Ünlü Tiyatrocu Cengiz Küçükayvaz:
Ünlü tiyatrocu Cengiz Küçükayvaz, tiyatro ve Türk sineması ile ilgili açıklamalarda bulundu
Ünlü tiyatrocu Cengiz Küçükayvaz, tiyatro ve Türk sineması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Küçükayvaz, "Anadolu seyircisinin tiyatroya olan ilgisini İstanbul ile kıyasladığınız zaman nasıl bir değerlendirme yaparsınız?" sorusuna şöyle karşılık verdi: "Anadolu turnesinde daha rahatız. Aslına bakarsanız seyirci seyircidir. İstanbul seyircisinde olmadık reaksiyonu Anadolu seyircisinden de alıyoruz. Bazen de tam tersi olabiliyor."
Afyonkarahisar Tabip Odası organizasyonuyla Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun hazırladığı 'Kaç Baba Kaç' adlı oyun sahnelendi. Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Ahmet Necdet Sezer Kampusu'ndaki Atatürk Kongre Merkezi'nde 'Kaç Baba Kaç' isimli 2 perdelik tiyatro oyunu sahneye kondu. İngiliz Yazar Ray Cooney'in yazıp Haldun Dormen'in çevirdiği Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun sahnelediği oyunu 650 kişi izledi. Bir doktorun geçmişte yaptığı küçük bir kaçamakla yıllar sonra 18 yaşındaki oğlunun kendisini
aramasıyla başlayan hikayenin anlatıldığı oyun beğenildi. Komedide ustalaşmış oyuncu kadrosunun izleyiciyi gülmekten kırıp geçirdiği oyun iki saat sürdü.
ANADOLU TURNELERİNDE İSTANBUL'A ORANLA RAHATIZ
Oyun sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplayan ünlü tiyatrocu Cengiz Küçükayvaz, tiyatro ve Türk sineması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Küçükayvaz, "Anadolu seyircisinin tiyatroya olan ilgisini İstanbul ile kıyasladığınız zaman nasıl bir değerlendirme yaparsınız?" sorusuna şöyle karşılık verdi: "Anadolu turnesinde daha rahatız. Rahatız ama bu rahatlık nabzı yakalamak açısından daha rahatız. Bazı durumlarda İstanbul seyircisinin, aslına bakarsanız seyirci seyircidir. İstanbul seyircisinde
olmadık reaksiyonu Anadolu seyircisinden alıyoruz. Bazen de tam tersi olabiliyor." Genel izlenim acısından mutlu olduklarını anlatan Küçükayvaz, şöyle konuştu: "İstanbul'daki oyunlarımız içerisinde de genelde yerleşik sahneler haricinde ve çevre belediyelerdeki oyunlar sırasında bunu açıkça gördük. Aralarında çok uzak bir fark yok. Çok sıcak kanlı, sevecenler ve bağışlayıcılar. O yüzdende Anadolu seyircisini ben çok seviyorum. Onların eğlendiğini görmek hoşuma gidiyor. Anadolu seyircisini daha çok
seviyorum."
Özel tiyatroların maddi sıkıntılar nedeniyle kapanma durumuna kadar geldiğini söyleyen Cengiz Küçükayvaz, özel tiyatroların mali kriz içerisinde olduğunu söyledi. Özel tiyatroların iyi olduğu dönemlerde de aynı sorunların yaşandığını ifade eden Küçükayvaz, şunları söyledi: "Özel tiyatrolar her zaman için bir mali kriz içerisinde. Yani özel tiyatroların iyi olduğu dönemlerde de bu böyle idi ve bu hep bu şekilde devam etti. Koşullar biraz daha güzelleşmeye başlayınca sizde ister istemez daha kaliteli
oyunlar, daha iyi bir kadro ve daha iyi bir organize şansına sahip oluyorsunuz. Ama özel tiyatroların yaşamış olduğu sorun bu kanamalı bir sorun sanki kökleşmiş bir durumda. Özel tiyatroları harekete geçirmek, devletin bu konuda çok fazla yardımcı olacak, destek olacak daha doğrusu özel tiyatroların yükünü kaldıracak bir takım prosedürlerin üzerine gitmemiş olması özel tiyatroların ayakta kalması içinde çok büyük zorluklara neden oluyor. Allah'tan üniversite tiyatroları var. Üniversitelerin talepleri var.
Anadolu insanının karşısına geldiğinizde veya her hangi bir yerde sahne alacağınız vakit bu talebi karşılayabilecek seyirci potansiyeli için özel tiyatronun yükünü alabilecek mali portvöyn üstünde bir şeyle karşılaştığını vakit abonövör oluyorsunuz. Çünkü özel tiyatrodaki yaşantıyı sürdürebilmek için normal bir devlet tiyatrosu veya her hangi bir şekilde devlet destekli tiyatronun vermiş olduğu destekle hareket etmiyorsunuz. Tek başınasınız. Buna göre sahne kiralıyorsunuz, buna göre organizatörler
çalışmaların içerisine giriyor. Bu noktada yapılabilecek şeylerden biri de şu; Anadolu'nun bünyesinde sanat ve kültüre destek olabilecek olan büyük firmalar, büyük şirketler, reklam amaçlı olarak kullanabilirse özel tiyatroları, o zaman özel tiyatrolar ayakta kalır. Bu olay İstanbul içinde geçerli, Ankara, İzmir içinde geçerli. Yıllardan beri kanayan bir yara özel tiyatroları ayakta tutmak gerçekten çok zor."
TELEVİZYON KANALLARINDA DOĞAÇLAMA PROGRAMLARINI DESTEKLİYORUM
Televizyon kanallarında yer alan doğaçlama programların tiyatronun kökenindeki malzemeyi kullandığını savunan ünlü tiyatrocu Küçükayvaz, bu tür programların farklı bir şey yapmadığını elindeki malzemeyi kullandığını söyledi.
"Tiyatronun kökenindeki malzemeyi kullanıyor bu insanlar" diyen Küçükayvaz, bunların farklı bir şey yapmadıklarını söyledi.
Tiyatronun kökenindeki malzemenin doğaçlamaya yönelik olduğunu anlatan Küçükayvaz, sözlerine şöyle devam etti: "Bunu sistemli ve insanları eğlendirebilecek formatın üstüne koyabiliyorsanız, herkes tiyatro yapsın ve bu tarzda yapsın. Buna asla karşı değilim. Yapmalarını da tavsiye ederim. Bu otomatikman tiyatroya başlangıç yapılacaksa, bir oyuncu acısından supleks kazandırmasına daha doğal olmasına ve daha rahat hareket etmelerine sebep olur. Seyirci ile kurulmuş olan uzaklığın tamamen kaybolmasına sebep
olur. Daha inter aktif bir boyut kazanır. Bu da bir tarzdır. Bana göre hiçbir sakıncası yok. Sonuna kadar denenebilir. Bazı oyun türleri vardır ki, siz seyirci ile bir uzaklık sağlarsınız. Onlar dört duvarın arasında oynanan oyunlardır. Bu bir tarzdır. O yüzdende bu tarzların insanlara benimsetilmeye ve bu tarz oyunların oynanmasında yarar var diye düşünüyorum."
Son dönemde bir hayli artış gösteren Türk sinemasındaki hareketliliği olumlu bulduğunu belirten Cengiz Küçükayvaz, Türk sinemasındaki filmlerin çokluğu sektörün hareketli olmasının göstergesi olduğunu ifade etti. İşin kalite boyutunu da değerlendiren Küçükayvaz, kalitenin göstergesinin bir iki filmle sınırlı olduğunu, iş gişe yapma başarısına gelince yine birkaç filmle sınırlı olduğunu söyledi. Bu işin çok iyi hazırlık gerektiren bir iş olduğunu belirten Küçükayvaz, şöyle konuştu: "Oyuncunuzu ona göre
ayarlayacaksınız, senaryonuzu ona göre ayarlayacaksınız, bütün sisteminizi ona göre ayarlayacaksınız, kaç kopya gireceğini bunun postu, prodüksiyonu, hazırlığkrumda. Özel tiyatroları hareketı gibi ne yapmanız gerektiği bu sinema sektöründeki bu yelpaze biraz daha geniş ve daha kompike yapısı var. Gişe yapmayan filmler oluyor. Bazen hiç olmadık bir şekilde iki milyonun ve üç milyonun üzerine çıkan filmler oluyor. Bir zaman sonra dengesini bulacaktır. Film yapma acısında Türk sineması bir yükselişte. Ama tıpkı
tiyatro seyircisinde olduğu gibi sabit bir seyirci etrafında dönmekte. Diğer ülkeler ile karşılaştırdığımızda ve kıyaslama yaptığımızda Türkiye verilerinin çok çok altta olduğunu görüyorsunuz."
"Hâla yıllık 25-30 milyon ve 40 milyon seyirciyi geçemediğini görüyorsunuz" diyen Küçükayvaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu yaklaşık 7 sene öncede böyle idi. 10 sene öncede böyle idi.10 sene önce 20 film vardı yine böyle, şimdi 70 tane film var yine böyle. Ne oluyor? Seyirci sayısı neden yükselmiyor. Aradaki bu çarpıkları görecek olursak, bu kadar çok filmin olması iyi midir sinema sektörü için elbette iyidir. Oyuncular ve yazarlar açısından iyidir. Bu işin peşinde olan bir sürü yapım firması var ve
onlar içinde iyidir. İnşallah sinema sektörü hızlı film çekilerek ilerler."
(SA-HO-Y)
Afyonkarahisar Tabip Odası organizasyonuyla Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun hazırladığı 'Kaç Baba Kaç' adlı oyun sahnelendi. Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Ahmet Necdet Sezer Kampusu'ndaki Atatürk Kongre Merkezi'nde 'Kaç Baba Kaç' isimli 2 perdelik tiyatro oyunu sahneye kondu. İngiliz Yazar Ray Cooney'in yazıp Haldun Dormen'in çevirdiği Cengiz Küçükayvaz Tiyatrosu'nun sahnelediği oyunu 650 kişi izledi. Bir doktorun geçmişte yaptığı küçük bir kaçamakla yıllar sonra 18 yaşındaki oğlunun kendisini
aramasıyla başlayan hikayenin anlatıldığı oyun beğenildi. Komedide ustalaşmış oyuncu kadrosunun izleyiciyi gülmekten kırıp geçirdiği oyun iki saat sürdü.
ANADOLU TURNELERİNDE İSTANBUL'A ORANLA RAHATIZ
Oyun sonrası basın mensuplarının sorularını cevaplayan ünlü tiyatrocu Cengiz Küçükayvaz, tiyatro ve Türk sineması ile ilgili açıklamalarda bulundu. Küçükayvaz, "Anadolu seyircisinin tiyatroya olan ilgisini İstanbul ile kıyasladığınız zaman nasıl bir değerlendirme yaparsınız?" sorusuna şöyle karşılık verdi: "Anadolu turnesinde daha rahatız. Rahatız ama bu rahatlık nabzı yakalamak açısından daha rahatız. Bazı durumlarda İstanbul seyircisinin, aslına bakarsanız seyirci seyircidir. İstanbul seyircisinde
olmadık reaksiyonu Anadolu seyircisinden alıyoruz. Bazen de tam tersi olabiliyor." Genel izlenim acısından mutlu olduklarını anlatan Küçükayvaz, şöyle konuştu: "İstanbul'daki oyunlarımız içerisinde de genelde yerleşik sahneler haricinde ve çevre belediyelerdeki oyunlar sırasında bunu açıkça gördük. Aralarında çok uzak bir fark yok. Çok sıcak kanlı, sevecenler ve bağışlayıcılar. O yüzdende Anadolu seyircisini ben çok seviyorum. Onların eğlendiğini görmek hoşuma gidiyor. Anadolu seyircisini daha çok
seviyorum."
Özel tiyatroların maddi sıkıntılar nedeniyle kapanma durumuna kadar geldiğini söyleyen Cengiz Küçükayvaz, özel tiyatroların mali kriz içerisinde olduğunu söyledi. Özel tiyatroların iyi olduğu dönemlerde de aynı sorunların yaşandığını ifade eden Küçükayvaz, şunları söyledi: "Özel tiyatrolar her zaman için bir mali kriz içerisinde. Yani özel tiyatroların iyi olduğu dönemlerde de bu böyle idi ve bu hep bu şekilde devam etti. Koşullar biraz daha güzelleşmeye başlayınca sizde ister istemez daha kaliteli
oyunlar, daha iyi bir kadro ve daha iyi bir organize şansına sahip oluyorsunuz. Ama özel tiyatroların yaşamış olduğu sorun bu kanamalı bir sorun sanki kökleşmiş bir durumda. Özel tiyatroları harekete geçirmek, devletin bu konuda çok fazla yardımcı olacak, destek olacak daha doğrusu özel tiyatroların yükünü kaldıracak bir takım prosedürlerin üzerine gitmemiş olması özel tiyatroların ayakta kalması içinde çok büyük zorluklara neden oluyor. Allah'tan üniversite tiyatroları var. Üniversitelerin talepleri var.
Anadolu insanının karşısına geldiğinizde veya her hangi bir yerde sahne alacağınız vakit bu talebi karşılayabilecek seyirci potansiyeli için özel tiyatronun yükünü alabilecek mali portvöyn üstünde bir şeyle karşılaştığını vakit abonövör oluyorsunuz. Çünkü özel tiyatrodaki yaşantıyı sürdürebilmek için normal bir devlet tiyatrosu veya her hangi bir şekilde devlet destekli tiyatronun vermiş olduğu destekle hareket etmiyorsunuz. Tek başınasınız. Buna göre sahne kiralıyorsunuz, buna göre organizatörler
çalışmaların içerisine giriyor. Bu noktada yapılabilecek şeylerden biri de şu; Anadolu'nun bünyesinde sanat ve kültüre destek olabilecek olan büyük firmalar, büyük şirketler, reklam amaçlı olarak kullanabilirse özel tiyatroları, o zaman özel tiyatrolar ayakta kalır. Bu olay İstanbul içinde geçerli, Ankara, İzmir içinde geçerli. Yıllardan beri kanayan bir yara özel tiyatroları ayakta tutmak gerçekten çok zor."
TELEVİZYON KANALLARINDA DOĞAÇLAMA PROGRAMLARINI DESTEKLİYORUM
Televizyon kanallarında yer alan doğaçlama programların tiyatronun kökenindeki malzemeyi kullandığını savunan ünlü tiyatrocu Küçükayvaz, bu tür programların farklı bir şey yapmadığını elindeki malzemeyi kullandığını söyledi.
"Tiyatronun kökenindeki malzemeyi kullanıyor bu insanlar" diyen Küçükayvaz, bunların farklı bir şey yapmadıklarını söyledi.
Tiyatronun kökenindeki malzemenin doğaçlamaya yönelik olduğunu anlatan Küçükayvaz, sözlerine şöyle devam etti: "Bunu sistemli ve insanları eğlendirebilecek formatın üstüne koyabiliyorsanız, herkes tiyatro yapsın ve bu tarzda yapsın. Buna asla karşı değilim. Yapmalarını da tavsiye ederim. Bu otomatikman tiyatroya başlangıç yapılacaksa, bir oyuncu acısından supleks kazandırmasına daha doğal olmasına ve daha rahat hareket etmelerine sebep olur. Seyirci ile kurulmuş olan uzaklığın tamamen kaybolmasına sebep
olur. Daha inter aktif bir boyut kazanır. Bu da bir tarzdır. Bana göre hiçbir sakıncası yok. Sonuna kadar denenebilir. Bazı oyun türleri vardır ki, siz seyirci ile bir uzaklık sağlarsınız. Onlar dört duvarın arasında oynanan oyunlardır. Bu bir tarzdır. O yüzdende bu tarzların insanlara benimsetilmeye ve bu tarz oyunların oynanmasında yarar var diye düşünüyorum."
Son dönemde bir hayli artış gösteren Türk sinemasındaki hareketliliği olumlu bulduğunu belirten Cengiz Küçükayvaz, Türk sinemasındaki filmlerin çokluğu sektörün hareketli olmasının göstergesi olduğunu ifade etti. İşin kalite boyutunu da değerlendiren Küçükayvaz, kalitenin göstergesinin bir iki filmle sınırlı olduğunu, iş gişe yapma başarısına gelince yine birkaç filmle sınırlı olduğunu söyledi. Bu işin çok iyi hazırlık gerektiren bir iş olduğunu belirten Küçükayvaz, şöyle konuştu: "Oyuncunuzu ona göre
ayarlayacaksınız, senaryonuzu ona göre ayarlayacaksınız, bütün sisteminizi ona göre ayarlayacaksınız, kaç kopya gireceğini bunun postu, prodüksiyonu, hazırlığkrumda. Özel tiyatroları hareketı gibi ne yapmanız gerektiği bu sinema sektöründeki bu yelpaze biraz daha geniş ve daha kompike yapısı var. Gişe yapmayan filmler oluyor. Bazen hiç olmadık bir şekilde iki milyonun ve üç milyonun üzerine çıkan filmler oluyor. Bir zaman sonra dengesini bulacaktır. Film yapma acısında Türk sineması bir yükselişte. Ama tıpkı
tiyatro seyircisinde olduğu gibi sabit bir seyirci etrafında dönmekte. Diğer ülkeler ile karşılaştırdığımızda ve kıyaslama yaptığımızda Türkiye verilerinin çok çok altta olduğunu görüyorsunuz."
"Hâla yıllık 25-30 milyon ve 40 milyon seyirciyi geçemediğini görüyorsunuz" diyen Küçükayvaz, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu yaklaşık 7 sene öncede böyle idi. 10 sene öncede böyle idi.10 sene önce 20 film vardı yine böyle, şimdi 70 tane film var yine böyle. Ne oluyor? Seyirci sayısı neden yükselmiyor. Aradaki bu çarpıkları görecek olursak, bu kadar çok filmin olması iyi midir sinema sektörü için elbette iyidir. Oyuncular ve yazarlar açısından iyidir. Bu işin peşinde olan bir sürü yapım firması var ve
onlar içinde iyidir. İnşallah sinema sektörü hızlı film çekilerek ilerler."
(SA-HO-Y)