Said Halim Paşa Sempozyumu'nda 'İslamcılık' Anlayışı Ele Alındı
Prof. Dr. Bedri Gencer: 'Ziya Gökalp Türkçülüğün, Said Halim Paşa İslamcılığın bayraktarı olarak bilindikleri halde, Namık Kemal devrinin en önemli en etkili aydını olduğu gibi Ziya Gökalp de devrinin en önemli ve etkili aydınıydı. Her düşünür her aydın kendi çağının çocuğudur ve çağlar arasındaki süreklilikle düşüncesi şekillenir' Prof. Dr. Ergün Yıldırım: 'Said Halim Paşa yeni bir siyasal ilahiyat ortaya koyuyor. Bir teori adamı, hakikaten siyaset bilimlerinde yetişen biri olarak sadece Avrupa'daki siyaset teorilerini okuyan, anlayan ve onların sözcülüğünü yapan bir şahsiyet değil'
Zeytinburnu Belediyesi tarafından Osmanlı Sadrazamı ve fikir adamı Said Halim Paşa'nın vefatının 100. yılı anısına düzenlenen sempozyum sona erdi.
Zeytinburnu Kültür Sanat YouTube sayfasından canlı yayınlanan, Said Halim Paşa'nın yaşam öyküsü, siyasi ve ilmi kişiliği ile entelektüel birikiminin de ele alındığı "Osmanlı Sadrazamı ve Düşünür Said Halim Paşa Sempozyumu"nun ikinci günündeki dördüncü oturumu, Prof. Dr. Ferhat Ağırman yönetti.
Prof. Dr. Ağırman, Said Halim Paşa'nın Osmanlı Devleti'nin bir çıkış yolu aradığı veya devletin çıkış yolunu bulması için aydınların yol göstericilik rolü üstlendiği bir dönemde yaşadığını; toplumsal yapının yeniden yapılanması sürecinin başlangıcında yer alan bir düşünür olduğunu söyledi.
- "Her düşünür kendi çağının çocuğudur"
"Said Halim Paşa: Şeriat ile Hakikat Arasında İslamcılık" başlıklı tebliğini sunan Prof. Dr. Bedri Gencer, Said Halim Paşa'nın bir geçiş döneminin düşünürü olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Gencer, 1908 ile 1918 arasında Osmanlı Devleti ile Cumhuriyet nesli arasında bir geçiş devresi oluşturan İttihat ve Terakki devrinin iki temel ideoloğu Said Halim Paşa ile Ziya Gökalp'in, Osmanlı'dan Türkiye'ye geçiş sürecinde hem süreklilik hem de kırılma noktaları duruşlarını temsil ettiklerini anlattı.
Dönemin öne çıkan Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık akımlarının aslında İttihat ve Terakki içinde kaynaştığını veya ayrıştığını dile getiren Gencer, "Ziya Gökalp Türkçülüğün, Said Halim Paşa İslamcılığın bayraktarı olarak bilindikleri halde, Namık Kemal devrinin en önemli en etkili aydını olduğu gibi Ziya Gökalp de devrinin en önemli ve etkili aydınıydı. Her düşünür her aydın kendi çağının çocuğudur ve çağlar arasındaki süreklilikle düşüncesi şekillenir. Bu açıdan Namık Kemal anlaşılmadan Ziya Gökalp, Ziya Gökalp anlaşılmadan Said Halim Paşa anlaşılamaz." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Ergün Yıldırım, "Said Halim Paşa'nın Çağdaş Siyasal Teolojisi: İslam Siyasi Düşüncesinin Demokrasi Çağında Varoluşu" başlıklı konuşmasında, "Said Halim Paşa'yı İstanbul İslamcılığı, İstanbul İslamlaşma fikriyatının önemli bir temsilcisi olarak görüyorum." dedi.
Said Halim Paşa'nın bir çağdaş, siyasal teoloji teorisi ortaya koyduğunu ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Said Halim Paşa yeni bir siyasal ilahiyat ortaya koyuyor. Bir teori adamı, hakikaten siyaset bilimlerinde yetişen biri olarak sadece Avrupa'daki siyaset teorilerini okuyan, anlayan ve onların sözcülüğünü yapan bir şahsiyet değil. Onu Osmanlı dönemi aydınlarının çoğunluğundan farklı kılan da bu. O bunları okumakla beraber aynı zamanda İslam siyaset düşüncesine de vakıf olan, İslam aidiyeti içinde kendisini konumlandıran ve bu çerçevede güncel siyasi konuları da görerek, ortaya çıkan sorunları hem anlamak hem de çözmek için kapsayıcı bir teori ortaya koydu. En azından bu teorinin başlangıcını biz Said Halim Paşa'ya borçluyuz."
- "Said Halim Paşa, ilk dönem İslamcısıdır"
"İlk Dönem İslamcılığında 'Savunmacı' Söylem: Said Halim Paşa Örneği" konulu tebliğini sunan Dr. Kürşad Atalar tezinde, "Söylemin özgünlüğü, ideolojik gücün göstergesidir" görüşünü savunduğunu söyledi.
Makalesinde "ilk dönem İslamcıları" olarak ifade ettiği isimler üzerinden konuyu ele aldığı bilgisini paylaşan Atalar, Said Halim Paşa'yı ilgili kriterleri karşıladığı için "İslamcı" birisi olarak gördüğünü ifade etti.
Dr. Vahdettin Işık ise "Said Halim Paşa ve Tadilen Islah Anlayışı Olarak İslamlaşmak" başlıklı konuşmasında Said Halim Paşa'nın yaşadığı dönemde İslam'ın küresel bir iktidar odağı olmaktan çıkarıldığını, kendi zaafları ve dış dünyanın meydan okumalarının İslam'ı küresel sistemin belirleyicisi olmaktan uzaklaştırdığını savundu.
Işık, "Eğer siz küresel bir iktidar merkeziyken bundan uzaklaştırılmışsanız her anlamda bir irtifa kaybı yaşamışsınızdır. O irtifa kaybının dönemin dilindeki karşılığı 'inhitat'tır. İnhitat irtifa kaybıdır, güç kaybıdır, düşüştür, çöküştür. Bu çöküşün bilgi sistemiyle ahlakla sosyolojik dinamiklerle demografik yapıyla sizin dışınızdaki dünyayla kurduğunuz ilişkideki değişen mevkinizle ilgili bir çok sebebi var." ifadesini kullandı.
Paşa'nın en önemli özelliklerinden birinin de meseleyi çok boyutlu bakışla ele almaya çalışması olduğunu dile getiren Işık, "Onun da vurguladığı gibi mesele dar anlamda dini bir mesele, metafizik bir mesele değildir. Medeniyetlerin dönüşümünün, medeniyetlerin çöküşünün ya da yükselişinin çok boyutlu sebepleri vardır ve bizim bunu anlamamız lazım." dedi.
Said Halim Paşa'nın 19. yüzyılın ikinci çeyreğinde yaşanan sorunlar karşısında sorumluluk makamında oturarak fikirleri ve tecrübeleriyle dönemin önemli isimleri arasında yer aldığını anlatan Işık, "Dolayısıyla bütün bunların içerisinden Müslüman olarak bir cevap üretmeyi denemiş ve onun adına da İslamlaşmak demiş." şeklinde konuştu.
Osmanlı Sadrazamı ve fikir adamı Said Halim Paşa'nın vefatının 100. yılı anısına düzenlenen ve dün başlayan sempozyuma, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden akademisyen ve araştırmacılar katıldı.
Bugün sona eren sempozyumun ikinci gün oturumları, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinden çevrim içi yayınlandı. Sempozyumda, Said Halim Paşa'nın yaşam öyküsü, siyasi ve ilmi kişiliği, entelektüel birikimi, Türk modernleşmesi ve İslam düşüncesi üzerine yaptığı tespit ve teşhisler, adil bir dünya sistemi kurmak için dikkat edilmesi gereken hususlar çeşitli yönleriyle sunuldu.
Kaynak: AA
Zeytinburnu Kültür Sanat YouTube sayfasından canlı yayınlanan, Said Halim Paşa'nın yaşam öyküsü, siyasi ve ilmi kişiliği ile entelektüel birikiminin de ele alındığı "Osmanlı Sadrazamı ve Düşünür Said Halim Paşa Sempozyumu"nun ikinci günündeki dördüncü oturumu, Prof. Dr. Ferhat Ağırman yönetti.
Prof. Dr. Ağırman, Said Halim Paşa'nın Osmanlı Devleti'nin bir çıkış yolu aradığı veya devletin çıkış yolunu bulması için aydınların yol göstericilik rolü üstlendiği bir dönemde yaşadığını; toplumsal yapının yeniden yapılanması sürecinin başlangıcında yer alan bir düşünür olduğunu söyledi.
- "Her düşünür kendi çağının çocuğudur"
"Said Halim Paşa: Şeriat ile Hakikat Arasında İslamcılık" başlıklı tebliğini sunan Prof. Dr. Bedri Gencer, Said Halim Paşa'nın bir geçiş döneminin düşünürü olduğunu kaydetti.
Prof. Dr. Gencer, 1908 ile 1918 arasında Osmanlı Devleti ile Cumhuriyet nesli arasında bir geçiş devresi oluşturan İttihat ve Terakki devrinin iki temel ideoloğu Said Halim Paşa ile Ziya Gökalp'in, Osmanlı'dan Türkiye'ye geçiş sürecinde hem süreklilik hem de kırılma noktaları duruşlarını temsil ettiklerini anlattı.
Dönemin öne çıkan Türkçülük, Batıcılık ve İslamcılık akımlarının aslında İttihat ve Terakki içinde kaynaştığını veya ayrıştığını dile getiren Gencer, "Ziya Gökalp Türkçülüğün, Said Halim Paşa İslamcılığın bayraktarı olarak bilindikleri halde, Namık Kemal devrinin en önemli en etkili aydını olduğu gibi Ziya Gökalp de devrinin en önemli ve etkili aydınıydı. Her düşünür her aydın kendi çağının çocuğudur ve çağlar arasındaki süreklilikle düşüncesi şekillenir. Bu açıdan Namık Kemal anlaşılmadan Ziya Gökalp, Ziya Gökalp anlaşılmadan Said Halim Paşa anlaşılamaz." değerlendirmesini yaptı.
Prof. Dr. Ergün Yıldırım, "Said Halim Paşa'nın Çağdaş Siyasal Teolojisi: İslam Siyasi Düşüncesinin Demokrasi Çağında Varoluşu" başlıklı konuşmasında, "Said Halim Paşa'yı İstanbul İslamcılığı, İstanbul İslamlaşma fikriyatının önemli bir temsilcisi olarak görüyorum." dedi.
Said Halim Paşa'nın bir çağdaş, siyasal teoloji teorisi ortaya koyduğunu ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Said Halim Paşa yeni bir siyasal ilahiyat ortaya koyuyor. Bir teori adamı, hakikaten siyaset bilimlerinde yetişen biri olarak sadece Avrupa'daki siyaset teorilerini okuyan, anlayan ve onların sözcülüğünü yapan bir şahsiyet değil. Onu Osmanlı dönemi aydınlarının çoğunluğundan farklı kılan da bu. O bunları okumakla beraber aynı zamanda İslam siyaset düşüncesine de vakıf olan, İslam aidiyeti içinde kendisini konumlandıran ve bu çerçevede güncel siyasi konuları da görerek, ortaya çıkan sorunları hem anlamak hem de çözmek için kapsayıcı bir teori ortaya koydu. En azından bu teorinin başlangıcını biz Said Halim Paşa'ya borçluyuz."
- "Said Halim Paşa, ilk dönem İslamcısıdır"
"İlk Dönem İslamcılığında 'Savunmacı' Söylem: Said Halim Paşa Örneği" konulu tebliğini sunan Dr. Kürşad Atalar tezinde, "Söylemin özgünlüğü, ideolojik gücün göstergesidir" görüşünü savunduğunu söyledi.
Makalesinde "ilk dönem İslamcıları" olarak ifade ettiği isimler üzerinden konuyu ele aldığı bilgisini paylaşan Atalar, Said Halim Paşa'yı ilgili kriterleri karşıladığı için "İslamcı" birisi olarak gördüğünü ifade etti.
Dr. Vahdettin Işık ise "Said Halim Paşa ve Tadilen Islah Anlayışı Olarak İslamlaşmak" başlıklı konuşmasında Said Halim Paşa'nın yaşadığı dönemde İslam'ın küresel bir iktidar odağı olmaktan çıkarıldığını, kendi zaafları ve dış dünyanın meydan okumalarının İslam'ı küresel sistemin belirleyicisi olmaktan uzaklaştırdığını savundu.
Işık, "Eğer siz küresel bir iktidar merkeziyken bundan uzaklaştırılmışsanız her anlamda bir irtifa kaybı yaşamışsınızdır. O irtifa kaybının dönemin dilindeki karşılığı 'inhitat'tır. İnhitat irtifa kaybıdır, güç kaybıdır, düşüştür, çöküştür. Bu çöküşün bilgi sistemiyle ahlakla sosyolojik dinamiklerle demografik yapıyla sizin dışınızdaki dünyayla kurduğunuz ilişkideki değişen mevkinizle ilgili bir çok sebebi var." ifadesini kullandı.
Paşa'nın en önemli özelliklerinden birinin de meseleyi çok boyutlu bakışla ele almaya çalışması olduğunu dile getiren Işık, "Onun da vurguladığı gibi mesele dar anlamda dini bir mesele, metafizik bir mesele değildir. Medeniyetlerin dönüşümünün, medeniyetlerin çöküşünün ya da yükselişinin çok boyutlu sebepleri vardır ve bizim bunu anlamamız lazım." dedi.
Said Halim Paşa'nın 19. yüzyılın ikinci çeyreğinde yaşanan sorunlar karşısında sorumluluk makamında oturarak fikirleri ve tecrübeleriyle dönemin önemli isimleri arasında yer aldığını anlatan Işık, "Dolayısıyla bütün bunların içerisinden Müslüman olarak bir cevap üretmeyi denemiş ve onun adına da İslamlaşmak demiş." şeklinde konuştu.
Osmanlı Sadrazamı ve fikir adamı Said Halim Paşa'nın vefatının 100. yılı anısına düzenlenen ve dün başlayan sempozyuma, Türkiye'nin çeşitli yerlerinden akademisyen ve araştırmacılar katıldı.
Bugün sona eren sempozyumun ikinci gün oturumları, Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezinden çevrim içi yayınlandı. Sempozyumda, Said Halim Paşa'nın yaşam öyküsü, siyasi ve ilmi kişiliği, entelektüel birikimi, Türk modernleşmesi ve İslam düşüncesi üzerine yaptığı tespit ve teşhisler, adil bir dünya sistemi kurmak için dikkat edilmesi gereken hususlar çeşitli yönleriyle sunuldu.