Meçhul Kişi: Faili Meçhul Cinayetlerde Ergenekon Vardı
Güneydoğu’da 1990’yı yıllarda işlenen 20 faili meçhul cinayetle ilgili davaya bugün yapılan 32’inci duruşma ile devam edildi.
Duruşmada ‘meçhul’ bir kişinin mahkemeye gönderdiği mektup damgasını vurdu. Meçhul kişi, faili meçhul cinayetleri Ergenekon ve JİTEM yapılanması içinde bulunan C.U. isimli kişinin de işlediğini iddia etti. Meçhul kişi, “C.U. Ergenekon örgütü içinde çalışıyordu. Cem Ersever’in ekibindeydi. Onun görevi Cizre’den kaçıp Adana ve Mersin’e yerleşen kişileri bulup kuytu köşelerde öldürmekti. Bu kişinin 4 kişi öldürdüğünü biliyorum.” dedi.
Diyarbakır’da 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Kayseri eski Jandarma Komutanı Emekli Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı ve korucu başı Kamil Atağ, oğlu Temer Atağ ile itirafçılar Fırat Altın, Hıdır Altuğ, Adem Yakin katıldı. Dosyanın olaylarından Mustafa Aydın’ın ölümü ile tanık olarak daha önce dinlenen korucu Arafat Arat, polis zoruyla bugünkü duruşmada hazır edildi.
Aydın’a daha önce savcılık ve duruşmada verdiği ifadelerinde Hisar Jandarma Karakol Komutanı`nın Erhan Patır olduğunu söyledi, ancak Patır’ın o dönemde Cizre`de olmadığını söylediği hatırlatıldı. Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla dinlenen Aydın, söylediklerinin kayıtlara yanlış geçirilmiş olabileceğini söyledi. Aydın, Mustafa Aydın’ın öldürüldüğü tarihde karakol komutanının Hakan adında biri olduğunu ve şu an Hatay’da çalıştığını söyledi. Tanık Arafat Aydın’a, yakın mesafeden kendisine ateş edildiği olay bir kez daha soruldu. Aydın daha önce verdiği ifadede operasyonda iken yanındaki Mustafa Aydın’ın öldürüldüğünü kendisinin ayağına sıkıldığını, ancak kurşunun taşa isabet ettikten sonra ayağını hedef aldığını anlatmıştı. Olayın yeniden sorulması üzerine Aydın, “Savcıya verdiğim ifademi tekrar ediyorum” dedi. Aydın, ayağına sıkılan G-3 piyade mermisinin taşa değdiğini, buradan sıçrayan şarapnel parçasının pantolonunu yırtarak ayağını sıyırdığını söyledi. Aydın, ayağında izin durduğunu da belirtti.
AYDIN DEHŞET ANINI ANLATMIŞTI
Aydın tanık olarak dinlendiği önceki duruşmalarda Mustafa Aydın olayını şöyle anlatmıştı: "1994 yılında Cudi dağına büyük bir operasyon yapıldı. Bizim de katılmamız istendi. Teçhizat ve silah verilerek Hisar taburuna götürüldük. Taburda oturan Bedran kod adlı Adem Yakin ve Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ bizi çağırdı. Bizi 300 metre bir dereye götürdüler. Burada Bedran bize silah dayatarak el ve ayaklarımızı bağladı. Başımıza poşet geçirdi. Bizi soyarak çıplak halde diken içine yatırdı. Bu sırada taş vurdu. Tayfun beni yere yatırarak boynumuza bastı. Çok yalvardık hatamız nedir diye. Onlar bize ‘biz Müslüman değiliz bize bu soruları sormayın` dedi. Tayfur bana "yalan söyle, teröre yardım ettim" dememi istedi. Mustafa işkenceden sonra bayıldı. Hisar karakoluna götürüldü. Karakolda midesinin üstüne büyük bir taş bırakıldı ve saatlerce öyle bekletildi. Daha sonra Mustafa`yı Bedran ve Tayfur dereye doğru götürdüler. Aynı günün akşamına doğru derede Mustafa öldürüldü. Korucular koşturunca Mustafa`nın öldürüldüğünü anladım. Ben taburda kalmaya devam ettim. Mustafa`yı defin ettikten sonra Temizöz tabura gelerek bana ve oradakilere ‘Mustafa kayadan düştü, Tayfur ve Bedran öldürmedi.` şeklinde dememizi istedi ve yemin ettirdi. Korktuğumuz için hiçbir yere şikâyet etmedik.”
ÖZDEMİR: TESELLİ BULACACAĞIM BİR MEZAR BİLE YOK
Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, Silopi 1. Asliye Mahkemesi tarafından talimatla ifadesi alınan tanık Hacire Özdemir’in ifadelerini okudu. Özdemir ifadesinde 6 Haziran 1994 yıllında köylerine gelen ve aralarında itirafçı Bedran kod adlı Adem Yakin ile Abdulhakim Güven’in yer aldığı askerler tarafından amcasının oğlu İzzet Padır ile Harun Padır’ın götürüldüğünü ve o günden beri onlardan haber alınamadığını söyledi. Özdemir, “Bunu yapanlar hakkında devacıyım. Teselli olacağımız bir cenaze bile yok. Maddi durumum iyi olmadığı için duruşmalara katılmak istemiyorum.” dedi.
EMNİYET: TEMİZÖZ’ÜN YURTDIŞINA ÇIKTIĞINA DAİR KAYIT YOK
Mahkeme başkanı duruşmada dosyaya konulan evrakları da okudu. Yılmaz, sanık Temizöz’ün yurtdışına 1- 20 Şubat 1994 tarihleri arasında çıkış-giriş olup olmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü`ne tekrar sorulduğunu gelen cevapta böyle bir kaydın olmadığını açıkladı.
MEÇHUL KİŞİ: C.U.`NUN İKİ TOPUĞU, `HATA YAPTI` DİYE KIRILDI
Duruşmaya gönderilen isimsiz mektup da okundu. Mahkeme başkanı Cizre’den gönderilen mektupta Cizreli C.U.’nun da tanıkların bahsettiği cinayetleri işlediğini belirtti. Meçhul kişi mektubunda faili meçhul cinayetlerde Ergenekon terör örgütünün parmağı olduğunu şöyle anlattı:
“C.U. Cizre köprüsüne yakın bir yerde ikamet eder. Kamil Atağ’ın üvey kardeşidir. Bunları insanlık görevimi yerine getirmek için anlatacağım. Bu kişi 1990’lı yıllardan beri Ergenekon ve JİTEM faaliyetleri içindedir. JİTEM elamanıdır. Bir süre Şırnak Valiliği bünyesinde çalıştı. Kaçak mazot ticareti de yaptı. Ergenekon bunu daha sonra bazı hatalar yaptığı için cezalandırdı. İki topuğunu kırarak yolun kenarına attı. Ailesi bunu alıp Cizre`ye getirip tedavi ettirdi. Bu şahıs kendi ekibiyle 4 kişiyi öldürdü. Ersever’le birlikte de çalıştı. Bunun görevi Cizre’den Adana ve Mersin’e göç edenleri bulup kuytu köşelerde öldürmekti. Duruşmada tanıkların dile getirdiği Cabbar Hoca bu olabilir.”
Müdahil avukatlar ise Cabbar Hoca’nın bu olmadığını, Cebbar Hoca’nın orduda görevli uzman çavuş olduğunun bilindiğini dile getirdi.
Diyarbakır’da 6’ıncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Kayseri eski Jandarma Komutanı Emekli Albay Cemal Temizöz ve eski Cizre Belediye Başkanı ve korucu başı Kamil Atağ, oğlu Temer Atağ ile itirafçılar Fırat Altın, Hıdır Altuğ, Adem Yakin katıldı. Dosyanın olaylarından Mustafa Aydın’ın ölümü ile tanık olarak daha önce dinlenen korucu Arafat Arat, polis zoruyla bugünkü duruşmada hazır edildi.
Aydın’a daha önce savcılık ve duruşmada verdiği ifadelerinde Hisar Jandarma Karakol Komutanı`nın Erhan Patır olduğunu söyledi, ancak Patır’ın o dönemde Cizre`de olmadığını söylediği hatırlatıldı. Türkçe bilmediği için tercüman aracılığıyla dinlenen Aydın, söylediklerinin kayıtlara yanlış geçirilmiş olabileceğini söyledi. Aydın, Mustafa Aydın’ın öldürüldüğü tarihde karakol komutanının Hakan adında biri olduğunu ve şu an Hatay’da çalıştığını söyledi. Tanık Arafat Aydın’a, yakın mesafeden kendisine ateş edildiği olay bir kez daha soruldu. Aydın daha önce verdiği ifadede operasyonda iken yanındaki Mustafa Aydın’ın öldürüldüğünü kendisinin ayağına sıkıldığını, ancak kurşunun taşa isabet ettikten sonra ayağını hedef aldığını anlatmıştı. Olayın yeniden sorulması üzerine Aydın, “Savcıya verdiğim ifademi tekrar ediyorum” dedi. Aydın, ayağına sıkılan G-3 piyade mermisinin taşa değdiğini, buradan sıçrayan şarapnel parçasının pantolonunu yırtarak ayağını sıyırdığını söyledi. Aydın, ayağında izin durduğunu da belirtti.
AYDIN DEHŞET ANINI ANLATMIŞTI
Aydın tanık olarak dinlendiği önceki duruşmalarda Mustafa Aydın olayını şöyle anlatmıştı: "1994 yılında Cudi dağına büyük bir operasyon yapıldı. Bizim de katılmamız istendi. Teçhizat ve silah verilerek Hisar taburuna götürüldük. Taburda oturan Bedran kod adlı Adem Yakin ve Tayfun kod adlı Hıdır Altuğ bizi çağırdı. Bizi 300 metre bir dereye götürdüler. Burada Bedran bize silah dayatarak el ve ayaklarımızı bağladı. Başımıza poşet geçirdi. Bizi soyarak çıplak halde diken içine yatırdı. Bu sırada taş vurdu. Tayfun beni yere yatırarak boynumuza bastı. Çok yalvardık hatamız nedir diye. Onlar bize ‘biz Müslüman değiliz bize bu soruları sormayın` dedi. Tayfur bana "yalan söyle, teröre yardım ettim" dememi istedi. Mustafa işkenceden sonra bayıldı. Hisar karakoluna götürüldü. Karakolda midesinin üstüne büyük bir taş bırakıldı ve saatlerce öyle bekletildi. Daha sonra Mustafa`yı Bedran ve Tayfur dereye doğru götürdüler. Aynı günün akşamına doğru derede Mustafa öldürüldü. Korucular koşturunca Mustafa`nın öldürüldüğünü anladım. Ben taburda kalmaya devam ettim. Mustafa`yı defin ettikten sonra Temizöz tabura gelerek bana ve oradakilere ‘Mustafa kayadan düştü, Tayfur ve Bedran öldürmedi.` şeklinde dememizi istedi ve yemin ettirdi. Korktuğumuz için hiçbir yere şikâyet etmedik.”
ÖZDEMİR: TESELLİ BULACACAĞIM BİR MEZAR BİLE YOK
Mahkeme Başkanı Menderes Yılmaz, Silopi 1. Asliye Mahkemesi tarafından talimatla ifadesi alınan tanık Hacire Özdemir’in ifadelerini okudu. Özdemir ifadesinde 6 Haziran 1994 yıllında köylerine gelen ve aralarında itirafçı Bedran kod adlı Adem Yakin ile Abdulhakim Güven’in yer aldığı askerler tarafından amcasının oğlu İzzet Padır ile Harun Padır’ın götürüldüğünü ve o günden beri onlardan haber alınamadığını söyledi. Özdemir, “Bunu yapanlar hakkında devacıyım. Teselli olacağımız bir cenaze bile yok. Maddi durumum iyi olmadığı için duruşmalara katılmak istemiyorum.” dedi.
EMNİYET: TEMİZÖZ’ÜN YURTDIŞINA ÇIKTIĞINA DAİR KAYIT YOK
Mahkeme başkanı duruşmada dosyaya konulan evrakları da okudu. Yılmaz, sanık Temizöz’ün yurtdışına 1- 20 Şubat 1994 tarihleri arasında çıkış-giriş olup olmadığının Emniyet Genel Müdürlüğü`ne tekrar sorulduğunu gelen cevapta böyle bir kaydın olmadığını açıkladı.
MEÇHUL KİŞİ: C.U.`NUN İKİ TOPUĞU, `HATA YAPTI` DİYE KIRILDI
Duruşmaya gönderilen isimsiz mektup da okundu. Mahkeme başkanı Cizre’den gönderilen mektupta Cizreli C.U.’nun da tanıkların bahsettiği cinayetleri işlediğini belirtti. Meçhul kişi mektubunda faili meçhul cinayetlerde Ergenekon terör örgütünün parmağı olduğunu şöyle anlattı:
“C.U. Cizre köprüsüne yakın bir yerde ikamet eder. Kamil Atağ’ın üvey kardeşidir. Bunları insanlık görevimi yerine getirmek için anlatacağım. Bu kişi 1990’lı yıllardan beri Ergenekon ve JİTEM faaliyetleri içindedir. JİTEM elamanıdır. Bir süre Şırnak Valiliği bünyesinde çalıştı. Kaçak mazot ticareti de yaptı. Ergenekon bunu daha sonra bazı hatalar yaptığı için cezalandırdı. İki topuğunu kırarak yolun kenarına attı. Ailesi bunu alıp Cizre`ye getirip tedavi ettirdi. Bu şahıs kendi ekibiyle 4 kişiyi öldürdü. Ersever’le birlikte de çalıştı. Bunun görevi Cizre’den Adana ve Mersin’e göç edenleri bulup kuytu köşelerde öldürmekti. Duruşmada tanıkların dile getirdiği Cabbar Hoca bu olabilir.”
Müdahil avukatlar ise Cabbar Hoca’nın bu olmadığını, Cebbar Hoca’nın orduda görevli uzman çavuş olduğunun bilindiğini dile getirdi.