Arınç: Postal Yalayan İktidarları Gördük
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, ‘‘Milletin en çok nefret ettiği şeyi yıllarca siyaset adına yapıp, postal yalamaktan başka hiç bir meziyeti olmayan siyasal iktidarları gördük‘‘ dedi.
Arınç, Hatay‘ın Dörtyol ilçesinde bir düğün salonunda düzenlenen, AK Parti Hatay İl Danışma Meclisi Toplantısı‘ndaki konuşmasında, ağırlıklı olarak terörle mücadele ve bu konuda AK Parti hükümetleri döneminde yapılan çalışmalara değinirken, muhalefeti de eleştirdi.
Anayasa‘nın üçüncü maddesine göre resmi dilin Türkçe olduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Eğitim ve resmi kurumlarda konuşmalar ve yazışmalar Türkçe yapılacak. Bu kötü bir şey değil. Bu Anayasa‘nın bütün maddelerini değiştirsek, yeni bir Anayasa yapsak yine böyle bir maddeye ihtiyacımız var bizim. Çünkü resmi dilin Türkçe olması bizim birbirimizi anlamamıza yol açıyor. Resmi kayıtlara bu girecek, eğitimde ben fizik ve kimyayı ne Kürtçe öğretecek öğretmen bulabilirim ne de bu dilde bu eğitimi yaptırabilirim. Bu günlük hayatımızda yaşayan dillerden bir tanesidir, ama resmi mevzuata Kürtçe ile bir dilekçe kabul etmem. Hem Meclis‘te hem de devletin kurumlarında Türkçe‘nin dışında bir dille konuşarak, işimi görmem aklende, mantıken de doğru değil.
İstediğin her yerde, aile hayatında, sokakta, radyonda, televizyonda, artı kitaplarını da basarak, dergiler yaparak bu dili konuşabilir, bu dili yaşayabilirsin ama şunu bil ki devletimizin bir tane resmi dili olmalı, bir tane eğitim dili olmalı o da güzel Türkçemiz. Türkçemize hepimiz sahip çıkacağız.‘‘
-‘‘ÖRGÜT EYLEM YAPAMAZ HALE GELİYOR‘‘-
Arınç, artık örgütün destekçilerinin azaldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Biz terör mağdurlarına şu ana kadar 4 katrilyon para dağıttık. 80 yılından belli bir zamana kadar ‘benim evimi yaktılar, araçlarımı yaktılar‘ diyen herkese inceledikten sonra 4 katrilyon para dağıttık. Köye dönüşleri teşvik ettik. Güneydoğu‘ya yatırım konusunda çok büyük öncelikler verdik. Tarımdan, ulaştırmadan, sağlıktan havaalanlarına kadar Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgemize çok büyük destek verdik.
Halk, AK Parti iktidarına teşekkür ediyor. Şu an da bölgede en yüksek oyu biz alıyoruz. Belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla bölge halkının özelde, tüm Türkiye‘nin takdir ve tebriklerini alıyoruz. Eskiden halk örgütle karşı karşıya kaldığında örgüt onlara ‘Seni bu devlet dışlıyor. Seni bu devlet vatandaş yerine koymuyor. Hani okulun, yurtların, üniversitelerin‘ diyordu. Bugün Şırnak‘tan Hakkari‘ye kadar var. İstismar sahalarının tamamını, AK Parti döneminde kapattık. ‘Artık ben dilimi konuşuyorum, günlük hayatımda her istediğime sahibim. Niçin ben örgütle karşı karşıya kalayım‘ diyen milyonlarca insan var. Örgüt eylem yapamaz hale geliyor. Artık silahlı eylemlerden vazgeçme noktasında.‘‘
-‘‘TERÖR ÖRGÜTÜYLE AKILLICA MÜCADELE EDEN BİR HÜKÜMET‘‘-
Arınç, Hükümet olarak herkese kimliğini, haklarını vereceklerini belirterek, şöyle devam etti:
‘‘Bu sadece Kürt kökenli yurttaşlarımız için değil. İnsanlık hakkı olduğu için vereceğiz. İkincisi terör örgütünü eylemsiz hale getirip, yurt dışından Türkiye‘deki topraklarına, eğer hiç bir eylem yapmamışsa, örgütün silahlı militanı olarak bizim tespitlerimize göre bazı işlere karışmamışsa onlar Pişmanlık Yasası‘ndan veya adını ne şekilde koyarsak koyalım Türkiye‘de yeniden annelerine ve babalarına kavuşabilmeli diyoruz.
Örgüt ayakta durmaya çalışabilir. Eylemlerini en can alıcı noktalardan yapabilir. Vatandaşlarımız bu konuda duyarlı olmalıdır. Bir kere bir şeye inanacaksınız. Biz bir şekilde kimsenin canını kaybetmesi değil burnunun kanamasını bile istemeyiz, kim olursa olsun. Türkiye‘de asayiş olacak, huzur olacak, sükunet olacak. Bundan memnun olmayan siyasetçiler veya dış mihraklar olabilir. Sadece kavga olsun, sadece kan dökülsün ve millet benim söylediklerime kulak versin ki ben ayakta kalayım diyenler olabilir. Lütfen onlara dikkat edin. Bir kısmı iyi niyetli de olabilir. Şehit cenazelerindeki tutumuyla. Bir kısmı da ‘Daha çok kan daha çok kan‘ diye içinden bağırmış olabilir.
Halkımızın, ne Dörtyol ne bütün Türkiye, hiç bir endişesi olmasın ki terör örgütüyle müzakere eden bir hükümet değil terör örgütüyle akıllıca mücadele eden bir hükümetimiz var. Biz bugüne kadar yapılan hatları tekrarlamak için gelmedik. Bugüne kadar yapılan hatalardan vazgeçip, doğrusunu yapmak için geldik.‘‘
Dörtyol‘da gerek Doğu‘dan gerek Batı‘dan gelmiş insanların kardeş dost ve arkadaş olarak huzur içinde yaşayacağı yönündeki inancını dile getiren Arınç, ‘‘Akıllı olan bağırmak, çağırmak, ‘Allah cezalarını versin‘ demek değil. Bunları söyleyelim ama bu yara nasıl tedavi edilecek, bu örgüt nasıl silahtan vazgeçirilecek bunu düşünmektir‘‘ dedi.
Arınç, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi‘nin iki ayağı bulunduğunu bunlardan birinin, terörü sona erdirmek diğerinin ise vatandaşlara kimlikleriyle ilgili haklarını sonuna kadar vermek olduğunu kaydetti.
-BAHÇELİ‘NİN SÖZLERİ-
Arınç, 72 milyonun terörün bitirilmesini istediğini, bu konuda da hükümete görev verdiğini belirterek, ‘‘Bakmayın birilerinin bağırıp çağırdığına, bizi suçladığına. Özellikle Sayın Bahçeli bunu çok yapıyor. ‘Yüce Divan‘a göndermezsem namerdim‘ diyor. Bilmem ne diyor. Bağırıyor da bağırıyor. Bu kadar çok bağırma. Çünkü bu kadar çok bağırdığın zaman bu kadar çok oy alamıyorsun. Sen bir siyasetçisin. Siyaset akıl ve mantık işidir ve milletin ruhuna ve kalbine hitap etmektir‘‘ dedi.
Halkın hükümete güvendiğini vurgulayan Arınç, ‘‘Halk, iki büyük seçimde bizi getirmiş. Neyin işareti bu? Yüzde 58 referandumda çıkan evetlerin karşılığı nedir sence? O zaman da ‘vatan haini‘ dedin. O zaman da ‘bölücü‘ dedin. O zaman da ‘memleket elden gidiyor‘ dedin. Bak elden giden bir şey yok‘‘ diye konuştu.
AK Parti hükümetleri döneminde şu ana kadar 55 tane mafya ve çeteyi çökerttiklerini ifade eden Arınç, ‘‘Halen faaliyetlerine devam eden olabilir, takip ediyoruz. Halen yargılamaları devam eden olabilir. Siyasetçilerin, onlara avukat olduğunu biliyorsunuz. Her gün 8-10 milletvekilini, belli bir suçla yargılananların mahkemelerine götürenler, gönderenler, orada hatta bazı tanıklarla görüştürme peşinde olanlar var‘‘ değerlendirmesinde bulundu.
-‘‘KİMSE BİRBİRİNE YAN GÖZLE BAKMASIN‘‘-
Vatandaşlardan birbirlerine yan gözle bakmamalarını isteyen Arınç, ırkçılık ateşini yakmaya çalışanların, vatandaşları birbirine düşman edenlerin bundan çok memnun olacağına dikkati çekti. Arınç, şunları kaydetti:
‘‘Bu işi bu şekilde götürenlerin sayısı toplasanız 300-500‘ü geçmez. Gelirler ortalığı karıştırıp, yanlış haberlerle yönlendirmeler yaparlar, masum insanların canına kast ederler, ateşin daha da büyümesine yol açmak isterler. Valilere, kaymakamlara, emniyete, askere güveneceğiz. Bize gelen haberlere hemen inanmayacağız. Hemen tahriklere kapılıp o binanın önüne gitmek, otobüs yakmak birilerinin ekmeğine yağ sürmektir. ‘Terör bitmesin, Türkiye güçlenmesin, kardeşlik hukuku incinsin‘ diye çalışanlar var. Askerimizin, polisin yapacağı işe hiç kimse kendiliğinden soyunmasın. Yanındakine yan gözle bakmasın. Esas tahrikçiler dışarda. Gelirler giderler bir başka yeri karıştırırlar. İstihbaratımızla, güvenlik önlemimizle bunların hepsinin hakkından geleceğiz.‘‘
-"TÜKÜRÜK KADAR KIYMETİ YOK"
AK Partinin kuruluş dönemi ve daha sonra aradan geçen sürede yaşadıkları süreci anlatan Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Anayasa‘yı incelediklerinde ‘‘Adaylar olur, en çok oyu alan şu turda seçilir‘ ifadesi bulunduğunu belirterek, buna rağmen bazılarının ‘‘Siz gericisiniz, yobazsınız, sizin aday göstereceklerinizin hepsinin başında örtü var, siz geçmişte şu partideydiniz‘‘ gerekçesiyle AK Partiden bir Cumhurbaşkanı olamayacağını ileri sürdüklerini kaydetti.
‘‘Bunların hiç birinin bir tükürük kadar kıymeti olmadığını‘‘ belirten Arınç, ‘‘Çünkü hukuki değil. Anayasa‘da böyle bir şey yok. Sonra 367 ucubesi diye bir şey çıkardılar. Tayyip beyin kulakları çınlasın. O günden kalmıştır ucube lafı. Şimdi başka şey için söylüyor ama o zaman 367 ucubesi vardı. Neymiş Sabih Kanadoğlu diye birisi. Hem de onursal başkan, Yargıtay‘dan çıkmış. ‘367 oy birinci turda gerekliyse içerde de 367 kişinin olması lazım.‘ İnanın böyle bir şey söylediğinde herkes güldü geçti, böyle deli saçması mı olur dediler‘‘ diye konuştu.
O dönemde yaşanan süreci anlatan ve 367 sayısı için Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi ile görüştüklerini belirten Arınç, şöyle devam etti:
‘‘O dönemde Anavatan Partisi oylama için meclis salonuna girmedi. Neden girmedi anlatayım. O zamanki genel başkanları bir zamanlar bizde bakandı. İki buçuk yıl Turizm Bakanlığı yaptı. Günün birinde çıktı ve grup kurdu. Ama Turgut Özal‘a yakınlığı ile bilinen biriydi, onun hatırına içeri girip, Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırması gerekiyordu.
Sonunda bir gün itiraf etti neden içeri girmediklerini. Dedi ki; ‘Biz içeri girip girmeme konusunda nabız yokladık. Bütün il başkanlarını topladım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girelim mi diye sordum. Tüm il başkanları girelim dedi. Çünkü Özal‘ın hakkı var. Cumhurbaşkanının mecliste seçilmesine destek verelim. 20 milletvekilini topladım. ‘Girelim mi‘ dedim, 20‘si de ‘girelim‘ dedi. Benim de kalbimden içeri girelim geçiyordu. Tam bu niyetle İstanbul‘dan Ankara‘ya gelmek için havaalanına gittim. Havaalanında beni 28 Şubat‘ın o omzu kalabalık adamı İsmail Hakkı Karadayı karşıladı. Bana ‘İçeri gireceğinizi öğrendim doğru mu?‘ diye sordu. Böyle bir karar aldığımı söyleyince ‘Sakın ola ki içeri girmeyin‘ dedi. Ben uçağa bininceye kadar girme taraftarıydım Ankara‘ya inince içeri girecek kadar cesaretim kalmamıştı. Ben keşke milletimi dinlemek zorunda kalsaydım da, o bir kişinin söylediğini dinlememiş olsaydım. Ben içeri girmedim Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadı ama bu ANAP‘ın da sonu oldu‘ dedi.
ANAP ondan sonraki seçimlere katılamadı, Doğru Yol ile bir parti bile kuramadı. Millet onu defterden sildi.‘‘
Mehmet Ağar‘ın da o dönemde 4 milletvekili olduğunu ve kendisinin de oylamaya girme taraftarı olduğunu anlatan Arınç, ona da birilerinin girme dediğini ve kendisinin milleti dinlemek yerine başkalarını dinlediğini ve siyasi hayattan yok olup gittiğini söyledi.
Siyasetin millet ile birlikte yapıldığını ve milletin dediğine itibar edilmesi gerektiğini ifade eden Arınç, ‘‘Milletin inancına, geleneklerine, ahlakına, örf ve adetlerine siyasi tercihlerine saygı duyulur. Saygı duymazsan millet seni defterden siler, aynen bugün yaptığı gibi‘‘ diye konuştu.
Arınç, ilerleyen süreçte ise Anayasa‘yı değiştirerek milletin doğrudan Cumhurbaşkanı‘nı seçebilmesine imkan tanıdıklarının altını çizerek, seçim için sandığa gidildiğinde milletin kendilerini cesaretinden dolayı kutladığını söyledi.
-İNTERNET SİTESİNDEKİ AÇIKLAMA-
Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunun yapıldığı 27 Nisan 2007 günün akşamı bir internet sitesine Genelkurmay tarafından bir açıklama konulduğunu ifade ederek, açıklamanın ‘‘Sakın ha Cumhurbaşkanını seçmeyin‘‘ anlamına geldiğini söyledi.
Arınç, şöyle devam etti:
‘‘Bize aba altından sopa gösteriyor. Kime? Hükümete. Kime? Meclise? Kim gösteriyor? Hiç de hakkı olmayan birisi. Hiç bir demokraside böyle bir demokrasiyi kabul etmek mümkün değil. Ama zannettiler ki ‘Ben böyle yazar ve korkutursam, onlar teslim‘ olurlar. Çünkü hep öyle örneklerini gördüler. ‘Hazır ol‘ dendiği zaman başüstüne diyen sivil iktidar ile karşılaştı onlar. Veya da ‘Bak geliyorum ha‘ dediği zaman zorla şapkasını bulup kaçanları karşılarında gördüler. ‘Gelirsem seni şöyle fena yaparım‘ dediler.
Nelerini biliriz biz; küçücük bir açıklamaya karşı, karşı beyanda bulunma cesaretinden mahrum, elleri kolları titreyenleri biliriz. Üç gün daha iktidarda kalmak için zilleti tercih edenleri biliriz. Milletin en çok nefret ettiği şeyi yıllarca siyaset adına yapıp, postal yalamaktan başka hiç bir meziyeti olmayan siyasal iktidarları gördük.‘‘
Arınç, o dönemde, 70 milyonun gözünün Ak Parti üstünde olduğunu, ne şekilde hareket edeceğini merak ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
‘‘O sabah bunun cevabını verdik. Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun, benim ne yapacağıma karışamazsın. O kadar. Bizim öğrendiğimiz siyaset bu. Herkes işini yapacak. Herkes kendi işini güzel yapacak. Hiç kimse kimsenin yetkisine hakkına karışmayacak. Hele hele ‘Egemenlik milletindir‘ dedikten sonra millete rağmen, onun istemediği hiç bir şeye cesaret etmeyecek.
Sizler bize dua ettiniz biz de sizi mahcup etmedik. O yüzden 27 Nisan akşamı yapılan bu suçlamaya 28 Nisan sabahında verdiğimiz cevap bize yüzde 47‘leri nasip etti. Neden çünkü bu asil, kahraman, gazi ve tertemiz Anadolu‘nun hakiki sahibi olan bu millet, yiğit insanlara hep destek oldular. Onun için hala üzerinden 40-50 yıl geçti Menderes‘e rahmet diliyorlar ama onu asanlara selam bile vermediler. Bakkaldan ekmek istediler ‘Sana ekmek yok, katilsin sen‘ dediler.
Kimse şimdi Salim Başol‘ları hatırlamıyor, kimse Ömer Altay Egesel‘lere dilinin ucuyla bile bir teşekkür etmiyor. O üç mazlumun, o üç masumun, o üç şehidin hatırasını 1961‘den beri hale kalbinde yaşatan bu aziz millet, darbeler döneminin bittiğini, AK Parti‘nin sayesinde görüyor, 7‘sinden 70‘ine ona dua ediyor.‘‘
-KİMSE İNANMAMIŞTI-
Referandum sürecinde birçok doğruya sadece AK Parti‘ye karşı olmak için hayır denildiğini belirten Arınç, vatan hainliği ve bölücülük ile suçlandıklarını, hep iftira ile karşılaştıklarını ifade etti.
O dönemde yüzde 60 oy alacaklarını söylediğini hatırlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:
‘‘O zaman bana kimse inanmamıştı. Biz milletimize güveniyoruz. Ben her zaman söylüyorum, bizi dövecekse millet dövsün. Başkasının tokat atmasına izin vermeyin. Bizi getiren millettir, bizi götürecek olan da milletin kendisidir. Çok şükür o zaman yüzde 58 aldık. Tabii bu yüzde 58 içinde sadece AK Parti yok, ama büyük ölçüde AK Parti var. Hayır diyenler ise onu bölüşemiyorlar. CHP ‘Yüzde 42‘nin hepsi benim‘ diyor. Öteki itiraz ediyor.‘‘
Anayasa değişikliği sonrası kanunların tek tek çıktığını, ombudsmanlık kanununu getirdiklerini belirten Arınç, bu sayede vatandaşın herhangi bir devlet dairesinde gördüğü yanlışlığın denetlenmesini isteyebileceğini bildirdi.
Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirdiklerini, mahkeme kararı olmadıkça yurt dışına çıkışa engel olmamasını sağladıklarını, borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili de çalışma yaptıklarını, bu kanunun da 15 gün içinde çıkacağını kaydetti.
-GENEL SEÇİMLER-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, gelecek dönemde ülkeyi genel seçimlerin beklediğini belirterek, bu seçimlerde de başaralı olacaklarını söyledi.
Son yapılan anketlerin yüzde 47-50‘leri gösterdiğini bildiren Arınç, şunları söyledi:
‘‘Yarın bir seçim yapıldığında AK Parti‘nin oyu kaç olur denildiğinde, Temmuzdan daha yukardayız. Başarılı olacağız ve kazanacağız. Bazı partiler ne yaparsa yapsın oylarını artıramıyor. Bazı partiler baraj telaşında. Bazıları ‘tek başına hiçbir anlam ifade etmiyoruz, 8-10 tanemiz bir araya gelsek acaba yüzde 1 eder miyiz‘ diye düşünüyorlar. Bazıları da yeni hazırlıklar ve tertipler içerisinde. Ama biz gürül gürül akan bir nehir gibi önümüzde çağlayanlar gibi yürüyoruz. Bu başarının bir tek şartı var. Rehavete kapılmayacaksınız. Nasıl olsa kazanacağız düşüncesi bizi zayıflatır. Evet inşallah kazanacağız, ama çok çalışarak. Yaptıklarımız anlatarak, yalan söylemeden, hayallerle uğraşmadan biz bunları yapacağız diyeceğiz ve yapacağız.‘‘
‘‘Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim. İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim. Şudur benim hayatta en beğendim meslek. Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun‘‘ dizelerini okuyan Arınç, ‘‘Biz siyasette hakikatleri söyleyeceğiz. Birilerine acı da gelse zor da gelse bunları yapacağız‘‘ dedi.
-NE HALE GELDİLER-
Demokrat Parti kongresinin de yapıldığını hatırlatarak, ‘‘ne hale geldiklerinin görüldüğünü‘‘ ifade eden Arınç, kongreyle ilgili bugün bir gazetede karikatür yayınlandığını belirtti. Arınç, ‘‘Kır atın süvarisi değişti diye bir karikatür var. Kır atın üstüne küçük bir kurt binmiş. Süvarinin değiştiği bu. 6 tane aday var, hepsini de çok iyi tanıyoruz. Peki bu partinin genel başkanı nerede? Salona bile gelmemiş. Salona bile gelemiyor, çünkü genel başkanken Cindoruk‘un yüzüne karşı ‘Sen git de Çiller gelsin‘ diye hakaret edildiğini biliyoruz‘‘ değerlendirmesinde bulundu.
Başta Hatay olmak üzere birçok kente çok sayıda yatırım yapıldığını, yatırımların süreceğini belirten Arınç, ‘‘Akşam düşünüyoruz, sabah yapıyoruz. Dün istiyorsunuz, bugün gerçekleştiriyoruz. Allah bu gücü hükümetimize verdi‘‘ dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin de Dörtyol AK Parti ilçe teşkilatının birlik ve bütünlük içinde çalıştığını kaydetti. Ergin, ‘‘AK Parti iktidarının 2002 yılında başlayan hizmet yolculuğu, 2011 seçimlerinden sonra daha büyük bir iştahla devam edecek‘‘ diye konuştu.
-GEZİ VE ZİYARETLER-
Kaynak: AA
Anayasa‘nın üçüncü maddesine göre resmi dilin Türkçe olduğunu belirten Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Eğitim ve resmi kurumlarda konuşmalar ve yazışmalar Türkçe yapılacak. Bu kötü bir şey değil. Bu Anayasa‘nın bütün maddelerini değiştirsek, yeni bir Anayasa yapsak yine böyle bir maddeye ihtiyacımız var bizim. Çünkü resmi dilin Türkçe olması bizim birbirimizi anlamamıza yol açıyor. Resmi kayıtlara bu girecek, eğitimde ben fizik ve kimyayı ne Kürtçe öğretecek öğretmen bulabilirim ne de bu dilde bu eğitimi yaptırabilirim. Bu günlük hayatımızda yaşayan dillerden bir tanesidir, ama resmi mevzuata Kürtçe ile bir dilekçe kabul etmem. Hem Meclis‘te hem de devletin kurumlarında Türkçe‘nin dışında bir dille konuşarak, işimi görmem aklende, mantıken de doğru değil.
İstediğin her yerde, aile hayatında, sokakta, radyonda, televizyonda, artı kitaplarını da basarak, dergiler yaparak bu dili konuşabilir, bu dili yaşayabilirsin ama şunu bil ki devletimizin bir tane resmi dili olmalı, bir tane eğitim dili olmalı o da güzel Türkçemiz. Türkçemize hepimiz sahip çıkacağız.‘‘
-‘‘ÖRGÜT EYLEM YAPAMAZ HALE GELİYOR‘‘-
Arınç, artık örgütün destekçilerinin azaldığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
‘‘Biz terör mağdurlarına şu ana kadar 4 katrilyon para dağıttık. 80 yılından belli bir zamana kadar ‘benim evimi yaktılar, araçlarımı yaktılar‘ diyen herkese inceledikten sonra 4 katrilyon para dağıttık. Köye dönüşleri teşvik ettik. Güneydoğu‘ya yatırım konusunda çok büyük öncelikler verdik. Tarımdan, ulaştırmadan, sağlıktan havaalanlarına kadar Doğu ve Güney Doğu Anadolu bölgemize çok büyük destek verdik.
Halk, AK Parti iktidarına teşekkür ediyor. Şu an da bölgede en yüksek oyu biz alıyoruz. Belediye başkanlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla bölge halkının özelde, tüm Türkiye‘nin takdir ve tebriklerini alıyoruz. Eskiden halk örgütle karşı karşıya kaldığında örgüt onlara ‘Seni bu devlet dışlıyor. Seni bu devlet vatandaş yerine koymuyor. Hani okulun, yurtların, üniversitelerin‘ diyordu. Bugün Şırnak‘tan Hakkari‘ye kadar var. İstismar sahalarının tamamını, AK Parti döneminde kapattık. ‘Artık ben dilimi konuşuyorum, günlük hayatımda her istediğime sahibim. Niçin ben örgütle karşı karşıya kalayım‘ diyen milyonlarca insan var. Örgüt eylem yapamaz hale geliyor. Artık silahlı eylemlerden vazgeçme noktasında.‘‘
-‘‘TERÖR ÖRGÜTÜYLE AKILLICA MÜCADELE EDEN BİR HÜKÜMET‘‘-
Arınç, Hükümet olarak herkese kimliğini, haklarını vereceklerini belirterek, şöyle devam etti:
‘‘Bu sadece Kürt kökenli yurttaşlarımız için değil. İnsanlık hakkı olduğu için vereceğiz. İkincisi terör örgütünü eylemsiz hale getirip, yurt dışından Türkiye‘deki topraklarına, eğer hiç bir eylem yapmamışsa, örgütün silahlı militanı olarak bizim tespitlerimize göre bazı işlere karışmamışsa onlar Pişmanlık Yasası‘ndan veya adını ne şekilde koyarsak koyalım Türkiye‘de yeniden annelerine ve babalarına kavuşabilmeli diyoruz.
Örgüt ayakta durmaya çalışabilir. Eylemlerini en can alıcı noktalardan yapabilir. Vatandaşlarımız bu konuda duyarlı olmalıdır. Bir kere bir şeye inanacaksınız. Biz bir şekilde kimsenin canını kaybetmesi değil burnunun kanamasını bile istemeyiz, kim olursa olsun. Türkiye‘de asayiş olacak, huzur olacak, sükunet olacak. Bundan memnun olmayan siyasetçiler veya dış mihraklar olabilir. Sadece kavga olsun, sadece kan dökülsün ve millet benim söylediklerime kulak versin ki ben ayakta kalayım diyenler olabilir. Lütfen onlara dikkat edin. Bir kısmı iyi niyetli de olabilir. Şehit cenazelerindeki tutumuyla. Bir kısmı da ‘Daha çok kan daha çok kan‘ diye içinden bağırmış olabilir.
Halkımızın, ne Dörtyol ne bütün Türkiye, hiç bir endişesi olmasın ki terör örgütüyle müzakere eden bir hükümet değil terör örgütüyle akıllıca mücadele eden bir hükümetimiz var. Biz bugüne kadar yapılan hatları tekrarlamak için gelmedik. Bugüne kadar yapılan hatalardan vazgeçip, doğrusunu yapmak için geldik.‘‘
Dörtyol‘da gerek Doğu‘dan gerek Batı‘dan gelmiş insanların kardeş dost ve arkadaş olarak huzur içinde yaşayacağı yönündeki inancını dile getiren Arınç, ‘‘Akıllı olan bağırmak, çağırmak, ‘Allah cezalarını versin‘ demek değil. Bunları söyleyelim ama bu yara nasıl tedavi edilecek, bu örgüt nasıl silahtan vazgeçirilecek bunu düşünmektir‘‘ dedi.
Arınç, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi‘nin iki ayağı bulunduğunu bunlardan birinin, terörü sona erdirmek diğerinin ise vatandaşlara kimlikleriyle ilgili haklarını sonuna kadar vermek olduğunu kaydetti.
-BAHÇELİ‘NİN SÖZLERİ-
Arınç, 72 milyonun terörün bitirilmesini istediğini, bu konuda da hükümete görev verdiğini belirterek, ‘‘Bakmayın birilerinin bağırıp çağırdığına, bizi suçladığına. Özellikle Sayın Bahçeli bunu çok yapıyor. ‘Yüce Divan‘a göndermezsem namerdim‘ diyor. Bilmem ne diyor. Bağırıyor da bağırıyor. Bu kadar çok bağırma. Çünkü bu kadar çok bağırdığın zaman bu kadar çok oy alamıyorsun. Sen bir siyasetçisin. Siyaset akıl ve mantık işidir ve milletin ruhuna ve kalbine hitap etmektir‘‘ dedi.
Halkın hükümete güvendiğini vurgulayan Arınç, ‘‘Halk, iki büyük seçimde bizi getirmiş. Neyin işareti bu? Yüzde 58 referandumda çıkan evetlerin karşılığı nedir sence? O zaman da ‘vatan haini‘ dedin. O zaman da ‘bölücü‘ dedin. O zaman da ‘memleket elden gidiyor‘ dedin. Bak elden giden bir şey yok‘‘ diye konuştu.
AK Parti hükümetleri döneminde şu ana kadar 55 tane mafya ve çeteyi çökerttiklerini ifade eden Arınç, ‘‘Halen faaliyetlerine devam eden olabilir, takip ediyoruz. Halen yargılamaları devam eden olabilir. Siyasetçilerin, onlara avukat olduğunu biliyorsunuz. Her gün 8-10 milletvekilini, belli bir suçla yargılananların mahkemelerine götürenler, gönderenler, orada hatta bazı tanıklarla görüştürme peşinde olanlar var‘‘ değerlendirmesinde bulundu.
-‘‘KİMSE BİRBİRİNE YAN GÖZLE BAKMASIN‘‘-
Vatandaşlardan birbirlerine yan gözle bakmamalarını isteyen Arınç, ırkçılık ateşini yakmaya çalışanların, vatandaşları birbirine düşman edenlerin bundan çok memnun olacağına dikkati çekti. Arınç, şunları kaydetti:
‘‘Bu işi bu şekilde götürenlerin sayısı toplasanız 300-500‘ü geçmez. Gelirler ortalığı karıştırıp, yanlış haberlerle yönlendirmeler yaparlar, masum insanların canına kast ederler, ateşin daha da büyümesine yol açmak isterler. Valilere, kaymakamlara, emniyete, askere güveneceğiz. Bize gelen haberlere hemen inanmayacağız. Hemen tahriklere kapılıp o binanın önüne gitmek, otobüs yakmak birilerinin ekmeğine yağ sürmektir. ‘Terör bitmesin, Türkiye güçlenmesin, kardeşlik hukuku incinsin‘ diye çalışanlar var. Askerimizin, polisin yapacağı işe hiç kimse kendiliğinden soyunmasın. Yanındakine yan gözle bakmasın. Esas tahrikçiler dışarda. Gelirler giderler bir başka yeri karıştırırlar. İstihbaratımızla, güvenlik önlemimizle bunların hepsinin hakkından geleceğiz.‘‘
-"TÜKÜRÜK KADAR KIYMETİ YOK"
AK Partinin kuruluş dönemi ve daha sonra aradan geçen sürede yaşadıkları süreci anlatan Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Anayasa‘yı incelediklerinde ‘‘Adaylar olur, en çok oyu alan şu turda seçilir‘ ifadesi bulunduğunu belirterek, buna rağmen bazılarının ‘‘Siz gericisiniz, yobazsınız, sizin aday göstereceklerinizin hepsinin başında örtü var, siz geçmişte şu partideydiniz‘‘ gerekçesiyle AK Partiden bir Cumhurbaşkanı olamayacağını ileri sürdüklerini kaydetti.
‘‘Bunların hiç birinin bir tükürük kadar kıymeti olmadığını‘‘ belirten Arınç, ‘‘Çünkü hukuki değil. Anayasa‘da böyle bir şey yok. Sonra 367 ucubesi diye bir şey çıkardılar. Tayyip beyin kulakları çınlasın. O günden kalmıştır ucube lafı. Şimdi başka şey için söylüyor ama o zaman 367 ucubesi vardı. Neymiş Sabih Kanadoğlu diye birisi. Hem de onursal başkan, Yargıtay‘dan çıkmış. ‘367 oy birinci turda gerekliyse içerde de 367 kişinin olması lazım.‘ İnanın böyle bir şey söylediğinde herkes güldü geçti, böyle deli saçması mı olur dediler‘‘ diye konuştu.
O dönemde yaşanan süreci anlatan ve 367 sayısı için Doğru Yol Partisi ve Anavatan Partisi ile görüştüklerini belirten Arınç, şöyle devam etti:
‘‘O dönemde Anavatan Partisi oylama için meclis salonuna girmedi. Neden girmedi anlatayım. O zamanki genel başkanları bir zamanlar bizde bakandı. İki buçuk yıl Turizm Bakanlığı yaptı. Günün birinde çıktı ve grup kurdu. Ama Turgut Özal‘a yakınlığı ile bilinen biriydi, onun hatırına içeri girip, Cumhurbaşkanlığı seçimini yaptırması gerekiyordu.
Sonunda bir gün itiraf etti neden içeri girmediklerini. Dedi ki; ‘Biz içeri girip girmeme konusunda nabız yokladık. Bütün il başkanlarını topladım. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine girelim mi diye sordum. Tüm il başkanları girelim dedi. Çünkü Özal‘ın hakkı var. Cumhurbaşkanının mecliste seçilmesine destek verelim. 20 milletvekilini topladım. ‘Girelim mi‘ dedim, 20‘si de ‘girelim‘ dedi. Benim de kalbimden içeri girelim geçiyordu. Tam bu niyetle İstanbul‘dan Ankara‘ya gelmek için havaalanına gittim. Havaalanında beni 28 Şubat‘ın o omzu kalabalık adamı İsmail Hakkı Karadayı karşıladı. Bana ‘İçeri gireceğinizi öğrendim doğru mu?‘ diye sordu. Böyle bir karar aldığımı söyleyince ‘Sakın ola ki içeri girmeyin‘ dedi. Ben uçağa bininceye kadar girme taraftarıydım Ankara‘ya inince içeri girecek kadar cesaretim kalmamıştı. Ben keşke milletimi dinlemek zorunda kalsaydım da, o bir kişinin söylediğini dinlememiş olsaydım. Ben içeri girmedim Cumhurbaşkanlığı seçimi olmadı ama bu ANAP‘ın da sonu oldu‘ dedi.
ANAP ondan sonraki seçimlere katılamadı, Doğru Yol ile bir parti bile kuramadı. Millet onu defterden sildi.‘‘
Mehmet Ağar‘ın da o dönemde 4 milletvekili olduğunu ve kendisinin de oylamaya girme taraftarı olduğunu anlatan Arınç, ona da birilerinin girme dediğini ve kendisinin milleti dinlemek yerine başkalarını dinlediğini ve siyasi hayattan yok olup gittiğini söyledi.
Siyasetin millet ile birlikte yapıldığını ve milletin dediğine itibar edilmesi gerektiğini ifade eden Arınç, ‘‘Milletin inancına, geleneklerine, ahlakına, örf ve adetlerine siyasi tercihlerine saygı duyulur. Saygı duymazsan millet seni defterden siler, aynen bugün yaptığı gibi‘‘ diye konuştu.
Arınç, ilerleyen süreçte ise Anayasa‘yı değiştirerek milletin doğrudan Cumhurbaşkanı‘nı seçebilmesine imkan tanıdıklarının altını çizerek, seçim için sandığa gidildiğinde milletin kendilerini cesaretinden dolayı kutladığını söyledi.
-İNTERNET SİTESİNDEKİ AÇIKLAMA-
Arınç, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turunun yapıldığı 27 Nisan 2007 günün akşamı bir internet sitesine Genelkurmay tarafından bir açıklama konulduğunu ifade ederek, açıklamanın ‘‘Sakın ha Cumhurbaşkanını seçmeyin‘‘ anlamına geldiğini söyledi.
Arınç, şöyle devam etti:
‘‘Bize aba altından sopa gösteriyor. Kime? Hükümete. Kime? Meclise? Kim gösteriyor? Hiç de hakkı olmayan birisi. Hiç bir demokraside böyle bir demokrasiyi kabul etmek mümkün değil. Ama zannettiler ki ‘Ben böyle yazar ve korkutursam, onlar teslim‘ olurlar. Çünkü hep öyle örneklerini gördüler. ‘Hazır ol‘ dendiği zaman başüstüne diyen sivil iktidar ile karşılaştı onlar. Veya da ‘Bak geliyorum ha‘ dediği zaman zorla şapkasını bulup kaçanları karşılarında gördüler. ‘Gelirsem seni şöyle fena yaparım‘ dediler.
Nelerini biliriz biz; küçücük bir açıklamaya karşı, karşı beyanda bulunma cesaretinden mahrum, elleri kolları titreyenleri biliriz. Üç gün daha iktidarda kalmak için zilleti tercih edenleri biliriz. Milletin en çok nefret ettiği şeyi yıllarca siyaset adına yapıp, postal yalamaktan başka hiç bir meziyeti olmayan siyasal iktidarları gördük.‘‘
Arınç, o dönemde, 70 milyonun gözünün Ak Parti üstünde olduğunu, ne şekilde hareket edeceğini merak ettiklerini belirterek, şöyle devam etti:
‘‘O sabah bunun cevabını verdik. Otur oturduğun yerde. Sen benim emrimde bir memursun, benim ne yapacağıma karışamazsın. O kadar. Bizim öğrendiğimiz siyaset bu. Herkes işini yapacak. Herkes kendi işini güzel yapacak. Hiç kimse kimsenin yetkisine hakkına karışmayacak. Hele hele ‘Egemenlik milletindir‘ dedikten sonra millete rağmen, onun istemediği hiç bir şeye cesaret etmeyecek.
Sizler bize dua ettiniz biz de sizi mahcup etmedik. O yüzden 27 Nisan akşamı yapılan bu suçlamaya 28 Nisan sabahında verdiğimiz cevap bize yüzde 47‘leri nasip etti. Neden çünkü bu asil, kahraman, gazi ve tertemiz Anadolu‘nun hakiki sahibi olan bu millet, yiğit insanlara hep destek oldular. Onun için hala üzerinden 40-50 yıl geçti Menderes‘e rahmet diliyorlar ama onu asanlara selam bile vermediler. Bakkaldan ekmek istediler ‘Sana ekmek yok, katilsin sen‘ dediler.
Kimse şimdi Salim Başol‘ları hatırlamıyor, kimse Ömer Altay Egesel‘lere dilinin ucuyla bile bir teşekkür etmiyor. O üç mazlumun, o üç masumun, o üç şehidin hatırasını 1961‘den beri hale kalbinde yaşatan bu aziz millet, darbeler döneminin bittiğini, AK Parti‘nin sayesinde görüyor, 7‘sinden 70‘ine ona dua ediyor.‘‘
-KİMSE İNANMAMIŞTI-
Referandum sürecinde birçok doğruya sadece AK Parti‘ye karşı olmak için hayır denildiğini belirten Arınç, vatan hainliği ve bölücülük ile suçlandıklarını, hep iftira ile karşılaştıklarını ifade etti.
O dönemde yüzde 60 oy alacaklarını söylediğini hatırlatan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle devam etti:
‘‘O zaman bana kimse inanmamıştı. Biz milletimize güveniyoruz. Ben her zaman söylüyorum, bizi dövecekse millet dövsün. Başkasının tokat atmasına izin vermeyin. Bizi getiren millettir, bizi götürecek olan da milletin kendisidir. Çok şükür o zaman yüzde 58 aldık. Tabii bu yüzde 58 içinde sadece AK Parti yok, ama büyük ölçüde AK Parti var. Hayır diyenler ise onu bölüşemiyorlar. CHP ‘Yüzde 42‘nin hepsi benim‘ diyor. Öteki itiraz ediyor.‘‘
Anayasa değişikliği sonrası kanunların tek tek çıktığını, ombudsmanlık kanununu getirdiklerini belirten Arınç, bu sayede vatandaşın herhangi bir devlet dairesinde gördüğü yanlışlığın denetlenmesini isteyebileceğini bildirdi.
Bülent Arınç, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı getirdiklerini, mahkeme kararı olmadıkça yurt dışına çıkışa engel olmamasını sağladıklarını, borçların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili de çalışma yaptıklarını, bu kanunun da 15 gün içinde çıkacağını kaydetti.
-GENEL SEÇİMLER-
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Arınç, gelecek dönemde ülkeyi genel seçimlerin beklediğini belirterek, bu seçimlerde de başaralı olacaklarını söyledi.
Son yapılan anketlerin yüzde 47-50‘leri gösterdiğini bildiren Arınç, şunları söyledi:
‘‘Yarın bir seçim yapıldığında AK Parti‘nin oyu kaç olur denildiğinde, Temmuzdan daha yukardayız. Başarılı olacağız ve kazanacağız. Bazı partiler ne yaparsa yapsın oylarını artıramıyor. Bazı partiler baraj telaşında. Bazıları ‘tek başına hiçbir anlam ifade etmiyoruz, 8-10 tanemiz bir araya gelsek acaba yüzde 1 eder miyiz‘ diye düşünüyorlar. Bazıları da yeni hazırlıklar ve tertipler içerisinde. Ama biz gürül gürül akan bir nehir gibi önümüzde çağlayanlar gibi yürüyoruz. Bu başarının bir tek şartı var. Rehavete kapılmayacaksınız. Nasıl olsa kazanacağız düşüncesi bizi zayıflatır. Evet inşallah kazanacağız, ama çok çalışarak. Yaptıklarımız anlatarak, yalan söylemeden, hayallerle uğraşmadan biz bunları yapacağız diyeceğiz ve yapacağız.‘‘
‘‘Hayır, hayal ile yoktur benim alışverişim. İnan ki her ne demişsem görüp de söylemişim. Şudur benim hayatta en beğendim meslek. Sözün odun gibi olsun, hakikat olsun‘‘ dizelerini okuyan Arınç, ‘‘Biz siyasette hakikatleri söyleyeceğiz. Birilerine acı da gelse zor da gelse bunları yapacağız‘‘ dedi.
-NE HALE GELDİLER-
Demokrat Parti kongresinin de yapıldığını hatırlatarak, ‘‘ne hale geldiklerinin görüldüğünü‘‘ ifade eden Arınç, kongreyle ilgili bugün bir gazetede karikatür yayınlandığını belirtti. Arınç, ‘‘Kır atın süvarisi değişti diye bir karikatür var. Kır atın üstüne küçük bir kurt binmiş. Süvarinin değiştiği bu. 6 tane aday var, hepsini de çok iyi tanıyoruz. Peki bu partinin genel başkanı nerede? Salona bile gelmemiş. Salona bile gelemiyor, çünkü genel başkanken Cindoruk‘un yüzüne karşı ‘Sen git de Çiller gelsin‘ diye hakaret edildiğini biliyoruz‘‘ değerlendirmesinde bulundu.
Başta Hatay olmak üzere birçok kente çok sayıda yatırım yapıldığını, yatırımların süreceğini belirten Arınç, ‘‘Akşam düşünüyoruz, sabah yapıyoruz. Dün istiyorsunuz, bugün gerçekleştiriyoruz. Allah bu gücü hükümetimize verdi‘‘ dedi.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin de Dörtyol AK Parti ilçe teşkilatının birlik ve bütünlük içinde çalıştığını kaydetti. Ergin, ‘‘AK Parti iktidarının 2002 yılında başlayan hizmet yolculuğu, 2011 seçimlerinden sonra daha büyük bir iştahla devam edecek‘‘ diye konuştu.
-GEZİ VE ZİYARETLER-