Gizli Yaş Mağdurları Msb'den Randevu İstiyor

Yüksek Askerî Şura (YAŞ) toplantılarına getirilmeden, sıralı sicil yoluyla Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)`nden ilişiği kesilenler, Milli Savunma Bakanlığı (MSB)`ndan randevu istiyor.

Sıkıntılarını anlatmak için birçok kez bakanlığa randevu talebinde bulunan mağdurlara şimdiye kadar olumlu bir cevap verilmedi. Re`sen Emekliler Derneği Başkanı Servet Kahramaner, YAŞ mağdurları için çıkarılan yasanın "Yargı yolu açık olarak" ilişiği kesilenleri kapsam dışı bıraktığını söyledi. Derneklerinin amacının TSK`den kesinleşmiş yargı kararı olmadan sadece sicil amirlerinin düzenlediği olumsuz siciller gerekçe gösterilerek ilişiği kesilenlere hak arama mücadelesi ve hukuksal destek sunmak olduğunu vurgulayan Kahramaner, 13 Aralık 2011 tarihinde TBMM`de 2012 yılı MSB`nin bütçe görüşmelerinin soru cevap kısmında Bakan İsmet Yılmaz`a İstanbul Milletvekili Celal Dinçer tarafından "Haklarında mahkûmiyet kararı olmadan yasa dışı görüş ve inanç edinmek suçlamasıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilenlerin mağduriyetini telafi etmek için 6191 sayılı Yasa çıktı ve Personel Kanunu`na 32`nci madde eklendi ancak hak başlangıcı 1971 olarak belirlendiği hâlde, 12 Mart 1971 Muhtırası`ndan sonra başlayan dönemde görüş ve inançlarından dolayı hukuksuz olarak mağduriyete uğratılan askerlerin başvuruları reddedilmiştir. 12 Mart darbesi mağdurlarına ret yanıtı verilmesi yasanın ruhuna aykırı değil midir?" şeklinde bir soru sorulduğunu aktardı. Bakan Yılmaz`ın da "6191 sayılı Yasa`yla, 12 Mart döneminde askeriyeden atılan insanların bu yasa çerçevesinde dönmesi mümkün değil miydi? Niye `Hayır` görüşü verdiniz? Yasa`nın maddesi çok açık: Yargı yolu kapatılan işlemler suretiyle askeriyeden ilişiği kesilmiş olan kimseler hakkında uygulanır. diyor. Bu atılan arkadaşlarımız -yargı yolu kapalı değildi- o zaman bizim karşımıza şununla geliyorlar, diyorlar ki; Yargı yolu kapalı değildi ama o zamanki yargı da yargı değildi. Aynen tabiri bu. Ancak, bu Yasa`nın kapsamında, Yasa`da böyle yazmaz. Eğer yüce Meclis, bunlara da -Yasa kapsamına kesinlikle girmiyor- yani yargı denetimine açık olan işlemlere de af yolunu açarsa, bir şekilde Silahlı Kuvvetlere dönme yolunu açarsa o zaman bir şey diyemeyiz ancak bilin ki yargı yoluyla askeriyeden ilişiği kesilenler, sadece siyasi düşüncelerinden dolayı değil, Mehmetçiğe silah sıkmış, soyguna katışmış, çatışmaya girişmiş; dolayısıyla da o zaman tek tek saymak lazım. Kişiye yönelik kanun, esas o zaman olur diye düşünüyorum." şeklinde cevapladığını dile getiren Kahramaner, bakanın eksik bilgilendirildiği için bu verdiği cevapla doğru ile yanlışı birbirine karıştırdığını savundu. Dernek olarak hiçbir platformda yargı kararı ile ordudan atılana af getirilsin diye bir taleplerinin bulunmadığını vurgulayan Kahramaner, "Bugün YAŞ kararları ile atılan TSK mensupları ile Yargı Kararı olmadan atılan TSK mensupları arasında ne gibi bir fark vardır?" diye sordu. Yargı kararı ile ilişiği kesilenler hariç olmak üzere olumsuz sicil yolu ile TSK`dan ilişiği kesilenlere de özlük haklarının verilmesini istediklerini belirten Kahramaner, şöyle devam etti: "Bu bağlamda Sayın Yılmaz`ı doğru bilgilendirmek adına Milli Savunma Bakanlığına defalarca yapmış olduğumuz randevu talebimizi bir kez daha yinelemek istiyoruz. Sayın bakanım, bizler TSK`dan yargı kararı olmadan sadece olumsuz siciller gerekçe gösterilerek atıldık. Bu konuda sizleri daha detaylı bilgilendirmek için randevu talep ediyoruz. Kamuoyu yanlış bilgilendirilmekte. Konunun mağdurları olarak bu yanlış anlamaları önlemek ve hakkımızdaki olumsuz düşünceleri temizlemek istiyoruz. Bugün haklarında birçok iddia olan Balyoz ve Ergenekon davalarından dolayı tutuklu bulunan askerler re`sen emekli edilmedikleri gibi 1/3 olan maaşları 2/3 olarak düzenlenmiş ve asker olarak itibarları devam etmektedir. Bizler hakkında hiçbir mahkeme kararı olmadığı halde sadece olumsuz siciller gerekçe gösterilerek TSK`dan ilişiğimizin kesilmesi ne derece adaletlidir? Sayın Bakanın konuya gerekli hassasiyeti göstereceğini, yapılan bu adaletsizliğe hukukçu kimliğinden dolayı seyirci kalamayacağını biliyoruz. Haklı mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz."