Kızıltan Açıklaması 'Bir Araya Gelmek Ve Yeni Ekonomi Bölgesi Temelinde Güvenli Bir Liman Oluşturmak Zorundayız'
İçel Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Başkanı Ayhan Kızıltan, İçel ve Adana’nın da içinde bulunduğu yeni ekonomi bölgesinin 15 ili ve 6 kalkınma ajansını kapsadığını belirterek, “Ekonomik büyüklük ve önem anlamında Marmara Bölgesinin bile ekonomik gücünü aşan bir bölge çıkmaktadır. Bir araya gelmek, ortak aklı yakalamak ve bahsettiğimiz bölge temelinde güvenli bir liman oluşturmak zorundayız. Bu, hem bölgemizin hem de ülkemizin çıkarınadır” çağrısında bulundu.
MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Kızıltan, yazılı bir açıklama yaparak, yeni ekonomi bölgeleri ve kentlerin birlikte hareket etmelerini değerlendirdi. Kalkınma Planının, ‘yeni ekonomi bölgeleri’ne vurgu yaptığını belirten Kızıltan, çok akılcı ve gerçekçi bu vurgunun planlardan hayata geçmesi için daha çok çaba göstermek zorunda olduklarını kaydetti.
“Ortak bir kaderi olan kentler artık birbirini rakip değil, doğal bir ortak görmek zorundadır”
Yeni ekonomi bölgelerinin birçok kenti kapsayan bir oluşum olduğuna işaret eden Kızıltan, benzer veya birbirini tamamlayan ekonomik üretim desenlerine sahip kentleri planlı bir şekilde birbirine bağlamanın ve bütüncül bir ekonomik sistem oluşturmanın, kentlerin etkin bir işbirliği kurabilmesinde yattığını vurguladı. Kızıltan, “Bizim bölgemiz söz konusu olduğunda birinci halkayı elbette İçel ve Adana’nın oluşturduğu Çukurova Ekonomi Bölgesi oluşturuyor. Bu bölge gerek doğal anlamda gerekse ekonomik anlamda arasına bir sınır çizilemeyen, ortak kaderi paylaşan bir bölge. Zaten bu iki ilin kalkınma ajansı olan Çukurova Kalkınma Ajansı da İçel ve Adana illerini kapsadığı için bu birliği göstermektedir. Adana gerek sanayi üretimi gerek tarımsal üretimi gerekse enerji ve kimya alanlarındaki kümelenme ve önemi ile İçel ise bu üretimi dünyaya açan dış ticaret, lojistik ve liman gücüyle Adana sanayisini tamamlayan, sanayi ve tarım gücüyle tam bir ekonomik bütünlük arz etmektedir. Her ne kadar bu iki kentin kendi dinamikleri bu konuda hala yeterli iş birliğini ortaya koymayı başaramadılarsa da Çukurova var olan doğal ortak değerleri ile bu birliği ve yeni ekonomik bölgeyi ortaya çıkartmaktadır. Bu anlamda böylesi ortak bir kaderi olan kentler artık birbirini rakip değil, doğal bir ortak ve destekçi olarak görmek zorundadır. Aksi halde artan rekabet ortamında ve zorlaşan bir ekonomide tek başına ayakta kalmak mümkün olmayacaktır. Bu bölgenin İçel ve Adana dinamiklerinin ortak aklıyla ekonomik olarak güçlenmesi, Çukurova’yı bir cazibe merkezi haline getirecek, böylece bu bölgede yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılar için birinci tercih olacaktır. Bu aynı zamanda ulusal boyutta ülkelerin Türkiye’ye yönelmesi gibi dolaylı bir katkıyı sunacaktır” dedi.
“Çukurova Stratejik Yatırım ve Kalkınma Planı hazırlanmalıdır”
Kızıltan, İçel iş dünyası olarak sürekli gündeme getirdikleri ve MTSO olarak uzun süredir birçok veri altyapısını çalıştıkları “Çukurova Stratejik Yatırım ve Kalkınma Planı”nın, İçel ve Adana dinamiklerinin, özellikle Çukurova Kalkınma Ajansının da desteği ile hazırlanmak, merkezi destek ve onaylarla ulusal strateji ve hedeflere de uyumlu hale getirilerek ortaya konmak zorunda olduğunun altını çizdi. “Biz İçel olarak hazırız. Kardeş Adana’nın da bu konuda daha aktif olmasını bekliyoruz” diyen Kızıltan, şöyle devam etti:
“Çünkü bizler kararlı ve istekli olmazsak, arzu ettiğimiz makro ölçekli desteği alamayız. Bizim için Çukurova Ekonomi Bölgesi bu büyük halkanın merkezidir. Ancak bu halkanın bir de dış ve daha geniş halkası olarak düşündüğümüz ve Çukurova’dan ayrı göremeyeceğimiz Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay’ı kapsayan ‘Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesi’ vardır. Bu illerle birlikte hayata geçmesini hayal ettiğimiz Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesinde sadece bu 5 il değil, aynı zamanda Çukurova Kalkınma Ajansına ek olarak bir de Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı var. Yani sanayisi, tarımı, ticareti, dış ticareti, lojistiği, limanları, iki önemli ovası ve ihracat gücü ile 5 il ve 2 önemli kalkınma ajansı var bölgenin. Bu 5 ilin sahip olduğu organize sanayi bölgeleri, limanlar, serbest bölgeler, ihtisas OSB’ler, teknoparklar, tarımsal enstitüler ve daha önemli sayısız üniversitelerle oluşturulan olağan üstü vasıflı bir insan kaynağı var. Çukurova Ekonomi Bölgesini destekleyen Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesinin hemen dışındaki hinterlandın içinde olan ve birçok konuda bu iki bölgenin ayrılmaz parçası olan Gaziantep, Kayseri, Niğde, Aksaray, Karaman, Konya, Malatya da eklendiğinde ekonomik büyüklük ve önem anlamında Marmara Bölgesinin bile ekonomik gücünü aşan bir bölge çıkmaktadır.”
Bu yeni ekonomi bölgesinin, Ahiler, Çukurova, Doğu Akdeniz, İpek Yolu, Karacadağ ve Mevlana Kalkınma Ajanslarını da kapsadığına dikkat çeken Kızıltan, “Yani en az 15 il ve 6 kalkınma ajansını kapsayan bir ekonomi bölgesinden bahsediyoruz. Türkiye’nin sanayi ve tarım üretimini sırtlayan bir ekonomi bölgesinden bahsediyoruz. Türkiye’nin ihracatını, istihdamını sırtlayan bir ekonomi bölgesinden; ülkenin katma değer oluşturan bir bölgesini bütüncül bir hale getirmekten ve bunun oluşturacağı büyük cazibeyi yatırıma ve katma değere dönüştürmekten bahsediyoruz. Neden ülkemizin ekonomik anlamda yeni bir Marmara’sı, hatta Marmara’yı bile geçen yeni bir ekonomi bölgesi daha olmasın? Bu vizyon ve yapılacak destekle oluşturulacak bir Marmara daha ülke ihracatının iki kat artması, cari açığın düşmesi, iş ve aş demektir. Bu anlamda bu işin olmazsa olmazı yerel yönetimler olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Yeni ekonomi bölgesi demek güvenli liman demektir”
Yerel yönetimlerin bu vizyonu benimsemeleri ve ekonomiye daha çok entegre olmaları gerektiğini vurgulayan Kızıltan, şunları kaydetti:
“Bölge siyasetçileri, vekillerimiz bu vizyon ve hedefi önemsemeli ve bu vizyona destek vermelidir. Belki de bu konu hepimizin başat konusu olmalıdır. Çünkü ekonomik refah demek sosyal yaşam kalitesi, sosyal huzur demektir. İçel Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu hedefe ulaşmak için her çabayı göstereceğiz. Dünya büyük bir ekonomik fırtına yaşıyor ve görünen o ki, bu fırtına daha da artacak. Bu fırtınadan tek tek kurtulmak mümkün değil. Bir araya gelmek, ortak aklı yakalamak ve bahsettiğimiz bölge temelinde güvenli bir liman oluşturmak zorundayız. Bu, hem bölgemizin hem de ülkemizin çıkarınadır. İçel Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu çağrımıza gerek bahsedilen illerin iş oluşumlarının gerek kalkınma ajansları ve yerel yönetimlerinin gerekse bölge vekillerinin bir tepki vereceğine ve kurtuluşumuz olan bu vizyonu sahipleneceklerine inanıyoruz. İnandığımız bir şey varsa; birlikten kuvvet doğduğudur.”
Kaynak: İHA
“Ortak bir kaderi olan kentler artık birbirini rakip değil, doğal bir ortak görmek zorundadır”
Yeni ekonomi bölgelerinin birçok kenti kapsayan bir oluşum olduğuna işaret eden Kızıltan, benzer veya birbirini tamamlayan ekonomik üretim desenlerine sahip kentleri planlı bir şekilde birbirine bağlamanın ve bütüncül bir ekonomik sistem oluşturmanın, kentlerin etkin bir işbirliği kurabilmesinde yattığını vurguladı. Kızıltan, “Bizim bölgemiz söz konusu olduğunda birinci halkayı elbette İçel ve Adana’nın oluşturduğu Çukurova Ekonomi Bölgesi oluşturuyor. Bu bölge gerek doğal anlamda gerekse ekonomik anlamda arasına bir sınır çizilemeyen, ortak kaderi paylaşan bir bölge. Zaten bu iki ilin kalkınma ajansı olan Çukurova Kalkınma Ajansı da İçel ve Adana illerini kapsadığı için bu birliği göstermektedir. Adana gerek sanayi üretimi gerek tarımsal üretimi gerekse enerji ve kimya alanlarındaki kümelenme ve önemi ile İçel ise bu üretimi dünyaya açan dış ticaret, lojistik ve liman gücüyle Adana sanayisini tamamlayan, sanayi ve tarım gücüyle tam bir ekonomik bütünlük arz etmektedir. Her ne kadar bu iki kentin kendi dinamikleri bu konuda hala yeterli iş birliğini ortaya koymayı başaramadılarsa da Çukurova var olan doğal ortak değerleri ile bu birliği ve yeni ekonomik bölgeyi ortaya çıkartmaktadır. Bu anlamda böylesi ortak bir kaderi olan kentler artık birbirini rakip değil, doğal bir ortak ve destekçi olarak görmek zorundadır. Aksi halde artan rekabet ortamında ve zorlaşan bir ekonomide tek başına ayakta kalmak mümkün olmayacaktır. Bu bölgenin İçel ve Adana dinamiklerinin ortak aklıyla ekonomik olarak güçlenmesi, Çukurova’yı bir cazibe merkezi haline getirecek, böylece bu bölgede yatırım yapmak isteyen yabancı yatırımcılar için birinci tercih olacaktır. Bu aynı zamanda ulusal boyutta ülkelerin Türkiye’ye yönelmesi gibi dolaylı bir katkıyı sunacaktır” dedi.
“Çukurova Stratejik Yatırım ve Kalkınma Planı hazırlanmalıdır”
Kızıltan, İçel iş dünyası olarak sürekli gündeme getirdikleri ve MTSO olarak uzun süredir birçok veri altyapısını çalıştıkları “Çukurova Stratejik Yatırım ve Kalkınma Planı”nın, İçel ve Adana dinamiklerinin, özellikle Çukurova Kalkınma Ajansının da desteği ile hazırlanmak, merkezi destek ve onaylarla ulusal strateji ve hedeflere de uyumlu hale getirilerek ortaya konmak zorunda olduğunun altını çizdi. “Biz İçel olarak hazırız. Kardeş Adana’nın da bu konuda daha aktif olmasını bekliyoruz” diyen Kızıltan, şöyle devam etti:
“Çünkü bizler kararlı ve istekli olmazsak, arzu ettiğimiz makro ölçekli desteği alamayız. Bizim için Çukurova Ekonomi Bölgesi bu büyük halkanın merkezidir. Ancak bu halkanın bir de dış ve daha geniş halkası olarak düşündüğümüz ve Çukurova’dan ayrı göremeyeceğimiz Kahramanmaraş, Osmaniye, Hatay’ı kapsayan ‘Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesi’ vardır. Bu illerle birlikte hayata geçmesini hayal ettiğimiz Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesinde sadece bu 5 il değil, aynı zamanda Çukurova Kalkınma Ajansına ek olarak bir de Doğu Akdeniz Kalkınma Ajansı var. Yani sanayisi, tarımı, ticareti, dış ticareti, lojistiği, limanları, iki önemli ovası ve ihracat gücü ile 5 il ve 2 önemli kalkınma ajansı var bölgenin. Bu 5 ilin sahip olduğu organize sanayi bölgeleri, limanlar, serbest bölgeler, ihtisas OSB’ler, teknoparklar, tarımsal enstitüler ve daha önemli sayısız üniversitelerle oluşturulan olağan üstü vasıflı bir insan kaynağı var. Çukurova Ekonomi Bölgesini destekleyen Doğu Akdeniz Ekonomi Bölgesinin hemen dışındaki hinterlandın içinde olan ve birçok konuda bu iki bölgenin ayrılmaz parçası olan Gaziantep, Kayseri, Niğde, Aksaray, Karaman, Konya, Malatya da eklendiğinde ekonomik büyüklük ve önem anlamında Marmara Bölgesinin bile ekonomik gücünü aşan bir bölge çıkmaktadır.”
Bu yeni ekonomi bölgesinin, Ahiler, Çukurova, Doğu Akdeniz, İpek Yolu, Karacadağ ve Mevlana Kalkınma Ajanslarını da kapsadığına dikkat çeken Kızıltan, “Yani en az 15 il ve 6 kalkınma ajansını kapsayan bir ekonomi bölgesinden bahsediyoruz. Türkiye’nin sanayi ve tarım üretimini sırtlayan bir ekonomi bölgesinden bahsediyoruz. Türkiye’nin ihracatını, istihdamını sırtlayan bir ekonomi bölgesinden; ülkenin katma değer oluşturan bir bölgesini bütüncül bir hale getirmekten ve bunun oluşturacağı büyük cazibeyi yatırıma ve katma değere dönüştürmekten bahsediyoruz. Neden ülkemizin ekonomik anlamda yeni bir Marmara’sı, hatta Marmara’yı bile geçen yeni bir ekonomi bölgesi daha olmasın? Bu vizyon ve yapılacak destekle oluşturulacak bir Marmara daha ülke ihracatının iki kat artması, cari açığın düşmesi, iş ve aş demektir. Bu anlamda bu işin olmazsa olmazı yerel yönetimler olmalıdır” ifadelerini kullandı.
“Yeni ekonomi bölgesi demek güvenli liman demektir”
Yerel yönetimlerin bu vizyonu benimsemeleri ve ekonomiye daha çok entegre olmaları gerektiğini vurgulayan Kızıltan, şunları kaydetti:
“Bölge siyasetçileri, vekillerimiz bu vizyon ve hedefi önemsemeli ve bu vizyona destek vermelidir. Belki de bu konu hepimizin başat konusu olmalıdır. Çünkü ekonomik refah demek sosyal yaşam kalitesi, sosyal huzur demektir. İçel Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu hedefe ulaşmak için her çabayı göstereceğiz. Dünya büyük bir ekonomik fırtına yaşıyor ve görünen o ki, bu fırtına daha da artacak. Bu fırtınadan tek tek kurtulmak mümkün değil. Bir araya gelmek, ortak aklı yakalamak ve bahsettiğimiz bölge temelinde güvenli bir liman oluşturmak zorundayız. Bu, hem bölgemizin hem de ülkemizin çıkarınadır. İçel Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu çağrımıza gerek bahsedilen illerin iş oluşumlarının gerek kalkınma ajansları ve yerel yönetimlerinin gerekse bölge vekillerinin bir tepki vereceğine ve kurtuluşumuz olan bu vizyonu sahipleneceklerine inanıyoruz. İnandığımız bir şey varsa; birlikten kuvvet doğduğudur.”