BDP Genel Başkanı Demirtaş'ın basın toplantısı
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş referandum süreci ile ilgili düzenlediği basın toplantısında, Hükümet ve Başbakan'ın bu saatten sonra yapacağı hiçbir açıklamanın kararlarını değiştirmeyeceğini söyledi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Eşbaşkan Gültan Kışanak, Diyarbakır İl Başkanı Nejat Yaruk ve Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir'in katılımı ile Sümerpark Resepsiyon Salonu'nda basın toplantısı düzenledi. Demirtaş, toplantıda ilk günden bu yana tutarlı ve kararlı bir şekilde boykot kampanyası yürüttüklerini, daha ileri bir demokrasi ve yeni bir Anayasa talep eden tek parti olduklarını ileri sürdü. Seçim barajının sadece BDP değil, bütün Türkiye'yi ilgilendirdiğini, hükümet tarafından bu konunun tartışma konusu bile yapılmadığını kaydeden Demirtaş, yeni bir Anayasa ısrarı ve talebinden vazgeçmeyeceklerini, Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacının bulunduğunu kaydetti.
Boykot cephesiyle yeni bir Anayasa isteyenler cephesini de oluşturduklarını, boykot çalışması sayesinde yeni bir Anayasa ile Türkiye'de demokrasiye kavuşulacağı inancını açığa çıkardıklarını anlatan Demirtaş, boykot kampanyasının etkili olmasıyla artık Türkiye'nin yeni bir Anayasa'yı tartıştığını bildirdi.
Referandumda yeni Anayasa isteyenlerin sesinin çıkacağını, 'evet' de 'hayır' da çıksa yeni bir Anayasa yapmanın kaçınılmaz olacağını aktaran Demirtaş, 12 Eylül'de sandıkların her yerde boş çıkması için hazırlıklarını sürdürdüklerini anlattı. Sandık başı görevlerinin bulunacağını, kullanılmayan her oyun kendi oyları olacağını ve bu oylara sahip çıkacaklarını dile getiren Demirtaş, sandık başı hilelerini önlemek için her yerde sandık görevlilerini hazır tutacaklarını kaydetti. Diyarbakır'da 5 Eylül'de miting düzenleyeceklerini, son mitinglerini Bingöl'de yapacaklarını bildiren Demirtaş, boykot tavrının Türkiye'nin geleceğini değiştirecek ve demokrasiye çevrilecek en önemli güç olduğunu anlattı. Referandumda her siyasi partinin özgürce düşüncesini sandığa yansıtacağını ifade eden Demirtaş, şöyle dedi:
"Fakat sandığa gitmemek de özgürce bir irade beyanıdır. Nasıl ki 'evet' ve 'hayır' kullananlar özgürce irade beyanında bulunuyorsa, boykot da özgür iradesi sandığa gitmeme şeklinde tezahür edecektir. Bu da özgür bir tutum ve tercihtir. Referandumda kullanılan oy çeşidi 2 değil, 3'tür. Üçüncü oy da boykottur. Bulunduğumuz her yerde referandumun demokratik sınırlar içerisinde ve atmosferinden geçmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. 12 Eylül günü en güçlü sonucu alacağımıza inanıyoruz. Türkiye referanduma kilitlendiği bir dönemde bizler barışı da konuşmak zorundayız. Çünkü 13 Eylül'de 'Evet' de 'Hayır' da çıksa Türkiye'de kıyamet kopmayacak, hayat devam edecek, Türkiye temel sorunu olan Kürt sorunu ve barış meselesi ile tekrar yüz yüze kalacak. Bu nedenle kısa zamanları iyi değerlendirmek gerekir. Türkiye'nin iç ve toplumsal barışı referandumdan daha önemlidir. Akan kanın durması AK Parti'nin 'evet'inden MHP ve CHP'nin hayır'ından daha önemlidir. 13 Eylül günü yeni bir sabaha uyanmak istiyorsak 'evet' ve 'hayır'a bağlamak yerine Türkiye'nin barışını nasıl sağlayabiliriz, şimdiden tartışmayı doğru buluyoruz. Türkiye'nin gündeminin barışa kilitlenmesi lazım."
AK Parti'nin Diyarbakır'da düzenleyeceği mitingle ilgili bir soru üzerine Demirtaş, 3 Eylül'de Başbakan'ın Diyarbakır'da yapacağı mitinge değil, 5 Eylül'de kendi yapacakları mitinge kilitlendiklerini belirterek, "Başbakan zaten söyleyeceğini meydanlarda söyledi. Diyarbakır halkı Başbakan'ın ne söyleyeceğini merak etmiyor. Biz de çok merak etmiyoruz. Zaten bu konuda ilkeli olduğunu ifade etti. Her yerde olduğu gibi tek millet tek dili Diyarbakır'da da ifade edecek. Bundan şüphe duymuyoruz. Konya ve Kayseri'de yaptığı konuşmalar Diyarbakır konuşmasının mesajlarıydı. Yeni bir şey olmayacağının garantisidir. Her halde Konya'da yaptığı konuşmayı da burada da yapar. 12 Eylül günü zihniyetleri boykot edeceğiz. Hükümetin atacağı herhangi bir adım ya da söyleyeceği herhangi bir şey BDP'nin tavrını değiştirmez. Zaten hükümetin de böylesi bir niyetinin olmadığı 6 aydır ortadadır. BDP bu ilkeli duruşundan taviz vermeden net bir duruşla boykota gidecektir" şeklinde konuştu.
Bazı sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ile aralarında yaşanan tartışmaların sorulması üzerine Demirtaş, "Bu akşam iftar yemeğimiz var. Birlikte iftarımızı açacağız. Bütün STK'lar da davetlidir. Siyasette bazen kızmak olur ama küsmek olmaz. Diyarbakır'daki bütün demokrasi dinamikleri önemli ve değerlidir. Toplumsal barış için önemli ve değerlidir. Bu çevrelerin de barış için oynayacağı rol ve misyonlar vardır. Bunlara zarar gelmemesi lazım. Diyarbakır bir bütün olarak kendi içerisindeki o demokrasi kültürünü oluşturmuştur. Bu nedenle o tartışma bizler için bitmiştir. Onlar açısından da bitmiştir. 13 Eylül sabahı çok önemli. Referandum gündemden çıktıktan sonra Türkiye'nin gündemine gelecek olan Kürt sorunu ve barış meselesidir. Dolayısıyla Başbakan'ın 3 Eylül'de Diyarbakır'da yapacağı konuşmadan çok 13 Eylül'de yapacağı konuşma ve ne söyleceği önemlidir. Ülkenin barışı, kalıcı bir barışı gelmesi, ateşkesin uzaması adına diyalog ve müzakereler adına söyleceği şeyler önemlidir. 12 Eylül'e kadar Başbakan'ın söyleceği her şey havanda su dövmektir. Oy uğruna söylenmiş sözler olacaktır. Ama 13 Eylül'de 'hayır' kullananlar özgürce 'evet' de 'hayır' da çıkması Başbakan sıfatıyla yapacağı ve söyleyeceği her şey önemlidir. Bu çerçevede BDP olarak barış için her türlü diyaloğa hazırız. Bu konuda kalıcı barışın gerçekleşmesi, operasyonların durması, PKK'nın eylemsizlik kararının uzaması ve Türkiye'nin demokratik ve siyasal yöntemlerle kendini sorunları çözebilmesi için de ortamın sağlanması için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz" diye konuştu.
Demirtaş ayrıca bir internet sitesinde yayınlanan ses kayıtlarına göre bazı Yargıtay üyeleri tarafından BDP'nin karalama kampanyası içine çekilmek istendiğini ileri sürerek, "Bir internet sitesinde Yargıtay üyesi yargıç ve savcıların kendi aralarında yaptıkları konuşma üzerine partimiz için spekülatif bazı yaklaşımlar sergileniyor. Bu konuşmayı yapanlar kimdir, doğru mudur değil midir bunlar ayrı bir tartışma konusu. Konuşmada ismi geçenleri tanımayız, bilmeyiz. Niyetlerini de bilmeyiz. Ama bunun üzerinden BDP'yi haksız bir karalamaya tabi tutmak hiç kimseye kazandırmaz. Partimizi Ergenekon'la özdeşleştirmeye çalışan böyle bir imaj oluşturmaya çalışan her tutum bizim için hakarettir. Ergenekon denilen şey bizim açımızdan kontrgerilladır. Bunlar binlerce faili meçhul cinayetten sorumlu derin devlet örgütlenmesidir. Bunlar Musa Anter, Vedat Aydın, Mehmet Sincar'ın katilidir. Binlerce partilimizin katilidir. Bizi katillerimizle bir aradaymış gibi göstermeye çalışan zihniyet bize hakarettir. Bizim Ergenekon'la aynı çeşmeden içeceğimiz bir damla su bize haramdır. Asla ama asla böylesi bir karalama kampanyası kimseye kazandırmaz. Sırf oy uğruna bu tür çabalar içerisine girenler unutmasınlar ki 13 Eylül günü BDP yine bu ülkeye lazım olacak. Bu ülkenin barışı için kaçınılmaz bir demokrasi gücü olarak herkese lazım olacak. Kürtlerin katili diye derin devlet yapılanmasına bugün ilişkilendirilmeye çalışılmamızımı hakaret olarak kabul ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Boykot cephesiyle yeni bir Anayasa isteyenler cephesini de oluşturduklarını, boykot çalışması sayesinde yeni bir Anayasa ile Türkiye'de demokrasiye kavuşulacağı inancını açığa çıkardıklarını anlatan Demirtaş, boykot kampanyasının etkili olmasıyla artık Türkiye'nin yeni bir Anayasa'yı tartıştığını bildirdi.
Referandumda yeni Anayasa isteyenlerin sesinin çıkacağını, 'evet' de 'hayır' da çıksa yeni bir Anayasa yapmanın kaçınılmaz olacağını aktaran Demirtaş, 12 Eylül'de sandıkların her yerde boş çıkması için hazırlıklarını sürdürdüklerini anlattı. Sandık başı görevlerinin bulunacağını, kullanılmayan her oyun kendi oyları olacağını ve bu oylara sahip çıkacaklarını dile getiren Demirtaş, sandık başı hilelerini önlemek için her yerde sandık görevlilerini hazır tutacaklarını kaydetti. Diyarbakır'da 5 Eylül'de miting düzenleyeceklerini, son mitinglerini Bingöl'de yapacaklarını bildiren Demirtaş, boykot tavrının Türkiye'nin geleceğini değiştirecek ve demokrasiye çevrilecek en önemli güç olduğunu anlattı. Referandumda her siyasi partinin özgürce düşüncesini sandığa yansıtacağını ifade eden Demirtaş, şöyle dedi:
"Fakat sandığa gitmemek de özgürce bir irade beyanıdır. Nasıl ki 'evet' ve 'hayır' kullananlar özgürce irade beyanında bulunuyorsa, boykot da özgür iradesi sandığa gitmeme şeklinde tezahür edecektir. Bu da özgür bir tutum ve tercihtir. Referandumda kullanılan oy çeşidi 2 değil, 3'tür. Üçüncü oy da boykottur. Bulunduğumuz her yerde referandumun demokratik sınırlar içerisinde ve atmosferinden geçmesi için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz, göstermeye devam edeceğiz. 12 Eylül günü en güçlü sonucu alacağımıza inanıyoruz. Türkiye referanduma kilitlendiği bir dönemde bizler barışı da konuşmak zorundayız. Çünkü 13 Eylül'de 'Evet' de 'Hayır' da çıksa Türkiye'de kıyamet kopmayacak, hayat devam edecek, Türkiye temel sorunu olan Kürt sorunu ve barış meselesi ile tekrar yüz yüze kalacak. Bu nedenle kısa zamanları iyi değerlendirmek gerekir. Türkiye'nin iç ve toplumsal barışı referandumdan daha önemlidir. Akan kanın durması AK Parti'nin 'evet'inden MHP ve CHP'nin hayır'ından daha önemlidir. 13 Eylül günü yeni bir sabaha uyanmak istiyorsak 'evet' ve 'hayır'a bağlamak yerine Türkiye'nin barışını nasıl sağlayabiliriz, şimdiden tartışmayı doğru buluyoruz. Türkiye'nin gündeminin barışa kilitlenmesi lazım."
AK Parti'nin Diyarbakır'da düzenleyeceği mitingle ilgili bir soru üzerine Demirtaş, 3 Eylül'de Başbakan'ın Diyarbakır'da yapacağı mitinge değil, 5 Eylül'de kendi yapacakları mitinge kilitlendiklerini belirterek, "Başbakan zaten söyleyeceğini meydanlarda söyledi. Diyarbakır halkı Başbakan'ın ne söyleyeceğini merak etmiyor. Biz de çok merak etmiyoruz. Zaten bu konuda ilkeli olduğunu ifade etti. Her yerde olduğu gibi tek millet tek dili Diyarbakır'da da ifade edecek. Bundan şüphe duymuyoruz. Konya ve Kayseri'de yaptığı konuşmalar Diyarbakır konuşmasının mesajlarıydı. Yeni bir şey olmayacağının garantisidir. Her halde Konya'da yaptığı konuşmayı da burada da yapar. 12 Eylül günü zihniyetleri boykot edeceğiz. Hükümetin atacağı herhangi bir adım ya da söyleyeceği herhangi bir şey BDP'nin tavrını değiştirmez. Zaten hükümetin de böylesi bir niyetinin olmadığı 6 aydır ortadadır. BDP bu ilkeli duruşundan taviz vermeden net bir duruşla boykota gidecektir" şeklinde konuştu.
Bazı sivil toplum kuruluşları (STK) temsilcileri ile aralarında yaşanan tartışmaların sorulması üzerine Demirtaş, "Bu akşam iftar yemeğimiz var. Birlikte iftarımızı açacağız. Bütün STK'lar da davetlidir. Siyasette bazen kızmak olur ama küsmek olmaz. Diyarbakır'daki bütün demokrasi dinamikleri önemli ve değerlidir. Toplumsal barış için önemli ve değerlidir. Bu çevrelerin de barış için oynayacağı rol ve misyonlar vardır. Bunlara zarar gelmemesi lazım. Diyarbakır bir bütün olarak kendi içerisindeki o demokrasi kültürünü oluşturmuştur. Bu nedenle o tartışma bizler için bitmiştir. Onlar açısından da bitmiştir. 13 Eylül sabahı çok önemli. Referandum gündemden çıktıktan sonra Türkiye'nin gündemine gelecek olan Kürt sorunu ve barış meselesidir. Dolayısıyla Başbakan'ın 3 Eylül'de Diyarbakır'da yapacağı konuşmadan çok 13 Eylül'de yapacağı konuşma ve ne söyleceği önemlidir. Ülkenin barışı, kalıcı bir barışı gelmesi, ateşkesin uzaması adına diyalog ve müzakereler adına söyleceği şeyler önemlidir. 12 Eylül'e kadar Başbakan'ın söyleceği her şey havanda su dövmektir. Oy uğruna söylenmiş sözler olacaktır. Ama 13 Eylül'de 'hayır' kullananlar özgürce 'evet' de 'hayır' da çıkması Başbakan sıfatıyla yapacağı ve söyleyeceği her şey önemlidir. Bu çerçevede BDP olarak barış için her türlü diyaloğa hazırız. Bu konuda kalıcı barışın gerçekleşmesi, operasyonların durması, PKK'nın eylemsizlik kararının uzaması ve Türkiye'nin demokratik ve siyasal yöntemlerle kendini sorunları çözebilmesi için de ortamın sağlanması için elimizden gelen bütün gayreti göstereceğiz" diye konuştu.
Demirtaş ayrıca bir internet sitesinde yayınlanan ses kayıtlarına göre bazı Yargıtay üyeleri tarafından BDP'nin karalama kampanyası içine çekilmek istendiğini ileri sürerek, "Bir internet sitesinde Yargıtay üyesi yargıç ve savcıların kendi aralarında yaptıkları konuşma üzerine partimiz için spekülatif bazı yaklaşımlar sergileniyor. Bu konuşmayı yapanlar kimdir, doğru mudur değil midir bunlar ayrı bir tartışma konusu. Konuşmada ismi geçenleri tanımayız, bilmeyiz. Niyetlerini de bilmeyiz. Ama bunun üzerinden BDP'yi haksız bir karalamaya tabi tutmak hiç kimseye kazandırmaz. Partimizi Ergenekon'la özdeşleştirmeye çalışan böyle bir imaj oluşturmaya çalışan her tutum bizim için hakarettir. Ergenekon denilen şey bizim açımızdan kontrgerilladır. Bunlar binlerce faili meçhul cinayetten sorumlu derin devlet örgütlenmesidir. Bunlar Musa Anter, Vedat Aydın, Mehmet Sincar'ın katilidir. Binlerce partilimizin katilidir. Bizi katillerimizle bir aradaymış gibi göstermeye çalışan zihniyet bize hakarettir. Bizim Ergenekon'la aynı çeşmeden içeceğimiz bir damla su bize haramdır. Asla ama asla böylesi bir karalama kampanyası kimseye kazandırmaz. Sırf oy uğruna bu tür çabalar içerisine girenler unutmasınlar ki 13 Eylül günü BDP yine bu ülkeye lazım olacak. Bu ülkenin barışı için kaçınılmaz bir demokrasi gücü olarak herkese lazım olacak. Kürtlerin katili diye derin devlet yapılanmasına bugün ilişkilendirilmeye çalışılmamızımı hakaret olarak kabul ediyoruz" ifadelerini kullandı.