Özince: 'Türkiye'de bankacılık sektörü küçük'

Özince, Adana Ticaret Odası'nda (ATO) verdiği "Türkiye Ekonomisinin 2010 yılı Genel Değerlendirmesi ve 20...


Özince, Adana Ticaret Odası'nda (ATO) verdiği "Türkiye Ekonomisinin 2010 yılı Genel Değerlendirmesi ve 2011 Yılı Beklentileri" konulu konferansta, kendisinden önce söz alan ATO Başkanı Şaban Baş'ın, kredi temininde güçlükler çektiğini söylediğini anımsatarak, buna cevap vermek istediğini bildirdi.

Bankacılık sektörünün her dönemde özellikle kriz dönemlerinde şemsiye açmamakla suçlandığını anımsatan Özince, "Oysa, yıllık kredi hacmindeki değişikliklere bakarsanız sadece 2009'da yüzde 7'lik bir artış var, oysa bu sene yüzde 28 artmış. Sektörün kredi artırması çok çok iyi" dedi.

Özince, özellikle özel bankaların mevduatı krediye çevirmelerine bakıldığında çok yüksek olduğunun görüleceğini ancak, özel bankaların çoğunun da çok büyük kaynaklar üzerinde olmadığının ve devlet bankası da değilse her dönemde çok rahat olamayabileceğinin hesaba katılması gerektiğini vurguladı. Türkiye'de bankacılık sektörünün küçük olduğunu belirten Özince, şunları kaydetti: "Diyorsunuz ki 'bu bankalar kredi vermiyor', ne versin zaten küçük.

Bankacılık sektörünü Gayri Safi Milli Hasıla'ya (GSMH) oranı örneğin Macaristan'da yüzde 136'sı kadar, Bulgaristan'da yüzde 112'si kadar, Portekiz'de 3 katı, bizde 0,88'i kadar. Komünist olanlar dahil bu kadar düşük bir seviye AB'de yok. Portekiz, İspanya, Hollanda, Danimarka bunların hepsi bizden fazla.  Sektör küçük kaynak yok. Sektörün büyüklüğünün ekonomiye oranına bakıyorum, yani sandalın motoru ne kadar? Taşıyabilir mi? Taşıyamaz mı? Yani olup da verilmeyen yok. Ama biz diyoruz ki; birincisi bu bankacılık sektörünü büyütelim, ikincisi özel sektör kullansın bu kaynakları. Devlet giderek ayağını çeksin, çekmekte de. Devlet borçlanması azaldıkça kredi kaynakları tamamen ekonomide aktif rol oynayacak.

Yani dominat rol oynanması özel sektörün işi. Bankaların kaynağı mevduat ama mevduat yok ki. 3 aylık mevduat yatıran yok. yani mevduattan hareket edersen, bu memlekette kredi vermenin imkanı yok. Allah'tan yurt dışından daha uzun vadeli kaynak alabiliyoruz. Ama yurt dışından aldığımız kaynakla tüketici finansmanı yapmak mümkün değil, üretici finansmanı yapmak da mümkün değil."

-KRİZ DÖNEMİ VE SONRASI-

Özince, kriz dönemi ve sonrasına değinirken de, kriz döneminde alınan olağanüstü önlemlerin ardından dünya ekonomisinin 2010 yılında nispeten güçlü bir büyüme kaydettiği bildirdi.

IMF, dünya ekonomisinin 2010 yılında yüzde 4,8, 2011 yılında yüzde 4,2 büyüyeceğini tahmin ettiğini belirten Özince, "Türkiye ekonomisi, yılın ilk dokuz ayında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 8,9 büyümüştür. Sanayi üretimi endeksi, kriz öncesi seviyenin üzerine çıkmıştır. Kapasite kullanım oranındaki artış eğilimi de devam etmektedir" dedi.

Türkiye ekonomisinin büyüme potansiyelinin gelişmekte olan Avrupa ülkelerinin üzerinde olduğunu belirten Özince, Türkiye ekonomisi ve kamu bütçesine de dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Özelleştirme gelirlerine ilişkin öngörüler paralelinde Merkezi Yönetim bütçe açığının 2011, 2012 ve 2013 yıllarında sırasıyla yüzde 2,8, yüzde 2,4 ve yüzde 1,6 seviyesine gerileyeceği tahmin edilmektedir. 2009 yılında yüzde 45,5 düzeyinde gerçekleşen AB tanımlı borç stokunun ise, 2013 yılı itibarıyla yüzde 36,8 düzeyine gerileyeceği tahmin edilmektedir.

Enflasyona gelince; kasım ayında TÜFE'deki gerileme belirginleşmiş ve yıllık enflasyon yüzde 7,3 ile 2010 yılı içerisindeki en düşük seviyesinde gerçekleşmiştir. Enflasyonu artık unutuyoruz." Özince, global krize rağmen, Türk bankacılık sektörünün şube ve çalışan sayısının arttığını ifade ederek, bu konuda şube başına alınan yıllık 50 bin TL'lik ödemeden yakındı.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin konuyu değerlendirmesi gerektiğini vurgulayan Özince, "Küçük bir şube de açsanız, 50 bin TL ödüyorsunuz. Yani ödediğiniz kira bedelini ikiye katlayın. Oysa, bu sektör büyümeye katkı sağlıyor, istihdam yaratıyor" dedi.

Özince, 2011 yılı beklentilerine değinirken, 2010'da yüzde 7,5 olan büyümenin 2011'de yüzde 5 olacağının, real faizlerin 2,3'ten 3,2'ye gibi bir miktar yükseleceğinin tahmin edildiğini kaydetti.

Konferansı, Adana Valisi İlhan Atış, sanayici ve işadamlarıyla diğer davetliler dinledi.