Wikileaks belgeleri tam metin 4.bölüm
Wikileaks belgeleri şoku tüm dünyada devam ederken Türkiye ile ilgili olan belgeler ise ortalğı karıştırdı. Wikileaks belgeleri okuyanlarda şaşkınlık oluştururken liderler peşi sıra açıklamalarda bulunuyor. Wikileaks belgeleri ABD diplomasisinde büyük bir delik açarken dünya ülkelerine de bomba gibi düştü, İşte Wikileaks belgeleri tam metni...
Wikileaks belgeleri şoku tüm dünyada devam ederken Türkiye ile ilgili olan belgeler ise ortalğı karıştırdı. Wikileaks belgeleri okuyanlarda şaşkınlık oluştururken liderler peşi sıra açıklamalarda bulunuyor. Wikileaks belgeleri ABD diplomasisinde büyük bir delik açarken dünya ülkelerine de bomba gibi düştü, İşte Wikileaks belgeleri tam metni...
WikiLeaks günlerdir beklenen belgeleri paylaştı, dünyada deprem yaşandı. Türkiye'nin geçtiği 7 bin metinde öne çıkanlar ise darbe, Davutoğlu, Erdoğan ve AB oldu. Belgelerde, Amerikan diplomatik yazışmalarında, yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmeler bulunuyor. Belgeler, ABD'nin dünyadaki toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla 2004 yılından 2010’un Mart ayına kadarki günlük yazışmalarının içeriğini ortaya koyuyor. İşte WikiLeaks Türkiye belgelerinin tüm detayları...
WİKİLEAKS BELGELERİ 1.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 2.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 3.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 4.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 5.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 4.BÖLÜM
BELGE NO: 10ANKARA302
TARİH: 25 Şubat 2010
BELGE NO: 10ANKARA302
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Müsteşar Burns’un 18 Şubat’ta Müsteşar Sinirlioğlu’yla yaptığı görüşme
ABD'nin dün akşam açıkladığı belgeler arasında yer alan 25 Şubat 2010 tarihli bir tutanakta 18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir görüşmenin içeriğiyle ilgili detaylara değiniliyor.
Toplantıda İran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var.
İran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar vereceğini, yaptırımların ise İran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin İran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.
Ermenistan: Sinirlioğlu protokollerin onay süreciyle Minsk süreci arasında eşzamanlılık istedi. Kongre'nin "soykırım" tasarısını kabulünün onay sürecindeki hesapları çıkmaza sokacağını söyleyen Sinirlioğlu, "Aliyev'in kabul edeceği bir şey olursa biz de ilerleyebiliriz" dedi. Sinirlioğlu, gaz anlaşmasıyla ilgili olarak da "Bize güvenmiyor" dedi.
Irak: Ankara Başbakan Maliki'den memnuniyetsizliğini dile getirerek, "kontrolden çıkma"ya eğilimli olduğu korkusunu ifade etti. İran'ın bölgede kontrol sağlama çabalarını eleştiren Sinirlioğlu Suudi Arabistan'ın da bölgedeki partilere para verdiğini söyledi.
7 Mart seçimlerinden sonra Irak'ın gaz alanlarının Türkiye'yle bağlanması için girişim başlatacaklarını anlatan Sinirlioğlu İran'ın boru hattına muhalif olduğunu savundu. İkinci bir botu hattı fikrini ortaya atan Sinirlioğlu bunun barışa da katkı yapacağını belirtti.
Odierno'nun ziyaretini öven Sinirlioğlu terörist PKK'ya karşı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle belirledikleri hareket planının daha fazla işbirliği getireceğini umduklarını vurguladı.
İsrail: Burns'un gerginliğe temas etmesi üzerine Sinirlioğlu sorunun "iki taraflı değil genel" olduğunu söyledi ve bölgenin rahatsızlığını barış sürecindeki tıkanmaya bağladı.
Askeri işbirliği, ticaret gibi alanlarda ilişkilerin sürdüğünü turizmde ciddi gerirleme yaşandığını belirtti. Burns Türkiye'nin aracılığıyla yapılabilecek yakınlaşma görüşmelerinin barış sürecine önemli katkı yapacağını söyledi.
TÜRKİYE SARKOZY'DEN MEMNUN DEĞİL
Suriye: Sinirlioğlu Türkiye'nin diplomatik çabalarının Suriye'yi İran'ın yörüngesinden çıkarmaya başladığını söyledi. "Çıkarları ayrılıyor" dedi. İsrail'in Türkiye'yi görüşmelerde arabulucu kabul etmesi durumunda, Sinirlioğlu, İran'ın daha da yalnızlaşacağını belirtti.
AB, Kıbrıs, Yunanistan: Sinirlioğlu, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetinin Hıristiyan Avrupa'yla Müslüman dünyası arasındaki kültürel ayrımı derinleştirdiğini söyledi.
Sinirlioğlu Papandreu'nun Erdoğan'a yazdığı mektubun üzerine Türkiye ile Yunanistan arasında yeni görüşmelerin başlayacağını söyledi.
Görüşmede ayrıca Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bosna konuları konuşuldu.
İkili Avrupa ilişkileri ve NATO: Türkiye'nin Sarkozy'den memnuniyetsizliğini yineleyen Sinirlioğlu Belçika ve Danimarka'nın PKK'ya yakın örgütleri baskı altına almaktaki gönülsüzlüğünden şikayet etti. Türkiye'den bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması yönünde ABD Başkanı'nın sözünü hatırlatan Sinirlioğlu, onun yerine çok hak etmeyen bir Alman'ın seçildiğini söyledi ve "Rasmussen'le Merkel arasında bir anlaşmadan şüpheleniyoruz" dedi. Sinirlioğlu," Size güvendik de Rasmussen'in seçilmesine izin verdik" dedi.
Füze savunma sistemi: Sinirlioğlu projeyle ilgili Rusya'nın tepkisini sordu, Burns Rusların çok daha rahat olduğunu ve önce ikili sonra Rusya-NATO arasında görüşmeler yapmayı beklediklerini söyledi. Sinirlioğlu Erdoğan'ın Gates'le yaptığı görüşmede dile getirdiği İran tehdidinin öne çıkarılmaması talebini yineledi.
BELGE NO: 04ANKARA348
TARİH: 20 Ocak 2004
BELGE NO: 04ANKARA348
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington'a gidiyor: zorluklar karşısında ne kadar güçlü?
Raporun amacı ise Erdoğan’ın 28-29 Aralık tarihlerinde gerçekleşen ABD ziyareti öncesi genel bir tablo çizmek.
“Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington’a gidiyor: Güçlü engeller karşısında ne kadar güçlü bir lider?” başlıklı raporun girişinde görüşmelerin resmi gündemiyle ilgili beklentilerin yanı sıra kendisi ve partisinin karşı karşıya kalması muhtemel sorunlardan bahsediliyor. “Erdoğan bu sorunların üstesinden gelemezse, bu durum hükümette geçirdiği süreyi, Türkiye’nin demokratik gelişimi ve ABD-Türkiye ilişkilerini etkiler” deniyor.
Raporun içinde çok çarpıcı bir “Kiminle uğraşıyoruz?” başlığı var. “Karizmatik, sokaktaki insanın izini taşıyan ve ülke genelindeki yüzlerce üyenin simaları ve görevleri konusunda inanılmaz bir hafızası olan Erdoğan’ın çok güçlü bir pragmatik yanı var. Bu pragmatizm kendisinin geçmişindeki radikal İslamcı çevresinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu konu bize kendisinin eski dini lideri Kemal Hoca tarafından üzüntüyle aktarıldı” denilen raporda aynı şekilde Erdoğan’ın pragmatizmi dolayısıyla ajandasındaki türban gibi İslamcı konuların peşinden gitmekten kaçınmasına neden olduğu belirtiliyor.
"DOĞAL BİR POLİTİKACI" ANCAK
Erdoğan’a “doğal bir politikacı” yakıştırması yapılıyor ve yolsuzlukla mücadeleye hevesli, muhafazakar değerleri korumaya kararlı “Anadolu Kürsüsü” imajını ortaya koyduğu belirtiliyor.
Türkiye’deki elitlerin Erdoğan’a karşı attığı her adımın Başbakan’ın şehirlerdeki ve Anadolu’daki popülerliğine katkıda bulunduğu da ifade edilen raporda, Erdoğan’ın karşısında güvenilir bir siyasi rakip ya da parti olmadığı belirtiliyor.
Erdoğan’ın hükümetinin Ak Parti taraftarları dışında ve AB’de de destek bulduğunu bildiği ifade edilen raporda, partiyle ilgili tereddütleri olanların bile elitlerin partinin reformlarına karşı muhalefetinin faydadan çok zarar getirdiğini bildiği ifade edildi.
Başbakan’ın AB ülkelerinin liderleriyle yaptığı olumlu görüşmelere de değinilerek “Kendisini bu noktada Müslüman dünyasının en önemli liderlerinden biri belki de en önemli lideri olarak görüyor” deniyor.
ERDOĞAN'IN ÖNÜNDEKİ ALTI ENGEL
“Erdoğan’ın önündeki daha derin engeller” başlığı altında ise Erdoğan’ın karakteri, rakip güç odakları, teknokratik derinlik yoksunluğu gibi noktalara değiniliyor.
“Erdoğan’ın karakteri” başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor.
“Rakip güç odakları”nda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın adı geçiyor.
“Teknokratik derinlik yoksunluğu” alt başlığında Ak Parti’nin bazı atamalarının işi öğrenmeye uygun olduğu, ancak büyük bir kısmının yetkin olmadığı veya cemaat çıkarlarının peşinde koştuğu söyleniyor.
“Halkla ilişkilerin zayıflığı ve gizli ajandaları olduğu imajı” başlığında Erdoğan’ın kendisine haber verme ya da olabilecekleri önleme konusunda danışman yokluğu yaşadığından bahsediliyor. Ak Parti’nin bu imajının elitler tarafından sömürüldüğü ifade ediliyor.
“Yolsuzluklar” başlığında Erdoğan’ın servetini belediye başkanlığı döneminde rüşvetle elde ettiği iddialarının kanıtlanamadığı ancak Başbakan’ın bazı danışmanlarının son zamanlarda ihaleleri etkilemesiyle ilgili daha fazla şey duydukları belirtiliyor.
Son olarak “İslamcı kompleksler ve önyargılar” başlığında bazı atamaların elitleri, orduyu, cumhurbaşkanlığını ve yargıyı rahatsız ettiği, Erdoğan’ın siyasi anlayışında cemaatçilikten izler olduğu da raporda söyleniyor.
BELGE NO: 05ANKARA7215
TARİH: 8 Aralık 2005
BELGE NO: 05ANKARA7215
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Türk parlamentosunda iktidardaki Ak Parti içinde bölünme söz konusu değil
1. Özet: Erdoğan’ın başında olduğu Ak Parti’nin 357 milletvekili arasında bölünmeler olduğuna dair basında yer alan haberler ve muhalefette dolaşan dedikodulara rağmen, parti –şimdilik- bütünlüğünü koruyor. Ak Parti içinde belirgin dindarlar, pragmatik ve milliyetçi akımlar mevcut. Türkiye’nin Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu güneydoğu bölgesinde yakın dönemde yaşanan olaylar, Ak Parti’nin Kürt kökenli üyeleriyle diğer partinin geri kalanı arasındaki tansiyonu yükseltiyor. Gelecek yıl içinde Ak Parti içinde yavaşça kopmalar yaşanabilir ancak büyük bir bölünme Erdoğan iktidarda kaldığı ve gücünü koruduğu sürece yaşanması düşük bir olasılık.
Temenni edilmesine rağmen, Ak Parti henüz parçalanmıyor
2. Son bir yıl içinde Türk basını Ak Parti içinde bölünmeler olacağına dair defalarca imalarda bulundu. Ak Parti içinde ideolojik ve kişisel zeminde fay hatları bulunsa da, Erdoğan iktidarda kaldığı sürece büyük bölünmeler olması beklenmiyor. Hatta, partisinin önde gelen eleştirmenlerinden biri olan Ankara milletvekili Yarbay Ersönmez, bölünme dedikodularının muhalefet tarafından erken seçim sağlamak için öne atıldığını belirtti.
Ak Parti’nin ideolojik akımları
3. Ak Parti, görüş açıları birbirinden çok farklı politikacılardan oluşuyor. Parti içinde üç büyük ideolojik akım var. Bunlar, dindar, milliyetçi ve pragmatik. Bu akımlardan hiçbiri belirgin bir çoğunluk oluşturmuyor ve özellikle dindar üyelerin kişisel sadakati ideolojiye baskın geliyor.
Dindarlar
4. Neredeyse tüm AK Partili milletvekilleri bir dereceye kadar dini itaatkarlık gösteriyor. Örnek olarak birçoğu Ramazan’da oruç tutuyor. Öte yandan, daha büyük ve daha dindar üyelerden oluşan bir grup söz konusu. Bu gruptakiler geçmişte kapatılan Fazilet Partisi, Ulusal İslami Görüş gençlik grubu eski üyesi ve yasaklanan Müslüman Kardeşler grubu üyeleri. Ak Parti’nin en üst düzey lider kadrosu bu gruba giriyor: Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Bülent Arınç, yardımcısı ve Saadet Partisi başkanı Necmettin Erbakan’ın eski sağ kolu İsmail Alptekin.
5. Çok sayıda İslamcı Avrupa Birliği’ne (AB) karşı gelse de, Ak Parti üyeleri partilerinin çizgisini takip ederek AB üyeliğini destekliyor. Tipik Türk İslamcısı olarak, Türk ordusunu sevmiyor, orduyla zorunlu askerlik görevi dışında hiçbir bağ bulundurmuyorlar. ABD’ye karşı görüşleri büyük farklılık gösterirken, “arkadaşçı” ve “şüpheli” arasında değişiyor. AK Partili üyelerden birçoğu Müslüman dünyasıyla yakın ilişkileri desteklese de, Erdoğan’ın liderliği altında, karşı oldukları özelleştirme ve yabancı yatırımı kamuoyunda cesaretle savunuyorlar.
6. Dindar milletvekillerinin, Erdoğan’ın başörtüsü ve dini okullarda başörtüsü giyilmesi konusundaki kısıtlamaları hafifletememesinden dolayı son derece mutsuz oldukları söyleniyor. Buna rağmen, 2002’den beri hiçbir milletvekili istifa ederek Saadet Partisi’ne geçmedi.
Milliyetçiler
7. Milliyetçi olmayan bir Türk bulmak zor. Öyle ki, eski bir milletvekilinin verdiği bilgiye göre, Ak Parti’de çoğunluğu aşırı milliyetçi MHP veya merkez sağ DYP üyeliği yapmış 50’ye yakın vekil, Türk standartlarıyla kıyaslandığında aşırı milliyetçi. Bu grup, Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve meclis başkanvekili Sadık Yakut’tan oluşuyor.
8. Milliyetçi AK Partililer, AB ve Kıbrıs için söz konusu olan imtiyazlarda en sert duruşu sergiledi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, hükümetin Ankara Anlaşması’nın genişletilmesi protokolünün parlamentoya getirilmesinin milliyetçi partililerin tepkisi yüzünden ertelendiğini defalarca belirtti. Milliyetçi AK Partililer, Türkiye’de etnik Kürtlerin güdülerinden oldukça şüpheli. Aynı zamanda, Erdoğan’ın Ağustos ayında Diyarbakır’da Türkiye’nin bir Kürt sorunu olduğunu açıklamasını eleştiriyorlar. ABD’ye olan yaklaşımları ise dindar meslektaşlarınınkine benziyor
Pragmatistler
9. Yurt dışında eğitim görmüş ve diğer meslektaşlarına kıyasla daha fazla seyahat etmiş olan AK Partili pragmatistlerin çoğu İngilizce konuşuyor. Bazıları eski ANAP milletvekili olan pragmatistlerin çoğu Ankara ve İstanbul gibi büyük kozmopolit şehirlerden geliyor. Yabancı yetkililerle yapılan temaslarda yer alan Ak Parti’deki beş başkan yardımcılığı koltuğunun üçü, pragmatistlere ait. Bu kişiler Bülent Gedikli, Reha Denemeç ve Şaban Dişli. Her biri yurt dışında eğitim görmüş bu kişiler İstanbul ve Ankara’yı temsil ediyor. Aynı özellikler, Erdoğan’ın çevirmeni ve dış politika danışmanı Egemen Bağış için de geçerli.
10. Pragmatik AK Partililer dış politikada en çok öne çıkan isimler olsalar da, parti içinde milliyetçi ve dindar kesimin ardında kalıyorlar. 2005 yılının başlarında, istifa eden milletvekillerinin çoğunun ANAP’a geçmesi ılımlı AK Partilileri öfkelendirdi. Ak Parti’den ayrılarak ANAP’ın başına gelen Erkan Mumcu, “AK Parti’de kendisini sadece bir misafir olarak hissettiğini” söyledi.
11. Erdoğan pragmatistleri kaybetmenin altından kalkamaz. Ak Parti’ye ABD ve Avrupa’da iyi bir diplomasi sergileyen büyük bir çadır görüntüsü kazandırmalarının yanı sıra, pragmatistler İstanbul ve Ankaralı elitlerle bağlantılara sahip. Ak Parti’nin ABD’ye en arkadaşça kesimini oluşturdukları gibi AB üyeliği için gereken liberal politik ve açık piyasa ekonomisi reformlarını savunuyorlar.
Kişisel sadakati olanlar
12. AK Partililer kişilik ve politik alanda bölünüyor olmalarına rağmen, kişiliklerinde yatan fay hatları ideolojik fay hatlarını kesip geçiyor. Erdoğan’ın Ak Parti’yi bir araya tutmaya yarayan tutkalı, İstanbul belediye başkanıyken ekibinde yer alan ve ardından onu izleyen milletvekilleri. Bunlar arasında Ekonomi Bakanı Kemal Unakıtan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, milletvekili İrfan Gündüz ve Erdoğan’ın konuşmalarının metnini yazan Hüseyin Besli var. Bu isimlerin her biri dindar iken, Çubukçu’nun partideki dindar kesimi sürekli desteklediği biliniyor.
13. Erdoğan, ‘İstanbul’ Bakanları için yapılan istifa çağrılarına rağmen üç bakanını sürekli savundu. Diğer Ak Parti vekilleri “Tayyip Bey’e” sadakatlerini belirtiyor ve ona yakın kalmak istiyor. Bir kaynak, Erdoğan’ın stratejisinin, emrinde olan kişileri sürekli rekabet içinde tutarak onları ilgisini çekmeye zorladığı, böylece onları kendisine ciddi bir tehdit oluşturamayacak kadar meşgul ettiğini belirtti.
14. Gül, Erdoğan’a en büyük rakip olarak duruyor. Aralarındaki fark ideolojiden değil, Gül’ün daha fazla güç istemesinden kaynaklanıyor. Fazilet Partisi’nin parlamentodaki grubunu temsil eden Gül, Kayseri milletvekili Salih Kapusuz, Ak Parti eski halkla ilişkiler başkan yardımcısı Murat Mercan (bu yılın başlarında yetersiz kaldığı için Erdoğan tarafından kovuldu) ve bir diğer Kayseri milletvekili Taner Yıldız bulunuyor.
15. Meclis Başkanı Bülent Arınç, partideki en üst düzey üçüncü lider figürü ve Erdoğan’ın gelecekteki olası rakiplerinden biri. Ancak Gül’ün nüfuzu altında olan Arınç, bağlantılarımıza göre belirgin bir sadık AK Partili’nin desteğinden yoksun.
Ak Parti’nin Kürt milletvekilleri
16. Çoğunluğu güneydoğudan olmak üzere, Ak Parti’nin yaklaşık 60 milletvekili Kürt kökenli. Partinin en belirgin Kürt kökenli milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat. Ak Parti milletvekilleri dindar eğilim göstererek, Kürt milliyetçiliği üzerindeki ortak bağları öne çıkarıyor. Eski bir Kürt kökenli ve dindar milletvekili, Ak Parti’nin Kürt vekillerinin Kürtleri ilgilendiren konularda son derece pasif kaldığını düşündüğünü belirtti.
17. Yakın dönemde yaşanan, Şemdinli’de Jandarma’nın karıştığı bombalama olayları ve Erdoğan’ın Diyarbakır'da yaptığı konuşma, Kürt kökenli vekillerle parlamentonun geri kalanı arasındaki tansiyonu yükseltti. Ankaralı bir Ak Parti vekili, kısa bir süre önce yaşanan gerilimin, Ak Parti’nin dindar kesimini etkilediğini ve parti içindeki diğer gruplara göre gücünü azalttığını belirtti.
18. Yorum: Ak Parti’nin parlamentoda sahip olduğu güç, şu ana kadar Erdoğan’ın farklı görüşe sahip milletvekillerinden oluşan çeşitli grupları bir arada tutabilmesi ve güçlü bir muhalefet oluşamamasından kaynaklanıyor. Ortaya çıkan soru, Erdoğan’ın Ak Parti’yi klasik Türk geleneği içinde demokrasi dışı, kişilik-temelli bir hale getirmeden bütünlük içinde tutup tutamayacağı. Ak Parti’ye muhalefet nihayetinde kendi içinde doğacak. Ancak şu an için Erdoğan kontrole sahip gibi görülüyor ve mutsuz milletvekilleri için politik bir alternatif bulunmuyor.
BELGE NO: 09BAKU175
TARİH: 06 Mart 2009
BELGE NO: 09BAKU175
GÖNDEREN MAKAM: ABD Bakü Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn
KONU: İran’da kirli para aklayanlar, yaptırımları ihlal edenler ve Devrim Muhafızları’na para verenler: Bir Bakü numunesi
(…)
B. “Lotfi” takma adıyla. Ardebil’de büyük bir deri fabrikası işletiyor. Devrim Muhafızları’da (muhtelemen emekli) bir subay ve aslında şirketlerinin sahibi Devrim Muhafızları. Devrim Muhafızları’nın işleri için Malezya, Singapur, Dubai, Türkiye, Irak ve Azerbaycan’a seyahatler yapıyor. Aynı zamanda Devrim Muhafızları’na ve/veya İran istihbarat birimlerine “istediklerini vererek” yardımcı oluyor.
(…)
E. Cemşid “Cuşkar” Mahmudoğlu. Kendisi ve kardeşleri Türk vatandaşlığı almış İranlı Azerbaycanlılar. Zaman zaman Türk bankası” olarak bahsedilen Bakü Bankası’nın büyük hissedarları. Aslen Tebrizliler ve aileleri zengin altın ve döviz tüccarları. Ancak İran Devrimi’nden sonra işlerini kaybetmişler. Aile Türkiye’ye kaçıp Türk pasaportu almış. Azerbaycan ve İran’daki iş anlaşmaları aynı şekilde Tebriz asıllı Türkiyeliler olan Oromi ailesiyle iç içe geçmiş durumda. Bir bankanın önemli hissedarlarından biri.
(Yorum: Banka Türk şirketleriyle ilişkileriyle biliniyor.)
F. Şahram Oromi. İran Devrimi’nden sonra Türk vatandaşlığı alan İranlı bir Azerbaycanlı. Kendisi ve kardeşleri Bahram ve Nadir, 1998 yılında “Türk” NAB Dış Ticaret Şirketi’ni kurdu. Merkezi İstanbul’da olan Türkiye, Ortadoğu ve İran arasında kapsamlı bir ticaret yürütüyor. Şirket 1995’ten bu yana Hyundai markasının Azerbaycan distribütörü ve ailenin üyelerinden birinin Samsung’un Türkiye ve Azerbaycan’daki temsilcisi olduğu söyleniyor.
BELGE NO: 09BAKU179
TARİH: 06 Mart 2009
BELGE NO: 09BAKU179
GÖNDEREN MAKAM: ABD Bakü Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn
KONU: İranlı kaynak İran yaptırımlarını ihlal eden ve muhtemelen Buşehr projesini destekleyen “İngiltere’de kayıtlı” şirketin adını verdi
1. Bakü’de bulunan bir petrol şirketinin sahibi tanınmış bir İranlı işadamı Bakü’de bulunan İran gözlemcisine “INSULTEC” olarak bilinen, Hindistan asıllı İngiltere vatandaşlarına ait şirketin Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden yapılan bir dizi teslimatla İran hükümetine kaplama, yalıtım malzemesi ve yardımcı ekipman tedarik ettiğini söyledi.
WikiLeaks günlerdir beklenen belgeleri paylaştı, dünyada deprem yaşandı. Türkiye'nin geçtiği 7 bin metinde öne çıkanlar ise darbe, Davutoğlu, Erdoğan ve AB oldu. Belgelerde, Amerikan diplomatik yazışmalarında, yabancı liderlerle ve dünyadaki nükleer ve terörist tehditlerle ilgili değerlendirmeler bulunuyor. Belgeler, ABD'nin dünyadaki toplam 270 büyükelçilik ve konsolosluklarla 2004 yılından 2010’un Mart ayına kadarki günlük yazışmalarının içeriğini ortaya koyuyor. İşte WikiLeaks Türkiye belgelerinin tüm detayları...
WİKİLEAKS BELGELERİ 1.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 2.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 3.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 4.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 5.BÖLÜM
WİKİLEAKS BELGELERİ 4.BÖLÜM
BELGE NO: 10ANKARA302
TARİH: 25 Şubat 2010
BELGE NO: 10ANKARA302
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Müsteşar Burns’un 18 Şubat’ta Müsteşar Sinirlioğlu’yla yaptığı görüşme
ABD'nin dün akşam açıkladığı belgeler arasında yer alan 25 Şubat 2010 tarihli bir tutanakta 18 Şubat tarihinde William Burns'le Feridun Sinirlioğlu arasında yine Ankara'da yapılan bir görüşmenin içeriğiyle ilgili detaylara değiniliyor.
Toplantıda İran'dan Ermenistan protokollerine, PKK'dan Kıbrıs görüşmelerine ve füze savunma sistemine kadar birçok konuda değerlendirmeler var.
İran: Sinirlioğlu Ankara'nın resmi tavrını yinelerken askeri operasyonun Türkiye'ye zarar vereceğini, yaptırımların ise İran halkının kenetlenmesine yol açarak muhalefete zarar vereceğini söyledi. Sinirlioğlu bölge ülkelerinin İran'ı bir tehdit olarak gördüğünü belirterek, "Şam'da bile alarm zilleri çalıyor" dedi.
Ermenistan: Sinirlioğlu protokollerin onay süreciyle Minsk süreci arasında eşzamanlılık istedi. Kongre'nin "soykırım" tasarısını kabulünün onay sürecindeki hesapları çıkmaza sokacağını söyleyen Sinirlioğlu, "Aliyev'in kabul edeceği bir şey olursa biz de ilerleyebiliriz" dedi. Sinirlioğlu, gaz anlaşmasıyla ilgili olarak da "Bize güvenmiyor" dedi.
Irak: Ankara Başbakan Maliki'den memnuniyetsizliğini dile getirerek, "kontrolden çıkma"ya eğilimli olduğu korkusunu ifade etti. İran'ın bölgede kontrol sağlama çabalarını eleştiren Sinirlioğlu Suudi Arabistan'ın da bölgedeki partilere para verdiğini söyledi.
7 Mart seçimlerinden sonra Irak'ın gaz alanlarının Türkiye'yle bağlanması için girişim başlatacaklarını anlatan Sinirlioğlu İran'ın boru hattına muhalif olduğunu savundu. İkinci bir botu hattı fikrini ortaya atan Sinirlioğlu bunun barışa da katkı yapacağını belirtti.
Odierno'nun ziyaretini öven Sinirlioğlu terörist PKK'ya karşı Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi'yle belirledikleri hareket planının daha fazla işbirliği getireceğini umduklarını vurguladı.
İsrail: Burns'un gerginliğe temas etmesi üzerine Sinirlioğlu sorunun "iki taraflı değil genel" olduğunu söyledi ve bölgenin rahatsızlığını barış sürecindeki tıkanmaya bağladı.
Askeri işbirliği, ticaret gibi alanlarda ilişkilerin sürdüğünü turizmde ciddi gerirleme yaşandığını belirtti. Burns Türkiye'nin aracılığıyla yapılabilecek yakınlaşma görüşmelerinin barış sürecine önemli katkı yapacağını söyledi.
TÜRKİYE SARKOZY'DEN MEMNUN DEĞİL
Suriye: Sinirlioğlu Türkiye'nin diplomatik çabalarının Suriye'yi İran'ın yörüngesinden çıkarmaya başladığını söyledi. "Çıkarları ayrılıyor" dedi. İsrail'in Türkiye'yi görüşmelerde arabulucu kabul etmesi durumunda, Sinirlioğlu, İran'ın daha da yalnızlaşacağını belirtti.
AB, Kıbrıs, Yunanistan: Sinirlioğlu, Sarkozy'nin Türkiye'nin üyeliğine muhalefetinin Hıristiyan Avrupa'yla Müslüman dünyası arasındaki kültürel ayrımı derinleştirdiğini söyledi.
Sinirlioğlu Papandreu'nun Erdoğan'a yazdığı mektubun üzerine Türkiye ile Yunanistan arasında yeni görüşmelerin başlayacağını söyledi.
Görüşmede ayrıca Afganistan, Pakistan, Hindistan, Bosna konuları konuşuldu.
İkili Avrupa ilişkileri ve NATO: Türkiye'nin Sarkozy'den memnuniyetsizliğini yineleyen Sinirlioğlu Belçika ve Danimarka'nın PKK'ya yakın örgütleri baskı altına almaktaki gönülsüzlüğünden şikayet etti. Türkiye'den bir ismin NATO Genel Sekreter Yardımcısı olması yönünde ABD Başkanı'nın sözünü hatırlatan Sinirlioğlu, onun yerine çok hak etmeyen bir Alman'ın seçildiğini söyledi ve "Rasmussen'le Merkel arasında bir anlaşmadan şüpheleniyoruz" dedi. Sinirlioğlu," Size güvendik de Rasmussen'in seçilmesine izin verdik" dedi.
Füze savunma sistemi: Sinirlioğlu projeyle ilgili Rusya'nın tepkisini sordu, Burns Rusların çok daha rahat olduğunu ve önce ikili sonra Rusya-NATO arasında görüşmeler yapmayı beklediklerini söyledi. Sinirlioğlu Erdoğan'ın Gates'le yaptığı görüşmede dile getirdiği İran tehdidinin öne çıkarılmaması talebini yineledi.
BELGE NO: 04ANKARA348
TARİH: 20 Ocak 2004
BELGE NO: 04ANKARA348
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington'a gidiyor: zorluklar karşısında ne kadar güçlü?
Raporun amacı ise Erdoğan’ın 28-29 Aralık tarihlerinde gerçekleşen ABD ziyareti öncesi genel bir tablo çizmek.
“Türkiye Başbakanı Erdoğan Washington’a gidiyor: Güçlü engeller karşısında ne kadar güçlü bir lider?” başlıklı raporun girişinde görüşmelerin resmi gündemiyle ilgili beklentilerin yanı sıra kendisi ve partisinin karşı karşıya kalması muhtemel sorunlardan bahsediliyor. “Erdoğan bu sorunların üstesinden gelemezse, bu durum hükümette geçirdiği süreyi, Türkiye’nin demokratik gelişimi ve ABD-Türkiye ilişkilerini etkiler” deniyor.
Raporun içinde çok çarpıcı bir “Kiminle uğraşıyoruz?” başlığı var. “Karizmatik, sokaktaki insanın izini taşıyan ve ülke genelindeki yüzlerce üyenin simaları ve görevleri konusunda inanılmaz bir hafızası olan Erdoğan’ın çok güçlü bir pragmatik yanı var. Bu pragmatizm kendisinin geçmişindeki radikal İslamcı çevresinden uzaklaşmasına neden oldu. Bu konu bize kendisinin eski dini lideri Kemal Hoca tarafından üzüntüyle aktarıldı” denilen raporda aynı şekilde Erdoğan’ın pragmatizmi dolayısıyla ajandasındaki türban gibi İslamcı konuların peşinden gitmekten kaçınmasına neden olduğu belirtiliyor.
"DOĞAL BİR POLİTİKACI" ANCAK
Erdoğan’a “doğal bir politikacı” yakıştırması yapılıyor ve yolsuzlukla mücadeleye hevesli, muhafazakar değerleri korumaya kararlı “Anadolu Kürsüsü” imajını ortaya koyduğu belirtiliyor.
Türkiye’deki elitlerin Erdoğan’a karşı attığı her adımın Başbakan’ın şehirlerdeki ve Anadolu’daki popülerliğine katkıda bulunduğu da ifade edilen raporda, Erdoğan’ın karşısında güvenilir bir siyasi rakip ya da parti olmadığı belirtiliyor.
Erdoğan’ın hükümetinin Ak Parti taraftarları dışında ve AB’de de destek bulduğunu bildiği ifade edilen raporda, partiyle ilgili tereddütleri olanların bile elitlerin partinin reformlarına karşı muhalefetinin faydadan çok zarar getirdiğini bildiği ifade edildi.
Başbakan’ın AB ülkelerinin liderleriyle yaptığı olumlu görüşmelere de değinilerek “Kendisini bu noktada Müslüman dünyasının en önemli liderlerinden biri belki de en önemli lideri olarak görüyor” deniyor.
ERDOĞAN'IN ÖNÜNDEKİ ALTI ENGEL
“Erdoğan’ın önündeki daha derin engeller” başlığı altında ise Erdoğan’ın karakteri, rakip güç odakları, teknokratik derinlik yoksunluğu gibi noktalara değiniliyor.
“Erdoğan’ın karakteri” başlığı altında Başbakan’ın aşırı gururu, Allah’ın kendisine Türkiye’yi yönetme görevi vermiş olduğun inanması, otoriter tavrı dolayısıyla etrafında güçlü ve yetenekli danışmanlar olmaması, iktidarda kalma isteğinin kendisini önemli kararlarda korkak davranmaya yöneltmesi ve kadınlara güvensiz olduğu yorumları yapılıyor.
“Rakip güç odakları”nda dönemin Dışişleri Bakanı Abdullah Gül ve Meclis Başkanı Bülent Arınç’ın adı geçiyor.
“Teknokratik derinlik yoksunluğu” alt başlığında Ak Parti’nin bazı atamalarının işi öğrenmeye uygun olduğu, ancak büyük bir kısmının yetkin olmadığı veya cemaat çıkarlarının peşinde koştuğu söyleniyor.
“Halkla ilişkilerin zayıflığı ve gizli ajandaları olduğu imajı” başlığında Erdoğan’ın kendisine haber verme ya da olabilecekleri önleme konusunda danışman yokluğu yaşadığından bahsediliyor. Ak Parti’nin bu imajının elitler tarafından sömürüldüğü ifade ediliyor.
“Yolsuzluklar” başlığında Erdoğan’ın servetini belediye başkanlığı döneminde rüşvetle elde ettiği iddialarının kanıtlanamadığı ancak Başbakan’ın bazı danışmanlarının son zamanlarda ihaleleri etkilemesiyle ilgili daha fazla şey duydukları belirtiliyor.
Son olarak “İslamcı kompleksler ve önyargılar” başlığında bazı atamaların elitleri, orduyu, cumhurbaşkanlığını ve yargıyı rahatsız ettiği, Erdoğan’ın siyasi anlayışında cemaatçilikten izler olduğu da raporda söyleniyor.
BELGE NO: 05ANKARA7215
TARİH: 8 Aralık 2005
BELGE NO: 05ANKARA7215
GÖNDEREN MAKAM: ABD Ankara Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Confidential
KONU: Türk parlamentosunda iktidardaki Ak Parti içinde bölünme söz konusu değil
1. Özet: Erdoğan’ın başında olduğu Ak Parti’nin 357 milletvekili arasında bölünmeler olduğuna dair basında yer alan haberler ve muhalefette dolaşan dedikodulara rağmen, parti –şimdilik- bütünlüğünü koruyor. Ak Parti içinde belirgin dindarlar, pragmatik ve milliyetçi akımlar mevcut. Türkiye’nin Kürt nüfusunun yoğunlukta olduğu güneydoğu bölgesinde yakın dönemde yaşanan olaylar, Ak Parti’nin Kürt kökenli üyeleriyle diğer partinin geri kalanı arasındaki tansiyonu yükseltiyor. Gelecek yıl içinde Ak Parti içinde yavaşça kopmalar yaşanabilir ancak büyük bir bölünme Erdoğan iktidarda kaldığı ve gücünü koruduğu sürece yaşanması düşük bir olasılık.
Temenni edilmesine rağmen, Ak Parti henüz parçalanmıyor
2. Son bir yıl içinde Türk basını Ak Parti içinde bölünmeler olacağına dair defalarca imalarda bulundu. Ak Parti içinde ideolojik ve kişisel zeminde fay hatları bulunsa da, Erdoğan iktidarda kaldığı sürece büyük bölünmeler olması beklenmiyor. Hatta, partisinin önde gelen eleştirmenlerinden biri olan Ankara milletvekili Yarbay Ersönmez, bölünme dedikodularının muhalefet tarafından erken seçim sağlamak için öne atıldığını belirtti.
Ak Parti’nin ideolojik akımları
3. Ak Parti, görüş açıları birbirinden çok farklı politikacılardan oluşuyor. Parti içinde üç büyük ideolojik akım var. Bunlar, dindar, milliyetçi ve pragmatik. Bu akımlardan hiçbiri belirgin bir çoğunluk oluşturmuyor ve özellikle dindar üyelerin kişisel sadakati ideolojiye baskın geliyor.
Dindarlar
4. Neredeyse tüm AK Partili milletvekilleri bir dereceye kadar dini itaatkarlık gösteriyor. Örnek olarak birçoğu Ramazan’da oruç tutuyor. Öte yandan, daha büyük ve daha dindar üyelerden oluşan bir grup söz konusu. Bu gruptakiler geçmişte kapatılan Fazilet Partisi, Ulusal İslami Görüş gençlik grubu eski üyesi ve yasaklanan Müslüman Kardeşler grubu üyeleri. Ak Parti’nin en üst düzey lider kadrosu bu gruba giriyor: Başbakan Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, Meclis Başkanı Bülent Arınç, yardımcısı ve Saadet Partisi başkanı Necmettin Erbakan’ın eski sağ kolu İsmail Alptekin.
5. Çok sayıda İslamcı Avrupa Birliği’ne (AB) karşı gelse de, Ak Parti üyeleri partilerinin çizgisini takip ederek AB üyeliğini destekliyor. Tipik Türk İslamcısı olarak, Türk ordusunu sevmiyor, orduyla zorunlu askerlik görevi dışında hiçbir bağ bulundurmuyorlar. ABD’ye karşı görüşleri büyük farklılık gösterirken, “arkadaşçı” ve “şüpheli” arasında değişiyor. AK Partili üyelerden birçoğu Müslüman dünyasıyla yakın ilişkileri desteklese de, Erdoğan’ın liderliği altında, karşı oldukları özelleştirme ve yabancı yatırımı kamuoyunda cesaretle savunuyorlar.
6. Dindar milletvekillerinin, Erdoğan’ın başörtüsü ve dini okullarda başörtüsü giyilmesi konusundaki kısıtlamaları hafifletememesinden dolayı son derece mutsuz oldukları söyleniyor. Buna rağmen, 2002’den beri hiçbir milletvekili istifa ederek Saadet Partisi’ne geçmedi.
Milliyetçiler
7. Milliyetçi olmayan bir Türk bulmak zor. Öyle ki, eski bir milletvekilinin verdiği bilgiye göre, Ak Parti’de çoğunluğu aşırı milliyetçi MHP veya merkez sağ DYP üyeliği yapmış 50’ye yakın vekil, Türk standartlarıyla kıyaslandığında aşırı milliyetçi. Bu grup, Adalet Bakanı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen ve meclis başkanvekili Sadık Yakut’tan oluşuyor.
8. Milliyetçi AK Partililer, AB ve Kıbrıs için söz konusu olan imtiyazlarda en sert duruşu sergiledi. Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, hükümetin Ankara Anlaşması’nın genişletilmesi protokolünün parlamentoya getirilmesinin milliyetçi partililerin tepkisi yüzünden ertelendiğini defalarca belirtti. Milliyetçi AK Partililer, Türkiye’de etnik Kürtlerin güdülerinden oldukça şüpheli. Aynı zamanda, Erdoğan’ın Ağustos ayında Diyarbakır’da Türkiye’nin bir Kürt sorunu olduğunu açıklamasını eleştiriyorlar. ABD’ye olan yaklaşımları ise dindar meslektaşlarınınkine benziyor
Pragmatistler
9. Yurt dışında eğitim görmüş ve diğer meslektaşlarına kıyasla daha fazla seyahat etmiş olan AK Partili pragmatistlerin çoğu İngilizce konuşuyor. Bazıları eski ANAP milletvekili olan pragmatistlerin çoğu Ankara ve İstanbul gibi büyük kozmopolit şehirlerden geliyor. Yabancı yetkililerle yapılan temaslarda yer alan Ak Parti’deki beş başkan yardımcılığı koltuğunun üçü, pragmatistlere ait. Bu kişiler Bülent Gedikli, Reha Denemeç ve Şaban Dişli. Her biri yurt dışında eğitim görmüş bu kişiler İstanbul ve Ankara’yı temsil ediyor. Aynı özellikler, Erdoğan’ın çevirmeni ve dış politika danışmanı Egemen Bağış için de geçerli.
10. Pragmatik AK Partililer dış politikada en çok öne çıkan isimler olsalar da, parti içinde milliyetçi ve dindar kesimin ardında kalıyorlar. 2005 yılının başlarında, istifa eden milletvekillerinin çoğunun ANAP’a geçmesi ılımlı AK Partilileri öfkelendirdi. Ak Parti’den ayrılarak ANAP’ın başına gelen Erkan Mumcu, “AK Parti’de kendisini sadece bir misafir olarak hissettiğini” söyledi.
11. Erdoğan pragmatistleri kaybetmenin altından kalkamaz. Ak Parti’ye ABD ve Avrupa’da iyi bir diplomasi sergileyen büyük bir çadır görüntüsü kazandırmalarının yanı sıra, pragmatistler İstanbul ve Ankaralı elitlerle bağlantılara sahip. Ak Parti’nin ABD’ye en arkadaşça kesimini oluşturdukları gibi AB üyeliği için gereken liberal politik ve açık piyasa ekonomisi reformlarını savunuyorlar.
Kişisel sadakati olanlar
12. AK Partililer kişilik ve politik alanda bölünüyor olmalarına rağmen, kişiliklerinde yatan fay hatları ideolojik fay hatlarını kesip geçiyor. Erdoğan’ın Ak Parti’yi bir araya tutmaya yarayan tutkalı, İstanbul belediye başkanıyken ekibinde yer alan ve ardından onu izleyen milletvekilleri. Bunlar arasında Ekonomi Bakanı Kemal Unakıtan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Devlet Bakanı Nimet Çubukçu, milletvekili İrfan Gündüz ve Erdoğan’ın konuşmalarının metnini yazan Hüseyin Besli var. Bu isimlerin her biri dindar iken, Çubukçu’nun partideki dindar kesimi sürekli desteklediği biliniyor.
13. Erdoğan, ‘İstanbul’ Bakanları için yapılan istifa çağrılarına rağmen üç bakanını sürekli savundu. Diğer Ak Parti vekilleri “Tayyip Bey’e” sadakatlerini belirtiyor ve ona yakın kalmak istiyor. Bir kaynak, Erdoğan’ın stratejisinin, emrinde olan kişileri sürekli rekabet içinde tutarak onları ilgisini çekmeye zorladığı, böylece onları kendisine ciddi bir tehdit oluşturamayacak kadar meşgul ettiğini belirtti.
14. Gül, Erdoğan’a en büyük rakip olarak duruyor. Aralarındaki fark ideolojiden değil, Gül’ün daha fazla güç istemesinden kaynaklanıyor. Fazilet Partisi’nin parlamentodaki grubunu temsil eden Gül, Kayseri milletvekili Salih Kapusuz, Ak Parti eski halkla ilişkiler başkan yardımcısı Murat Mercan (bu yılın başlarında yetersiz kaldığı için Erdoğan tarafından kovuldu) ve bir diğer Kayseri milletvekili Taner Yıldız bulunuyor.
15. Meclis Başkanı Bülent Arınç, partideki en üst düzey üçüncü lider figürü ve Erdoğan’ın gelecekteki olası rakiplerinden biri. Ancak Gül’ün nüfuzu altında olan Arınç, bağlantılarımıza göre belirgin bir sadık AK Partili’nin desteğinden yoksun.
Ak Parti’nin Kürt milletvekilleri
16. Çoğunluğu güneydoğudan olmak üzere, Ak Parti’nin yaklaşık 60 milletvekili Kürt kökenli. Partinin en belirgin Kürt kökenli milletvekili, Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat. Ak Parti milletvekilleri dindar eğilim göstererek, Kürt milliyetçiliği üzerindeki ortak bağları öne çıkarıyor. Eski bir Kürt kökenli ve dindar milletvekili, Ak Parti’nin Kürt vekillerinin Kürtleri ilgilendiren konularda son derece pasif kaldığını düşündüğünü belirtti.
17. Yakın dönemde yaşanan, Şemdinli’de Jandarma’nın karıştığı bombalama olayları ve Erdoğan’ın Diyarbakır'da yaptığı konuşma, Kürt kökenli vekillerle parlamentonun geri kalanı arasındaki tansiyonu yükseltti. Ankaralı bir Ak Parti vekili, kısa bir süre önce yaşanan gerilimin, Ak Parti’nin dindar kesimini etkilediğini ve parti içindeki diğer gruplara göre gücünü azalttığını belirtti.
18. Yorum: Ak Parti’nin parlamentoda sahip olduğu güç, şu ana kadar Erdoğan’ın farklı görüşe sahip milletvekillerinden oluşan çeşitli grupları bir arada tutabilmesi ve güçlü bir muhalefet oluşamamasından kaynaklanıyor. Ortaya çıkan soru, Erdoğan’ın Ak Parti’yi klasik Türk geleneği içinde demokrasi dışı, kişilik-temelli bir hale getirmeden bütünlük içinde tutup tutamayacağı. Ak Parti’ye muhalefet nihayetinde kendi içinde doğacak. Ancak şu an için Erdoğan kontrole sahip gibi görülüyor ve mutsuz milletvekilleri için politik bir alternatif bulunmuyor.
BELGE NO: 09BAKU175
TARİH: 06 Mart 2009
BELGE NO: 09BAKU175
GÖNDEREN MAKAM: ABD Bakü Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn
KONU: İran’da kirli para aklayanlar, yaptırımları ihlal edenler ve Devrim Muhafızları’na para verenler: Bir Bakü numunesi
(…)
B. “Lotfi” takma adıyla. Ardebil’de büyük bir deri fabrikası işletiyor. Devrim Muhafızları’da (muhtelemen emekli) bir subay ve aslında şirketlerinin sahibi Devrim Muhafızları. Devrim Muhafızları’nın işleri için Malezya, Singapur, Dubai, Türkiye, Irak ve Azerbaycan’a seyahatler yapıyor. Aynı zamanda Devrim Muhafızları’na ve/veya İran istihbarat birimlerine “istediklerini vererek” yardımcı oluyor.
(…)
E. Cemşid “Cuşkar” Mahmudoğlu. Kendisi ve kardeşleri Türk vatandaşlığı almış İranlı Azerbaycanlılar. Zaman zaman Türk bankası” olarak bahsedilen Bakü Bankası’nın büyük hissedarları. Aslen Tebrizliler ve aileleri zengin altın ve döviz tüccarları. Ancak İran Devrimi’nden sonra işlerini kaybetmişler. Aile Türkiye’ye kaçıp Türk pasaportu almış. Azerbaycan ve İran’daki iş anlaşmaları aynı şekilde Tebriz asıllı Türkiyeliler olan Oromi ailesiyle iç içe geçmiş durumda. Bir bankanın önemli hissedarlarından biri.
(Yorum: Banka Türk şirketleriyle ilişkileriyle biliniyor.)
F. Şahram Oromi. İran Devrimi’nden sonra Türk vatandaşlığı alan İranlı bir Azerbaycanlı. Kendisi ve kardeşleri Bahram ve Nadir, 1998 yılında “Türk” NAB Dış Ticaret Şirketi’ni kurdu. Merkezi İstanbul’da olan Türkiye, Ortadoğu ve İran arasında kapsamlı bir ticaret yürütüyor. Şirket 1995’ten bu yana Hyundai markasının Azerbaycan distribütörü ve ailenin üyelerinden birinin Samsung’un Türkiye ve Azerbaycan’daki temsilcisi olduğu söyleniyor.
BELGE NO: 09BAKU179
TARİH: 06 Mart 2009
BELGE NO: 09BAKU179
GÖNDEREN MAKAM: ABD Bakü Büyükelçiliği
SINIFLANDIRMA: Secret/Noforn
KONU: İranlı kaynak İran yaptırımlarını ihlal eden ve muhtemelen Buşehr projesini destekleyen “İngiltere’de kayıtlı” şirketin adını verdi
1. Bakü’de bulunan bir petrol şirketinin sahibi tanınmış bir İranlı işadamı Bakü’de bulunan İran gözlemcisine “INSULTEC” olarak bilinen, Hindistan asıllı İngiltere vatandaşlarına ait şirketin Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri üzerinden yapılan bir dizi teslimatla İran hükümetine kaplama, yalıtım malzemesi ve yardımcı ekipman tedarik ettiğini söyledi.