaygınlaştığını anlamak mümkün değildir. Zira Samsun`un en eski adı Enete`dir, Türklerden önce kullanılan son isim Simisso`dur, Türklerin de buraya verdiği ilk ad Canik`tir. Amisos ise kolonicilerin buraya verdiği isimdir. Bütün bu isimler dururken bu kenti sömürmek için buraya gelmiş kolonicilerin verdiği ismi yaşatmak izahı mümkün olmayan bir durumdur. Aynı şekilde yaşadığına dair herhangi bir iz bulunmayan Yunan mitolojisinin ürünü Amazonların da Samsun`un simgesi olması için herhangi bir sebep yoktur. Mitolojik bilgilere göre kültürel bakımdan örnek gösterilebilecek özellikleri neredeyse yok denecek kadar az olan hayali bir topluluk model olarak gösterilirse bu gayret, hayali kimlikler oluşturma çabası olarak algılanabilir. Eğer Amazonlar bir turistik simge olarak takdim edilecekse onları tarihi ya da kültürel bir simge gibi göstermemek gerekir. Samsun`a yeni açılacak bir üniversiteye ve kente bağlı bir belediyeye Canik adının verilmesi, bu şehre ilk verdiğimiz ismin yaşatılması bakımından oldukça önemlidir" ifadelerini kullandı.Samsun`un Cumhuriyet tarihi boyunca Karadeniz Bölgesi`nin en çok göç alan ili ve en kozmopolit şehri olduğunu anlatan OMÜ Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, sözlerini şöyle tamamladı: "Otuzun üzerinde şehirden büyük göç alan bu kente gelen insanlar yaşadıkları yerden memnun olsalardı evlerini-barklarını bırakıp buraya göç etmezlerdi. Samsun onlar için bir umut kapısıdır. Bu insanlar daha çok iş/aş isteyip daha insanca yaşamak, çocuklarının daha iyi eğitim almasını arzulamaktadır. Yoksulluktan kurtulmaya çalışan, huzursuzluktan kaçan, anarşiden hoşlanmayan, çatışmadan nefret eden bu insanları, sıradan bir insan topluluğu olmaktan çıkaran değerleri onların yaşadığı şehrin simgeleri yaparsanız, bu insanları bir arada yaşatmak çok kolaydır. Ancak onların sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlere uymayan simgeler belirlerseniz bu insanlar birbirine yabancılaşır ve Samsun, gazetelerdeki olumsuz haberlerle insanların zihninde yer almaya devam eder."Türk Ocakları Samsun Şube Başkanı Prof. Dr. Tuncer Çağlayan da Türkiye gündemini meşgul eden Dersim tartışmalarına değindi. Çağlayan, "Dersim tartışmaları Türk milletinin birlik ve beraberliğe zarar veren, adeta Türkiye Cumhuriyeti`nin temellerini sarsacak bir mahiyet kazanmıştır. Bu tartışmaları devletimiz ve milletimiz için zararlı hatta kasıtlı bir psikolojik harekatın uzantıları olarak görüyor, temsil makamında bulunanları sözlerini sarf ederken daha dikkatli davranmaya davet ediyoruz" dedi.İlkadım Belediye Başkanı Necattin Demirtaş ise Prof. Dr. Tuncer Çağlayan`ın önerisi üzerine, 100. yılını kutlamaya hazırlanan Türk Ocakları`nın adını bir parka vererek orayı "Türk Ocakları 100 Yıl Anı Parkı" haline getirecekleri sözünü verdi.
Kaynak: İHA