Kemal Burkay’dan Kürt Halkına Sağduyu ve İtidal Çağrısı

Kuzey Irak sınırında 35 sivilin hayatını kaybettiği saldırıyla ilgili olarak Cihan Haber Ajansı’na konuşan Kürt aydın ve siyasetçi Kemal Burkay, sağduyu çağrısı yaptı.

Olayın şüpheli yanlarının ağır bastığına dikkat çeken Burkay, hükümetin konuyu hassasiyetle araştırarak sorumluları cezalandırması gerektiğini söyledi. Kürt halkını soğukkanlı olmaya davet eden Burkay şunları kaydetti: "Kürt halkı, yaşanan söz konusu kıyıma ve acıya rağmen soğukkanlı olmalı. Çünkü ortamı germek isteyip bu tür provokasyonlardan medet umanlar her iki kesimde de var. Onlar çok daha fazla kan dökülsün istiyorlar ve bu konuda her iki tarafta da hem elinde silah tutan gençlere (ister asker ister gerilla olsun) hem de sivil masum insanlara acımıyorlar. Onlar için bu gençlerin ve sivillerin kurban edilmesi, kazanın kaynaması için gereklidir."

Kemal Burkay`ın, elim hadise ve sonrasındaki gelişmelerle ilgili olarak Cihan Haber Ajansı’nın yönelttiği sorulara verdiği cevaplar şöyle:

-Meydana gelen bu elim olayın şüpheli yanları nelerdir? Olayı genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kanımca olayın bir operasyon hatasından öte, şüpheli yanları ağır basıyor. Bölge halkının geçim zorlukları nedeniyle kaçakçılıkla da iştigal ettiği, hatta bunun sınır karakollarınca da bilindiği anlaşılıyor. Bu durumda ya söz konusu kaçakçı kervanının gelişini bilen birileri, uçakları harekete geçiren merkeze yanlış bilgi verdi; yani yanıltıcı istihbarat söz konusu. Ya da birileri bile bile böyle bir sonucu yaratacak şekilde yetkisini kötüye kullandı.


-Hükümet bu olay sonrası ne yapmalı, nasıl davranmalı, nasıl hareket etmeli sizce?

Hükümet, kendisini savunma güdüsüyle peşin peşin, bir istihbarat hatası söz konusu, yani kasıt yok demek gibi bir kolaycılığa sapmamalı. Olay ciddi biçimde araştırılmalı, sorumluları kimse cezalandırılmalı. Kamuoyu ancak bu şekilde tatmin olur ve böylesi bir eylemle ortamı gerginleştirip hükümeti de köşeye sıkıştırmak isteyenler ortaya çıkarılabilir. Böylece benzer provokasyonlar zorlaşır.


-Diğer resmi kurumlara bu noktada düşen nedir?

Ben her şeyden önce silahların tümden susmasından, yani PKK’nın silahlı eylemleri, ordunun ise operasyonları durdurmasından yanayım. Çünkü silahlar konuştukça bu tür provokasyonlara yol açık olur, at izi it izine karışır. Ayrıca kimsenin bu saatten sonra şiddetle sonuç alamayacağı bellidir. Sorunun çözümü siyasidir.


KIŞKIRTICILARIN ÇABASINI BOŞA ÇIKARALIM

-Böylesi bir ortamda Kürt halkının yapması gereken nedir? Yaraları sarma adına ve daha büyük faciaların önünü alma adına da...


Kürt halkı yaşanan söz konusu kıyıma ve acıya rağmen soğukkanlı olmalı. Çünkü ortamı germek isteyip bu tür provokasyonlardan medet umanlar her iki kesimde de var. Onlar çok daha fazla kan dökülsün istiyorlar ve bu konuda her iki tarafta da hem elinde silah tutan gençlere (ister asker ister gerilla olsun) hem de sivil masum insanlara acımıyorlar. Onlar için bu gençlerin ve sivillerin kurban edilmesi, kazanın kaynaması için gereklidir.


-BDP cephesi açısından meseleyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Umarım ki onlar da kendi cephelerindeki şiddet tutkunlarının ve kışkırtıcıların oyununa gelmez ve soğukkanlı davranırlar. Çünkü Kürt siyasetinin legal zeminde demokratik ve barışçı mücadeleyi sürdürebilmesi biraz da buna, kışkırtıcıların çabalarını boşa çıkarmaya, şiddet ortamından çıkmaya bağlıdır. Biz Kürtler salt karşı tarafı suçlayıp cenazelerimize ağlamakla soruna çözüm bulamayız. Kendi cephemizden gelen yanlışları da görmemiz gerekir. Çünkü bu yanlışlar, hak ve özgürlük taleplerimize büyük zararlar veriyor.

KÜRT HALKININ EZİCİ ÇOĞUNLUĞU ŞİDDET İSTEMİYOR

-Son olaylar çerçevesinde Kürt sorunu ve ‘Kürt açılımı’ nereye doğru gidiyor?

2009’da başlayan açılım ne yazık ki uzun soluklu olamadı ve tıkandı. Bunda hem statükocu güçlerin direnişinin, hem Kürt kesimi ve hükümet bakımından karşılıklı hataların payı var. Son dönemdeyse, gerek PKK’nın zincirleme silahlı eylemleri ve sözde giriştiği “halk savaşı” gerekse buna karşılık hükümetin desteklediği askeri operasyonlarla durum daha da kötüleşti ve nerdeyse başa dönüldü.

Bu çıkmazdan çıkmak için her iki tarafa da sağduyu gerekli. Bir kere PKK yanlış hesap yaptı. Kürt halkı artık ezici çoğunluğu ile savaş istemiyor. Bunun aksine silahların susmasını ve hak ve özgürlük mücadelesinin barışçı ve siyasal yöntemlerle yürütülmesini istiyor. Bu nedenle PKK’nın seçim sonrası başlattığı silahlı eylemler ters tepti. Kürt halkından yaygın bir destek görmedi; aksine düş kırıklığı yarattı. Buna karşılık askeri operasyonlara hız verilmesinin de bunca deneyimden sonra sonuç vermesi beklenemez. Silahlar karşılıklı olarak susmalı ve diyalog ve çözüm süreci sivil, elinde silah tutmayan politikacılarla yürütülmeli.

Hükümet adına son olarak Parlamento’da konuşan Sayın Bülent Arınç’ın, Kürt kimliğinin ve haklarının tanınması kapsamındaki önerileri olumluydu. Ama bunların sözde kalmayıp hayata geçmesi gerekir. Bunun için de hükümet daha kararlı ve cesaretli olmalı. Bu yönde atılacak ciddi, kapsamlı ve güven verici adımlar, şiddeti tümden gereksiz hale getirir ve toplumdaki dayanaklarını ortadan kaldırır.


KAYMAKAMA SALDIRI VE SAĞDUYU
-Taziye çadırına başsağlığına giden Uludere kaymakamına yapılan saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Kürt halkına mesajınız var mı?

Elbette kültürümüzde, ne Kürtler ne de Türkler bakımından, taziyeye gidene el kalkmaz ve saygı gösterilir. Devletin ve hükümetin bu olaydaki sorumluluğu elbet tartışılır ve bence de vardır. Ama bundan kişi olarak Uludere kaymakamı sorumlu tutulamaz. Olay büyük ve yaralar çok taze. Öyle olunca da böylesi üzücü ve istenmeyen olaylar cereyan edebilir. Bu, öfkesini kontrol edemeyen yakınlardan da gelebilir, ayrıca bazıları bu tür durumları istismar edebilir. Kışkırtıcılar bu ülkenin her yanında var... Ama ben Kürt halkına sağduyu ve soğukkanlılık tavsiye ediyorum. Ayrıca ölenlerin yakınlarına başsağlığı ve sabır diliyorum.