İşte en yeni 'Üç büyükler'
Lig tarihi boyunca 'Üç büyükler' namlı Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray, zirveden bu denli kopuk bir sezon yaşamamıştı. Geride kalan 12 hafta sonunda 'İlk üç'te üç Anadolu ekibi var, dördüncü sırayı ise İstanbul BB alıyor.
Lig tarihi boyunca 'Üç büyükler' namlı Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray, zirveden bu denli kopuk bir sezon yaşamamıştı. Geride kalan 12 hafta sonunda 'İlk üç'te üç Anadolu ekibi var, dördüncü sırayı ise İstanbul BB alıyor.
27 Ekim tarihli Radikal’in spor sayfalarında -ki dokuzuncu hafta sonrasıydı yer alan ‘Kesintisiz devrim’ başlıklı haberimizde, geçen sezon Bursaspor’la başlayan Anadolu futbolunun şahlanışının bu sezon da sürüp sürmeyeceğinin en önemli gündem maddesi olduğuna işaret etmiş ve bu sezon Yeşil-Beyazlı takıma Trabzonspor ve Kayserispor gibi iki önemli temsilcinin de eklendiğini vurgulamıştık.
Gün itibarıyla bu sezon 12 hafta geride kalmış durumda ve tabloda bir değişiklik yok. Hâlâ zirvede, üç Anadolu temsilcisi var. Ve işin asıl ilginç tarafı, dördüncü sırada İstanbul’un bir temsilcisi bulunuyor ama bu takım, ‘Üç büyükler’ namıyla bilinen Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’dan biri değil. Turuncu-Lacivertli bu ekip, lige çıktığından beri aynı teknik adamla yani Abdullah Avcı’yla yola devam eden İstanbul BB.
Meselenin asıl öznesi konumundaki ‘Üç büyükler’e gelince.. ‘Kanarya, Kartal ve Aslan’ üçlüsünden Sarı-Lacivert olanı, biraz daha önde. En azından zirvedeki Tarabzonpor’a olan ‘yakınlığı’ sekiz puan. Siyah-Beyazlı büyük, liderlik koltuğundan dokuz puan, Sarı-Kırmızılı bir diğer büyük ise tam 13 puan uzaklıkta seyrediyor. Bu tablo elbetteki ülke sathında milyonlarca taraftarı bulunan bu üç camiayı hem endişeye sürüklüyor hem de bu takımlar üzerinden her daim satış yapmaya alışkın (spor) basının(ın) bir anlamda ağzını sulandırıyor. Çünkü malum bizde şiar bellidir: Ne kadar kaos, o kadar tiraj…
Aslında ‘İstanbullu üç büyükler’in problemlerinde adres çok belli: Yönetimler! Yanlış kadro tercihleri, günü kurtarma hamleleri, her zaman faturayı teknik direktöre keserek, günü kurtarma çabaları, başarısızlıkta suçu federasyona, hakemlere ve dahi bilumum dış güçlere bağlama gerekçeleriyle, bilinen klişeleri sunarlar hep.
Peki ama sahnenin ‘yeni’ aktörleri için neler söylenebilir? Anadolu’dan yükselen ‘Üç büyükler’in başarısını nasıl açıklamalı? İşte asıl mesele burada yatıyor.
Bugünkü tabloda zirvenin en üst sırasında yer alan ve İstanbul’un üç büyüğünün yanı sıra Bursaspor’u da mağlup eden Trabzonspor, malum olduğu üzere futbolumuzun ‘Dördüncü büyüğü’ unvanının da sahibi. Lig tarihimizde şampiyonluğu ilk kez İstanbul dışına taşıyan camia onlar. Üstelik Karadeniz ekibi bu başarıyı tam altı kez tekrarladı. Ama tam 26 yıldır da şampiyonluktan uzaktılar. Dolayısıyla Bordo-Mavililer, aslında geçmişini arayan bir takım görüntüsünü çiziyor ve bu sezon, bu arayışın sonuçlanması yolunda bir hayli aşama kaydetti.
Kayseri’nin ‘Sağlam’ çıkışı
Puan cetvelinde ikinci sırada yer alan ve cuma gecesi deplasmanda Konyaspor’u 1-0 yenerek, en azından bir günlüğüne liderlik koltuğunda oturan Kayserispor ise futbolumuzun en eski renklerinden. Sarı-Kırmızılı ekip inişli çıkışlı bir grafik izledi ve zaman zaman ‘İkinci Lig’in yolunu tuttu. Lakin Süper Lig’e yükselme serüveninin son aşamasında, önce artık Bursaspor’u çalıştıran Ertuğrul Sağlam’la ‘sağlam’ bir takım iskeletine kavuştu, ardından teknik direktörlük görevini devralan Tolunay Kafkas’la standardını korudu ve nihayetinde bu sezon takımın başına gelen eski Trabzonsporlu Şota Arveladze’yle de zirve yarışının ısrarlı takipçilerinden biri oldu.
Ligin üçüncü sırasında yer alan Bursaspor ise, geçen sezon ‘şampiyonluk’la taçlandırdığı başarısını, bu sezon da sürdürüyor ve 12 hafta boyunca zirvenin ya en tepesinde yer aldı. ya da çok yakınında konumlandı. Ertuğrul Sağlam’ın öğrencileri, bu hafta evinde Trabzonspor’a 2-0 yenilince liderlik koltuğundan dört puan uzaklıkta; üçüncü sırada yer aldı. Fakat ne olursa olsun, bu üç ekip 34 haftalık maratonun ‘üçte biri’nde gösterdikleri performansı, sezon sonuna taşıyacak bir görüntü veriyor. Tabii ki bunu zaman gösterecek ama ‘Anadolu üç büyükleri’nin geleceğe ait umutlarını yeşerten asıl veri, geride kalan hesaplaşmalarda ortaya koydukları performans.
Yedi maçta altı galibiyet
‘Anadolu üçlüsü’, 12 hafta boyunca ‘İstanbul’un üç büyükleri’yle oynadığı hiçbir maçı kaybetmedi. Trabzonspor, üç randevudan da galip ayrılırken, Kayserispor iki maç oynadı ve bu iki randevudan da mutlu ayrıldı. Bursaspor ise iki maçta bir galibiyet, bir de beraberlik aldı. Yani ortada yedi maç var ve Anadolu’nun hanesinde altı galibiyet ve bir beraberlik yazıyor. Bu arada lider Trabzonspor, ‘yakın takipçileri’yle oynadığı iki maçtan birini kazandı, diğerinde ise berabere kaldı.
Toparlarsak, ‘Üç İstanbullu’nun yaşadığı kriz, umarız futbolumuz için hayırlı sonuçlara vesile olur. Malum futbol adaletli bir oyundur; bu teorik saptamanın kâğıt üzerinde kalmaması için şampiyonluğun ve Avrupa kapılarının daha farklı takımlara dağıldığı bir lig düzeni gerekiyor. Ukalalık yapmak istemem ama bu aşamada basının da artık ‘Ezberlerin bozulmasında’ kendi rolünü benimsemesi ve yeni oluşumları çözecek yazar-çizer kadrolarını içinde daha çok barındırmasına yönelik hamlelere soyunması kişisel bir beklentinin dışında mesleki bir borçtur.
27 Ekim tarihli Radikal’in spor sayfalarında -ki dokuzuncu hafta sonrasıydı yer alan ‘Kesintisiz devrim’ başlıklı haberimizde, geçen sezon Bursaspor’la başlayan Anadolu futbolunun şahlanışının bu sezon da sürüp sürmeyeceğinin en önemli gündem maddesi olduğuna işaret etmiş ve bu sezon Yeşil-Beyazlı takıma Trabzonspor ve Kayserispor gibi iki önemli temsilcinin de eklendiğini vurgulamıştık.
Gün itibarıyla bu sezon 12 hafta geride kalmış durumda ve tabloda bir değişiklik yok. Hâlâ zirvede, üç Anadolu temsilcisi var. Ve işin asıl ilginç tarafı, dördüncü sırada İstanbul’un bir temsilcisi bulunuyor ama bu takım, ‘Üç büyükler’ namıyla bilinen Fenerbahçe, Beşiktaş ve Galatasaray’dan biri değil. Turuncu-Lacivertli bu ekip, lige çıktığından beri aynı teknik adamla yani Abdullah Avcı’yla yola devam eden İstanbul BB.
Meselenin asıl öznesi konumundaki ‘Üç büyükler’e gelince.. ‘Kanarya, Kartal ve Aslan’ üçlüsünden Sarı-Lacivert olanı, biraz daha önde. En azından zirvedeki Tarabzonpor’a olan ‘yakınlığı’ sekiz puan. Siyah-Beyazlı büyük, liderlik koltuğundan dokuz puan, Sarı-Kırmızılı bir diğer büyük ise tam 13 puan uzaklıkta seyrediyor. Bu tablo elbetteki ülke sathında milyonlarca taraftarı bulunan bu üç camiayı hem endişeye sürüklüyor hem de bu takımlar üzerinden her daim satış yapmaya alışkın (spor) basının(ın) bir anlamda ağzını sulandırıyor. Çünkü malum bizde şiar bellidir: Ne kadar kaos, o kadar tiraj…
Aslında ‘İstanbullu üç büyükler’in problemlerinde adres çok belli: Yönetimler! Yanlış kadro tercihleri, günü kurtarma hamleleri, her zaman faturayı teknik direktöre keserek, günü kurtarma çabaları, başarısızlıkta suçu federasyona, hakemlere ve dahi bilumum dış güçlere bağlama gerekçeleriyle, bilinen klişeleri sunarlar hep.
Peki ama sahnenin ‘yeni’ aktörleri için neler söylenebilir? Anadolu’dan yükselen ‘Üç büyükler’in başarısını nasıl açıklamalı? İşte asıl mesele burada yatıyor.
Bugünkü tabloda zirvenin en üst sırasında yer alan ve İstanbul’un üç büyüğünün yanı sıra Bursaspor’u da mağlup eden Trabzonspor, malum olduğu üzere futbolumuzun ‘Dördüncü büyüğü’ unvanının da sahibi. Lig tarihimizde şampiyonluğu ilk kez İstanbul dışına taşıyan camia onlar. Üstelik Karadeniz ekibi bu başarıyı tam altı kez tekrarladı. Ama tam 26 yıldır da şampiyonluktan uzaktılar. Dolayısıyla Bordo-Mavililer, aslında geçmişini arayan bir takım görüntüsünü çiziyor ve bu sezon, bu arayışın sonuçlanması yolunda bir hayli aşama kaydetti.
Kayseri’nin ‘Sağlam’ çıkışı
Puan cetvelinde ikinci sırada yer alan ve cuma gecesi deplasmanda Konyaspor’u 1-0 yenerek, en azından bir günlüğüne liderlik koltuğunda oturan Kayserispor ise futbolumuzun en eski renklerinden. Sarı-Kırmızılı ekip inişli çıkışlı bir grafik izledi ve zaman zaman ‘İkinci Lig’in yolunu tuttu. Lakin Süper Lig’e yükselme serüveninin son aşamasında, önce artık Bursaspor’u çalıştıran Ertuğrul Sağlam’la ‘sağlam’ bir takım iskeletine kavuştu, ardından teknik direktörlük görevini devralan Tolunay Kafkas’la standardını korudu ve nihayetinde bu sezon takımın başına gelen eski Trabzonsporlu Şota Arveladze’yle de zirve yarışının ısrarlı takipçilerinden biri oldu.
Ligin üçüncü sırasında yer alan Bursaspor ise, geçen sezon ‘şampiyonluk’la taçlandırdığı başarısını, bu sezon da sürdürüyor ve 12 hafta boyunca zirvenin ya en tepesinde yer aldı. ya da çok yakınında konumlandı. Ertuğrul Sağlam’ın öğrencileri, bu hafta evinde Trabzonspor’a 2-0 yenilince liderlik koltuğundan dört puan uzaklıkta; üçüncü sırada yer aldı. Fakat ne olursa olsun, bu üç ekip 34 haftalık maratonun ‘üçte biri’nde gösterdikleri performansı, sezon sonuna taşıyacak bir görüntü veriyor. Tabii ki bunu zaman gösterecek ama ‘Anadolu üç büyükleri’nin geleceğe ait umutlarını yeşerten asıl veri, geride kalan hesaplaşmalarda ortaya koydukları performans.
Yedi maçta altı galibiyet
‘Anadolu üçlüsü’, 12 hafta boyunca ‘İstanbul’un üç büyükleri’yle oynadığı hiçbir maçı kaybetmedi. Trabzonspor, üç randevudan da galip ayrılırken, Kayserispor iki maç oynadı ve bu iki randevudan da mutlu ayrıldı. Bursaspor ise iki maçta bir galibiyet, bir de beraberlik aldı. Yani ortada yedi maç var ve Anadolu’nun hanesinde altı galibiyet ve bir beraberlik yazıyor. Bu arada lider Trabzonspor, ‘yakın takipçileri’yle oynadığı iki maçtan birini kazandı, diğerinde ise berabere kaldı.
Toparlarsak, ‘Üç İstanbullu’nun yaşadığı kriz, umarız futbolumuz için hayırlı sonuçlara vesile olur. Malum futbol adaletli bir oyundur; bu teorik saptamanın kâğıt üzerinde kalmaması için şampiyonluğun ve Avrupa kapılarının daha farklı takımlara dağıldığı bir lig düzeni gerekiyor. Ukalalık yapmak istemem ama bu aşamada basının da artık ‘Ezberlerin bozulmasında’ kendi rolünü benimsemesi ve yeni oluşumları çözecek yazar-çizer kadrolarını içinde daha çok barındırmasına yönelik hamlelere soyunması kişisel bir beklentinin dışında mesleki bir borçtur.
