Devlet Bakanı Zafer Çağlayan İş Adamları İle İftarda Buluştu
Uludağ İhracatçılar Birliği'nin (UİB) iftar yemeğine katılan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, iş adamlarının Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesi ve kura isyan etmeleri üzerine Merkez Bankası'na yüklendi
Uludağ İhracatçılar Birliği'nin (UİB) iftar yemeğine katılan Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, iş adamlarının Türk Lirası'nın aşırı değerlenmesi ve kura isyan etmeleri üzerine Merkez Bankası'na yüklendi.
Almira Otel'de verilen iftar yemeğinde konuşan Çağlayan, kendisinin de ihracatçı olduğunu, istihdamı defterden, kitaptan, televizyondan öğrenmediğini söyledi. Bu işin uzmanı olduğunu belirten Çağlayan, "Ekonomik açıdan son derece önemli 2008'de 132 milyar dolar ihracatı sizler gerçekleştirdiniz. Bu işin altında ihracatçı iş adamlarımız var. Bugün Türkiye Avrupa'nın 6. büyük ekonomosi haline geldi. Bunu en iyi Bursa anlıyor" dedi. Türkiye'nin IMF'ye olan borcundan da bahseden Çağlayan, "Türkiye'nin IMF'ye
şu anda borcu 7 milyar dolar. Daha önce IMF'ye olan borcumuz, 17 milyar dolardı. İstesek bugün IMF'nin borcunu kapatırız. Ama taksitli krediyi bugün ödemenin mantığı yok. Türkiye toplam 17 milyar dolar borç ödedi. Türkiye, sağlık ve eğitim başta olmak üzere elektriği, suyu olmayan köy bırakmadı. Ciddi ekonomik gelişmeler kaydettik. İhracatı 36 milyar dolardan 157 milyar dolara çıkaran bir ülke haline geldik. Avrupa'nın genç nüfus konusunda yaşadığı problemler, hatta fabrikalarını bırakacak ikinci nesillerin
olmayışı, iş gücü maliyetinin yükseldiği bir yapı haline gelmiştir. Fransa haftada 35 saat çalışıyor, ülkemiz yaklaşık 45 saat. Nikola Sarkozy'nin engellemesine rağmen Renault firması burada üretim yapıyorsa, bu Türkiye'nin yükseldiğini gösterir. Coğrafi konumumuz 4 saatlik uçuş mesafesinde 54 ülkenin olduğu bir yerde. Türkiye Avrupa'nın en yakın tedarikçi merkezi" diye konuştu.
Türkiye'nin istihdam kapasitesinde çok ciddi artışlar görüleceğini ifade eden Çağlayan, Almanya, İngiltere gibi devletlerin temsilcilerinin Türkiye'ye yatırım yapmak için ciddi arayışlarda olduğunu belirterek, "Bu ekonomik gelişme Türkiye için önemli bir başarı. İngiltere başbakanı Türkiye'ye geldiği zaman, 'Türkiye doğu ile batı arasında çok önemli bir ülkedir. Önemli özelliklere sahiptir ve üzerinde durulması gereken ülkedir. 2016 yılında dünyada ekonomik büyümeyi en iyi yapan 2. ülke olacaktır' dedi.
Dünyanın bir ekonomisti Türkiye ile ilgili görüş belirtirken, dünyanın 5 büyük yıldızından biri olacak diyor. Biz yüzde 3 gibi bir büyüme hedefi koymuşken, başta IMF gibi kuruluşlar Türkiye'nin 2010 yılındaki büyümesinin yüzde 5-6 olacağını ifade ettiler. Maalesef Türkiye'nin büyüme rakamlarını inkar edenler, hatta daha büyük krizlere maruz kalmasından belki de davul zurna çalacaklar var. Onları maalesef üzdük. Bu çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. Ama iyi ki verdik. Ben şimdi onlara
bir tavsiyem var. Ya çıkın şuradan Kapıkule'ye gidin, oradan bir Türkiye'ye bakın, ya da onu yapamıyorsanız Allah aşkına bir göz doktoruna görünün. AB Komisyonu'nun yaptığı çalışmaya göre, 2016 yılına kadar Avrupa'daki tüm mevcut şirketlerin 3'te biri bırakacakları üçüncü nesil insanları olmadığı için ya kapanacak ya da devredilecek. Bu rakam Fransa'da 650 bin, Almanya'da 350 bin, İtalya'da da benzer. Türkiye için büyük bir fırsat doğdu. Bunu daha önce 2001 krizinde ve öncesinde bizim ülkemizde çok
yaptılar. Çok şirketimizi gelip satın aldılar. Şimdi yaptığımız çalışma ile bu tür durumdaki şirketlerle Türk firmalarının ortaklık kurması ya da satın almaları için çok önemli bir çalışma yapıyoruz. Bu firmaların dünyadaki dağıtım ve ihracat kanalları elimize geçmiş olacak. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor" dedi.
Başbakan'ın krizin Türkiye'yi teğet geçeceği yönündeki açıklamasını eleştirenlerin mahcup olduğunu söyleyen Çağlayan, Türkiye'nin bu dönemde tüm baskılara rağmen IMF ile anlaşmadığını hatırlattı. IMF'e 7 milyar dolar borç bulunduğunu aktaran Çağalayan, ülkenin istense bunu hemen ödeyebilecek durumda olduğunu ancak anlaşma şartları gereği ödemediğini ifade etti.
"FAİZİN KUR ÜZERİNDEKİ BASKISI TÜRKİYE'Yİ İTHALATÇI ÜLKE HALİNE GETİRDİ"
Merkez Bankası'nın "yanlış politikaları"nı eleştiren Çağlayan, faizin kur üzerindeki baskısı yüzünden Türkiye'nin ithalatcı bir ülke haline geldiğini söyledi. Merkez Bankası'nın ekonomiden bağımsız olmaya hakkının olmadığını söyleyen Çağlayan, "Merkez Bankası'nın oturup döviz oranlarını düzenlemesi lazım. Bunları artık Türkiye'nin tartışması lazım. Bunlar Kur'an-ı Kerim'de yazmıyor. Bunlar ayet değil ki bunları tartışmayalım" dedi.
Bakanlık olarak bazı çalışmaların yapıldığının altını çizen Çağlayan, Türkiye'ye mal satacak olan ülkelere, Türkiye'den mal alma şartı getirileceğini söyledi. Yeni anayasa çalışmaları hakkında da iş adamlarına bilgi veren Çağlayan, Türkiye'de domokratikleşme adı altında kişisel ve bireysel özgürlüklerin daha yüksekte tutlması konusunda önemli bir fırsat geldiğini belirtti. Çağlayan, "Yurt dışına çıkarken pasaportuna el konulan sizlersiniz. Vergi dairesindeki bir memurun iki dudağının arasındaki cümleden
dolayı yurt dışına çıkamıyorsunuz ve paranızı kullanamıyorsunuz. Artık bu olmayacak. Burada çok önemli çalışmalar var. Genci, emeklisi, sanayicisi, bütün insanların kendine göre bulacağı maddeler var. Dört dörtlük değil elbette. Keşke onu yapabilsek. Ama bunun geri kalan kısmını önümüzdeki dönemde yapacağız" diye konuştu.
Almira Otel'de verilen iftar yemeğinde konuşan Çağlayan, kendisinin de ihracatçı olduğunu, istihdamı defterden, kitaptan, televizyondan öğrenmediğini söyledi. Bu işin uzmanı olduğunu belirten Çağlayan, "Ekonomik açıdan son derece önemli 2008'de 132 milyar dolar ihracatı sizler gerçekleştirdiniz. Bu işin altında ihracatçı iş adamlarımız var. Bugün Türkiye Avrupa'nın 6. büyük ekonomosi haline geldi. Bunu en iyi Bursa anlıyor" dedi. Türkiye'nin IMF'ye olan borcundan da bahseden Çağlayan, "Türkiye'nin IMF'ye
şu anda borcu 7 milyar dolar. Daha önce IMF'ye olan borcumuz, 17 milyar dolardı. İstesek bugün IMF'nin borcunu kapatırız. Ama taksitli krediyi bugün ödemenin mantığı yok. Türkiye toplam 17 milyar dolar borç ödedi. Türkiye, sağlık ve eğitim başta olmak üzere elektriği, suyu olmayan köy bırakmadı. Ciddi ekonomik gelişmeler kaydettik. İhracatı 36 milyar dolardan 157 milyar dolara çıkaran bir ülke haline geldik. Avrupa'nın genç nüfus konusunda yaşadığı problemler, hatta fabrikalarını bırakacak ikinci nesillerin
olmayışı, iş gücü maliyetinin yükseldiği bir yapı haline gelmiştir. Fransa haftada 35 saat çalışıyor, ülkemiz yaklaşık 45 saat. Nikola Sarkozy'nin engellemesine rağmen Renault firması burada üretim yapıyorsa, bu Türkiye'nin yükseldiğini gösterir. Coğrafi konumumuz 4 saatlik uçuş mesafesinde 54 ülkenin olduğu bir yerde. Türkiye Avrupa'nın en yakın tedarikçi merkezi" diye konuştu.
Türkiye'nin istihdam kapasitesinde çok ciddi artışlar görüleceğini ifade eden Çağlayan, Almanya, İngiltere gibi devletlerin temsilcilerinin Türkiye'ye yatırım yapmak için ciddi arayışlarda olduğunu belirterek, "Bu ekonomik gelişme Türkiye için önemli bir başarı. İngiltere başbakanı Türkiye'ye geldiği zaman, 'Türkiye doğu ile batı arasında çok önemli bir ülkedir. Önemli özelliklere sahiptir ve üzerinde durulması gereken ülkedir. 2016 yılında dünyada ekonomik büyümeyi en iyi yapan 2. ülke olacaktır' dedi.
Dünyanın bir ekonomisti Türkiye ile ilgili görüş belirtirken, dünyanın 5 büyük yıldızından biri olacak diyor. Biz yüzde 3 gibi bir büyüme hedefi koymuşken, başta IMF gibi kuruluşlar Türkiye'nin 2010 yılındaki büyümesinin yüzde 5-6 olacağını ifade ettiler. Maalesef Türkiye'nin büyüme rakamlarını inkar edenler, hatta daha büyük krizlere maruz kalmasından belki de davul zurna çalacaklar var. Onları maalesef üzdük. Bu çevreye verdiğimiz rahatsızlıktan dolayı özür dileriz. Ama iyi ki verdik. Ben şimdi onlara
bir tavsiyem var. Ya çıkın şuradan Kapıkule'ye gidin, oradan bir Türkiye'ye bakın, ya da onu yapamıyorsanız Allah aşkına bir göz doktoruna görünün. AB Komisyonu'nun yaptığı çalışmaya göre, 2016 yılına kadar Avrupa'daki tüm mevcut şirketlerin 3'te biri bırakacakları üçüncü nesil insanları olmadığı için ya kapanacak ya da devredilecek. Bu rakam Fransa'da 650 bin, Almanya'da 350 bin, İtalya'da da benzer. Türkiye için büyük bir fırsat doğdu. Bunu daha önce 2001 krizinde ve öncesinde bizim ülkemizde çok
yaptılar. Çok şirketimizi gelip satın aldılar. Şimdi yaptığımız çalışma ile bu tür durumdaki şirketlerle Türk firmalarının ortaklık kurması ya da satın almaları için çok önemli bir çalışma yapıyoruz. Bu firmaların dünyadaki dağıtım ve ihracat kanalları elimize geçmiş olacak. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor" dedi.
Başbakan'ın krizin Türkiye'yi teğet geçeceği yönündeki açıklamasını eleştirenlerin mahcup olduğunu söyleyen Çağlayan, Türkiye'nin bu dönemde tüm baskılara rağmen IMF ile anlaşmadığını hatırlattı. IMF'e 7 milyar dolar borç bulunduğunu aktaran Çağalayan, ülkenin istense bunu hemen ödeyebilecek durumda olduğunu ancak anlaşma şartları gereği ödemediğini ifade etti.
"FAİZİN KUR ÜZERİNDEKİ BASKISI TÜRKİYE'Yİ İTHALATÇI ÜLKE HALİNE GETİRDİ"
Merkez Bankası'nın "yanlış politikaları"nı eleştiren Çağlayan, faizin kur üzerindeki baskısı yüzünden Türkiye'nin ithalatcı bir ülke haline geldiğini söyledi. Merkez Bankası'nın ekonomiden bağımsız olmaya hakkının olmadığını söyleyen Çağlayan, "Merkez Bankası'nın oturup döviz oranlarını düzenlemesi lazım. Bunları artık Türkiye'nin tartışması lazım. Bunlar Kur'an-ı Kerim'de yazmıyor. Bunlar ayet değil ki bunları tartışmayalım" dedi.
Bakanlık olarak bazı çalışmaların yapıldığının altını çizen Çağlayan, Türkiye'ye mal satacak olan ülkelere, Türkiye'den mal alma şartı getirileceğini söyledi. Yeni anayasa çalışmaları hakkında da iş adamlarına bilgi veren Çağlayan, Türkiye'de domokratikleşme adı altında kişisel ve bireysel özgürlüklerin daha yüksekte tutlması konusunda önemli bir fırsat geldiğini belirtti. Çağlayan, "Yurt dışına çıkarken pasaportuna el konulan sizlersiniz. Vergi dairesindeki bir memurun iki dudağının arasındaki cümleden
dolayı yurt dışına çıkamıyorsunuz ve paranızı kullanamıyorsunuz. Artık bu olmayacak. Burada çok önemli çalışmalar var. Genci, emeklisi, sanayicisi, bütün insanların kendine göre bulacağı maddeler var. Dört dörtlük değil elbette. Keşke onu yapabilsek. Ama bunun geri kalan kısmını önümüzdeki dönemde yapacağız" diye konuştu.