'Depremlere Milli Güvenlik Sorunu Gibi Bakmak Gerekiyor'
Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy: 'Gelecek depremin vereceği zararları düşündüğümüzde bu depremi ciddiye alıp, bir milli güvenlik sorunu gibi hareket etmemiz gerekiyor' '7'den büyük depremi beklerken hazırlıklarımızı da hızla tamamlamamız gerekiyor. Marmara Denizi içerisinde bir depremi konuşurken tsunaminin de olabileceğini düşünmeliyiz. Kıyıların da ona göre planlanması gerekir'
AHMET ÖZLER - Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Marmara Denizi Silivri açıklarında 4,6 büyüklüğündeki depreme ilişkin, "Gelecek depremin vereceği zararları düşündüğümüzde bu depremi ciddiye alıp, bir milli güvenlik sorunu gibi hareket etmemiz gerekiyor." dedi.
Karabük Üniversitesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen sempozyum için kente gelen Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlattı.
Zaman zaman meydana gelen depremlerle bu durumun yeniden hatırlandığını belirten Ersoy, "Türkiye'nin neredeyse yüzde 100'üne yakın kesimi deprem bölgesi. En son Silivri açıklarında 4,6 büyüklüğünde deprem oldu. Çok sığ derinlikte olması nedeniyle Marmara Bölgesi'nin hemen her ilinde hissedildi. İstanbul'da çok fazla hissedildi. Kritik olan şuydu; 4,6 büyüklüğündeki deprem gelecekte beklediğimiz büyük depremin olacağı yerdeydi. O yüzden tabii ki çok kaygılandık." diye konuştu.
- "Yapı stoğunu ona göre dönüştürmeniz gerekiyor"
Herkesin "Bu 4,6 büyüklüğündeki deprem öncü mü?" diye sorduğunu vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:
"Bunu bilme şansımız yok, çünkü sonraki ana şoku kimse bilemiyor. Dünyada da kimse bilemez. Dolayısıyla bu depremleri ancak izleyebiliyor ve yorumlar yapabiliyoruz ama gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7'den büyük deprem mutlaka olacak. 1999'da yüzde 65 olasılıkla 30 yıl içerisinde 7'den büyük deprem olacağını söylemiştik. Bu sürenin 20 yılı geçti. 10 yıllık süre içerisinde büyük bir deprem bekleniyor. Bu yarın da olabilir, çok beklemeyebilir. Depremler sizi beklemeyeceği için, hazırlanmanız, yapı stoğunu ona göre dönüştürmeniz gerekiyor."
- "Sanayinin kalbi İstanbul ve çevresinde atıyor"
Ersoy, Kentsel Dönüşüm Projesi'nin hızlı ve güvenilir biçimde hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Marmara'da 6 milyona yakın konutun olduğunu ve 26 milyon kişinin yaşadığını anımsatan Ersoy, "Bu Türkiye'nin üçte biri demek. Sanayinin kalbi İstanbul ve çevresinde atıyor. Dolayısıyla bu çok ciddi bir iş. Gelecek depremin vereceği zararları düşündüğümüzde bu depremi ciddiye alıp, bir milli güvenlik sorunu gibi hareket etmemiz gerekiyor. Bu korkutmak için değil, sadece önceden hazırlıklı olmak adına bir söylem." ifadelerini kullandı.
"Ulusal kurumlarımız da zaten bunun farkında. Hızlı davranıyorlar." diyen Ersoy, 1999'a göre vatandaşların bu konuda dönüşüm geçirdiğini ancak İstanbul'daki yapı stoğunun henüz buna çok hazır olmadığını anlattı.
Ersoy, yapı stoğunun zafiyeti düşünüldüğünde biraz endişe duyduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Yönetilmesi gereken önemli bir sorun. 7'den büyük depremi beklerken hazırlıklarımızı da hızla tamamlamamız gerekiyor. Marmara Denizi içerisinde bir depremi konuşurken tsunaminin de olabileceğini düşünmeliyiz. Kıyıların da ona göre planlanması gerekir. Farkındalığın bu anlamda artırılması gerek. İstanbul'un merkezi sağlam kayaçlardan oluşuyor. İstanbul'un 4'te 3'ü sağlam ama merkezde 4'te 1'lik kesim, Aksaray'dan Silivri'ye doğru kıyı kesimindeki zemin daha gevşek."
Kaynak: AA
Karabük Üniversitesi ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) İl Müdürlüğü tarafından düzenlenen sempozyum için kente gelen Ersoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu hatırlattı.
Zaman zaman meydana gelen depremlerle bu durumun yeniden hatırlandığını belirten Ersoy, "Türkiye'nin neredeyse yüzde 100'üne yakın kesimi deprem bölgesi. En son Silivri açıklarında 4,6 büyüklüğünde deprem oldu. Çok sığ derinlikte olması nedeniyle Marmara Bölgesi'nin hemen her ilinde hissedildi. İstanbul'da çok fazla hissedildi. Kritik olan şuydu; 4,6 büyüklüğündeki deprem gelecekte beklediğimiz büyük depremin olacağı yerdeydi. O yüzden tabii ki çok kaygılandık." diye konuştu.
- "Yapı stoğunu ona göre dönüştürmeniz gerekiyor"
Herkesin "Bu 4,6 büyüklüğündeki deprem öncü mü?" diye sorduğunu vurgulayan Ersoy, şöyle devam etti:
"Bunu bilme şansımız yok, çünkü sonraki ana şoku kimse bilemiyor. Dünyada da kimse bilemez. Dolayısıyla bu depremleri ancak izleyebiliyor ve yorumlar yapabiliyoruz ama gelecekte Marmara Denizi içerisinde 7'den büyük deprem mutlaka olacak. 1999'da yüzde 65 olasılıkla 30 yıl içerisinde 7'den büyük deprem olacağını söylemiştik. Bu sürenin 20 yılı geçti. 10 yıllık süre içerisinde büyük bir deprem bekleniyor. Bu yarın da olabilir, çok beklemeyebilir. Depremler sizi beklemeyeceği için, hazırlanmanız, yapı stoğunu ona göre dönüştürmeniz gerekiyor."
- "Sanayinin kalbi İstanbul ve çevresinde atıyor"
Ersoy, Kentsel Dönüşüm Projesi'nin hızlı ve güvenilir biçimde hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Marmara'da 6 milyona yakın konutun olduğunu ve 26 milyon kişinin yaşadığını anımsatan Ersoy, "Bu Türkiye'nin üçte biri demek. Sanayinin kalbi İstanbul ve çevresinde atıyor. Dolayısıyla bu çok ciddi bir iş. Gelecek depremin vereceği zararları düşündüğümüzde bu depremi ciddiye alıp, bir milli güvenlik sorunu gibi hareket etmemiz gerekiyor. Bu korkutmak için değil, sadece önceden hazırlıklı olmak adına bir söylem." ifadelerini kullandı.
"Ulusal kurumlarımız da zaten bunun farkında. Hızlı davranıyorlar." diyen Ersoy, 1999'a göre vatandaşların bu konuda dönüşüm geçirdiğini ancak İstanbul'daki yapı stoğunun henüz buna çok hazır olmadığını anlattı.
Ersoy, yapı stoğunun zafiyeti düşünüldüğünde biraz endişe duyduklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
"Yönetilmesi gereken önemli bir sorun. 7'den büyük depremi beklerken hazırlıklarımızı da hızla tamamlamamız gerekiyor. Marmara Denizi içerisinde bir depremi konuşurken tsunaminin de olabileceğini düşünmeliyiz. Kıyıların da ona göre planlanması gerekir. Farkındalığın bu anlamda artırılması gerek. İstanbul'un merkezi sağlam kayaçlardan oluşuyor. İstanbul'un 4'te 3'ü sağlam ama merkezde 4'te 1'lik kesim, Aksaray'dan Silivri'ye doğru kıyı kesimindeki zemin daha gevşek."