Baykal: Bir imza attık...
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Deniz Baykal,TBBM'de, partisinin grup toplantısında partililere ve milletvekillerine sesleniyor.
Yoğun bşir gündemle karşı karşıyayız. Biz de CHP olarak bütün sorunalar karşısında görevimizi yapmaya çalışıyoruz.Bu arada ülkenin gerçek gündemi olan ekonomi ile abaşlayacağız. Birbiri ardına endişe verici gelişmeler mevcuttur. Geçen hafta Türkiye'nin en önemli Anadolu Kaplanı olarak ni,telendiilen olaylarla jkarşı karşıya kaldık. Maalesef bir iş adamı hayata veda etti. Bu tesadüf değil 16 saygın iş adamı intihar etti.
Ekonom ik durumun iyi olmadığını, ailelerin iyi beslenemediğini biliyoruz. Ama iş farklı boyut oldu. Reel sektör olarak bildiğimiz üretim ihracat gerçekleştiren sıkıntı artık gizlenemez oldu. Bunu büyük üzüntü ile karşılıyorum. Bu yaşanmakta olan sıkıntının yansımasıdır.
Tarım çok büyük problemler içerisinde. İşsizlik resmi rakamlarla yüzde 50'nin üzerinde artırıldığına tanık oluyoruz. İşsizlik artıyor. tarımda bunalım ve çöküş yaşanıyor. Sanayi umut veren kıpırdanma noktasına getirilemedi. Krizin teğet geçtiği izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Her yeni rakam endişe nedeni oluyor. Sanayinin büyüme hızı geçen yılın Ağustos'una göre azaalmıştır. Bu yılın Temmuz ayında azalmıştır. Toplarlanmaya başladık diyoruz. Geriliyoruz. Krizin geride kaldığını gösteren veriler yok. Rakamlar krizin biraz dah açalkalanacağını gösteriyor. Üstelik bu vergi kolaylığına rağmen ortaya çıkmıştır.
Türkiye belki dünya içerisinde ekonomik büyüme ortamı açısından en büyük başarıyı 2001'in başında elde etmiştir. Doğru bir ekonomi politikasıyla sağlığın kazanıldığı görüldüğü dönemde iyi bir ekonomik ortamı bütün dünya kullanmıştır. Bugün iflas eden ülkelerin hepsi toparlandı ama Türkiye bu şansı kaybetti. 149 ülke içinde AKP iktidara gelmeden Türkiye diğer ülkeleri geride bırakmıştır. Büyüme işin temeli. 2002'de Türkiye 2002 krizi ile mücadele ederken bakmışlar, Türkiye en öndeki ülke peki 2007'de nereye 49.sıradan 100'e gerilemiş sonrasında ise gelişmede 148 ülkenin 136.'sı olan ülke olmuştur. Krizin lafı yokken sen 100'e düşmüşsün 2007 sonrasında da 136. sıraya düşmüşsün.
GSMH'sı en büyük ülkeler arasında Türkiye 20 ülkeden G 20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 2. ekonomi idi 2002'de. gene G20 dün yada kriz yok AKP var Türkiye'de 9. sıraya düşüyor. 2007 sonrasında ise 17. sıradayız. En hızlı daralan 3. ülkesiyiz...
AKP iktidarının kendi tarihindeki performansında ortaya bir başarı çıkıyor diyebilir miyiz? Arjantin, Çin, Hindistan vb atılım yaptığı dönem bu dönemdi.
Son derece müsait şartlarda ekonomi emanet edilmiş ama durum ortadadır. Geçmişte büyüme hızlarına bakıldığında büyüme hızı en yüzde 4,75'tir. Geri kalanına bakıldığında yüzde 4,58'dir. Bu vesile ile Türkiye'nin istikrarını sağlayan kuşaklara başta Atatürk olmak üzere şükranlarımı sunuyorum.
Ankara'nın başkent oluşunun yıldönümünü de kutluyorum. Küçük Anadolu kasabasından başkent çıkaran geçmişte bu işe imzayı atan Sayın İnönü'yü rahmetle anıyoruz...
Sosyal Güvenlik Yasası
İşsizlik ve yoksulluk en çok bu dönemde çıktı. AKP iktidarı bir süre önce SGK'da reform paketi getirdi. Emeklilere kalkınma payından yararlandırılması reddedilmişti. Emekli olanın pay talebi olamaz zihniyetini ortaya koydu. Bu hüküm doğrultusunda 1,83'lük artış öngörüldü. Bağkurluya 6 lira diğerlerine 5 lira olarak yansıdı.
Emekliye 1,83 şekere yüzde 5, sadece istanbul'da suya yüzde 8, huzur evlerine zam var. Elektriğe zam var ve akatyakıta her gün zam yapıldı. Bahsettiğimiz büyüme rakamları teorik tabloyu koymuyor hayatın gerçeklerini de koyuyor. AKP son zamanda hasta olmayı vergilendirmeye başladı. İnsanlar hastalığının bedelini devlete ödemek zorunda bırakılmıştır. Hastaysanız mutlaka doktora görünmek için para ödeyeceksiniz. Sağlığa katkı payı vereceksiniz. Halbuki bunlar bu yasa çıkarken ne demişti. Başbakan prim ödesin ödemesin tüm çocukların 18 yaşına kadar garantisi devletti. Sağlık Bakanı da aile hekimliğinde hizmetler ücretsizdir demişti. bugün böyle yarın da böyle olmaya devam edeceğiz., demişti.
Türkiye Ermenistan protokolu
Bu konu geçmnişte de bizim değerlendirip uyardığımız bir konu. Maalesef gizlilik içerisinde bir diplomasi götürüldü. Ermenistan görüşmelerimizde bunlar hazırlanmadı biz yazdık dendi. Önce paraf edildi. Sonra ilan edilmedi. Önce bunun hükümeti imzalaması gereği ortaya çıktı. Biz o zaman değerlendirmelerimizi söyledik. Sayın Elekdağ Sayın Öymen olayın iç yüzünü ortaya koydu.
İmza töreninde dikkat çeken MİNSK Grubu'nun denetiminde gerçekleşiyor. Yani MİNSK Grubu'nun nezaretinde yapılıyor. Peki MİNSK'in görevi ne? Azerbeycan ile Ermenistan arasında sorunların çözümlenmesi için uğraşan gruptur. Yani diyorum ki bu MİNSK grubu bu kapının açılmasına harcadığı enerjiyi, Ermenistan'ın işgal ettiği Karabağ topraklarına harcasaydı bu daha anlamlı olmaz mıydı? Yani sizler güçlü ülkelersiniz. Gelin barış için Ermenistan'ın işgalini bitirin neden demiyor bu MİNSK. Bu olay geröçek politika ile söylem farkını ortaya koymuştur.
Hükümet ne dedi evet ben bu sınırı açmayı taahhüt ediyorum dedi. Şimdi siyasi karar alma sürecinde yer alan siyasi irade, ben şu şartla sınırı açıyorum deyip imzayı atmıştır. Ama meclis demezse olmaz. İnandırıcı olmaktan uzak bir durum var. Sen dedin öbürleri der mi bilmiyorum gibi bir tablo olur mu? Yani biz imzaladık sıra meclisi ikna etmeye geldi.
Değerli arkadaşlarım imza sürecinde geciken bir durum var. Bu demek ki protokolde ön koşulsuz olduğu düşüncesiyle imza attığımı duyurmak istiyorum diyor. Ama büyük devletler bunu söyletmedi. Ortada samimiyet eksikliği var. Son anda krizlerle bir noktaya getirilmekte olduğumuz anlaşılıyor. Burada bir işgal olduğu ve bu işgalin Ermenistanca kabulüne dair bir bilgi dahi gelmiş değildir. Biz bunu konuşmadık diye imzanın ertesinde söylüyor.
2004 yılında katma protokolün Rum yönetimine yönelik işletileceğine dair yazılı taahhüt almıştılar. Biz o zaman imzalamayın hemen dönün demiştik Başbakan'a... İngiliz başkanı taahhütlerde bulunmuş merak etme demişlerdi. 3. oalrak Annan planına evet deyin dedikler. Rum yönetimi hayır dedi onlar AB'ye girdi biz giremedik.
Biz bu coğrafyada barışı ve kardeşliği destekliyoruz. Bu işlerin başında hiç şüphe yok ki, bu işgal en temel konudur. Elbette Türkiye sınırını açacaktır ama her şey paralel olacaktır. Herkesin güvencesi alınacaktır.
Azerbaycan bizim için fevkalede önemli bir ülkedir. Bu ülkenin çıkarı geri plana atılamaz. Azerbeycan'ı ve Türkiye Azerbaycan dostluğunu hep birlikte taşımayı sürüdüreceğiz.
MEKTUP KONUSU
Bir de mektup konusu var. Önce Kürt açılımı dediler sonra vazgeçin Demokratik Açılım dediler o da olmadı Milli Birlik Açılımı verdiler. Şimdi neden ad değiştiriyor. Türkiye'yi bölüyorsun işte. Etnik ayrımcılığı gündeme getirdiğinden dolayı bölüyorsun. Bu süreci isim değiştirerek örtbas edemezsin. ben asıl şuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu açılımla kim tatmin ediliyor ve bu açılımla ne yapılmak isteniyor. İstenen ne? Ortada ama istemek yetmez sen buna neyle ulaşacaksın.
İktidar diyor ki biz şehit vermeden enerji ve para harcamadan biz bu konuyu çözeri diye düşünüyor. 2 ayı aşkıjn süredir bir gelişme sağlanamadı. Hangi yöntemle hangi çözümle yapacaksın. Söyle bana belki beraber çözeriz. Eğer çözümü bölgede arıyorsan sıkıntının ihtiyacın yaşayanın sorunna bajkacaksın sonra karar vereceksin. Erğer Türk milletini ayrıştıralım ben bir ayrışma peşindeyim diyorsa, tamam ama bu insanlar ne istiyorlar? Bu insanlar iş istiyorlar iş. Bunun için eğitim istiyorlar, iş istiyorlar. o insanlar her kesimin sahip olduğu saygınlığa sahip olmak istiyorlar.
Eğer iktidar bölgenin gerçek anlamda bir dışlanmışlıktan kurtarmış olmaya önem veriyorsa, bu durum farklıdır; ama bırak bunları ayrışma sağla diyorsa ve böyle diyen çevrelerle bir uyum uzlaşma arıyorsa , yapması gereken o zaman az önce sayılanları değil, onları o bölgeden koparmak isteyenlerin taleplerini dikkate alır.
İktidar bilerek bilmeyerek yanlış kıble seçmniştir. Açılımı PKK'ye değil, o bölge halkına yap. Teröristlerle uzalaşarak onların istediklerini karşılayarak açılım yaparsan bu ne terörü sona erdirir ne de sorunu çözer. Bu orada sorunun daha da büyümesine ve terörün o bölgenin temsilcisi olacağını görürsün. Böylece sen teröre prim vermiş olursun .
Bu açılımda Anayasa Değişikliği varsa biz bu süreçte Anayasa'yı değiştirmeyi de göze alıyoruz demektir. Anayasa değişikliği uzun süredir de gündemde. Biz bunu kabul ediyoruz ama uzun dönemde konuşalım ne demek? Türkiye'de terörün temel hedefi nedir? Anaayasal, siyasal, hukuksal ayrışmanın yolunu bulmak.
İçişleri Bakanı çıktı "Anayasa Değişikliği gündemde değil" dedi. Anayasa değişikliği bölgenin inanının talebi değildir. Bunun isteyeni terör çevrelerine yeşil ışık yakmaktır. Hiç kuşku yoktur ki bu açılımın ardında PKK yı aayanlar haklı olacaklardır.
Bunlar açılımın içyüzünü ortaya koymuştur. Şimdi söylersem olmaz. Kazanı yavaş yavaş kaynatalım kurba farkında olmasın. Yani bir sen mi akıllısın? Sen planlayacaksın yürüyeceksin kimse ses çıkarmayacak. CHP bunun için var.
Başbakan mektubu gönderdi. Biz bunu aldılk. Bu sorunun İmralı ve Kandilli'nin kafasına göre değil bölge için ne yapılması gerekiyorsa bunu ifade ettik Elbette gelebilirsin seni ağırlarız dedik. Zannetmeki kafandakini bilmiyoruz. Zannetme ki seni yönelendireni bilmiyoruz. Gel bu defa yüz yüze anlatalım. Bu önemli bir konuşma.
Öcalan avukatlarıyla açıklama yaptı. Bu iş Atatürk'ün yaptığı işle eşdeğerdir, dedi. Düşünce oydu ve doğruydu. Bu milli devletin iflas ettirilmesine yönelikti. Sn bunları bile bile diyorsun ki, gel görüşelim... Bu görüşme önemlidir. Tarihi bir görüşme olacak. Bizim düşüncemizin arkasında çok ciddi bekleyişe sahip millet var. Ama milletin de bu toplantıda ne söylendiğini bilme hakkı vardır.
Milletin bu görüşmenin içeriğini bilmeye hakkı vardır. Ben Başbakanı bekliyorum. Halkımız bunu o zaman olmasa bile daha sonra değerlendirilmelidir.
Böyle bir buluşmanın ne gibi kaygılara yol açtığı ortadadır. Sayın Başbakan düşüncelerin milletçe öğrenilmesinden neden kaçıyor.
Biz 30 yıl önce rapor yazdık. Her kelimesi arkasında kapı gibi durduğumuz bir rapordur. Başbakan düşüncelerin millet tarafından bilinmesi gerekmektedir. Bu konuda görüşmekten çekinmediğini düşünüyorum. Biz soruları soracağız millet de görecek. Sen İmralı haritasını hadi saklıyorsun neden kendininkini de saklıyorsun. Biz milletten aldığımız güçle yolumuza devam edeceğiz.
Ayrıntılar devam edecek...
Ekonom ik durumun iyi olmadığını, ailelerin iyi beslenemediğini biliyoruz. Ama iş farklı boyut oldu. Reel sektör olarak bildiğimiz üretim ihracat gerçekleştiren sıkıntı artık gizlenemez oldu. Bunu büyük üzüntü ile karşılıyorum. Bu yaşanmakta olan sıkıntının yansımasıdır.
Tarım çok büyük problemler içerisinde. İşsizlik resmi rakamlarla yüzde 50'nin üzerinde artırıldığına tanık oluyoruz. İşsizlik artıyor. tarımda bunalım ve çöküş yaşanıyor. Sanayi umut veren kıpırdanma noktasına getirilemedi. Krizin teğet geçtiği izlenimi yaratılmaya çalışılıyor. Her yeni rakam endişe nedeni oluyor. Sanayinin büyüme hızı geçen yılın Ağustos'una göre azaalmıştır. Bu yılın Temmuz ayında azalmıştır. Toplarlanmaya başladık diyoruz. Geriliyoruz. Krizin geride kaldığını gösteren veriler yok. Rakamlar krizin biraz dah açalkalanacağını gösteriyor. Üstelik bu vergi kolaylığına rağmen ortaya çıkmıştır.
Türkiye belki dünya içerisinde ekonomik büyüme ortamı açısından en büyük başarıyı 2001'in başında elde etmiştir. Doğru bir ekonomi politikasıyla sağlığın kazanıldığı görüldüğü dönemde iyi bir ekonomik ortamı bütün dünya kullanmıştır. Bugün iflas eden ülkelerin hepsi toparlandı ama Türkiye bu şansı kaybetti. 149 ülke içinde AKP iktidara gelmeden Türkiye diğer ülkeleri geride bırakmıştır. Büyüme işin temeli. 2002'de Türkiye 2002 krizi ile mücadele ederken bakmışlar, Türkiye en öndeki ülke peki 2007'de nereye 49.sıradan 100'e gerilemiş sonrasında ise gelişmede 148 ülkenin 136.'sı olan ülke olmuştur. Krizin lafı yokken sen 100'e düşmüşsün 2007 sonrasında da 136. sıraya düşmüşsün.
GSMH'sı en büyük ülkeler arasında Türkiye 20 ülkeden G 20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen 2. ekonomi idi 2002'de. gene G20 dün yada kriz yok AKP var Türkiye'de 9. sıraya düşüyor. 2007 sonrasında ise 17. sıradayız. En hızlı daralan 3. ülkesiyiz...
AKP iktidarının kendi tarihindeki performansında ortaya bir başarı çıkıyor diyebilir miyiz? Arjantin, Çin, Hindistan vb atılım yaptığı dönem bu dönemdi.
Son derece müsait şartlarda ekonomi emanet edilmiş ama durum ortadadır. Geçmişte büyüme hızlarına bakıldığında büyüme hızı en yüzde 4,75'tir. Geri kalanına bakıldığında yüzde 4,58'dir. Bu vesile ile Türkiye'nin istikrarını sağlayan kuşaklara başta Atatürk olmak üzere şükranlarımı sunuyorum.
Ankara'nın başkent oluşunun yıldönümünü de kutluyorum. Küçük Anadolu kasabasından başkent çıkaran geçmişte bu işe imzayı atan Sayın İnönü'yü rahmetle anıyoruz...
Sosyal Güvenlik Yasası
İşsizlik ve yoksulluk en çok bu dönemde çıktı. AKP iktidarı bir süre önce SGK'da reform paketi getirdi. Emeklilere kalkınma payından yararlandırılması reddedilmişti. Emekli olanın pay talebi olamaz zihniyetini ortaya koydu. Bu hüküm doğrultusunda 1,83'lük artış öngörüldü. Bağkurluya 6 lira diğerlerine 5 lira olarak yansıdı.
Emekliye 1,83 şekere yüzde 5, sadece istanbul'da suya yüzde 8, huzur evlerine zam var. Elektriğe zam var ve akatyakıta her gün zam yapıldı. Bahsettiğimiz büyüme rakamları teorik tabloyu koymuyor hayatın gerçeklerini de koyuyor. AKP son zamanda hasta olmayı vergilendirmeye başladı. İnsanlar hastalığının bedelini devlete ödemek zorunda bırakılmıştır. Hastaysanız mutlaka doktora görünmek için para ödeyeceksiniz. Sağlığa katkı payı vereceksiniz. Halbuki bunlar bu yasa çıkarken ne demişti. Başbakan prim ödesin ödemesin tüm çocukların 18 yaşına kadar garantisi devletti. Sağlık Bakanı da aile hekimliğinde hizmetler ücretsizdir demişti. bugün böyle yarın da böyle olmaya devam edeceğiz., demişti.
Türkiye Ermenistan protokolu
Bu konu geçmnişte de bizim değerlendirip uyardığımız bir konu. Maalesef gizlilik içerisinde bir diplomasi götürüldü. Ermenistan görüşmelerimizde bunlar hazırlanmadı biz yazdık dendi. Önce paraf edildi. Sonra ilan edilmedi. Önce bunun hükümeti imzalaması gereği ortaya çıktı. Biz o zaman değerlendirmelerimizi söyledik. Sayın Elekdağ Sayın Öymen olayın iç yüzünü ortaya koydu.
İmza töreninde dikkat çeken MİNSK Grubu'nun denetiminde gerçekleşiyor. Yani MİNSK Grubu'nun nezaretinde yapılıyor. Peki MİNSK'in görevi ne? Azerbeycan ile Ermenistan arasında sorunların çözümlenmesi için uğraşan gruptur. Yani diyorum ki bu MİNSK grubu bu kapının açılmasına harcadığı enerjiyi, Ermenistan'ın işgal ettiği Karabağ topraklarına harcasaydı bu daha anlamlı olmaz mıydı? Yani sizler güçlü ülkelersiniz. Gelin barış için Ermenistan'ın işgalini bitirin neden demiyor bu MİNSK. Bu olay geröçek politika ile söylem farkını ortaya koymuştur.
Hükümet ne dedi evet ben bu sınırı açmayı taahhüt ediyorum dedi. Şimdi siyasi karar alma sürecinde yer alan siyasi irade, ben şu şartla sınırı açıyorum deyip imzayı atmıştır. Ama meclis demezse olmaz. İnandırıcı olmaktan uzak bir durum var. Sen dedin öbürleri der mi bilmiyorum gibi bir tablo olur mu? Yani biz imzaladık sıra meclisi ikna etmeye geldi.
Değerli arkadaşlarım imza sürecinde geciken bir durum var. Bu demek ki protokolde ön koşulsuz olduğu düşüncesiyle imza attığımı duyurmak istiyorum diyor. Ama büyük devletler bunu söyletmedi. Ortada samimiyet eksikliği var. Son anda krizlerle bir noktaya getirilmekte olduğumuz anlaşılıyor. Burada bir işgal olduğu ve bu işgalin Ermenistanca kabulüne dair bir bilgi dahi gelmiş değildir. Biz bunu konuşmadık diye imzanın ertesinde söylüyor.
2004 yılında katma protokolün Rum yönetimine yönelik işletileceğine dair yazılı taahhüt almıştılar. Biz o zaman imzalamayın hemen dönün demiştik Başbakan'a... İngiliz başkanı taahhütlerde bulunmuş merak etme demişlerdi. 3. oalrak Annan planına evet deyin dedikler. Rum yönetimi hayır dedi onlar AB'ye girdi biz giremedik.
Biz bu coğrafyada barışı ve kardeşliği destekliyoruz. Bu işlerin başında hiç şüphe yok ki, bu işgal en temel konudur. Elbette Türkiye sınırını açacaktır ama her şey paralel olacaktır. Herkesin güvencesi alınacaktır.
Azerbaycan bizim için fevkalede önemli bir ülkedir. Bu ülkenin çıkarı geri plana atılamaz. Azerbeycan'ı ve Türkiye Azerbaycan dostluğunu hep birlikte taşımayı sürüdüreceğiz.
MEKTUP KONUSU
Bir de mektup konusu var. Önce Kürt açılımı dediler sonra vazgeçin Demokratik Açılım dediler o da olmadı Milli Birlik Açılımı verdiler. Şimdi neden ad değiştiriyor. Türkiye'yi bölüyorsun işte. Etnik ayrımcılığı gündeme getirdiğinden dolayı bölüyorsun. Bu süreci isim değiştirerek örtbas edemezsin. ben asıl şuna dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu açılımla kim tatmin ediliyor ve bu açılımla ne yapılmak isteniyor. İstenen ne? Ortada ama istemek yetmez sen buna neyle ulaşacaksın.
İktidar diyor ki biz şehit vermeden enerji ve para harcamadan biz bu konuyu çözeri diye düşünüyor. 2 ayı aşkıjn süredir bir gelişme sağlanamadı. Hangi yöntemle hangi çözümle yapacaksın. Söyle bana belki beraber çözeriz. Eğer çözümü bölgede arıyorsan sıkıntının ihtiyacın yaşayanın sorunna bajkacaksın sonra karar vereceksin. Erğer Türk milletini ayrıştıralım ben bir ayrışma peşindeyim diyorsa, tamam ama bu insanlar ne istiyorlar? Bu insanlar iş istiyorlar iş. Bunun için eğitim istiyorlar, iş istiyorlar. o insanlar her kesimin sahip olduğu saygınlığa sahip olmak istiyorlar.
Eğer iktidar bölgenin gerçek anlamda bir dışlanmışlıktan kurtarmış olmaya önem veriyorsa, bu durum farklıdır; ama bırak bunları ayrışma sağla diyorsa ve böyle diyen çevrelerle bir uyum uzlaşma arıyorsa , yapması gereken o zaman az önce sayılanları değil, onları o bölgeden koparmak isteyenlerin taleplerini dikkate alır.
İktidar bilerek bilmeyerek yanlış kıble seçmniştir. Açılımı PKK'ye değil, o bölge halkına yap. Teröristlerle uzalaşarak onların istediklerini karşılayarak açılım yaparsan bu ne terörü sona erdirir ne de sorunu çözer. Bu orada sorunun daha da büyümesine ve terörün o bölgenin temsilcisi olacağını görürsün. Böylece sen teröre prim vermiş olursun .
Bu açılımda Anayasa Değişikliği varsa biz bu süreçte Anayasa'yı değiştirmeyi de göze alıyoruz demektir. Anayasa değişikliği uzun süredir de gündemde. Biz bunu kabul ediyoruz ama uzun dönemde konuşalım ne demek? Türkiye'de terörün temel hedefi nedir? Anaayasal, siyasal, hukuksal ayrışmanın yolunu bulmak.
İçişleri Bakanı çıktı "Anayasa Değişikliği gündemde değil" dedi. Anayasa değişikliği bölgenin inanının talebi değildir. Bunun isteyeni terör çevrelerine yeşil ışık yakmaktır. Hiç kuşku yoktur ki bu açılımın ardında PKK yı aayanlar haklı olacaklardır.
Bunlar açılımın içyüzünü ortaya koymuştur. Şimdi söylersem olmaz. Kazanı yavaş yavaş kaynatalım kurba farkında olmasın. Yani bir sen mi akıllısın? Sen planlayacaksın yürüyeceksin kimse ses çıkarmayacak. CHP bunun için var.
Başbakan mektubu gönderdi. Biz bunu aldılk. Bu sorunun İmralı ve Kandilli'nin kafasına göre değil bölge için ne yapılması gerekiyorsa bunu ifade ettik Elbette gelebilirsin seni ağırlarız dedik. Zannetmeki kafandakini bilmiyoruz. Zannetme ki seni yönelendireni bilmiyoruz. Gel bu defa yüz yüze anlatalım. Bu önemli bir konuşma.
Öcalan avukatlarıyla açıklama yaptı. Bu iş Atatürk'ün yaptığı işle eşdeğerdir, dedi. Düşünce oydu ve doğruydu. Bu milli devletin iflas ettirilmesine yönelikti. Sn bunları bile bile diyorsun ki, gel görüşelim... Bu görüşme önemlidir. Tarihi bir görüşme olacak. Bizim düşüncemizin arkasında çok ciddi bekleyişe sahip millet var. Ama milletin de bu toplantıda ne söylendiğini bilme hakkı vardır.
Milletin bu görüşmenin içeriğini bilmeye hakkı vardır. Ben Başbakanı bekliyorum. Halkımız bunu o zaman olmasa bile daha sonra değerlendirilmelidir.
Böyle bir buluşmanın ne gibi kaygılara yol açtığı ortadadır. Sayın Başbakan düşüncelerin milletçe öğrenilmesinden neden kaçıyor.
Biz 30 yıl önce rapor yazdık. Her kelimesi arkasında kapı gibi durduğumuz bir rapordur. Başbakan düşüncelerin millet tarafından bilinmesi gerekmektedir. Bu konuda görüşmekten çekinmediğini düşünüyorum. Biz soruları soracağız millet de görecek. Sen İmralı haritasını hadi saklıyorsun neden kendininkini de saklıyorsun. Biz milletten aldığımız güçle yolumuza devam edeceğiz.
Ayrıntılar devam edecek...