Başbakan Erdoğan kongrede partililere hitap etti

AK Parti 3. Olağan Kongresi saat 10.00'da başlarken, yüzlerce polisin görev yaptığı kongreye Türkiye genelinden binlerce partili katıldı.

AK Parti 3. Olağan Kongresi’nde kürsüye çıkan Başbakan Erdoğan konuşmasını tamamladı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin dış politikasının bekle gör politikası olamayacağını belirterek, "Türkiye artık gündem belirleyen, gündeme ağırlığını koyan ülke konumuna yükselmiştir" dedi.
AK Parti 3. Olağan Kongresi'nde bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, uzun bir yola çıktıklarını, bu yolun meşakkatli ve zahmetli olduğunu ifade ederek, "İşte bu uzun yolu, bu zorlu, meşakkatli yolu, sabırla dirayetle, dayanışma içinde, en önemlisi de heyecan içinde, milletimizle el ele gönül gönüle yürüyeceğiz, yürümeye devam edeceğiz" dedi. AK Parti'den farklı beklentileri olanların, millete ve ülkeye hizmetin hedefleri olanların kendileri ile yollarını ayırmasını isteye Erdoğan, "Heyecanını, coşkusunu,
hizmet etme aşkını ve sevdasını yitirenler varsa, onlar kenara çekilsinler. Kendisini yorulmuş hissedenler varsa, biraz mola versinler" diye konuştu.
Türkiye'nin 7 yılda AK Parti'nin yeni solukla, dinamizmle, yeni ufuklarla çok büyük bir değişim, çok köklü değişim yaşadığın belirten Erdoğan, kendisini çok gezmekle suçlayan muhalefete de yanıt verdi. Erdoğan, "Bizi uçaktan inmemekle, çok gezmekle itham edenler, Türk dış politikasının artık yoğun gündemine ve yeni misyonuna dahi vakıf olamayacak kadar sürecin gerisinde kalmış durumdalar. Bak ben 81 vilayetin 81'ine de en az üçer kere gittim. Bazı illere yaklaşık 30 kez gitmişliğim var. Bununla
yetinmiyor, ülke ülke dolaşıyor, Kıbrıs'ı anlatıyorum, AB'yi anlatıyorum. Oradaki vatandaşlarımızın meselesini gündeme taşıyorum. Nice gittiğim şehirlerde 'Buraya gelen, halimizi hatırımızı soran ilk Türk başbakan sizsiniz' dediler. Üzülerek ifade etmek durumundayız. Maalesef bu acı durumu burada itiraf etmek durumundayım. 81 vilayetimiz içinde '10 yıl, 20 yıl aradan sonra ilk kez bir başbakan şehrimizi ziyaret ediyor' diyenler oldu. Meseleyi uçak meselesine, otobüs meselesine, harcırah meselesine kadar
düşürenler, başlarını iki elleri arasına alıp Ankara'dan neden çıkmadıklarının, çıkamadıklarının muhasebesini yapsınlar. 29 Mart seçimlerinin propaganda sürecinde, bizim teşviklerimiz sayesinde Sivas'ın ötesinde ancak birkaç ile gidip miting yapabildiler. Kusura bakmayın. Biz o siyasetçilerden değiliz" şeklinde konuştu.

"TÜRKİYE'NİN DIŞ POLİTİKASI BEKLE GÖR POLİTİKASI OLAMAZ"
Türkiye'nin dış politikasının bekle gör politikası olamayacağını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye artık gündem belirleyen, gündeme ağırlığını koyan ülke konumuna yükselmiştir" dedi. Konuşmasında Türkiye'nin dış politikasına da değinen Erdoğan, "Komşularla sıfır problem politikamız sayesinde yakın bölgemizde sorun alanlarını minimize ettik. Bu konuda gayretlerimiz çok kısa sürede meyvelerini vermeye başladı. Türkiye artık bölgesinin barış, huzur ve istikrar adresi haline geldi. Şimdi pasif komşuluk
ilişkisinden aktif dostluk ve işbirliği safhasına geçtik. Türkiye'nin bölgesinde ve dünyada düzen kurucu bir aktör haline gelmesi, artık bir tercih meselesi değil, tarihi bir zorunluluktur" ifadelerini kullandı.

FİLİSTİN SORUNU
Konuşmasında İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırıya da değinen Erdoğan, Gazze Şeridi'ndeki çatışmaları sona erdiren ateşkes ilanları ve Güvenlik Konseyi'nin 1860 sayılı kararının üzerinden 8 ay geçtiğini hatırlattı. Erdoğan, "Şarm-el Şeyh'te yapılan toplantının neticesi ne oldu? Orada Gazze'nin yeniden imarı için 4.5 milyar dolarlık taahhütte bulunmasının üzerinden 6 ay geçti. Ancak Gazze'deki insani trajedi halen devam ediyor. Gazze halkının yaraları sarılamadı. Şu anda Gazze'ye inşaat malzemelerinin
girişine dahi izin verilmiyor. İsrail'in talebi kadar Filistin halkının özgürlük ve barış talebi de meşrudur. Nükleer silahlar konusunda dünya kamuoyunu her ülkeye eşit davranmaya, adil davranmaya davet ediyoruz. Elbetteki İran'ın nükleer programını tartışalım, tartışıyoruz, ancak gelin aynı şekilde İsrail'in elindeki nükleer silahları da konuşalım, Gazze'ye atılan fosfor bombalarını da konuşalım. Aksi takdirde kamu vicdanı yara alacaktır, adalet duygusu yıpranacaktır. Başta Birleşmiş Milletler olmak
üzere uluslararası örgütlere güven azalacaktır" diye konuştu.

"ERMENİSTAN'LA ARAMIZDAKİ MESAFELERİ ÇÖZMEK İÇİN ADIMLAR ATTIK, ATIYORUZ"
Ermenistan açılımına da değinen Erdoğan, Türkiye'nin Ermenistan ile arasındaki sorunları çözmek için adımlar attığını ve atmaya devam edeceğini söyledi. Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Altını çizerek ifade ediyorum. Çözümsüzlüğün bir çözüm olarak dayatılmasını, çözümsüzlüğün bir dış politika aracı olarak kullanılmasını kabul edemeyiz. Çözümsüzlüğe terk edilmiş sorunlarla 21. yüzyılın güçlü ülkesi olmalıyız. Çözümsüzlüğü çözüm olarak gören anlayış artık miadını doldurmuştur. Eski politikaları devam ettirmek, geçmişin söylemlerini tekrar etmek artık gerçekçi değildir, doğru da değildir, sürdürülebilir de değildir. Türkiye'nin menfaati değişimdedir, milletimizin menfaati değişimdedir,
ülkemizin çıkarları değişimdedir. Değişime direnenler ne ülkemizin, ne milletimizin ne devletimizin menfaatlerini koruyamazlar. Güçlü bir ülkeye güçlü bir devlete yakışan, küçük meseleleri arkada bırakmak ve geleceğe odaklanmaktır."

KIBRIS SORUNU
Konuşmasında Kıbrıs konusuna da değinen Erdoğan şunları söyledi:
"Kıbrıs'ta kalıcı barışın temel parametreleri ortadadır. Çözüm Ada'daki iki tarafın eşitliğine ve Kıbrıs'taki iki ayrı halkın, iki demokrasinin ve iki devletin varlığına dayanacaktır. Uzlaşma bu zemin üzerinden sağlanacaktır. Kıbrıs Türklerinin uzun ve zahmetli bir mücadele sonucunda elde ettikleri kendi kendilerini yönetme hakkından, eşit statü ve eşit ortaklıktan vazgeçmeleri asla mümkün değildir. Kimseye minnet duygumuz yok. Kimseye muhtaç olduğumuz bir durum da yok. Bizim tüm olumlu çabalarımıza
rağmen bu kez de çözümsüzlük gibi bir durumla karşı karşıya kalınırsa, kimse Kuzey Kıbrıs Türk tarafından anlayış beklemesin. Kimse Türkiye'ye yeni taleplerle gelmesin. Bunun sorumluluğunu ne kendilerine, mensubu oldukları toplumlara ne de tarihe verebilirler. Biz Kıbrıs meselesinde çözüm için gayret sarf ederken birileri çıktı, 'Kıbrıs'ı satıyorlar' dedi. Bugün o söyledikleri sözün ağırlığı altında kaldılar. İftiraların, karalamaların altında kaldılar. 7 yıllık iktidarımızda Kıbrıs'ta satılan ne var?
KKTC daha ileri mi gitti, daha geri mi gitti? 7 yıl önce bizi topa tutanlar, bugün gelinen noktayı görünce acaba haksızlık etmişiz diyebiliyorlar mı? Aslında her meselede bunu yaptılar. Türkiye'nin hangi kronik sorununu gündeme getirsek ihanet gibi, hıyanet gibi, satmak, peşkeş çekmek gibi siyasi edebe asla sığmayacak bir üslup kullandılar. Şimdi size soruyorum Kıbrıs satıldı mı? Kıbrıs dün mü daha iyi şartlardaydı bugün mü? KKTC'nin itibarı, tanınmışlığı dün mü daha yüksekti bugün mü?"

TÜRKİYE'NİN AB'YE ÜYELİK SÜRECİ
Türkiye'nin AB sürecine de değinen Erdoğan, hükümet olarak AB'ye katılım sürecini kararlılıkla sürdüreceklerini vurguladı. Bakan düzeyinde bir başmüzakerecinin atanmasının bunun en somut göstergesi olduğunu kaydeden Erdoğan, "Biz bize düşeni fazlasıyla yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Eğer Avrupa bizim bu gayretimizi, bu iştiyakımızı görmemekte direnirse, önümüze yeni kurallar, yeni engeller çıkarmaya devam ederse bu kendi bilecekleri iştir. Ancak biz kendimiz için ülkemiz için milletimiz için
reformlarımızı devam edecek, standartlarımızı yükselteceğiz" dedi.