Yörük Ve Tarim Kültürü Yerine Popüler Kültüre Birakiyor
Antalya Ticaret Borsasi (ATB) ile Antalya Tarim Konseyi’nin (ATAK) isbirliginde “Göç Kiskancinda Antalya Tarimi ve Kirsali” baslikli toplanti çevrimiçi gerçeklesti. Gazeteci Galip Umut Özdil moderatörlügünde düzenlenen toplantiya, ATB Meclis Baskani Yardimcisi Abdullah Inan, Kent Tarihçisi Giray Ercenk, Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarim Ekonomisi Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Ögretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Sönmez konusmaci olarak katildi.
Ankara Üniversitesi Tarim Ekonomisi Bölümü Ögretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülçubuk, 21. yüzyilin göç yüzyili olacagini söylerken özellikle korona virüs salgini döneminde ülkelerin kendi kaoslari, iklim degisikligi, politik ve ekonomik zorluklarin insanlari sürekli göçe zorladigini anlatti. Gülçubuk, son 10 yil içinde dünyada 240 milyon nüfusun yasal ve yasal olmayan yollarla göç ettigini belirtti.
“Tüm göçlerin yüzde 13’ü tarim kaynakli” diyen Gülçubuk, kuraklik, verim azligi, gelir yetmezligi, sinir çatismalari gibi etkenlerle insanlarin göç ettigini kaydetti.
“Antalya’nin tarimi ve kirsali kiskaç altinda”
Türkiye’de 1980 yilinda nüfusun 25 milyonunun kirsalda yasadigini, ayni dönem Antalya’da kirsal nüfusun 468 bin oldugunu bildiren Bülent Gülçubuk, “Büyüksehir yasasinin çiktigi 2012 yilinda kir nüfusumuz 17 milyona düserken, Antalya’nin kirsal nüfusu 600 bine düsmüs. Köy nüfusu mutlak olarak en fazla olan 10 ilden biri Antalya’dir. 2000 yilinda Antalya nüfusunun yüzde 54’ü sehirde, 46’si kirda yasarken, Antalya sehir merkezin nüfus yogunlugu 45 iken köyde 38 olmus” dedi.
2000 yilinda Antalya’nin toplam tarim alani 4.5 milyon dekar iken, 2020 yilinda yüzde 20 daralarak 3.6 milyon dekara düstügüne dikkat çeken Gülçubuk, “Antalya’nin tarimi ve kirsali kiskaç altinda. Antalya’da turizm derken neleri kaybediyoruz buna bakmak lazim” dedi.
“Kirsalin geliri ortalamanin üzerinde düstü”
Kirdaki nüfusu yerinde tutabilmek için tarim politikalarina ihtiyaç oldugunu vurgulayan Gülçubuk, “Kirsalda yasam maliyeti giderek artiyor, reel gelir düsüyor. Son 10 yilda ülkemizde nüfus basina reel gelirimiz yüzde 17 düserken, tarimda çiftçi nüfusunda bu düsüs yüzde 25 olmus. 2010 yilda kisi basi milli gelir 12 bin dolar iken bugün bu 8 bin 800 dolara düstü, tarim alaninda kisi basi milli gelir 2 bin 900 dolar. Gelir yetmeyince insanlar göç ediyor” diye konustu.
Pandemi döneminde Iktisadi Isbirligi ve Kalkinma Teskilati’nin (OECD) yaptigi çalismayi paylasan Gülçubuk, egitim için bilgisayara erisim konusunda Türkiye’nin 77 ülke arasinda 64. sirada, internete erisen ögrenciler siralamasinda 70. sirada yer aldigina dikkat çekti.
“Ekonomi artik birinci sirada degil”
Yaptiklari son arastirmalara göre, kirsaldan kente göçün nedenleri arasinda ekonominin birinci sirada olmadigini, egitim, saglik, yaslilarin bakimi, kadinlarin çalisma kosullarinin iyilestirilmesi gibi sosyal konularin ilk siralarda yer aldigini bildiren Gülçubuk, “Insanlar ekonomiyi bir sekilde düzeltebiliyor ama diger firsatlara ulasmada zorlaniyor. Gençlere, çocuklara, kadinlara kirsalda neler verebiliriz, onlari hangi altyapi ile tutabilirize bakmak lazim. Kirsali yerinde tutacak politikalara ihtiyacimiz var. Tarima dayali küçük sanayi gelistirilmeli, egitim, saglik, sosyal alanda yeni politikalar olusturulmali” dedi.
Göç ile birlikte Antalya’nin kendi içindeki uçurumlarin arttigini, Yörük kültürü ve tarim kültürünün yerini popüler kültüre birakmaya basladigini kaydeden Gülçubuk, “Antalya kendine yabancilasmaya basliyor” dedi.
Antalya’da yan yana olan ilçeler arasinda bile gelismislik konusunda derin farkliliklar bulundugunu anlatan Gülçubuk, “Insani Gelismislik Endeksine baktigimizda Muratpasa ilçesi Türkiye’de 4. Sirada iken, yani basindaki Serik ilçesi endekste 62. Sirada, Gündogmus ise 600. Sirada. Bir il kendi içinde bu kadar farkliliklari barindirabilir mi?” diye sordu.
Antalya’nin vizyonunu olustururken göçü gündemine oturtmasi gerektigini kaydeden Gülçubuk, “Antalya vahsi ve plansiz göçe kurban ediliyor. Antalya’nin göç konusunda bir tasarima ihtiyaci var. Yoksa bugün turizmden para kazanan Antalya, biçak sirti olan turizmi baska bir seyle ikame edemedigi zaman kendi içinde yoksullasir” dedi.
“Medcezir benzetmesi”
Hacettepe Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Ögretim Üyesi Doç. Dr. Abdülkerim Sönmez, sehre göçen insanlarin toprakla bagini medcezire benzetti. Sönmez, “Güz gelince sehre, yaz gelince köye giden bir yapiya sahibiz. Her iki alanda de ayaginin olmasini isteyen, kirda ise ayagini siki tutamayan bir yapimiz var” dedi.
Kirsalda çiftçilikle ugrasan nüfusun tarimsal gelire baglilik oraninin toplam hane halki geliri içinde 1994 yilinda yüzde 79 iken, 2017 yilinda yüzde 43’e düstügüne dikkat çeken Sönmez, “Kirsalda yasayan tarimla geçinemedigi için tarim disina çikiyor. Uzun vadede çocuklarinin bekasini temin edebilecegi bir alan olusturmak istiyor. Bunda da egitim seçenek olarak birinci sirada” dedi.
Sönmez, kirla kent arasindaki refah düzeyinin yaklastirilmasi gerektigini vurguladi.
“Kirsali güçlendirelim”
Kent Tarihçisi Giray Ercenk, tarihten bu yana kirsalin her zaman sahili besledigini anlatirken, kirsalin üretimdeki önemine degindi. Kirdaki üretim kosullarini degistirmek ve güçlendirmek gerektigini kaydeden Ercenk, turizmi daglara tasiyacak politikalara ihtiyaç oldugunu söyledi.
Ercenk, “Sahilin cazibesini daglarda tutacak yeni turizm yapilanmasina ihtiyaç var. Turizmi genis bir havzada degerlendirebilirsek göçün önüne geçilir” dedi.