Yemek Yerken Tablet Ve Çizgi Film İle Oyalanan Çocuklar Tehlikede
Manisa Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hekimi Uzm. Dr. Tamay Sertçelik, özellikle bebek ve çocukların yemek yerken; tablet, bilgisayar ve çizgi film ile oyalanmasının obezite riski oluşturabileceğini söyledi.
21. yüzyılın en büyük sorunlarından biri haline gelen obezite ile ilgili olarak Manisa Şehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hekimi Uzm. Dr. Tamay Sertçelik, önemli açıklamalarda bulundu. Özellikle çocuklarda obeziteye dikkat çeken Dr. Sertçelik, korunma yolları hakkında da ailelere tavsiyeler verdi.
Obezitenin sebeplerini sıralayan Uzm. Dr. Sertçelik, "Obezitede sosyal sebepler ile birlikte endüstriyel gıdaların artması, beslenme ve hayat tarzımızdaki değişikliklerden dolayı bir artış var. 5 yaş üstü çocuklarda yapılan araştırmalarda, dünya genelinde 35-40 milyon civarında obezite sorunu yaşayan çocuk var. Bunların çok büyük bir kısmı gelişmiş ülkelerde bulunuyor. Biz şimdiye kadar çocuk hekimleri olarak tartının diğer tarafıyla ilgilenmiştik. Daha çok gelişim problemi olan, kilo alamayan, beslenme sorunu yaşayan çocuklarla uğraşırken, son 40 yılda beslenme alışkanlıklarımızın değişmesiyle birlikte obezite problemi ön plana çıktı. Bazı aileler çocuklarında obezite olduğunun farkında bile değiller. Bu konuda çok dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum. Çünkü endüstriyel beslenmeyle birlikte gıdalarımızın içerikleri çok değişti. Özellikle glukoz, sükroz, fruktozlu mısır şurubu gibi birçok şeker içeren gıdalar yiyeceklerimizin içerisinde bulunuyor. Aldığımız gıdaları iyi okumalıyız. Yan ve arka kısımlarında yer alan içeriklerini incelemeliyiz. Etiket okumayı kesinlikle öneriyorum. Az önce bir çocuğumuz meyve suyu alırken dikkat ettim. İçeriğine baktığımda 100 mililitresinde yaklaşık 12.2 gram yüksek fruktozlu mısır şurubu yazıyor. Bir tek meyve suyu ile bile aslında almamız gereken şeker miktarını bazen geçiyoruz bazen ise yarılıyoruz. Bu konunun altını çizmek istiyorum. Mümkün olduğunda beslenme çantası hazırlarken kendimiz evde yaptığınız yiyecekleri katarsanız, sağlıklı atıştırmalıklar yaparsanız çocuğunuza daha faydalı olacağını düşünüyorum. Aileler polikliniğimize geldiğinde çocuklarının yumurta yememesinden yakınıyorlar. Çocuklarınız yumurta yemiyorsa daha farklı alternatiflere yönelmeniz gerekiyor. Hiçbir zaman yumurtanın alternatifi herhangi bir kek, pastaneden alınan bir poğaça olmamalı. Ben çocuklarımızın 18 yaşına geldiğinde kalori hesabı yapan ve kilo takıntısı ile uğraşan çocuklar olarak yetişmesinden ziyade; kendisiyle barışık, enerjilerini derslerine, edebiyata, sanata harcamaları gerektiğini düşünüyorum. Bırakın çocuklarınız sağlıklı beslensinler. Kilo problemleriyle uğraşmasınlar” dedi.
“EN TATLI ZEHİR ŞEKERDİR”
Şekerin obezitede büyük bir etken olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Sertçelik, artık neredeyse bütün gıdaların içerisinde şekerin yer aldığını belirterek, şöyle konuştu: “Maalesef gıdanın içerisine şeker konulduğu zaman her şeyi yiyebiliriz. Çocukların büyük bir kısmı limon sevmez ama limona şekerli içerik kattığınız zaman tadı çok güzel olur. Çocuklar o şekilde limonu tüketir. En tatlı zehir şekerdir. Ne yediğimize dikkat etmemiz gerekiyor.”
YEMEK YERKEN TABLET VE ÇİZGİ FİLMLERE DİKKAT
Çocuklarına yemek yedirmede zorluk çeken annelerin en çok kullandıkları yöntemlerden birinin de televizyon, telefon, tablet ya da bilgisayardan bir şey izletirken çocuğa yemek yedirmek olduğunu aktaran Uzm. Dr. Sertçelik, “Yemek yerken çocuklarımıza tablet oynatmak, çizgi film seyretmek, bilgisayar oyunları açmak oyalamak anlamında iyi bir alternatif olarak görünebilir ama kilo fazlalığı olan çocuklarımız, bu şekilde yemek yediği zaman ne yediğini, ne kadar yediğini algılamayacaktır. Ekran karşısında çok hızlı yemesi sebebiyle doyma merkezi ne kadar yediğini algılayamadığından çocuk yemeye devam edecektir. Bu da obezite için riskli bir davranış. Sofralarımız, anne-baba ve çocuğun bir araya geldiği, sosyal ilişkilerin kurulduğu güzel ortamlardır. Günlük sıkıntılarımızı, dertlerimizi anlattığımız paylaştığımız alanlar. Bu yüzden beslenme yaparken yemek yerken, bunun aslında bir sosyal paylaşım olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sağlıklı ilişkiler kurmak açısından önemli. Çocuğun ne yediğini, ne kadar yediğini algılaması için ona fırsat vermeliyiz. Yemeklerini küçük lokmalar halinde çiğnemeli, yemeği görerek ne yediğini anlamalı. Tat alma duyusu da bu şekilde gelişecektir” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Obezitenin sebeplerini sıralayan Uzm. Dr. Sertçelik, "Obezitede sosyal sebepler ile birlikte endüstriyel gıdaların artması, beslenme ve hayat tarzımızdaki değişikliklerden dolayı bir artış var. 5 yaş üstü çocuklarda yapılan araştırmalarda, dünya genelinde 35-40 milyon civarında obezite sorunu yaşayan çocuk var. Bunların çok büyük bir kısmı gelişmiş ülkelerde bulunuyor. Biz şimdiye kadar çocuk hekimleri olarak tartının diğer tarafıyla ilgilenmiştik. Daha çok gelişim problemi olan, kilo alamayan, beslenme sorunu yaşayan çocuklarla uğraşırken, son 40 yılda beslenme alışkanlıklarımızın değişmesiyle birlikte obezite problemi ön plana çıktı. Bazı aileler çocuklarında obezite olduğunun farkında bile değiller. Bu konuda çok dikkatli olmaları konusunda uyarıyorum. Çünkü endüstriyel beslenmeyle birlikte gıdalarımızın içerikleri çok değişti. Özellikle glukoz, sükroz, fruktozlu mısır şurubu gibi birçok şeker içeren gıdalar yiyeceklerimizin içerisinde bulunuyor. Aldığımız gıdaları iyi okumalıyız. Yan ve arka kısımlarında yer alan içeriklerini incelemeliyiz. Etiket okumayı kesinlikle öneriyorum. Az önce bir çocuğumuz meyve suyu alırken dikkat ettim. İçeriğine baktığımda 100 mililitresinde yaklaşık 12.2 gram yüksek fruktozlu mısır şurubu yazıyor. Bir tek meyve suyu ile bile aslında almamız gereken şeker miktarını bazen geçiyoruz bazen ise yarılıyoruz. Bu konunun altını çizmek istiyorum. Mümkün olduğunda beslenme çantası hazırlarken kendimiz evde yaptığınız yiyecekleri katarsanız, sağlıklı atıştırmalıklar yaparsanız çocuğunuza daha faydalı olacağını düşünüyorum. Aileler polikliniğimize geldiğinde çocuklarının yumurta yememesinden yakınıyorlar. Çocuklarınız yumurta yemiyorsa daha farklı alternatiflere yönelmeniz gerekiyor. Hiçbir zaman yumurtanın alternatifi herhangi bir kek, pastaneden alınan bir poğaça olmamalı. Ben çocuklarımızın 18 yaşına geldiğinde kalori hesabı yapan ve kilo takıntısı ile uğraşan çocuklar olarak yetişmesinden ziyade; kendisiyle barışık, enerjilerini derslerine, edebiyata, sanata harcamaları gerektiğini düşünüyorum. Bırakın çocuklarınız sağlıklı beslensinler. Kilo problemleriyle uğraşmasınlar” dedi.
“EN TATLI ZEHİR ŞEKERDİR”
Şekerin obezitede büyük bir etken olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Sertçelik, artık neredeyse bütün gıdaların içerisinde şekerin yer aldığını belirterek, şöyle konuştu: “Maalesef gıdanın içerisine şeker konulduğu zaman her şeyi yiyebiliriz. Çocukların büyük bir kısmı limon sevmez ama limona şekerli içerik kattığınız zaman tadı çok güzel olur. Çocuklar o şekilde limonu tüketir. En tatlı zehir şekerdir. Ne yediğimize dikkat etmemiz gerekiyor.”
YEMEK YERKEN TABLET VE ÇİZGİ FİLMLERE DİKKAT
Çocuklarına yemek yedirmede zorluk çeken annelerin en çok kullandıkları yöntemlerden birinin de televizyon, telefon, tablet ya da bilgisayardan bir şey izletirken çocuğa yemek yedirmek olduğunu aktaran Uzm. Dr. Sertçelik, “Yemek yerken çocuklarımıza tablet oynatmak, çizgi film seyretmek, bilgisayar oyunları açmak oyalamak anlamında iyi bir alternatif olarak görünebilir ama kilo fazlalığı olan çocuklarımız, bu şekilde yemek yediği zaman ne yediğini, ne kadar yediğini algılamayacaktır. Ekran karşısında çok hızlı yemesi sebebiyle doyma merkezi ne kadar yediğini algılayamadığından çocuk yemeye devam edecektir. Bu da obezite için riskli bir davranış. Sofralarımız, anne-baba ve çocuğun bir araya geldiği, sosyal ilişkilerin kurulduğu güzel ortamlardır. Günlük sıkıntılarımızı, dertlerimizi anlattığımız paylaştığımız alanlar. Bu yüzden beslenme yaparken yemek yerken, bunun aslında bir sosyal paylaşım olduğunu da unutmamak gerekiyor. Sağlıklı ilişkiler kurmak açısından önemli. Çocuğun ne yediğini, ne kadar yediğini algılaması için ona fırsat vermeliyiz. Yemeklerini küçük lokmalar halinde çiğnemeli, yemeği görerek ne yediğini anlamalı. Tat alma duyusu da bu şekilde gelişecektir” diye konuştu.