Patronlarin 'Arabulucu' Oyunu Yargidan Döndü

Isverenlerin, isten çikardiklari isçilerin dava açmasinin önüne geçmek için basvurdugu arabuluculuk sürecini kötüye kullananlara kötü haber yargidan geldi. Bölge Adliye Mahkemesi, isverenlerce isçilerin arabulucuya götürülerek arabuluculuk anlasma belgesinin düzenlenmesinin geçerli geçerli bir arabuluculuk faaliyeti olmadigina hükmetti.

Son dönemde yayginlasan arabuluculuk sistemiyle yillar sürecek davalarin önüne geçiliyor. Isverenlerin bir kismi, bireysel veya toplu isten çikarmalari arabulucu yoluyla yapmayi tercih ediyor. Art niyetli bazi isverenler ise çogu zaman isçinin arabulucuyu dahi görmeden imzaladigi anlasma tutanaklari veya dogrudan isyerinde gerçeklestirilen arabuluculuk toplantilari ise sürece gölge düsürüyor. Isçilere, fesih sebebiyle, yalnizca bir kisim alacaklari ödenirken, anlasma tutanaklari sonunda tüm isçilik alacaklarina yer verilerek ’diger tazminat ve isçilik alacaklari bakimindan ise iade davasi da dahil olmak üzere hak talebinde bulunamayacagi yönünde anlasmislardir’ ifadelerine yer veriliyor. Arabuluculuk sürecini baslatmak isteyen uyanik patronlara kötü haber Bölge Adliye Mahkemesi’nden geldi.

Ayni isyerinde çalisirken kapi önüne konulan isçiler, patronun ayarladigi arabuluculuk ofisine götürüldü. Tüm isçiler, ofisin bulundugu binanin farkli katlarinda arabulucu tutanagina imza atti. Ise iade davasi açamayan bazi isçiler, durumu yargiya tasidi. Mahkeme, isçilerin itirazini reddetti.

Karar istinafa götürülünce devreye giren Bölge Adliye Mahkemesi (BAM), emsal nitelikte bir karara imza atti. Kararda su ifadelere yer verildi:

"Müsahhas uyusmazlikta davacinin ihtiyari arabulucuya usulüne uygun bir basvurusunun olmadigi, yapildigi belirtilen görüsmelerde, bir çok isçiye ayni sekilde sirayla davali isverenin bulundugu plazada ayni blokta farli bir katta belgelerin imzalatildigi ortadadir. Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesine aykiri bir sekilde ibra etkisi kazandirilmaya çalisildigi, tazminat ve alacaklarla ilgili olarak delil olusturma ve dava açma yasagi olusturma yönünde çaba içine girildigi anlasilmaktadir. Bütün bu islemlerin usulüne uygun bir arabuluculuk basvurusunun ve görüsmesinin yapilmadigi gibi mevzuat hükümleri çerçevesinde arabuluculuk anlasma belgesinin düzenlenmedigi sonucuna varilmaktadir. Bu nedenle, dava tarihi itibariyle taraflar arasinda 6325 sayili kanun hükümleri dikkate alindiginda yapilan islemler geçerli ihtiylari arabuluculuk faaliyeti olarak nitelendirilemez. Mevzuat hükümleri çerçevesinde usulüne uygun, geçerli bir tutanak düzenlenmedigi ortadadir. Dava tarihi itibari ile zorunlu arabuluculuk sartinin yürürlüge girdigi de dikkate alinarak davaya konu is sözlesmesinin feshinin geçersizligi ve ise iade talebi yönünden isin esasina girilerek sonuca gidilmesi gerekirken hukuken geçerli bir anlasmanin varligi kabul edilerek ’arabuluculuk faaliyeti sonunda anlasmaya varilan konularda dava açilamayacagi’ yönündeki gerekçeyle davanin reddine karar verilmesinin dosya çerçevesine uygun olmadigi anlasilmistir."
Kaynak: İHA