Cumhurbaşkanı Erdoğan AYM’nın 61’inci kuruluş yıl dönümüne katıldı

Anayasa Mahkemesi’nin 61. Kuruluş Yıldönümü programında konuşan Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, “Kararlarımızı eleştirmek yerine kararlara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan, son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiçbir faydası yoktur. Aksine, Anayasa Mahkemesine yapılan ağır saldırılar nihayetinde toplumun yargıya güvenini sarsarak en fazla demokratik hukuk devletine ve onu korumakla görevli olan başta yargı olmak üzere tüm kurumlara zarar vermektedir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan AYM’nın 61’inci kuruluş yıl dönümüne katıldı
Anayasa Mahkemesinin 61. kuruluş yıldönümü Anayasa Mahkemesi Yüce Divan Salonu'nda kutlandı. Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın açılış konuşmasıyla başlayan programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Yargıtay Birinci Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili ve İkinci Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci, HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç, AYM üyeleri ile yargı teşkilatı üyeleri katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan AYM Başkanı Arslan, Cumhuriyetin 100. yılı nedeniyle sempozyumun konusunu "Yüzüncü Yılında Cumhuriyet ve Anayasa Yargısı" olarak belirlediklerine dikkat çekerek, Anayasa Mahkemesi kararlarından hareketle Cumhuriyet' in anayasal kimliği üzerine değerlendirmelerde bulundu.

FARKLILIKLARIMIZLA BİR ARADA YAŞAMANIN İKLİMİNİ HEP BİRLİKTE OLUŞTURMALIYIZ

Arslan, cumhuriyetin insan haklarına dayalı, adil, demokratik bir hukuk devleti olarak yoluna devam etmesinin herkesin ortak hedefi olduğunu belirterek, "Bu hedefin tam olarak gerçekleşmesinin biri toplumsal, diğeri de hukuksal ve siyasal düzlemde olmak üzere iki temel şarta bağlı olduğunu düşünüyorum. Öncelikle toplumsal düzeyde bizim gibi olmayanlarla, bizden farklı düşünen ve yaşayanlarla sağlıklı bir ilişki kurmak durumundayız. 'Öteki' olarak gördüklerimizin ontolojik varlığını kabul etmedikçe bu sağlıklı ilişkiyi kurma imkanı da yoktur. Kendimize hak gördüğümüzü 'öteki'ne de hak görerek, adaleti ve özgürlüğü sadece kendimiz için değil başkaları için de isteyerek, farklılıklarımızla bir arada yaşamanın iklimini hep birlikte oluşturmak zorundayız" diye konuştu.

HAKİMLERİN ÖZGÜRCE KARAR VEREBİLMESİ GEREKİYOR

Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığına değinen Arslan, Anayasa'nın 138'inci maddesine dikkat çekerek, "Bu maddede hâkimlerin vicdanî kanaatlerine göre karar verecekleri, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere tavsiye ve telkinde bulunmak dâhil hiçbir surette müdahale edilemeyeceği ve mahkeme kararlarının geciktirilmeksizin yerine getirileceği belirtilmektedir. Bu hâliyle 138. maddeye demokratik hukuk devletinin sigortası diyebiliriz. Bu maddeyi yorumlayan Anayasa Mahkemesine göre, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, hâkimin çekinmeden ve endişe duymadan, herhangi bir dış etki altında kalmadan, tarafsız tutumla ve özgürce karar verebilmesini gerektirmektedir. Bu da, hâkimler için coğrafi teminat gibi birtakım anayasal ve yasal güvencelerin yanında, sağlam bir kişilik ve kirlenmemiş bir yargısal vicdanla mümkündür" ifadelerine yer verdi.

BİREYSEL BAŞVURUYU BAŞARILI UYGULAMANIN YOLU İHLALLERİN KAYNAĞINI KURUTMAKTIR

Anayasal kimliği oluşturan tüm bu ilke ve değerlerin en büyük güvencelerinden birinin bağımsız ve tarafsız yargı olduğunu söyleyen Arslan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu nedenle, demokratik hukuk devleti olarak Cumhuriyet bizden yargı alanında da Mustafa Kemal Atatürk'ün ifadesiyle 'fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' yargı mensupları ister. Diğer yandan, bireysel başvuru gibi Cumhuriyetin hukuk alanındaki kazanımlarını ve insan haklarına dayanan devlet olma niteliğini korumak için egemenliği kullanan kurumların işbirliği içinde olması bir zorunluluktur. Nitekim Anayasa Mahkemesine göre, kuvvetler ayrılığı ilkesi erklerin birbirleriyle bağımsız bir şekilde çalışmalarını değil aksine Anayasa'nın başlangıç kısmında belirtildiği üzere 'medeni bir işbölümü ve işbirliği' içinde çalışmalarını gerektirmektedir. Kurumsal işbirliği, bilhassa bireysel başvurunun etkili bir hak arama yolu olarak varlığını devam ettirmesi ve temel hakların daha iyi korunabilmesi bakımından hayati derecede önemlidir. Zira işbirliği yoluyla bireysel başvurunun objektif etkisi hayata geçirilmediği takdirde, artan başvuru sayısını azaltmak ve ihlalleri önlemek mümkün olmayacaktır. Her vesileyle belirttiğimiz üzere, bireysel başvuruyu başarılı şekilde uygulamanın en etkili yolu ihlallerin kaynağını kurutmaktır. Bunun için Anayasa Mahkemesince ihlale neden olduğu tespit edilen kanun hükümlerinin, idari veya yargısal kararların süratle ortadan kaldırılması, bu suretle yeni ihlallerin önlenmesi gerekmektedir. Bu noktada ifade etmek gerekir ki, Anayasa Mahkemesi hem norm denetiminde hem de bireysel başvuruda kendisine verilen görevleri yerine getirirken Anayasa ile çizilen yetki haritasının dışına çıkmamaya özen göstermektedir. Bu anlamda Mahkememiz ne yargısal aktivizme tevessül etmekte ne de anayasal ve yasal yetkilerini kullanmaktan imtina ederek kendini sınırlamaktadır."

ELEŞTİRİLERDEN FAYDALANIYORUZ

Tüm yargı kararları gibi, Anayasa Mahkemesi kararlarının da eleştirilebilir olduğunu kaydeden Arslan, "Dahası eleştirilmelidir, zira eleştirinin olmadığı yerde yargısal içtihadın gelişmesi mümkün değildir. Eleştirilerden faydalanıyoruz. Kararlarımızı okuyan, analiz eden, yazan herkese müteşekkiriz. Anayasa Mahkemesinin kararlarının eleştirilmesi en fazla Anayasa Mahkemesine katkı sağlamaktadır. Bununla birlikte, özellikle bireysel başvuruda verilen kararları içtihat bütünlüğünden soyutlamak suretiyle bunlarla ilgili olarak yüzeysel şekilde yapılan genellemelerden fayda sağlanmayacağını bilmek gerekir. Aynı şekilde, çoğu kez doğru düzgün okunmadan en hassas ve teknik konulara dair kararları bile 140 karakterle yorumlamaya çalışanların da temel hakların korunmasına yönelik içtihadın gelişimine herhangi bir katkısı olamamaktadır. Ayrıca, kararlarımızı eleştirmek yerine kararlara imza atanları hedef alan, insaf ve izanla bağdaşmayan, son tahlilde kişisel ve kurumsal itibarı zedelemeye yönelik ithamların da hiçbir faydası yoktur. Aksine, Anayasa Mahkemesine yapılan ağır saldırılar nihayetinde toplumun yargıya güvenini sarsarak en fazla demokratik hukuk devletine ve onu korumakla görevli olan başta yargı olmak üzere tüm kurumlara zarar vermektedir" dedi.