Milletvekilinin Şiddet Mağduru Müvekkili

Akova: ``Onu karakolda, savcılıkta korumalıydık.

Avukat olarak koruyamadım. Yasal yollara başvurdum ama hiç bir sonuç alamadım

Belki de beni en çok bu tarafı etkiledi. Nasıl çözüm bulurdum, ne yapabilirdim diye kendimi çok sorguladım`` (fotoğraflı) TBMM (A.A) - 16.10.2011 - Alp Özden - Avukatlık yaptığı dönemde kadın müvekkili aile içi şiddet dolayısıyla hayatını kaybeden CHP Balıkesir Milletvekili Ayşe Nedret Akova, ``Onu karakolda, savcılıkta korumalıydık. Avukat olarak koruyamadım. Yasal yollara başvurdum ama hiç bir sonuç alamadım. Belki de beni en çok bu tarafı etkiledi. Nasıl çözüm bulurdum, ne yapabilirdim diye kendimi çok sorguladım`` dedi

AA`nın sorularını yanıtlayan Akova, aynı zamanda Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunun da üyesi. Akova, 40 yıla yakın Balıkesir`de avukatlık yaptığını belirtti

Toplumsal olaylara duyarlı bir insan olduğunu belirten Akova, şiddetli geçimsizlik, boşanma davalarında hep kadınların yanında yer aldığını, kendisini etkileyen bir çok olay yaşadığını ifade etti. Akova, bu olaylardan bir tanesini şöyle anlattı: ``Burhaniye Lisesinde müstahdem olarak çalışan bir kadınımız, eşinden şiddet görüyordu. Lisede öğretmen arkadaşlar da kadının avukat tutmaya parasının olmadığını, benim ona yardımcı olup olamayacağını sordular. Ben her zaman ki kadın duyarlılığımla hiç ücret almadan davasına girdim, avukatlığını yaptım. Şiddetli geçimsizlik nedeniyle davayı sonuçlandırdık ve boşanmayı gerçekleştirdik. Fakat boşanmayla iş bitmiyor. Ondan sonra kocası tarafından tehditler, yol kesmeler devam etti. Bunu önleyebilmek için karakola, savcılığa başvurdum ama sonuç alamadım. `Karı koca arasına girmeyiz` anlayışı maalesef toplulumuzda egemen. Karakollarda aynı durumla karşılaştım. O nedenle bu konuyu ciddiye almadılar ve müvekkilimin bir gün iş dönüşü kocası tarafından köprünün üzerinde önü kesildi ve öldürüldü

Kendimi bu kadının sorumluluğunu almış saydım. Yine ailesinin ücretsiz davalarına girdim ve o kadının haklarını savundum. Meslek yaşamımda en inanarak, canı gönülden savunduğum davalardan birisi de bu olaydı ve kocası ciddi bir ceza aldı.`` Bu olayın kendisini derinden sarstığını belirten Akova, ``Sanki evladım, kardeşim öldürülmüş gibi üzüldüm ve kedimden geçerek savunma yaptım`` dedi

Kadını savunmanın ötesinde koruyamadığını ve bu konuda zayıf kaldığını ifade eden Akova, ``Onu karakolda, savcılıkta korumalıydık. Avukat olarak koruyamadım. Yasal yollara başvurdum, dilekçe yazdım ama hiç bir sonuç alamadım. Belki de beni en çok bu tarafı etkiledi. Nasıl çözüm bulurdum, ne yapabilirdim diye kendimi çok sorguladım. Onun için Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda çalışmayı bir şans olarak görüyorum. Bu konularda faydalı bir şey yapabilirsek, o kadının bunu bir yerde, toprak altında hissedeceğini düşünüyorum`` diye konuştu

Bu konunun partiler üstü değerlendirilmesi gerektiğini belirten Akova, ``Eğitim noksanlığı var. İlkokuldan itibaren dikkate almamız lazım. Veliler nezdinde dikkate almamız lazım. Sosyolojik boyutu var, toplumsal boyutu var. Bunları hep birlike değerlendirmeliyiz`` dedi

-Hem boşadım hem evlendirdim- Avukatlık yaptığı dönemde boşanma talebiyle gelenlere hemen dava açmadığını, öncelikle mutlaka ``ablalık yaparak`` bu çiftleri barıştırmaya çalıştığını anlatan Akova, sonuç alamazsa dava açtığını söyledi. Akova, bununla ilgili de bir anısını şöyle anlattı: ``Bir erkek müvekkilim, `eşimle mutlu değilim, geçinemiyorum, farklı hayat görüşlerimiz var` diye boşanma davası açmak için bana geldi. Boşanmamaları yönünde girişimlerimden sonuç alamayınca bu çifti boşadım. Gün geldi bu erkek müvekkilim bana `evleniyorum, düğünüme gelir misin?` dedi ve ikinci bir evlilik yaptı. O ikinci evlilikte de aradığını bulamadı. İlk evliliğini dünürcü usulüyle yapmış. İkinci evliliğini de anlaşarak kendi yapmak istedi ama o evlilik de iyi gitmedi. Yine bana geldi maalesef yine boşadık müvekkilimi. Sonra bir gün bu müvekkilimin ilk eşine kuaförde rastladım, konuştum. O evlenmemiş. Çocuğunun da halini hatırını sorduktan sonra, bir gün erkek müvekkilimle karşılaştım ve ona `ilk eşin iyi bir hanımdı, kıymetini bilmedim, bak çocuğun da var, ilk hanımınla yeniden evliliği düşünür müsün?` dedim. `Olabilir ama beni kabul etmez, ben ikinci evlilik yaparak hata ettim` dedi. Kızın babasıyla da konuştum, `çocukları var, gel bunları barıştıralım` dedim. `Olabilir, kısmet` dedi. Sonra gittik, istedik. Müvekkilim `nikah şahidim olur musun?` diye sordu. Kabul ettim. Nikahta da yanlışlıkla kızın şahitliğini yaptım. Boşadım diye belki o dönemde bana kızdı ama kısmet ya o kızın da nikah şahidi oldum ve yeniden evlendiler. Yani hem boşadım hem evlendirdim. Şimdi mutlu ve oturaklı bir evlilikleri oldu

Demek ki hemen bir geçimsizlikte de dava açmamak lazım. Tarafların biraz sebat etmesi lazım. Aile kurum olarak çok önemli.`` (ALP-MAH)
Kaynak: AA