Numan Kurtulmuş Diyarbakır'da gençlerle bir araya geldi!
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Şimdi Allah'a şükür yeniden bu coğrafyanın bereketli hilalin merkezi olan Mezopotamya'nın giriş kapısı olan Diyarbakır yeniden yaralarını sarıyor ve yeniden büyük bir kültür ve medeniyet kenti olarak ayağa kalkıyor, bunu görmekten dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz." dedi.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, Sur ilçesi tarihi Ongözlü Köprü mevkisindeki bir kafede gençlerle bir araya geldi.
Burada açıklama yapan Kurtulmuş, tarihin, kültürün, sanatın, edebiyatın, insanlığın ve insanlık tarihinin özeti olan bir şehirde bulunduklarını söyledi.
Üniversite öğrencilerinin Diyarbakır'da eğitim görmesinin bir şans olduğunu dile getiren Kurtulmuş, kentin her köşesinde farklı bir güzellikle karşılaştıklarını belirtti.
Mezopotamya'nın en önemli kapısının Diyarbakır olduğunu ifade eden Kurtulmuş şöyle konuştu:
'Burası tarih boyunca insanlar arasında hem kültürel değişimin çok yoğun olduğu hem de bir şekilde burayı ele geçirmek için mücadelelerin verildiği, harplerin olduğu, insanlık tarihinin temel geçiş noktalarının yaşandığı önemli bir yer olduğu için bereketli hilal olarak adlandırılıyor. Ayrıca Dicle ve Fırat'ın arasında uzanan Mezopotamya ise belki Cenab-ı Allah'ın bereket kavramının ne olduğunu insanlara öğretmek için yarattığı özel bir bölge. Bu bölgede asırlardır İslam medeniyetinin ışığında hep birlikte yaşamış olan farklı dinlerden, farklı kültürlerden, farklı farklı geleneklerden olan insanlar tarih boyunca bu coğrafyayı bir esenlik adası olarak gördüler. Kimsenin dinine, kültürüne, adet ve göreneklerine müdahale edilmedi. Dolayısıyla ister Müslümanlar olsun ister gayrimüslim olsun, hangi mezhebe sahip olurlarsa olsun bu coğrafyada olan insanların tamamı hazreti insan olarak görüldü.'
'İNSANLARIN ARASINA FİTNELER SOKULMAYA ÇALIŞILDI'
Zaman zaman bu tarihi süreç içerisinde bu coğrafyayı ele geçirmek isteyenlerin olduğunu kaydeden Kurtulmuş, 'Burayı talan etmek, burada kendi emperyalist hedeflerini en yüksek noktaya çıkarmak için mücadele eden, bölge dışından gelen aktörlerin, bu bölgeye yapmış oldukları en büyük kötülük etnik fitne, mezhep, meşrep fitnesi ya da din farklılıkları üzerinden halkları birbirine düşürmek oldu. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Ne yazık ki Osmanlı cihan devletinin tarih sahnesinden silinmesi, Balkan harpleri arasından çok hızlı bir şekilde gelişen o çöküş sürecinden sonra bu coğrafya asırlardır yan yana barış içinde yaşayan insanların arasına fitneler sokulmaya çalışıldı.' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, bu bölgede birilerinin sınırlarla yapay bir şekilde insanları birbirinden ayırt ettiğini ancak sınırları ile ayrılan insanların gönülden ve zihinden ayrılmadıklarını dile getirdi.
'DİYARBAKIR YENİDEN YARALARINI SARIYOR'
Diyarbakır'da terör örgütünün büyük bir tahribata neden olduğunu kaydeden Kurtulmuş şöyle devam etti:
'Bu coğrafyada bizim topraklarımıza da bizim dışımızdaki kardeş ülkelerin coğrafyasında da ne yazık ki yeni tür bir savaş vekalet savaşları denilen bir savaş ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Birbirlerinin dostu, kardeşi, komşusu akrabası olan insanların ırkların, halkların ellerine ölüm makineleri verilerek maalesef silahlandırılan terör örgütleri vasıtasıyla bu coğrafya hallaç pamuğu gibi atıldı. Baktığımız zaman yaşanan terör vasıtasıyla vekalet savaşları üzerinden son zamanlarda yaşanan tüm bu gelişmelerin bölge halkına zerre miskal faydası olmamıştır. Türkiye de bundan büyük bir yara aldı. Son 40 yılımızda maalesef silahlandırılan terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye'nin nasıl zor süreçler yaşadığını hatırlayınız. Belki o dönemde bu bölgede olanlar az yukarıda çukur eylemleri sırasında çok insanın öldüğü, insanların yaşadığı yerlerde evlerinin önünde gelinlerinin kızlarının maalesef bombalarla silahlarla tehdit edildiği dönemleri yaşadık. Yakılmayan yer kalmadı, yıkılmayan yer kalmadı. Bunun kime ne faydası oldu? Emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmesinden başka kime ne faydası oldu? Şimdi Allah'a şükür yeniden bu coğrafyanın bereketli hilalin merkezi olan Mezopotamya'nın giriş kapısı olan Diyarbakır yeniden yaralarını sarıyor ve yeniden büyük bir kültür ve medeniyet kenti olarak ayağa kalkıyor, bunu görmekten dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz.'
Bugün Diyarbakır'da Sezai Karakoç'u anmak için bir araya geldiklerini hatırlatan Kurtulmuş, 'Israrla şunu istirham ediyorum, bu bölgenin Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i, Laz'ı, Gürcü'sü de hangi etnik kimlik, meşrep ve mezhepten insan varsa, hatta hangi dine mensup insan varsa hepimiz aynı coğrafyanın insanlarıyız, hepimiz aynı medeniyetin mensuplarıyız. Bu anlamda bu tarihi kardeşliği, dostluğu yeniden canlandırmak her birimizin görevi olduğu gibi özellikle siz genç kardeşlerimizin en temel vazifesinden biridir. Güvenliğin, esenliğin, insanların birbirine itimadının olmadığı yerde ne gelişme olur, ne kalkınma olur, ne fikir olur, ne sanat, ne yenilik olur. Dolayısıyla bu esenlik ve güvenlik ortamını kardeşlik duygularımızla pekiştireceğiz ve hep beraber daha ileriye doğru gideceğiz.' değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş konuşmasının ardından gençlerin sorularını yanıtladı.
Burada açıklama yapan Kurtulmuş, tarihin, kültürün, sanatın, edebiyatın, insanlığın ve insanlık tarihinin özeti olan bir şehirde bulunduklarını söyledi.
Üniversite öğrencilerinin Diyarbakır'da eğitim görmesinin bir şans olduğunu dile getiren Kurtulmuş, kentin her köşesinde farklı bir güzellikle karşılaştıklarını belirtti.
Mezopotamya'nın en önemli kapısının Diyarbakır olduğunu ifade eden Kurtulmuş şöyle konuştu:
'Burası tarih boyunca insanlar arasında hem kültürel değişimin çok yoğun olduğu hem de bir şekilde burayı ele geçirmek için mücadelelerin verildiği, harplerin olduğu, insanlık tarihinin temel geçiş noktalarının yaşandığı önemli bir yer olduğu için bereketli hilal olarak adlandırılıyor. Ayrıca Dicle ve Fırat'ın arasında uzanan Mezopotamya ise belki Cenab-ı Allah'ın bereket kavramının ne olduğunu insanlara öğretmek için yarattığı özel bir bölge. Bu bölgede asırlardır İslam medeniyetinin ışığında hep birlikte yaşamış olan farklı dinlerden, farklı kültürlerden, farklı farklı geleneklerden olan insanlar tarih boyunca bu coğrafyayı bir esenlik adası olarak gördüler. Kimsenin dinine, kültürüne, adet ve göreneklerine müdahale edilmedi. Dolayısıyla ister Müslümanlar olsun ister gayrimüslim olsun, hangi mezhebe sahip olurlarsa olsun bu coğrafyada olan insanların tamamı hazreti insan olarak görüldü.'
'İNSANLARIN ARASINA FİTNELER SOKULMAYA ÇALIŞILDI'
Zaman zaman bu tarihi süreç içerisinde bu coğrafyayı ele geçirmek isteyenlerin olduğunu kaydeden Kurtulmuş, 'Burayı talan etmek, burada kendi emperyalist hedeflerini en yüksek noktaya çıkarmak için mücadele eden, bölge dışından gelen aktörlerin, bu bölgeye yapmış oldukları en büyük kötülük etnik fitne, mezhep, meşrep fitnesi ya da din farklılıkları üzerinden halkları birbirine düşürmek oldu. Tarih bunun sayısız örnekleriyle doludur. Ne yazık ki Osmanlı cihan devletinin tarih sahnesinden silinmesi, Balkan harpleri arasından çok hızlı bir şekilde gelişen o çöküş sürecinden sonra bu coğrafya asırlardır yan yana barış içinde yaşayan insanların arasına fitneler sokulmaya çalışıldı.' ifadesini kullandı.
Kurtulmuş, bu bölgede birilerinin sınırlarla yapay bir şekilde insanları birbirinden ayırt ettiğini ancak sınırları ile ayrılan insanların gönülden ve zihinden ayrılmadıklarını dile getirdi.
'DİYARBAKIR YENİDEN YARALARINI SARIYOR'
Diyarbakır'da terör örgütünün büyük bir tahribata neden olduğunu kaydeden Kurtulmuş şöyle devam etti:
'Bu coğrafyada bizim topraklarımıza da bizim dışımızdaki kardeş ülkelerin coğrafyasında da ne yazık ki yeni tür bir savaş vekalet savaşları denilen bir savaş ortaya çıkarılmaya çalışıldı. Birbirlerinin dostu, kardeşi, komşusu akrabası olan insanların ırkların, halkların ellerine ölüm makineleri verilerek maalesef silahlandırılan terör örgütleri vasıtasıyla bu coğrafya hallaç pamuğu gibi atıldı. Baktığımız zaman yaşanan terör vasıtasıyla vekalet savaşları üzerinden son zamanlarda yaşanan tüm bu gelişmelerin bölge halkına zerre miskal faydası olmamıştır. Türkiye de bundan büyük bir yara aldı. Son 40 yılımızda maalesef silahlandırılan terör örgütleri vasıtasıyla Türkiye'nin nasıl zor süreçler yaşadığını hatırlayınız. Belki o dönemde bu bölgede olanlar az yukarıda çukur eylemleri sırasında çok insanın öldüğü, insanların yaşadığı yerlerde evlerinin önünde gelinlerinin kızlarının maalesef bombalarla silahlarla tehdit edildiği dönemleri yaşadık. Yakılmayan yer kalmadı, yıkılmayan yer kalmadı. Bunun kime ne faydası oldu? Emperyalistlerin ekmeğine yağ sürmesinden başka kime ne faydası oldu? Şimdi Allah'a şükür yeniden bu coğrafyanın bereketli hilalin merkezi olan Mezopotamya'nın giriş kapısı olan Diyarbakır yeniden yaralarını sarıyor ve yeniden büyük bir kültür ve medeniyet kenti olarak ayağa kalkıyor, bunu görmekten dolayı büyük bir memnuniyet duyuyoruz.'
Bugün Diyarbakır'da Sezai Karakoç'u anmak için bir araya geldiklerini hatırlatan Kurtulmuş, 'Israrla şunu istirham ediyorum, bu bölgenin Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı, Çerkez'i, Laz'ı, Gürcü'sü de hangi etnik kimlik, meşrep ve mezhepten insan varsa, hatta hangi dine mensup insan varsa hepimiz aynı coğrafyanın insanlarıyız, hepimiz aynı medeniyetin mensuplarıyız. Bu anlamda bu tarihi kardeşliği, dostluğu yeniden canlandırmak her birimizin görevi olduğu gibi özellikle siz genç kardeşlerimizin en temel vazifesinden biridir. Güvenliğin, esenliğin, insanların birbirine itimadının olmadığı yerde ne gelişme olur, ne kalkınma olur, ne fikir olur, ne sanat, ne yenilik olur. Dolayısıyla bu esenlik ve güvenlik ortamını kardeşlik duygularımızla pekiştireceğiz ve hep beraber daha ileriye doğru gideceğiz.' değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş konuşmasının ardından gençlerin sorularını yanıtladı.