Bdp'li Sakık, Eşinin Mezarıyla İlgili Tartışmalara Tepki Gösterdi

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, halka sunabilecekleri başka hiçbir şey olmayanların sürekli kan ve ceset üzerinden siyaset yaptıklarını ifade ederek, "Biz bu ülkede yan yana gömülemiyorsak nasıl ortak bir vatandan bahsedebiliriz" dedi

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, halka sunabilecekleri başka hiçbir şey olmayanların sürekli kan ve ceset üzerinden siyaset yaptıklarını ifade ederek, "Biz bu ülkede yan yana gömülemiyorsak nasıl ortak bir vatandan bahsedebiliriz" dedi.
Ankara'nın Gölbaşı İlçesi Belediye Meclisi'nin MHP'li üyesi Mehmet Atak'ın, BDP'li Sakık'ın eşinin 3 yıl önce Gölbaşı'na defnedilmesi kararını veren AK Partili üyeleri eleştirerek, 'Teröristlerin eşini buraya defnettiniz' ifadelerini kullanmasına Sakık tepki gösterdi. Meclis'te gazetecilerin, Belediye Meclisi'nde yaşanan tartışmaya ilişkin sorularını cevaplayan Sakık, eşini 2007 yılında kaybettiğinde aile olarak, 'Acaba doğduğumuz topraklarda mı, yoksa burada mı defnedelim' diye konuştuklarını
hatırlattı. Ömrünün büyük kısmını Ankara'da geçirdiğini, çocuklarının Ankara'da doğduğunu ve yetiştiğini anlatan Sakık, "Ankara da bizim ana yurdumuz. Eşimi burada defnetmek istedik. Defnederken de, biz inançlı insanlarız, Anadolu insanıyız, yanı başımızda olmasını istedik. Gölbaşı mezarlığı çok yakındı. Talebimiz oldu ama belediye reddetti. Sonra bir Bakan arkadaşımız devreye girdi ve eşimi orada defnettim" diye konuştu.
Kısa bir süre ablasını kaybettiğini belirten Sakık, ablasını da aynı mezarlıkta defnetmek istediğini ama bütün çabalarına ve bir kaç bakan ve milletvekilinin devreye girmesine rağmen dönemin AK Partili Belediye Başkanı'nın defin için kendilerine yer vermediğini anlattı. Sakık şunları söyledi:
"Acımızı yüreğimize gömerek ablamı bir başka yerde defnettik. Olayı da çok büyütmedik. Ama gerçekten çok üzüldüğümüzü belediye başkanına da ilettik. Bir kaç gün önce bunların medyada yeniden tartışıldığını üzülerek gördük. MHP'nin ve AK Parti'nin üyeleri belediyenin icraatlarını tartışırken eşimin mezarıyla ilgili tartışmalar içinde olması bizi gerçekten yürekten yaralamıştır. Faşist ve ırkçı intikam duygularıyla nasıl hareket edildiğini gördük. Bir Belediye Meclis üyesi, Gölbaşı spor kulübü başkanı olan
bir zat, orada AK Partililerle tartışırken 'Siz buraya bir teröristin cenazesini getirip defnettiniz' diyor. Hayatın her alanında kandan, şiddetten beslenenlerin yapacağı budur. Halka sunabilecekleri başka hiçbir şey olmadığı için sürekli kan ve ceset üzerinden siyaset yaptıklarını görüyoruz. Biz bu ülkede yan yana gömülemiyorsak nasıl ortak bir vatandan bahsedebiliriz. Eğer biz birbirimizin ölüsüne saygı gösteremiyorsak nasıl kardeşlikten bahsedebiliriz. Eğer biz kendi dilimizi özgürce kullanıp diğer
kardeşlerimizin diline saygı göstermiyorsak nasıl kardeşlikten bahsederiz."
Sakık, bu düşmanca politikalardan dolayı 19 yaşındaki Kürt çocuklarının bedenlerini ölüme yatırdıklarını ifade etti. "Bunları tartışıp konuşurken gerçekten ruh halim paramparça" diyen Sakık, bu ülke için hiçbir projesi, programı olmayanların neler üzerinden var olmaya çalıştıklarını görünce gelecek adına üzüntü duyduğunu ifade etti. Sakık, o dönemdeki AK Parti temsilcileri ve bugünkü MHP temsilcileri ve seçilenleri eğer bu saygısızlığı yapabiliyorlarsa, iki partinin yetkili kurullarının biran önce bu
kişiler hakkında gerekli disiplin cezalarını vermesi gerektiğini söyledi. Sakık, "Çıkıp Türkiye kamuoyundan ve bizden özür dilemeleri gerektiğini söylüyorum. Bunu da bekliyorum. Bu sorunu Türkiye halkının vicdanına havale ediyorum. Şairin dediği gibi, belki ayrı iki dilde, aynı toprağa vatan diyoruz. Birimiz belki 'vatan', birimiz belki 'velad' diyoruz. Ama aynı toprağın altında buluşmak zorunluluğumuz var ve böyle bir ülkemiz var. Buna tahammül edemeyenlere de söyleyecek çok fazla sözümüz yok" şeklinde
konuştu.
Sakık, 'Bir yer değişikliği söz konusu olabilir mi?' sorusuna, "Bu kadar tartışılıp konuşulursa, halen bunu siyasal bir rant olarak gündeme getirirlerse, o dönem ailemizin ve partili arkadaşlarımızın ısrarına rağmen götürmediğimiz topraklara götürebiliriz. Orada yatan eşimin ruhunun rahatsız olmamasını istiyorum ve kimsenin buna hakkı yok diye düşünüyorum. Çok üzüntülüyüm. Bunları söylerken de acı çekiyorum. Çaresiz kalınca da yapılacak çok fazla bir şey yok" karşılığını verdi.