Celil Uzun Ve Secaattin Gonca, Kgd'yi Ziyaret Etti
AK Parti Eski İl Başkanı Celil Uzun ve Zonguldak Belediyesi Eski Başkanı Secaattin Gonca, Karaelmas Gazeteciler Derneği'ni (KGD) ziyaret etti.
AK Parti Eski İl Başkanı Celil Uzun ve Zonguldak Belediyesi Eski Başkanı Secaattin Gonca, Karaelmas Gazeteciler Derneği'ni ziyaret ederek, 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı. Uzun ve Gonca, amaçlarının Referandumda 'Evet' oylarının Zonguldak'ta biraz daha fazla çıkması için çalışmalar yaptıklarını belirtti. KGD'ye yaptığı ziyarette konuşan Uzun, basının önemini bildikleri için gazetecilere açıklama yaptıklarını söyledi ve şöyle devam etti:
"Anayasa değişikliği gerekli mi değil mi sorusu ile başlarsak memleketimizin 30-40 yıl kadar önce yapılan bir yasa ile yönetilmesi hiçbir ülkede rastlanan bir olay değil. Her 10 sene de bir bunlar değişmiş zaten. Yani geç kalınmış bir olay. Başka bir çerçevede bakarsak anayasalar aslında toplumun özgürleştiren, toplumu önünü açan yasalar olması gerekir. Sadece mideyle, yemekle olan kısmı bence anayasaları pek ilgilendiren bir olay değil. Neden değil, Dünyadaki liderlere bakarsak, her zaman gündemde olan Hindistan'dan İndira Gandhi, Martin Luther King'in, Nepal'den Dalai Lama, Güney Afrika'dan Mandela, bu insanlara baktıkça bunlar dünyayı yöneten, dünyayı organize eden ve dünyanın yolunu açan liderler. Bunların tek çıkış noktaları özgürlüktür. Hiçbir zaman gündemdeki konuşmalarında insanların geçim sıkıntısı ile ilgili konu konuşmamışlardır, hep özgürlükten bahsetmişlerdir. Çünkü onlarda, bizde biliyoruz ki özgürlükten sonra bütün kazanımlar elde edilir. Statüko gelire bakılırsa eğer, dünyada bunun örnekleri var. Ondan sonra ekonomik ve toplumsal düzenlemeler olur ve ülkelerin insanların önü açılır. Buna en iyi örnek Romanyadır. Romanya daha önce statüko ile yönetilen bir ülkeydi. Bizim yerimizdeydi. Özgürlüklerine kavuşup, insanlar kendi yolunu çizdikten sonra Romanya bizi geçerek Avrupa Birliği ülkesi oldu. Çünkü tek şartı özgürlüktü. Anayasaların statükodan kurtulup, eski düzenden kurtulup insanların gelişmesini sağlayan bir ortamdır. Bu partisel bir mesele değildir. Yani biz AK Parti istedi diye değil, insanlarımızın isteği üzerine çalışıyoruz. biz vatandaşımıza, milletimize güvenerek bu düzenlemeleri yapmak zorunda olduğumuzu hissettik. Zaten bütün partilerin tüzüklerinde bu var zaten. Partideki arkadaşlarımıza liderlere sorduğumuz zaman neye karşısınız dendiğinde şu maddeye karşıyım diyen yok. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapalım diyoruz. Buna İçinizde hayır diyen var mı? İşte diyoruz ki şehit ailelerine pozitif ayrımcılık yapalım, buna karşı çıkan hiç kimse yok. Yaş kararlarına yargı yolu açılsın diyoruz. İki tane maddeye kilitleniyor olay. Deniyor ki, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesine seçimler maddeleri. Güzelde itiraz eden kurumlar gitmişler Anayasa Mahkemesine müracaat etmişler, bunu reddet demişler. Bunu ilgilendiren mahkeme bile bunu reddetmeyip kabul etmiş. Halk kabul ederse bizde kabul ederiz demiş ve bu maddelerin bu şekilde olması gerekliliğini kabul etmiş. O zaman bunu tartışmanın bir anlamı kalmıyor. Diğer ülkelerde de yapılan değişikliklerin tamamen oradaki değişikliklerin olduğu görülmüştür. Biz diyoruz ki statüko değişmesin, bütün mesele bundan kaynaklanıyor. Ben inanıyorum ki milletimiz arasında statüko tercih oluyor. Hayır verenlerin yüzde 80'i de kalplerinden bu anayasanın olumlu olduğu görüşünde birleşiyorlar. Biz zaten konuştuğumuzda bunları görüyoruz. Örnek verecek olursak, MHP'li arkadaşlarımızdan hiç anlayamadığım kişiler, dostlarımız. Ama onların tabanında en az yüzde 50'nin üzerinde evet diyecekler var. Hatırlarsanız o zamanın Adalet Bakanı'nın devamlı gündemde olan açıklamalarını biliyoruz. Ben Adalet Bakanlığı'na CHP'liler varken tabiî ki Faşist MHP'lileri alacak değilim diyor. Bizim yaşımızdaki insanlar bunu biliyor, buna rağmen hayır diyen MHP'lileri anlamıyorum.Sadece bu sözcük bile başlı başına bir olay. Allahın takdir-i İlahi'simi denmeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir açıklamalar yapıyor ki insanların akılları karışıyor, kafasında soru işaretleri oluşuyor."
"ANAYASALARI DEĞİŞTİRME KABİLİYETİ ORTAYA ÇIKACAK"
Anayasa'nın referandumda değiştirilmesi halinde Türkiye'nin Anayasaları değiştirme kabiliyetinin ortaya çıkacağını savunan Uzun, konuşmasına şöyle devam etti:
"Eğer biz bu anayasayı referandumda değiştirebilirsek Türkiye'nin anayasaları değiştirme kabiliyeti ortaya çıkacak. Bundan sonra rahatlıkla geri kalan maddeleri uzlaşmayla değişeceği kanaatine vardım. İnşallah bu şekilde gelişir ve olur. Bir zamanlar sendikalar, sol gruplar vardı. Hepsi 12 Eylül Anayasasına hayır diyordu. Mitingler yapıyorlardı. Memur Sendikaları toplu sözleşmeye hayır diyordu. Şimdi o sendikalar bir bakıyorum değişik görüşlerde ortaya çıkıyor, buradaki sendikalardaki arkadaşlarımızın da açıklamalarını duyuyorum, üzülüyorum. Fikirlerine saygı duyuyorum. AK Parti zamanında 5 bin kişi buraya alınmasaydı sendikaları kapanıyordu.5 bin kişi alarak o sendikaların ayakta kalması sağlandı. Bakın Türkiye'de nereden nereye geliyoruz. İşte bu statüko dan kaynaklanan bir şey. Millet olarak inşallah bunları en yakın zamanda göreceğiz. Ve Referandumda sınırda da olsa Zonguldak'ta evet oyu çıkacağına inanıyorum. Çünkü en büyük sıkıntıyı, sancıyı çeken insanlar burada. Onun için Zonguldak'tan evet oyu çıkacağına eminim. Zonguldak'ta öyle bir politikalar yapılıyor ki insan üzülüyor. Geçmişte konuşulanlarla yapılanlarla şimdiki yapılanlar arasında dağlar kadar fark var. Ben devamlı burada olduğum için Zonguldak, Ereğli, Alaplı, Çaycuma, Devrek bölgelerindeki siyasete baktığımız zaman, bir kısır döngü içerisinde. Aslında halkımızdan özür dilenmesi gereken bir noktadayız. Geçenlerde Ereğli'de bir takım siyasi olaylarla karşı karşıya kaldık. Burada da aynısını devam ettirdiler. Gündem de Referandumda hayır oyu verebilmek için bazı şeylere belediyeler hayır demek için bazı pankartlar yapıldı. Gazetelere demeçler verildi. Mesela Termik santral olayı oldu. Baktığınız zaman Ereğli'de bir takım kişiler termik santrale hayır yazısını büyük puntolarla yazdılar. Tabi bu Antalya Belediyesi'nden alınan şeyler. Buna itirazım yok. Termik santrale karşı gelenlerden bir tanesi de benim. Şuan CHP'nin Çankaya İlçe Yönetiminde olan Avukat Ünal Demirtaş var, benimde avukatımdır Ankara da. Kendisi Ereğli'nin de yerlisindendir. Bundan 1 ay kadar önce termik santralin yapılması konusunda kendisi köylülerin itirazı olduğunu söyledi. Oturduk inceledik ve haklı olduklarını gördük. O zaman Sayın rektörü aradım ve rektörden oranın üniversiteye verilmesi için yazı yazmasını istedim. Bu dosyayı şuanda takip ediyoruz ama sessiz sedasız yapmaya çalışıyoruz. Ama en son Termik santrale karşı olduğunu söyleyen, konuşması gereken insanlar bir bakıyorsunuz, Referandumu kullanarak hayır cümlelerini ortaya çıkarıyorlar. Ben buna şaşırıyorum. Neden derseniz, 2000'li yılların gazetelerini incelerseniz şimdi o hayır diyen insanlar, o zaman termik santralin açılması için Ankara'ya kadar gitmişler. Şimdi hayır diyorlar. İnsan buna üzülüyor. Hatta orda duayen gazeteciler var. Eyüp Bektaş, Sina Çıladır abimiz termik santralin kurulması için köşelerinde yazılar yazmışlar. Hasan Gemici, Boray Baycık, Halil Posbıyık bunların hepsinin demeçleri var. Hepsi de şuan aynı partide zaten ve hepsinin termik santralin açılması için demeçleri var. Ama şimdi sırf siyaset olsun diye asıyor pankartları. İşte bu yüzden Ereğli halkından özür dilememiz gerek."
"Anayasa değişikliği gerekli mi değil mi sorusu ile başlarsak memleketimizin 30-40 yıl kadar önce yapılan bir yasa ile yönetilmesi hiçbir ülkede rastlanan bir olay değil. Her 10 sene de bir bunlar değişmiş zaten. Yani geç kalınmış bir olay. Başka bir çerçevede bakarsak anayasalar aslında toplumun özgürleştiren, toplumu önünü açan yasalar olması gerekir. Sadece mideyle, yemekle olan kısmı bence anayasaları pek ilgilendiren bir olay değil. Neden değil, Dünyadaki liderlere bakarsak, her zaman gündemde olan Hindistan'dan İndira Gandhi, Martin Luther King'in, Nepal'den Dalai Lama, Güney Afrika'dan Mandela, bu insanlara baktıkça bunlar dünyayı yöneten, dünyayı organize eden ve dünyanın yolunu açan liderler. Bunların tek çıkış noktaları özgürlüktür. Hiçbir zaman gündemdeki konuşmalarında insanların geçim sıkıntısı ile ilgili konu konuşmamışlardır, hep özgürlükten bahsetmişlerdir. Çünkü onlarda, bizde biliyoruz ki özgürlükten sonra bütün kazanımlar elde edilir. Statüko gelire bakılırsa eğer, dünyada bunun örnekleri var. Ondan sonra ekonomik ve toplumsal düzenlemeler olur ve ülkelerin insanların önü açılır. Buna en iyi örnek Romanyadır. Romanya daha önce statüko ile yönetilen bir ülkeydi. Bizim yerimizdeydi. Özgürlüklerine kavuşup, insanlar kendi yolunu çizdikten sonra Romanya bizi geçerek Avrupa Birliği ülkesi oldu. Çünkü tek şartı özgürlüktü. Anayasaların statükodan kurtulup, eski düzenden kurtulup insanların gelişmesini sağlayan bir ortamdır. Bu partisel bir mesele değildir. Yani biz AK Parti istedi diye değil, insanlarımızın isteği üzerine çalışıyoruz. biz vatandaşımıza, milletimize güvenerek bu düzenlemeleri yapmak zorunda olduğumuzu hissettik. Zaten bütün partilerin tüzüklerinde bu var zaten. Partideki arkadaşlarımıza liderlere sorduğumuz zaman neye karşısınız dendiğinde şu maddeye karşıyım diyen yok. Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru yapalım diyoruz. Buna İçinizde hayır diyen var mı? İşte diyoruz ki şehit ailelerine pozitif ayrımcılık yapalım, buna karşı çıkan hiç kimse yok. Yaş kararlarına yargı yolu açılsın diyoruz. İki tane maddeye kilitleniyor olay. Deniyor ki, Yargıtay ile Anayasa Mahkemesine seçimler maddeleri. Güzelde itiraz eden kurumlar gitmişler Anayasa Mahkemesine müracaat etmişler, bunu reddet demişler. Bunu ilgilendiren mahkeme bile bunu reddetmeyip kabul etmiş. Halk kabul ederse bizde kabul ederiz demiş ve bu maddelerin bu şekilde olması gerekliliğini kabul etmiş. O zaman bunu tartışmanın bir anlamı kalmıyor. Diğer ülkelerde de yapılan değişikliklerin tamamen oradaki değişikliklerin olduğu görülmüştür. Biz diyoruz ki statüko değişmesin, bütün mesele bundan kaynaklanıyor. Ben inanıyorum ki milletimiz arasında statüko tercih oluyor. Hayır verenlerin yüzde 80'i de kalplerinden bu anayasanın olumlu olduğu görüşünde birleşiyorlar. Biz zaten konuştuğumuzda bunları görüyoruz. Örnek verecek olursak, MHP'li arkadaşlarımızdan hiç anlayamadığım kişiler, dostlarımız. Ama onların tabanında en az yüzde 50'nin üzerinde evet diyecekler var. Hatırlarsanız o zamanın Adalet Bakanı'nın devamlı gündemde olan açıklamalarını biliyoruz. Ben Adalet Bakanlığı'na CHP'liler varken tabiî ki Faşist MHP'lileri alacak değilim diyor. Bizim yaşımızdaki insanlar bunu biliyor, buna rağmen hayır diyen MHP'lileri anlamıyorum.Sadece bu sözcük bile başlı başına bir olay. Allahın takdir-i İlahi'simi denmeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu öyle bir açıklamalar yapıyor ki insanların akılları karışıyor, kafasında soru işaretleri oluşuyor."
"ANAYASALARI DEĞİŞTİRME KABİLİYETİ ORTAYA ÇIKACAK"
Anayasa'nın referandumda değiştirilmesi halinde Türkiye'nin Anayasaları değiştirme kabiliyetinin ortaya çıkacağını savunan Uzun, konuşmasına şöyle devam etti:
"Eğer biz bu anayasayı referandumda değiştirebilirsek Türkiye'nin anayasaları değiştirme kabiliyeti ortaya çıkacak. Bundan sonra rahatlıkla geri kalan maddeleri uzlaşmayla değişeceği kanaatine vardım. İnşallah bu şekilde gelişir ve olur. Bir zamanlar sendikalar, sol gruplar vardı. Hepsi 12 Eylül Anayasasına hayır diyordu. Mitingler yapıyorlardı. Memur Sendikaları toplu sözleşmeye hayır diyordu. Şimdi o sendikalar bir bakıyorum değişik görüşlerde ortaya çıkıyor, buradaki sendikalardaki arkadaşlarımızın da açıklamalarını duyuyorum, üzülüyorum. Fikirlerine saygı duyuyorum. AK Parti zamanında 5 bin kişi buraya alınmasaydı sendikaları kapanıyordu.5 bin kişi alarak o sendikaların ayakta kalması sağlandı. Bakın Türkiye'de nereden nereye geliyoruz. İşte bu statüko dan kaynaklanan bir şey. Millet olarak inşallah bunları en yakın zamanda göreceğiz. Ve Referandumda sınırda da olsa Zonguldak'ta evet oyu çıkacağına inanıyorum. Çünkü en büyük sıkıntıyı, sancıyı çeken insanlar burada. Onun için Zonguldak'tan evet oyu çıkacağına eminim. Zonguldak'ta öyle bir politikalar yapılıyor ki insan üzülüyor. Geçmişte konuşulanlarla yapılanlarla şimdiki yapılanlar arasında dağlar kadar fark var. Ben devamlı burada olduğum için Zonguldak, Ereğli, Alaplı, Çaycuma, Devrek bölgelerindeki siyasete baktığımız zaman, bir kısır döngü içerisinde. Aslında halkımızdan özür dilenmesi gereken bir noktadayız. Geçenlerde Ereğli'de bir takım siyasi olaylarla karşı karşıya kaldık. Burada da aynısını devam ettirdiler. Gündem de Referandumda hayır oyu verebilmek için bazı şeylere belediyeler hayır demek için bazı pankartlar yapıldı. Gazetelere demeçler verildi. Mesela Termik santral olayı oldu. Baktığınız zaman Ereğli'de bir takım kişiler termik santrale hayır yazısını büyük puntolarla yazdılar. Tabi bu Antalya Belediyesi'nden alınan şeyler. Buna itirazım yok. Termik santrale karşı gelenlerden bir tanesi de benim. Şuan CHP'nin Çankaya İlçe Yönetiminde olan Avukat Ünal Demirtaş var, benimde avukatımdır Ankara da. Kendisi Ereğli'nin de yerlisindendir. Bundan 1 ay kadar önce termik santralin yapılması konusunda kendisi köylülerin itirazı olduğunu söyledi. Oturduk inceledik ve haklı olduklarını gördük. O zaman Sayın rektörü aradım ve rektörden oranın üniversiteye verilmesi için yazı yazmasını istedim. Bu dosyayı şuanda takip ediyoruz ama sessiz sedasız yapmaya çalışıyoruz. Ama en son Termik santrale karşı olduğunu söyleyen, konuşması gereken insanlar bir bakıyorsunuz, Referandumu kullanarak hayır cümlelerini ortaya çıkarıyorlar. Ben buna şaşırıyorum. Neden derseniz, 2000'li yılların gazetelerini incelerseniz şimdi o hayır diyen insanlar, o zaman termik santralin açılması için Ankara'ya kadar gitmişler. Şimdi hayır diyorlar. İnsan buna üzülüyor. Hatta orda duayen gazeteciler var. Eyüp Bektaş, Sina Çıladır abimiz termik santralin kurulması için köşelerinde yazılar yazmışlar. Hasan Gemici, Boray Baycık, Halil Posbıyık bunların hepsinin demeçleri var. Hepsi de şuan aynı partide zaten ve hepsinin termik santralin açılması için demeçleri var. Ama şimdi sırf siyaset olsun diye asıyor pankartları. İşte bu yüzden Ereğli halkından özür dilememiz gerek."