Merkez'in şapkadan çıkardığı tavşan

Merkez Bankası'nın (TCMB) açıkladığı yeni döviz alım sistemine ilişkin kararını...


Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı yeni döviz alım sistemine ilişkin kararını dün bu köşede açıklamaya çalıştım. Bugün sıra bu kararın kur açısından ima ettiklerine geldi. Her şeyden önce, istenilirse, yeni sistemin döviz piyasasına sürpriz sayılabilecek müdahaleler yapmak olanağı verdiğinin altını çizmek gerekiyor.
Bunu daha iyi görebilmek için sürpriz (döviz piyasasına önceden haber vermeden yapılan) müdahalelerin nasıl yapıldığına kısaca bakmak gerekiyor. Bu yöntemde, müdahale, ancak yapılıyorken döviz piyasasındakiler tarafından anlaşılabilir. Hatta bazılarınca anlaşılmama ihtimaline karşın, merkez bankaları müdahale ettiklerine dair eşzamanlı basın açıklamaları geçebilirler.
Bizdeki sistem kabaca şöyle çalışıyor: Döviz piyasasında işlem yapan bankalar, piyasanın açık olduğu zaman dilimi içinde kaç liradan dolar alıp, kaç liradan satacaklarını belirtiyorlar. Bu alım ve satım fiyatları sabit bir miktar için geçerli. Buna mesela beş milyon dolar diyelim.  Bunlar bir ekranda fiyata göre sıralanmış olarak tüm bankalar ve TCMB tarafından görülüyor.
TCMB müdahaleye karar verdiğinde, eğer bu müdahale döviz alımı müdahalesi ise, (kayda alınan konuşmayla) telefonu kaldırıyor ve döviz satan bankalar arasında o anda en düşük kurdan döviz satacağını ilan etmiş bankaya “TCMB’ye beş milyon dolar sattınız” diyor. Bu işlemi bir kişi yapmıyor. Bununla görevli bir ekip var. Bir ikinci kişi de birkaç saniye farkıyla, listede en ucuz ikinci satış teklifinde bulunan bankaya aynı emri gönderiyor.
Aynı anda da ajanslara ‘TCMB’nin döviz piyasasına müdahale ettiği haberi’ geçiliyor. Bu haber geçilmese bile önlerindeki ekrandaki ani hareketlerden (emri alan bankanın teklifi ekranda ortadan kalktığından) bankalar bir şeylerin döndüğünü anlıyor ve eğer ucuz fiyattan döviz satmak istemiyorlarsa ‘ekrandan kaçışıyorlar’, ya da fiyatlarını yukarıya çekiyorlar. Dolayısıyla müdahale sürecinde kur yukarıya çıkıyor. Müdahale döviz satmak şeklindeyse, bunun tersi gerçekleşiyor.
Safa yakın biçimde dalgalı döviz kuru rejimi uygulayan merkez bankaları bu tür müdahalelerden pek hazzetmiyorlar. Birkaç nedenle: Birincisi, bu tür müdahalelerin, o merkez bankasının kuru belli bir düzeyde tutmak istediği sinyalini vermesi olasılığı yüksek. Bu da dalgalı kur rejimi uyguladığını iddia eden bir merkez bankası açısından kredibilite kaybı demek. ‘Öyle söylüyorsun, ama tersini yapıyorsun’, eleştirisi sevimli değil.
İkincisi, müdahale sırasında döviz kuru değişse bile, bu değişiklik kalıcı olmayabiliyor. Mesela yurtiçine kuvvetli döviz girişlerinin olduğu bir dönemde, bu yolla döviz satın alınınca, kurdaki yükselmenin ertesi gün ortadan kalkma olasılığı bile var.
Üçüncüsü, döviz satın aldığınız zaman piyasaya yerli para sürmüş oluyorsunuz. Piyasaya çıkan bu para ileride enflasyon yaratma ihtimali açısından merkez bankalarını rahatsız edebilir. Bu ihtimali ortadan kaldırmak için bu sefer elinizdeki tahvilleri bankalara satıp o liraları piyasadan çekmeniz gerekiyor. Çok büyük ihtimalle sattığınız tahvillerin getirisi, müdahale sonrası size geçen dövizlerle alacağınız yabancı tahvillerin getirisinden fazla. Varlık kalitesi düşüyor.
Daha önemlisi piyasadan para çekme işlemi sonucunda, böyle bir operasyonun yapılmadığı duruma kıyasla faiz haddi daha yüksek düzeyde gerçekleşiyor. Oysa döviz piyasasına alım yönünde müdahale etmenizin bir nedeni kurun düşüklüğü ise, bu düşüklüğün arkasındaki nedeni ortadan kaldırmamış, aksine güçlendirmiş oluyorsunuz (yüksek faiz-yurtiçine sermaye girişi-düşük kur).
TCMB’nin son kararı mevcut kur rejimini, istenilirse bu tür müdahaleci bir sisteme yaklaştırabilir. TCMB’nin böyle bir niyetinin olduğunu sanmıyorum, ama açıklanan yeni sistemdeki esneklikler bu ihtimali yaratıyor. Özellikle ilave döviz alım miktarının ne kadar olacağının haftanın başında belli olması, haftanın ilk günü döviz piyasası açısından önemli bir belirsizlik doğuruyor.
Döviz piyasasına çok seyrek müdahalenin yapıldığı bir sistemde, günlük müdahale olasılığı düşük bir olasılıktı. Oysa şimdi her pazartesi, o hafta için üstelik yüklü miktarda müdahale yapılma olasılığı olduğu bilinecek. Bunun hakkında ancak pazartesi günü bilgi sahibi olunacak. Bu bilgi de belirsizliği ortadan kaldırmayacak. Çünkü haftanın kalan günlerinde açıklanan miktarın ne kadarının alınacağı pazartesinden bilinmeyecek.
Kararı ilk okuduğumda yorumum “kurun düzeyine etkisi olmaz” şeklindeydi. Ama şimdi biraz daha dikkatli okuyunca, uygulama agresif olursa etkili olabileceğini düşünüyorum. Sanıyorum TCMB şapkadan çok ilginç bir tavşan çıkardı. Bu tavşan nasıl ‘süslendiğine (uygulandığına)’ bağlı olarak ihracatçıların beğenisi kazanabilir.