Ölen Madencilerin Aileleri Duruşmada Grizuyu Yeniden Yaşadı (2)

Zonguldak`ta, 17 Mayıs 2010`da meydana gelen 30 madencinin öldüğü grizu faciasıyla ilgili ikinci bilirkişi raporunun ardından başlayan davada, yakınlarını kaybedenler grizu acısını yeniden yaşadı.


İlk bilirkişi raporunun yetersiz bulunmasının ardından ikinci bilirkişi raporuyla yeniden başlayan davanın ilk duruşması Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü.
İlk davada tutuklanan 6 kişinin serbest bırakılması üzerine Zonguldak Cumhuriyet Başsavcılığı`nca geçtiğimiz Haziran ayında yeniden hazırlanan bilirkişi raporunda, olay günü saat 13.15`ten, patlamanın meydana geldiği 13.27`ye kadar geçen 12 dakikada ocaktaki metan gazı oranının yüzde 4`ün üzerinde seyrettiğine dikkat çekilerek, "Son 12 dakikada, patlama olasılığının çok yüksek olduğu bilindiği halde, Yapı-Tek çalışanlarına neden haber ulaştırılmadığı, neden tüm ekipmanların durdurulmadığı, neden acil kaçış planının uygulanmadığını anlamak mümkün değildir." tespitlerine yer verilmişti.

MAHKEME SALONU DOLDU
İkinci bilirkişi raporunun ardından yeniden açılan davanın ilk duruşması bugün Zonguldak Adliyesi`nde yapıldı. Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessesesi -540 kodunda galeri açma işini üstlenen Yapı Tek firması ile TTK çalışanlarından oluşan toplam 28 kişi, `taksirle 30 kişinin ölümüne ve 11 kişinin yaralanmasına sebebiyet vermekten` hâkim karşına çıkarıldı. Biri mazeretli 3 sanık duruşmaya katılmadı.
Zonguldak 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya sanıkların haricinde, grizuda ölenlerin yakınlarından 52 kişi, 9 mağdur, 4 mağdur ve şüpheli ile çok sayıda sanık ve mağdur avukatı katıldı. 2. Ağır Ceza hakimi Ahmet Gürbüz başkanlığında oluşturulan mahkemeye madencilik sektörüyle ilgili sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri de katıldı. Bu arada davada yargılanan 28 sanığın 3’ü Yapı Tek firması çalışanı, diğerleri ise TTK yetkililerinden oluşuyor. Bunların da 12’si maden mühendisi, 3’ü ise makine mühendisi.
Yaklaşık 2 saat süren kimlik tespitinin ardından mahkeme heyeti, bazı sanık avukatlarının birden fazla kişinin vekâletini üstlenmesinin, menfaat çatışmasına yol açabileceği ve savunma hakkının kısıtlanmasına yol açabileceği görüşüne yer verdi. Bu sırada sanıklardan TTK Elektrik Teknikeri Hasan Karakaş, savunmasında, metan gazı ölçen sensörün çalışmadığı iddialarını yalanlayarak suçlamaları reddetti. Karakaş, “Suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Biz sabah sensörleri onardık. Olay yerine 2 uzmanı gönderip sensörü kontrol ettirdik. Bizim görevimiz yalnızca sensörlerin elektriksel çalışmasını ve arızaların giderilmesini sağlamaktır. Bilirkişi raporunda sensörlerin çalışmadığı yazılmıştır, bu cihaz son dakikaya kadar aşağıdaki verileri yukarıya vermiştir” şeklinde savunma yaptı.

DAVA 12 OCAK TARİHİNE ERTELENDİ
Daha sonra avukatların yeniden sanık seçimini yapması için duruşmanın ertelenmesi talebini görüşen mahkeme heyeti, bazı avukatların birden fazla sanığa vekilliğini üstlenmesinin menfaat çatışması doğuracağı ve savunma kısıtlamasına yol açacağı gerekçesiyle duruşmayı 12 Ocak 2011 tarihine erteledi. Mahkeme ayrıca duruşmaya katılmayan sanıkların bir sonraki duruşmaya mazeretsiz katılmamaları durumunda polis zoruyla getirilmeleri, avukatların ise 15 gün içerisinde sanık seçimi yapmasına hükmederek duruşmayı 12 Ocak 2011 tarihine erteledi.

AİLELER TEPKİ GÖSTERDİ
Bu arada, mahkeme çıkışı grizuda yakılarını kaybeden aileler, sanıklara çıkıştı. Karakaş’ın savunmasına tepki gösteren aileler, gözyaşları döktü.
Eşi Ekrem Akkaya’yı (26) kaybeden Yeter Akaya, duruşmaya 1 yaşındaki kızı Ecrin, kayınvalidesi Pakize ve kayınpederi Ramazan Akkaya ile geldi. Duruşma sonrası baba Ramazan Akaya, TTK Elektrik teknikeri Hasan Karakaş’ın ‘sensörler çalışıyordu’ ifadesine tepki göstererek, “Yalan söylüyor. Sensör çalışsa orada grizu patlamaz. 26 yaşında emek vermişim, altın gibi çocuk emanet etmişim” şeklinde konuştu.
Yeter Akaya ise “Eşim grizuda öldüğünde daha 4 aylık evliydik. 3 aylık hamileydim. Şimdi çocuğum 1 yaşına girdi. Biz yaşamıyoruz. Benim yavrum baba demeye başladı, kime baba diyecek? Yavrum bana büyünce sorarsa ne diyeceğim? Biz adalet istiyoruz, başka bir şey istemiyoruz.” diye gözyaşı döktü.
Eşi Hüseyin Arslan’ı maden ocağında yitiren Fatma Arslan ise tepkisini şöyle dile getirdi: “Asansörün çalışmadığını ve gaz ölçümünün 1,5 metreden yukarıda olduğunu söylüyor. O zaman niye yukarıya almadınız işçileri de 30 kişiyi yaktınız? Kendilerini haklı çıkarmak için ne olursa konuşuyorlar. Çünkü ölenler gitti. Evde eşlerine kumanda edemeyenler burada söz sahibi oluyorlar. Herkesin ciğeri yanıyor. Ama asla peşlerini bırakmayacağım.”

İSTANBULDAN GELEN HUKUKÇULAR AİLELERİ BİRLİKTE HAREKET ETMEYE ÇAĞIRDI
Öte yandan Davutpaşa ve Ostim patlamalarında hayatını kaybeden ailelerin hukuk danışmanlığını yapan hukukçu Erbay Yucak ve beraberindeki heyet, Bir Umut Derneği olarak ailelerin organize bir şekilde haklarını savunmaları gerektiğini kaydetti.

OLAY
TTK Karadon Müessese Müdürlüğü`ne ait Karadon Yeni Servis Kuyusu eksi 540 kodunda grizu patlaması sonucu kurumun galeri açma işini üstlenen Yapı-Tek firması çalışanlarından 30 maden işçisi, yaşamını yitirmişti. Patlamadan 3 gün sonra 28 işçinin cesedine ulaşılırken, Engin Düzcük ve Dursun Kartal isimli işçilerin cesedi olaydan 8 ay sonra ocaktan çıkarılmıştı.