Cezayir Ve Moritanya Kuzey Afrika'da Askeri İş Birliğini Güçlendiriyor
Moritanya Genel Kurmay Başkanı Muhammed Mugit'in Fransa öncülüğündeki G5'ten uzaklaşarak Cezayir'e ziyarette bulunması bölgede iki ülke arasındaki yakınlaşmanın işareti olarak kabul ediliyor Fransa'nın Afrika Sahili'ndeki askeri varlığını azaltma kararından sonra bölgedeki sorunların çözümü için Cezayir Moritanya iş birliğinin de önemi arttı.
MUSTAFA DALAA - Cezayir ve Moritanya, iki ülkeye olumsuz yansımaları olan ve Sahil bölgesinde güvenlik problemi oluşturan gelişmeler üzerine askeri ve ekonomik iş birliğini daha önce görülmemiş bir şekilde güçlendirmeye başladı.
Silahlı grupların faaliyetlerini sınırlandırma çabalarının başarısız olmasının ardından Fransa'nın Afrika kıyılarındaki askeri varlığını azaltma kararı ile Cezayir, farklı bir yaklaşımla bölgedeki güvenlik boşluğunu doldurmaya hazırlanıyor.
Moritanya Genelkurmay Başkanı Muhammed Mugit'in 5-6 Ocak tarihlerinde Cezayir'e düzenlediği ziyaret kapsamındaki toplantıda bu ülkenin Genelkurmay Başkanı General Said Şangariha, ikili ilişkilerin geliştirilmesinin bölgedeki barışa katkı sağlayacağını söyledi.
Şangariha, Sahil ve Mağrib bölgesini tehdit eden çeşitli güvenlik sorunlarıyla mücadele için askeri iş birliğinin geliştirilmesine vurgu yaptı.
Cezayir Genelkurmay Başkanı Şangariha 6 ocak'ta yaptığı açıklamada, "Bölgedeki istikrarsızlığa karşı iki ordunun beraber hareket etmesi bir zarurettir. Özellikle Ortak Askeri Harekat Komisyonunun (CEMOC) istihbarat paylaşımı ve ortak operasyon gibi alanlarda oynayacağı etkin rol bölgeye sınırı olan ülkelerin güvenliği açısından önem taşıyor." dedi.
CEMOC, Nisan 2010’da Cezayir, Mali, Moritanya ve Nijerya tarafından kurulan bir askeri komisyon. Üye ülkelerin bölgedeki güven ve istikrarının korunmasını amaçlayan komisyon, askeri iş birliği ve karşılıklı istihbarat paylaşımı gibi birçok alanda ortak çalışmayı hedefliyor. Merkezi Cezayir’de bulunan CEMOC, üye ülkelerin katılımıyla 6 ayda bir toplanıyor.
Cezayir’in terör örgütleriyle mücadele vizyonu ile Sahil bölgesinde Fransız taktiği arasındaki anlaşmazlığın özünün de burada yattığı ifade ediliyor.
Fransa, 2017 yılında Beşler Grubu (G5) (Nijer, Mali, Burkina Faso, Çad ve Moritanya) koalisyonunun kurulmasıyla sahadaki askeri varlığının yanı sıra savaş uçakları, helikopterler ve insansız hava araçlarıyla Sahil ülkelerine doğrudan askeri müdahaleyi tercih ediyor.
Buna karşılık Cezayir ise Sahil ülkelerinin, sınır ülkeleriyle askeri ve istihbarat koordinasyonu yaparak kendi topraklarındaki terör gruplarıyla savaşmasından yana.
Cezayir yönetimi Fransa'nın askeri varlığının bölge halklarında yabancı güçlere dini ve milli duygulardan kaynaklanan düşmanlıktan başka bir duygu uyandırmayacağını belirterek, bu duyguların da terör örgütleri tarafından istismar edilebileceğine işaret ediyor.
Cezayirli yetkililer, terörle mücadele adına bölgenin yabancı üsler aracılığıyla askerileştirilmesinin bu iki bölge ülkesinin yavaş yavaş bağımsızlığını hedef alacağını savunarak, Cezayir ve Moritanya'yı yabancı müdahaleye açık hale getireceğini ve terör kıskacına alacağını ifade ediyor.
- Ortak çıkarlar ve tek tehdit
Görünüşe göre Moritanya ordusu, özellikle Şangariha'nın yurt dışı satışların gerekli olduğunu vurgulamasından sonra Cezayir askeri yapımlarıyla ilgileniyor.
Cezayir Genel Kurmay Başkanı Şangariha 21 Kasım 2020'de Askeri Sanayi Müdürüne "Askeri sanayinin çemberini, yalnızca kendi ordumuzun ve iç pazarın ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutmamalı, aksine bölgesel ve hatta uluslararası piyasaya ürünlerimizi satarak çemberi genişletmeyi ciddi bir şekilde düşünmeliyiz." demişti.
Cezayir, askeri ve sivil amaçlarla kullanılmak üzere, Alman Mercedes-Benz gibi birçok uluslararası kuruluş ve birçok ülkenin ortaklığıyla, zırhlı araçlar, kamyonlar, otobüsler ve dört çeker araçların (SUV) yanı sıra ağır ve hafif silahlar da üretiyor.
Moritanya Genel Kurmay Başkanı, Cezayir'i ziyareti sırasında, ülkenin batısındaki Teyyarat kentinde bulunan Araba Üretimini Geliştirme Kurumunu inceledi. Bu ziyaret, Novakşot'un Sahra Çölü'ndeki terörle mücadele operasyonlarıyla uyumlu Cezayir silah ve teçhizatını ithal etme olasılığına işaret ediyor.
2011'den beri hiçbir terörist saldırıya maruz kalmasa da Moritanya'nın Mali ile olan güneydoğu sınırı, kronik sorunların olduğu üç sınır bölgesinden uzak olmaması ve özellikle Fransa'nın yürüttüğü Sahil Beşlisi Grubu'na (G5) üyeliğinden dolayı ülkeye yönelik tehdidin devam ettiğini gösteriyor.
Moritanya, ülkenin kuzeyindeki Tervin kentinde 12 kişinin kaçırılarak vahşice öldürülmesi ve iki taraf arasındaki çatışmayı Mali'ye kadar genişleten bir saldırının ardından, 2008'den beri Mağrib El Kaidesi olarak adlandırılan selefi grupla şiddetli çatışmalara sahne olan kapsamlı bir mücadeleye girişmişti.
Moritanya yönetimi, terörle savaşın Mali'den sınırlarına kadar uzanacağından korkuyor ancak Afrika Araştırmaları Merkezi 2011'de Novakşot hakkında "aşırılık yanlısı gruplarla karşılıklı saldırmazlık anlaşmasına" vardığını ve ordusunun o tarihten bu yana aşırılık yanlılarına saldırmaktan kaçındığını iddia ediyor.
- Fransa'nın geri çekilmesiyle sahadaki diğer ülkelerin girişimi önem kazanıyor
Fransa'nın 2013 yılında Mali'nin kuzeyinde silahlı gruplara karşı başlattığı Serval operasyonu başarılı olsaydı, onu izleyen ve 8 senedir başarısızlıklarla anılan Barkhane operasyonu da benzer aşamadan geçebilirdi.
Boko Haram, El-Kaide'ye bağlı silahlı gruplar ve Sahra DEAŞ'ı gibi terör gruplarının şiddetli saldırılarında yüzlerce Burkina Faso, Mali ve Nijer askeri hayatını kaybederken, bu saldırılarda şu ana kadar Fransa'nın asker kaybı da 50'yi buldu.
Mali, Nijer ve Burkina Faso arasındaki üçlü ortak sınır, terör örgütü DEAŞ için Irak, Suriye ve Libya'daki hezimetinden sonra yeni bir kale haline geldi.
ABD'nin Nijer'deki İHA hava üssündeki askeri varlığı ve Avrupa'dan gelen askeri yardımlara rağmen 5 bin 100 askerle Fransa tarafından yürütülen Barkhane operasyonu başarısız oldu.
Fransa'nın, Amerika Birleşik Devletleri gibi Sahil bölgesindeki kuvvetlerini azaltma kararı ve bölgedeki terör saldırılarının artması üzerine, silahlı gruplarla mücadelede en büyük sorumluluk başta Mali, Nijer ve Burkina Faso olmak üzere bölge ülkelerine düştü.
Çad da 23 Mart 2020'de Boko Haram'ın saldırısında 92 askerinin öldürülmesinin ardından, nisan ayında Cumhurbaşkanı İdris Debi'nin, ülkesinin sınırları dışındaki aşırılık yanlılarıyla mücadele operasyonlarına katılmayacağını açıklamasına rağmen operasyonlara geri döndü.
Batı medyasında ise Çad'ın söz verdiği gibi "üçlü sınır" bölgesine 480 kişilik ek bir tabur göndermediği şeklinde haberler yer aldı.
Sahil bölgesindeki mücadelesinde kesin başarı elde edemeyen Fransa öncülüğündeki G5 çözülürken, Moritanya ise aşırılık yanlısı gruplarla doğrudan savaşa girmiyor. Çad'a gelince, DEAŞ ve Boko Haram'ın ulusal güvenliğine oluşturduğu tehdit karşısında Fransız yardımları bu ülkede de yetersiz kalıyor.
Bölgedeki bu askeri gerçeklikler, Cezayir'i sınır ülkeleriyle koordinasyonlu bir şekilde terörle mücadelede yeniden stratejik bir noktaya getirebilir.
Terörle mücadeledeki deneyimi ve bölgedeki en büyük orduya sahip olması göz önüne alındığında, Cezayir, ılımlı grupları ve bunların faaliyetlerini desteklemek ve her anlamda terörün ve şiddet yanlısı grupların kaynaklarını kurutmak suretiyle bölgesel sorunları çözebileceğinin sinyallerini veriyor.
Fransa desteğiyle hareket eden Mali, Nijer ve Burkina Faso'nun Boko Haram, DEAŞ ve El-Kaide saldırılarına dayanabilmesi şüpheli görünse de Cezayir ve Moritanya arasındaki sıcak ilişkiler ve sıkı askeri iş birliği bu iki ülkenin bölgesel sorunların çözümünde yeni aktörler olarak ön plana çıkmalarına olanak sağlıyor.
Kaynak: AA
Silahlı grupların faaliyetlerini sınırlandırma çabalarının başarısız olmasının ardından Fransa'nın Afrika kıyılarındaki askeri varlığını azaltma kararı ile Cezayir, farklı bir yaklaşımla bölgedeki güvenlik boşluğunu doldurmaya hazırlanıyor.
Moritanya Genelkurmay Başkanı Muhammed Mugit'in 5-6 Ocak tarihlerinde Cezayir'e düzenlediği ziyaret kapsamındaki toplantıda bu ülkenin Genelkurmay Başkanı General Said Şangariha, ikili ilişkilerin geliştirilmesinin bölgedeki barışa katkı sağlayacağını söyledi.
Şangariha, Sahil ve Mağrib bölgesini tehdit eden çeşitli güvenlik sorunlarıyla mücadele için askeri iş birliğinin geliştirilmesine vurgu yaptı.
Cezayir Genelkurmay Başkanı Şangariha 6 ocak'ta yaptığı açıklamada, "Bölgedeki istikrarsızlığa karşı iki ordunun beraber hareket etmesi bir zarurettir. Özellikle Ortak Askeri Harekat Komisyonunun (CEMOC) istihbarat paylaşımı ve ortak operasyon gibi alanlarda oynayacağı etkin rol bölgeye sınırı olan ülkelerin güvenliği açısından önem taşıyor." dedi.
CEMOC, Nisan 2010’da Cezayir, Mali, Moritanya ve Nijerya tarafından kurulan bir askeri komisyon. Üye ülkelerin bölgedeki güven ve istikrarının korunmasını amaçlayan komisyon, askeri iş birliği ve karşılıklı istihbarat paylaşımı gibi birçok alanda ortak çalışmayı hedefliyor. Merkezi Cezayir’de bulunan CEMOC, üye ülkelerin katılımıyla 6 ayda bir toplanıyor.
Cezayir’in terör örgütleriyle mücadele vizyonu ile Sahil bölgesinde Fransız taktiği arasındaki anlaşmazlığın özünün de burada yattığı ifade ediliyor.
Fransa, 2017 yılında Beşler Grubu (G5) (Nijer, Mali, Burkina Faso, Çad ve Moritanya) koalisyonunun kurulmasıyla sahadaki askeri varlığının yanı sıra savaş uçakları, helikopterler ve insansız hava araçlarıyla Sahil ülkelerine doğrudan askeri müdahaleyi tercih ediyor.
Buna karşılık Cezayir ise Sahil ülkelerinin, sınır ülkeleriyle askeri ve istihbarat koordinasyonu yaparak kendi topraklarındaki terör gruplarıyla savaşmasından yana.
Cezayir yönetimi Fransa'nın askeri varlığının bölge halklarında yabancı güçlere dini ve milli duygulardan kaynaklanan düşmanlıktan başka bir duygu uyandırmayacağını belirterek, bu duyguların da terör örgütleri tarafından istismar edilebileceğine işaret ediyor.
Cezayirli yetkililer, terörle mücadele adına bölgenin yabancı üsler aracılığıyla askerileştirilmesinin bu iki bölge ülkesinin yavaş yavaş bağımsızlığını hedef alacağını savunarak, Cezayir ve Moritanya'yı yabancı müdahaleye açık hale getireceğini ve terör kıskacına alacağını ifade ediyor.
- Ortak çıkarlar ve tek tehdit
Görünüşe göre Moritanya ordusu, özellikle Şangariha'nın yurt dışı satışların gerekli olduğunu vurgulamasından sonra Cezayir askeri yapımlarıyla ilgileniyor.
Cezayir Genel Kurmay Başkanı Şangariha 21 Kasım 2020'de Askeri Sanayi Müdürüne "Askeri sanayinin çemberini, yalnızca kendi ordumuzun ve iç pazarın ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutmamalı, aksine bölgesel ve hatta uluslararası piyasaya ürünlerimizi satarak çemberi genişletmeyi ciddi bir şekilde düşünmeliyiz." demişti.
Cezayir, askeri ve sivil amaçlarla kullanılmak üzere, Alman Mercedes-Benz gibi birçok uluslararası kuruluş ve birçok ülkenin ortaklığıyla, zırhlı araçlar, kamyonlar, otobüsler ve dört çeker araçların (SUV) yanı sıra ağır ve hafif silahlar da üretiyor.
Moritanya Genel Kurmay Başkanı, Cezayir'i ziyareti sırasında, ülkenin batısındaki Teyyarat kentinde bulunan Araba Üretimini Geliştirme Kurumunu inceledi. Bu ziyaret, Novakşot'un Sahra Çölü'ndeki terörle mücadele operasyonlarıyla uyumlu Cezayir silah ve teçhizatını ithal etme olasılığına işaret ediyor.
2011'den beri hiçbir terörist saldırıya maruz kalmasa da Moritanya'nın Mali ile olan güneydoğu sınırı, kronik sorunların olduğu üç sınır bölgesinden uzak olmaması ve özellikle Fransa'nın yürüttüğü Sahil Beşlisi Grubu'na (G5) üyeliğinden dolayı ülkeye yönelik tehdidin devam ettiğini gösteriyor.
Moritanya, ülkenin kuzeyindeki Tervin kentinde 12 kişinin kaçırılarak vahşice öldürülmesi ve iki taraf arasındaki çatışmayı Mali'ye kadar genişleten bir saldırının ardından, 2008'den beri Mağrib El Kaidesi olarak adlandırılan selefi grupla şiddetli çatışmalara sahne olan kapsamlı bir mücadeleye girişmişti.
Moritanya yönetimi, terörle savaşın Mali'den sınırlarına kadar uzanacağından korkuyor ancak Afrika Araştırmaları Merkezi 2011'de Novakşot hakkında "aşırılık yanlısı gruplarla karşılıklı saldırmazlık anlaşmasına" vardığını ve ordusunun o tarihten bu yana aşırılık yanlılarına saldırmaktan kaçındığını iddia ediyor.
- Fransa'nın geri çekilmesiyle sahadaki diğer ülkelerin girişimi önem kazanıyor
Fransa'nın 2013 yılında Mali'nin kuzeyinde silahlı gruplara karşı başlattığı Serval operasyonu başarılı olsaydı, onu izleyen ve 8 senedir başarısızlıklarla anılan Barkhane operasyonu da benzer aşamadan geçebilirdi.
Boko Haram, El-Kaide'ye bağlı silahlı gruplar ve Sahra DEAŞ'ı gibi terör gruplarının şiddetli saldırılarında yüzlerce Burkina Faso, Mali ve Nijer askeri hayatını kaybederken, bu saldırılarda şu ana kadar Fransa'nın asker kaybı da 50'yi buldu.
Mali, Nijer ve Burkina Faso arasındaki üçlü ortak sınır, terör örgütü DEAŞ için Irak, Suriye ve Libya'daki hezimetinden sonra yeni bir kale haline geldi.
ABD'nin Nijer'deki İHA hava üssündeki askeri varlığı ve Avrupa'dan gelen askeri yardımlara rağmen 5 bin 100 askerle Fransa tarafından yürütülen Barkhane operasyonu başarısız oldu.
Fransa'nın, Amerika Birleşik Devletleri gibi Sahil bölgesindeki kuvvetlerini azaltma kararı ve bölgedeki terör saldırılarının artması üzerine, silahlı gruplarla mücadelede en büyük sorumluluk başta Mali, Nijer ve Burkina Faso olmak üzere bölge ülkelerine düştü.
Çad da 23 Mart 2020'de Boko Haram'ın saldırısında 92 askerinin öldürülmesinin ardından, nisan ayında Cumhurbaşkanı İdris Debi'nin, ülkesinin sınırları dışındaki aşırılık yanlılarıyla mücadele operasyonlarına katılmayacağını açıklamasına rağmen operasyonlara geri döndü.
Batı medyasında ise Çad'ın söz verdiği gibi "üçlü sınır" bölgesine 480 kişilik ek bir tabur göndermediği şeklinde haberler yer aldı.
Sahil bölgesindeki mücadelesinde kesin başarı elde edemeyen Fransa öncülüğündeki G5 çözülürken, Moritanya ise aşırılık yanlısı gruplarla doğrudan savaşa girmiyor. Çad'a gelince, DEAŞ ve Boko Haram'ın ulusal güvenliğine oluşturduğu tehdit karşısında Fransız yardımları bu ülkede de yetersiz kalıyor.
Bölgedeki bu askeri gerçeklikler, Cezayir'i sınır ülkeleriyle koordinasyonlu bir şekilde terörle mücadelede yeniden stratejik bir noktaya getirebilir.
Terörle mücadeledeki deneyimi ve bölgedeki en büyük orduya sahip olması göz önüne alındığında, Cezayir, ılımlı grupları ve bunların faaliyetlerini desteklemek ve her anlamda terörün ve şiddet yanlısı grupların kaynaklarını kurutmak suretiyle bölgesel sorunları çözebileceğinin sinyallerini veriyor.
Fransa desteğiyle hareket eden Mali, Nijer ve Burkina Faso'nun Boko Haram, DEAŞ ve El-Kaide saldırılarına dayanabilmesi şüpheli görünse de Cezayir ve Moritanya arasındaki sıcak ilişkiler ve sıkı askeri iş birliği bu iki ülkenin bölgesel sorunların çözümünde yeni aktörler olarak ön plana çıkmalarına olanak sağlıyor.