YÖK'ten Ar-Ge Yapmayan Vakıf Üniversitelerine Kontenjan Kısıtlaması
Yükseköğretim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç: 'ArGe ve öğretim üyesi yetiştirme konusunda gayret göstermeyen vakıf üniversitelerimizin kontenjan artış taleplerinin değerlendirmeye alınmayacağı bir sistem getiriyoruz' 'Bir iki gün içinde vakıf üniversitelerine, ArGe kapsamında hangi kalemlerin dikkate alınacağına ve kabul edileceğine dair bir yazı göndereceğiz'
Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Ar-Ge ve öğretim üyesi yetiştirme konusunda gayret göstermeyen vakıf üniversitelerinin kontenjan artış taleplerinin değerlendirmeye alınmayacağı bir sistemin getirileceğini bildirdi.
Saraç, YÖK'te düzenlenen bilgilendirme toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'ndeki, bazı vakıf üniversitelerinin kazanç odaklı çalıştıklarına dair sözlerinin hatırlatılması üzerine Saraç, "Cumhurbaşkanımızın beyanı, milletimiz tarafından yapılan bir tespitin, en üst düzeyde bir uyarı şeklinde tekrarlanmasıdır. Ben ilgili kurumların bu husustaki uyarıyı dikkate alacağını düşünüyorum." dedi.
Saraç, vakıf üniversitelerini vergisiz kazanç yolu olarak gören birtakım kurumlar olduğuna işaret ederek, "Bunlara yok dersek bunlar gerçeklik aleminden yok olmuyor. Bunlar maalesef varlar ve her yıl Yükseköğretim Denetleme Kurulunun yaptığı olağan denetlemelerde ve raporlarda, çok büyük rakamlarda (yüz milyonlarca liralık) kaynak aktarımı yapıldığı tespit ediliyor. Biz bu kaynakların üniversitelere döndürülmesi için çalışıyoruz. Biz yükseköğretimin bütün zihni mesaisini, kalitenin daha yükseltilmesi ve niteliğin artırılması için harcamasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Kötü örnekler, olumsuz algı oluşturuyor"
Saraç, kazanç odaklı çalışan vakıf üniversitelerinin, vakıf mantığıyla toplum yararına çalışmayı ilke edinenlere de zarar verdiğini belirterek, "Burada asıl rencide olanlar, işlerini doğru yapan, ülkenin kalkınması yönünde büyük katkılar sağlayan nitelikli vakıf üniversiteleridir. Onlar, bu çürük elmalar yüzünden aynı potada değerlendirilmekten çok rahatsızlar. Halbuki bazı vakıf üniversitelerimiz hem yurt içinde hem de yurt dışında Türkiye'nin medarıiftiharıdır. Fakat kötü örnekler, toplumda, vakıf üniversitelerinin bütününe yönelik ciddi olumsuz bir algı oluşmasına yol açıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, vakıf üniversitelerinin Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla yönelmesi konusundaki yönlendirmesinin önemini vurgulayan Saraç, bu çerçevede vakıf üniversitelerinin, toplam öğrenci gelirinin en az yüzde 1'i kadar Ar-Ge bütçesinin olmasının şart koşulduğu bir genelge hazırlandığını anımsattı.
- Vakıf üniversitelerinin kontenjan artış talepleri
Saraç, vakıf üniversiteleri arasında haksız rekabete yol açan reklam harcamalarına yönelik de kararlar aldıklarını hatırlatarak, 11. Kalkınma Planı hedefleri çerçevesinde devlet ve vakıf üniversitelerinin Ar-Ge'ye daha fazla yönelmesini isteyeceklerini kaydetti.
Vakıf üniversitelerinin nitelikli eğitim ve Ar-Ge için ne kadar bütçe ayırdıklarını takip edeceklerini söyleyen Saraç, şu açıklamalarda bulundu:
"Vakıf üniversitelerinin kontenjan taleplerini, Ar-Ge ve öğretim üyesi yetiştirme yönündeki performanslarına göre değerlendireceğiz. Burada herhangi bir varlık gösteremeyen, Ar-Ge ve öğretim üyesi yetiştirme konusunda gayret göstermeyen vakıf üniversitelerimizin kontenjan artış taleplerinin değerlendirmeye alınmayacağı bir sistem getireceğiz. Bir iki gün içinde vakıf üniversitelerine, Ar-Ge kapsamında hangi kalemlerin dikkate alınacağına ve kabul edileceğine dair bir yazı göndereceğiz. Vakıf üniversitelerinin olağan değerlendirme ve denetleme süreçlerini de bu istikamette yapacağız."
Saraç, vakıf üniversitelerinin öğretim üyesi yetiştirmek yerine devlet üniversitelerinden öğretim üyesi seçmeyi tercih ettiğini dile getirerek, bu durumun sisteme zarar verdiğinin altını çizdi.
Belirlenen sayıda araştırma görevlisi istihdam etmeyen vakıf üniversitelerinin birim kurma tekliflerinin de değerlendirmeye alınmayacağını bildiren Saraç, şunları kaydetti:
"Öğretim üyesi sayısı 400'e yakın olan köklü bir vakıf üniversitemizin yüksek lisans öğrenci sayısı ile, yeni kurulan, mezun bile vermemiş olan ve öğretim üyesi sayısı 90'a ulaşmayan bir vakıf üniversitemizin yüksek lisans öğrencisi sayısı neredeyse aynı, ikisi de bin küsur öğrenci kaydetmiş. Bu duruma seyirci kalmak mümkün mü? Cumhurbaşkanımız bu gidişe dikkat çekiyor, 'kalite' diyor, 'araştırma' diyor, 'cepleriniz yerine ülkemizin kalkınmasını önceleyin' diyor. Doğru da söylüyor. Biz de görev tanımımızın gereğini yapmak durumundayız. Bize düşen, öğrencilerimizi emanet ettiğimiz üniversitelerimizi, bu öğrencilere iyi bir eğitim kazandırmaya sevk etmektir. Bunu başarılı bir eğitim veren vakıf üniversiteleri de talep ediyor, diğerlerinden ayrışmak istiyor."
- "İyileştirmeyi sağlayacak anahtar kavram şeffaflıktır"
Saraç, vakıf üniversitelerine ilişkin yıllık izleme ve değerlendirme raporlarının kamuoyu ile paylaşıldığına işaret ederek, "Bu noktada iyileştirmeyi sağlayacak anahtar kavram şeffaflıktır. Vakıf üniversitelerine ilişkin iki yıl önce ortaya koyduğumuz rapor ile bu yılkini kıyasladığımızda, çok ciddi bir iyileştirme görüyoruz. Bunu sağlayan YÖK'ün şeffaflık politikasıdır. Ne olup bittiğini toplumla paylaşmak durumundayız. Hiçbir olumsuzluğu halının altına süpürmeyeceğiz." diye konuştu.
Kaynak: AA
Saraç, YÖK'te düzenlenen bilgilendirme toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Yükseköğretim Akademik Yıl Açılış Töreni'ndeki, bazı vakıf üniversitelerinin kazanç odaklı çalıştıklarına dair sözlerinin hatırlatılması üzerine Saraç, "Cumhurbaşkanımızın beyanı, milletimiz tarafından yapılan bir tespitin, en üst düzeyde bir uyarı şeklinde tekrarlanmasıdır. Ben ilgili kurumların bu husustaki uyarıyı dikkate alacağını düşünüyorum." dedi.
Saraç, vakıf üniversitelerini vergisiz kazanç yolu olarak gören birtakım kurumlar olduğuna işaret ederek, "Bunlara yok dersek bunlar gerçeklik aleminden yok olmuyor. Bunlar maalesef varlar ve her yıl Yükseköğretim Denetleme Kurulunun yaptığı olağan denetlemelerde ve raporlarda, çok büyük rakamlarda (yüz milyonlarca liralık) kaynak aktarımı yapıldığı tespit ediliyor. Biz bu kaynakların üniversitelere döndürülmesi için çalışıyoruz. Biz yükseköğretimin bütün zihni mesaisini, kalitenin daha yükseltilmesi ve niteliğin artırılması için harcamasını istiyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Kötü örnekler, olumsuz algı oluşturuyor"
Saraç, kazanç odaklı çalışan vakıf üniversitelerinin, vakıf mantığıyla toplum yararına çalışmayı ilke edinenlere de zarar verdiğini belirterek, "Burada asıl rencide olanlar, işlerini doğru yapan, ülkenin kalkınması yönünde büyük katkılar sağlayan nitelikli vakıf üniversiteleridir. Onlar, bu çürük elmalar yüzünden aynı potada değerlendirilmekten çok rahatsızlar. Halbuki bazı vakıf üniversitelerimiz hem yurt içinde hem de yurt dışında Türkiye'nin medarıiftiharıdır. Fakat kötü örnekler, toplumda, vakıf üniversitelerinin bütününe yönelik ciddi olumsuz bir algı oluşmasına yol açıyor." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, vakıf üniversitelerinin Ar-Ge faaliyetlerine daha fazla yönelmesi konusundaki yönlendirmesinin önemini vurgulayan Saraç, bu çerçevede vakıf üniversitelerinin, toplam öğrenci gelirinin en az yüzde 1'i kadar Ar-Ge bütçesinin olmasının şart koşulduğu bir genelge hazırlandığını anımsattı.
- Vakıf üniversitelerinin kontenjan artış talepleri
Saraç, vakıf üniversiteleri arasında haksız rekabete yol açan reklam harcamalarına yönelik de kararlar aldıklarını hatırlatarak, 11. Kalkınma Planı hedefleri çerçevesinde devlet ve vakıf üniversitelerinin Ar-Ge'ye daha fazla yönelmesini isteyeceklerini kaydetti.
Vakıf üniversitelerinin nitelikli eğitim ve Ar-Ge için ne kadar bütçe ayırdıklarını takip edeceklerini söyleyen Saraç, şu açıklamalarda bulundu:
"Vakıf üniversitelerinin kontenjan taleplerini, Ar-Ge ve öğretim üyesi yetiştirme yönündeki performanslarına göre değerlendireceğiz. Burada herhangi bir varlık gösteremeyen, Ar-Ge ve öğretim üyesi yetiştirme konusunda gayret göstermeyen vakıf üniversitelerimizin kontenjan artış taleplerinin değerlendirmeye alınmayacağı bir sistem getireceğiz. Bir iki gün içinde vakıf üniversitelerine, Ar-Ge kapsamında hangi kalemlerin dikkate alınacağına ve kabul edileceğine dair bir yazı göndereceğiz. Vakıf üniversitelerinin olağan değerlendirme ve denetleme süreçlerini de bu istikamette yapacağız."
Saraç, vakıf üniversitelerinin öğretim üyesi yetiştirmek yerine devlet üniversitelerinden öğretim üyesi seçmeyi tercih ettiğini dile getirerek, bu durumun sisteme zarar verdiğinin altını çizdi.
Belirlenen sayıda araştırma görevlisi istihdam etmeyen vakıf üniversitelerinin birim kurma tekliflerinin de değerlendirmeye alınmayacağını bildiren Saraç, şunları kaydetti:
"Öğretim üyesi sayısı 400'e yakın olan köklü bir vakıf üniversitemizin yüksek lisans öğrenci sayısı ile, yeni kurulan, mezun bile vermemiş olan ve öğretim üyesi sayısı 90'a ulaşmayan bir vakıf üniversitemizin yüksek lisans öğrencisi sayısı neredeyse aynı, ikisi de bin küsur öğrenci kaydetmiş. Bu duruma seyirci kalmak mümkün mü? Cumhurbaşkanımız bu gidişe dikkat çekiyor, 'kalite' diyor, 'araştırma' diyor, 'cepleriniz yerine ülkemizin kalkınmasını önceleyin' diyor. Doğru da söylüyor. Biz de görev tanımımızın gereğini yapmak durumundayız. Bize düşen, öğrencilerimizi emanet ettiğimiz üniversitelerimizi, bu öğrencilere iyi bir eğitim kazandırmaya sevk etmektir. Bunu başarılı bir eğitim veren vakıf üniversiteleri de talep ediyor, diğerlerinden ayrışmak istiyor."
- "İyileştirmeyi sağlayacak anahtar kavram şeffaflıktır"
Saraç, vakıf üniversitelerine ilişkin yıllık izleme ve değerlendirme raporlarının kamuoyu ile paylaşıldığına işaret ederek, "Bu noktada iyileştirmeyi sağlayacak anahtar kavram şeffaflıktır. Vakıf üniversitelerine ilişkin iki yıl önce ortaya koyduğumuz rapor ile bu yılkini kıyasladığımızda, çok ciddi bir iyileştirme görüyoruz. Bunu sağlayan YÖK'ün şeffaflık politikasıdır. Ne olup bittiğini toplumla paylaşmak durumundayız. Hiçbir olumsuzluğu halının altına süpürmeyeceğiz." diye konuştu.