Kılıçdaroğlu: Hayır deyin genel affın önü açılsın

Kılıçdaroğlu'nun Elazığ ve Tunceli'de söyledikleri siyasi gündemde yeni bir sayfa açacak türden: Terör bitecekse görüşmeler yapılır. Hayır deyin, genel affın önünü açın

Kılıçdaroğlu: Hayır deyin genel affın önü açılsın

TUNCELİ - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kürt sorunu konusunda en önemli çıkışlarından birisini referandum kampanyası çerçevesinde konuştuğu memleketi Tunceli’de yaptı.
Kılıçdaroğlu, “Hayır deyin, toplumsal mutabakatla, kardeşçe, doğudan batıya, kuzeyden guneye herkese genel affın yolu açılsın” diye konustu.
Kılıçdaroğlu, CHP iktidarında bütün faili meçhul cinayetlerin aydınlatılacağını da vaat etti.
CHP lideri Tunceli şehir meydanından taşan on binlerce kişiye, “12 Eylül’de hayır deyin, Türkiye’nin onu açılsın, barışın kardeşliğin yolu açılsın” dedi.
Kılıçdaroğlu bu konudaki ilk işaretini bir aksam önce Elazığ’daki Kanal-E televizyonundaki mülakatında vermişti. Kılıçdaroğlu o mülakatta şöyle demişti. “Toplumsal uzlaşma sağlandığı sürece, silahların bırakıldığı, toplumsal uzlaşmanın sağlandığı bir ortamda, elbette ki af da tartışılabilir. Biz her konunun tartışılmasını istiyoruz. Ama bu tarışmanın sağlıklı olabilmesi için PKK’nın koşulsuz silah bırakması lazım, PKK silah bırakacak ki, herkes özgürce herkes düşüncesini söylesin. Buna karar verecek olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir.”



‘Gül’e aynen katılıyorum’

Kılıçdaroğlu Elazığ’daki mülakatında Başbakan Tayyip Erdoğan’ın PKK ile temas konusunda söylediklerine de şöyle değindi:
“Terör bitecekse, terörün bitmesiyle ilgili olarak gidilir alt düzeyde, şu düzeyde bu düzeyde görüşmeler yapılır ve yapılmış da zaten. Sadece AKP hükümeti döneminde yapılmamıştır bu. Daha önceki dönemlerde de yapılmıştır. Gitmiştir devlet yetkilileri, görüşmüştür. Ben hiçbir zaman şunu söylemedim: ‘Sayın Recep Tayyip Erdoğan elinde çantasını aldı gitti şununla konuştu’. Onun bilgisi dahilinde görüşmeler oluyor. Sayın Cumhurbaşkanı daha sağduyulu açıklamalar yapıyor. Terörün bitmesi için, eğer gerçekten sonuç alınacaksa, sayın Cumhurbaşkanı’na aynen katılıyorum, önlenmesi uzmanlara kalmıştır.”
Kılıçdaroğlu, dün sabah Elazığ mitingi sonrası Bingöl’e giderken 1993 yılında 33 erin PKK tarafindan şehit edildiği Gazik (yeni adiyla Kuruca) mevkiinde parti otobusunu durdurduğunda da Kürt ve PKK sorunu uzerine konuştu.
“O dönem de silahlarin sustuğu bir dönemdi” diye soze baslayan Kılıçdaroğlu şöyle devam etti: “Fakat 33 askerimiz ailelerine giderken şehit oldu. Türkiye bariş ve huzur istiyor. Hepimiz kardeşçe yaşayabiliriz.”
Kılıçdaroğlu’nun hem Elazığ, hem Tunceli’de soyledikleri Türkiye’nin siyasi gündeminde yeni bir sayfa açacak türden. Aslında CHP’nin önceki genel başkanı Deniz Baykal da PKK’nın silahları bırakması koşuluyla, bir pazarlık değil, toplumsal barış için kutlama havasında genel affın konuşulabileceğini söylemişti.
Ancak Kılıçdaroğlu’nun ‘toplumsal mutabakat’ konusunu açtığı koşullar, hükümetin referandum ortamında PKK ile temasının tartışıldığı koşullar.
Bu bakımdan Kılıçdaroğlu’nun 33 erin şehit edildiği noktada ‘Türkiye huzur istiyor, birlikte yaşayabiliriz’ demesi de bu koşullar altında ayrı anlam taşıyor. Kılıçdaroğlu’nun mutabakat için gösterdiği adres ise Meclis.



Elazığ: 33 yıl bir tek vekil gönderemedik


Elazığ postane meydanında 5-6 bin kişilik kitle yakıcı güneş altında Kılıçdaroğlu’nu bekliyor.
Sloganlar birbirine karışıyor. Vekilleri takdim faslında en fazla tezahüratı alan Kamer Genç oluyor. İzlemeye gelenler arasına kadınlar ve gençler saşırtıcı şekilde çok.
İl Başkanı Ethem Gulbay, eski tufek ODTÜ’lü mühendis, ‘İşimiz kolay değil’ diyor. Haklı, CHP Elazığ’dan tam 33 yıldır bir tek vekil çıkarıp Ankara’ya gönderememiş. CHP’lilere soruyorsunuz, referandumda ‘hayır’ oyunu yüzde 30 diye tahmin ediyorlar. Buna MHP’lilerin bir kısmı dahil. Bir kısmı diyorum, çünkü MHP Elazığ’da bölünmüş görünüyor. Sokaklarda AK Parti’den çok - herhalde iyi bütçe kullanılmış- BBP reklam panoları ‘evet’ demeye çağırıyor.
CHP’liler yine de heyecanlı. Yıllarca CHP için tabanda çalışmış ve devlet memuru olduğu için adını vermeyen Zaza kökenli bir partili, ‘Tam umudu kesmeye başlamıştık, yeniden başladık’ diyor.
Buranın insanları Kılıçdaroğlu’nu kendisinden görüyor. CHP’liler referandumdan çok, sonrasına, seçime bakıyor Elazığ’da.


Bingöl: Protestocuya da selam

Bingöl’den ayrılırken Kılıçdaroğlu, “Çatışma olur endişem vardı” dedi gazetecilere: “Neyse, olmadı. Şiddet olmadıktan sonra protesto olabilir.”
Zaten az önce mitingi “Ben konuşurken protesto eden vatandaşlarımı da selamlıyorum” diye tamamlamıştı. Kılıçdaroğlu “Hükümet korkuyor, tahammül edemiyor” derken CHP Bingöl İl Başkanı Sema Gaygalak cep telefonuyla AK Parti Bingöl milletvekili Yusuf Coşkun’u adeta haşlıyordu: “Sizi önceden uyarmıştım. Adamlarınızı kamerayla saptadık. Valiliğe, Emniyet’e de verecegim. Sizinle yarın görüşeceğiz.”
Gaygalak, otobüsün şehre giriş güzergâhını beş dakika önce değiştirmemiş olsa iki yüz protestocunun tam ortasında kalmış olacaklarını söylüyor.
Sema hanım siyasete 17 yıl once girmiş, bu yüzden işyeri bombalanmış, o bıkmamış;
siyasete girdiğinde, CHP’nin Bingöl’den milletvekili yokmuş, hâlâ yok.
Basbakan Erdoğan’ın referandum kampanyasını baslattığı Bingöl’de 1000 küsur kalabalığı şu Ramazan ayı ve yaz sıcağında toplaması bile CHP’lilerce mucize sayılıyor.
Bir parti yetkilisi ‘bu bölgede o kadar eksiye düştük ki, artık ne yapsak artıya geçeriz’ diye düşünüyor.
Sema hanımsa özenle hazırlattığı ‘Bra Kemal (Zazaca, Kemal abi) hoşgeldin’ pankartının bu hengamede güme gittiğine üzülüyor.


Tunceli: Dersim seninle gurur duyuyor

Tunceli’deki miting katılımı için bir tahmin vermek imkânı yok; her halde bütün Tunceli meydandaydı. Meydana çıkan bütün yollar tıkanmış olduğu için Kılıçdaroğlu da bütün heyet gibi yürüyerek konuşma platformuna ulaşabildi. Gerek Elazığ il sınırından itibaren oluşturulan konvoylar, gerek şehir içi nedeniyle Tunceli gibi küçük bir şehirde platforma ulaşmak bir saatten fazla sürdü. “Dersim seninle gurur duyuyor” diyenlere, “Türkiye Dersim’le gurur duyacak” diye cevap verdi. “Ben insanım insan, Recep bey” dediği an Tunceli meydanı “Başbakan Kemal” sloganlarıyla yankılandı. Kayseri Abdullah Gül’ü, Rize Tayyip Erdoğan’ı nasıl sahipleniyorsa, Tunceli Kılıçdaroglu’nu daha fazla sahiplendi.