Cumhurbaşkanı Gül: Yaptığım atama doğru
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine, “Hülle yoluyla atama yaptığı” eleştirilerine şöyle yanıt verdi: ”Danışmanlarımdan liste yapmalarını istedim. O listeden kriterlere uygun iki kişiyi seçtim. Takdirle karşılanmasını beklerdim.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Anayasa Mahkemesi yedek üyeliğine, “Hülle yoluyla atama yaptığı” eleştirilerine, “Takdirle karşılanmasını beklerdim. Doğru yaptığım kanaatindeyim” dedi. Gül’e Pakistan’dan dönüşünde Esenboğa Havaalanı’nda eski raportör Alparslan Altan’la ilgili muhalefetin eleştirileriyle ilgili soru yöneltildi. Gül, atama kararını özetle şöyle savundu: “Atama için hazırlık yaptırdım. Önümdeki listede çok değerli bürokratlar vardı. Her birini atayabilirdim. Bunların içinden birinin, hiç tanımadığım birinin, 7 yıl ülkenin her yerinde savcılık yaptığını, 9 yıl Anayasa Mahkemesi’nde raportör olarak görev çalıştığını gördüm. Bu göreve hangi başkan döneminde başladığını biliyorsunuz. Atamanın takdirle karşılanmasını beklerdim. Kendisi hukuk doktorası da yapmış biri. Kim ne derse desin doğru bir atama yaptığım kanaatindeyim.”
İşin ehli bir insan
Cumhurbaşkanı Gül, Pakistan gezisi dönüşünde de aynı konuyla ilgili uçakta şunları söyledi: “Bu konudaki danışmanlarımdan bir liste yapmalarını istedim. O listeden kriterlere uygun iki kişiyi seçtim. Anayasa Mahkemesi raportörü, 19 yıl savcılık yapmış. Ayrıca, kendisini daha önceki başkanlar raportör olarak seçmiş. Yani işinin ehli bir insan. Ben Adalet Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’nı da atayabilirdim. Onu yapmadım. Gelen listeden baktım, kimler bu işi daha iyi yapabilir diye baktım. Seçimimi yaptım.” Gül, “Bir de yaş konusu var. 45 yaş alt sınırı varken, sizin atadığınız bir yedek üye 42 yaşındaymış” sorusu üzerine de şunları söyledi: “Listeyi hazırlayan danışmanlarım sanırım buna dikkat etmişlerdir. Yaş konusunda bir uygunsuzluk varsa düzeltilir.”
Savaş halinde değiliz
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ABD’ye gitme ve Büyükelçi Namık Tan’ın görevine dönmesine ilişkin soru üzerine ise Gül, şöyle dedi: “Washington’la savaş halinde değiliz. Büyükelçinin gitmesini ben de onayladım. Tabii ki o Sayın Başbakan’ın kendi kararıdır. Böyle önemli bir meselenin, dünya liderlerinin bulunduğu bir ortam. Bu tür çalışmaların esas merkezi de Washington’dur, Ankara’da yapılmayacaktır. Türkiye’nin önemli yazarları, entelektüelleri, işadamlarını da aynı şekilde gidip daha çok çalışmalarını, Türkiye’nin etkinliğini göstermelerini doğru bulurum.”
Rektörlük seçimleri üniversiteye zarar veriyor
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, “Rektörlerinin belirlenmesi yönteminin içinize sinmediğini söylüyordunuz. Ne düşünüyorsunuz?” sorusunu uçakta şöyle yanıtladı: “Seçim elbette demokratik yöntemdir, saygı duyulur. Ancak, rektörlük yarışının üniversiteleri zayıflatma etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü, kendi alanında dünya çapında hocalarımız bu yarışlar sonrasında asıl alanından kopabiliyor. Bundan da zarar gören üniversiteler oluyor. Bu konuda vakıf üniversitelerindeki sistem uygulanmalı. En doğru adayı üniversite yönetimi belirlemeli.”
Gül, bir başka soru üzerine yüksek yargı organlarının temsilcileri ve parti liderleriyle yaptığı görüşmelerin önemli sonuçlar verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Aldığım mesajları, izlenimleri hükümete aktarıyorum. Atılan adımlarda dikkate alındığını görüyorum. Bunları yüksek yargı organlarının temsilcileri de söylüyor.”
O kadar ülke gezdim böyle sevgi görmedim
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Lahor’dan Ankara’ya dönüş yolunda uçakta 4 günlük Pakistan gezisini değerlendirirken, “Dönüş yoluna çıkmadan önce Lahor’da bazı düşünce kuruluşlarının temsilcileri ve yazarlarla görüştüm. Hepsi, Türkiye’de yaşanan sert tartışmalara karşın oluşan toleranslı ortamı hayretle karşıladıklarını söylediler. Türkiye’yle ilgili bu algı beni memnun etti” dedi. Gül, Lahor’da Navaz Şerif’in evine giderken konvoya sürekli gül atıldığını belirterek, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı olduktan sonra birçok ülkeye gittim. Bundan sonra da gideceğim. Ancak, Lahor’da gösterilen sevgiyi başka bir yerde görmedim, yaşamadım. Bu elbette benim şahsımda Türkiye’ye gösterilen sevgidir. Başka yerde de kolay kolay görülmez.”
Gül, Pakistan’la karşılıklı ziyaretlerde aradaki dostluk konusunun görüşmelerde çok zaman aldığına vurgu yaparak, şöyle konuştu: “Görüşmelerde dostluk boyutuyla ilgili konuşmalar en az 1 saat sürüyordu. İş görüşmeye pek zaman kalmıyordu. Bu kez, doğrudan iş görüşmeye gayret ettik. Çok verimli ziyaret oldu.”
İşte torun
Cumhurbaşkanı Gül’e uçaktaki sohbetin bitiminde sordum. Bir de magazin sorusu sorabilir miyim? Gül, onay verince sordum.
- Artık bir torun sahibisiniz. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
- Gittik, torunumuzu bir kez gördük. Hayrünnisa Hanım’la birlikte.
Gül, ardından Türkiye’nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan’ın davet gecesine döndü:
- O gece masada torun konusu açıldı. Masadakilerin hepsi cep telefonlarını çıkarıp, torunlarının fotoğrafını gösterdi.
- Sizde yok mu?
- Yoktu. Çünkü, bu konuda tecrübeli değilim. Bizimkilere anlattım. Cep telefonuma torunumun fotoğrafını gönderdiler.
- Cep telefonunuza kaydettiniz mi, ekranda torununuzun fotoğrafı mı var?
- Henüz ilgilenemedim.
O sırada danışmanları, Gül’e ekranına torununun fotoğrafı yerleşmiş cep telefonunu uzattı.
Böylece Gül’ün torunu Zeynep’in ilk fotoğrafını kendi cep telefonundan görmüş olduk.
İşin ehli bir insan
Cumhurbaşkanı Gül, Pakistan gezisi dönüşünde de aynı konuyla ilgili uçakta şunları söyledi: “Bu konudaki danışmanlarımdan bir liste yapmalarını istedim. O listeden kriterlere uygun iki kişiyi seçtim. Anayasa Mahkemesi raportörü, 19 yıl savcılık yapmış. Ayrıca, kendisini daha önceki başkanlar raportör olarak seçmiş. Yani işinin ehli bir insan. Ben Adalet Bakanlığı veya İçişleri Bakanlığı Müsteşarı’nı da atayabilirdim. Onu yapmadım. Gelen listeden baktım, kimler bu işi daha iyi yapabilir diye baktım. Seçimimi yaptım.” Gül, “Bir de yaş konusu var. 45 yaş alt sınırı varken, sizin atadığınız bir yedek üye 42 yaşındaymış” sorusu üzerine de şunları söyledi: “Listeyi hazırlayan danışmanlarım sanırım buna dikkat etmişlerdir. Yaş konusunda bir uygunsuzluk varsa düzeltilir.”
Savaş halinde değiliz
Başbakan Tayyip Erdoğan’ın, ABD’ye gitme ve Büyükelçi Namık Tan’ın görevine dönmesine ilişkin soru üzerine ise Gül, şöyle dedi: “Washington’la savaş halinde değiliz. Büyükelçinin gitmesini ben de onayladım. Tabii ki o Sayın Başbakan’ın kendi kararıdır. Böyle önemli bir meselenin, dünya liderlerinin bulunduğu bir ortam. Bu tür çalışmaların esas merkezi de Washington’dur, Ankara’da yapılmayacaktır. Türkiye’nin önemli yazarları, entelektüelleri, işadamlarını da aynı şekilde gidip daha çok çalışmalarını, Türkiye’nin etkinliğini göstermelerini doğru bulurum.”
Rektörlük seçimleri üniversiteye zarar veriyor
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, “Rektörlerinin belirlenmesi yönteminin içinize sinmediğini söylüyordunuz. Ne düşünüyorsunuz?” sorusunu uçakta şöyle yanıtladı: “Seçim elbette demokratik yöntemdir, saygı duyulur. Ancak, rektörlük yarışının üniversiteleri zayıflatma etkisi olduğunu düşünüyorum. Çünkü, kendi alanında dünya çapında hocalarımız bu yarışlar sonrasında asıl alanından kopabiliyor. Bundan da zarar gören üniversiteler oluyor. Bu konuda vakıf üniversitelerindeki sistem uygulanmalı. En doğru adayı üniversite yönetimi belirlemeli.”
Gül, bir başka soru üzerine yüksek yargı organlarının temsilcileri ve parti liderleriyle yaptığı görüşmelerin önemli sonuçlar verdiğini belirterek, şunları söyledi: “Aldığım mesajları, izlenimleri hükümete aktarıyorum. Atılan adımlarda dikkate alındığını görüyorum. Bunları yüksek yargı organlarının temsilcileri de söylüyor.”
O kadar ülke gezdim böyle sevgi görmedim
CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Lahor’dan Ankara’ya dönüş yolunda uçakta 4 günlük Pakistan gezisini değerlendirirken, “Dönüş yoluna çıkmadan önce Lahor’da bazı düşünce kuruluşlarının temsilcileri ve yazarlarla görüştüm. Hepsi, Türkiye’de yaşanan sert tartışmalara karşın oluşan toleranslı ortamı hayretle karşıladıklarını söylediler. Türkiye’yle ilgili bu algı beni memnun etti” dedi. Gül, Lahor’da Navaz Şerif’in evine giderken konvoya sürekli gül atıldığını belirterek, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanı olduktan sonra birçok ülkeye gittim. Bundan sonra da gideceğim. Ancak, Lahor’da gösterilen sevgiyi başka bir yerde görmedim, yaşamadım. Bu elbette benim şahsımda Türkiye’ye gösterilen sevgidir. Başka yerde de kolay kolay görülmez.”
Gül, Pakistan’la karşılıklı ziyaretlerde aradaki dostluk konusunun görüşmelerde çok zaman aldığına vurgu yaparak, şöyle konuştu: “Görüşmelerde dostluk boyutuyla ilgili konuşmalar en az 1 saat sürüyordu. İş görüşmeye pek zaman kalmıyordu. Bu kez, doğrudan iş görüşmeye gayret ettik. Çok verimli ziyaret oldu.”
İşte torun
Cumhurbaşkanı Gül’e uçaktaki sohbetin bitiminde sordum. Bir de magazin sorusu sorabilir miyim? Gül, onay verince sordum.
- Artık bir torun sahibisiniz. Duygularınızı öğrenebilir miyiz?
- Gittik, torunumuzu bir kez gördük. Hayrünnisa Hanım’la birlikte.
Gül, ardından Türkiye’nin İslamabad Büyükelçisi Babür Hızlan’ın davet gecesine döndü:
- O gece masada torun konusu açıldı. Masadakilerin hepsi cep telefonlarını çıkarıp, torunlarının fotoğrafını gösterdi.
- Sizde yok mu?
- Yoktu. Çünkü, bu konuda tecrübeli değilim. Bizimkilere anlattım. Cep telefonuma torunumun fotoğrafını gönderdiler.
- Cep telefonunuza kaydettiniz mi, ekranda torununuzun fotoğrafı mı var?
- Henüz ilgilenemedim.
O sırada danışmanları, Gül’e ekranına torununun fotoğrafı yerleşmiş cep telefonunu uzattı.
Böylece Gül’ün torunu Zeynep’in ilk fotoğrafını kendi cep telefonundan görmüş olduk.