Maraş'taki oyunun devamı Gazi'de sahneye konuldu
CHP'li Mehmet Sevigen, Maraş hadisesinin 33. yıldönümünde, 'Alevi-Sünni' çatışmasının çıkarılmaya çalışıldığı 1995'teki Gazi olaylarına dikkat çekti. Dönemin Meclis komisyonunda da görev yapan Sevigen, "Gazi, Maraş'ın devamıydı. Kontrgerillanın parmağı vardı. Derin güçler ortamı değerlendirdi." dedi.

Varlık nedeni darbelere zemin hazırlamak olan derin devlet, bu hedefine ulaşmak için provokasyonlarla toplumsal katmanlar arasına nifak tohumları ekti. Bugün PKK eliyle Türk-Kürt çatışması çıkarmaya çalışanlar, 12 Eylül'e giden yolda Maraş ve Çorum'da yaptıkları katliamlarla Aleviler ile Sünnileri karşı karşıya getirdi. 90'lı yılların ortalarına kadar faili meçhul cinayetlerle laik-antilaik tezgahını kuran karanlık eller, istenen sonucu alamayınca yine Alevi vatandaşları hedef aldı. 12 Mart 1995'te İstanbul Gazi Mahallesi'nde Alevilere ait üç kahvehane tarandı; 1 kişi öldü, 5 kişi yaralandı. Saldırının ardından yapılan gösterilerde halkın arasına karışan provokatörler emniyet güçlerine ateş açtı. Polisin karşılık vermesi üzerine 17 kişi hayatını kaybetti. 3 gün sonra olaylar Ümraniye'ye sıçradı. Buradaki gösterilerde de 4 kişi öldü. Ergenekon iddianamesine 'örgütün işi' olarak giren kanlı olayların yakın şahitlerinden biri eski CHP İstanbul Milletvekili Mehmet Sevigen'di. CHP'li Sevigen, olaylar başladıktan kısa bir süre sonra Gazi Mahallesi'ne gittiğini ifade ederken, provokasyon kokusunu hemen aldığını dile getiriyor. Dönemin şartlarında Gazi'nin Sevigen'den çarpıcı provokasyona çok açık bir yer olduğuna dikkat çeken Sevigen, olayların arkasındaki gücü ise şöyle anlatıyor: "Gazi'de yaşanan olaylarda devletin içinde yuvalanmış olan kontrgerillanın parmağı vardı. Polis olmayan ama kendisine 'polisim' diyen kişiler etrafa ateş açtı. Olayları provoke eden de bu kişilerdi. Bizi birbirimize düşürmek isteyen güçler vardı Gazi'de. Tam provokasyona, açık bir hale getirdiler Gazi'yi. Derin güçler ise bu ortamı iyi değerlendirdi."
Olaylar sırasında üstünden kurşunların geçtiğini dile getiren Sevigen, kendisinin de büyük ihtimalle provokatörler tarafından hedef seçilmiş olabileceğini belirtiyor: "Ben oraya gittiğimde kurşunlar hâlâ vızır vızır üzerimden geçiyordu. Ya dediler 'vekili de vuralım daha çok provokasyon olsun' ya da 'korkutalım gitsin de etrafta vekil desteği olmasın'. Bundan da nasıl bir provokasyonun içinde olunduğu anlaşılıyor."
Gazi davasının o dönem İstanbul'da görüldüğünü ancak Alevi kökenli Adalet Bakanı'nın davayı anlaşılmaz bir şekilde İstanbul'dan Trabzon'a aldırdığını kaydediyor. Sevigen, "Neydi o davayı Trabzon'a gönderen güç? O davayı hangi gücün Trabzon'a gönderdiğini bulan, Gazi olaylarının gerçek faillerini bulur. Aileleri Trabzon'a götürecek araba bulamadık. Davaya gittiğimiz otobüsün üstüne kaya attılar resmen. Sonrasında takip edememeye başladık." ifadelerini kullanıyor.
