Dört Dağın Arasında Hayvancılıkla Geçimlerini Sağlıyorlar
Kayseri'nin Yahyalı ilçesine bağlı dört dağ arasında kurulmuş Çamlıca Mahallesi sakinleri, zorlu koşullara rağmen hayvancılık yaparak geçimlerini sağlıyor Muhtar Mustafa Koyuncu: 'Şartlar ne olursa olsun hayvancılıktan başka bir şey yapamayız. Köyümüzün tamamı hayvancılıkla uğraşıyor' Aziz Geyik: 'Doğdum, büyüdüm bu işin içindeyim. İlkokulu bitirdikten sonra hayvanların arasındayım'
Kayseri'nin Yahyalı ilçesinde etrafı dağlarla çevrili Çamlıca Mahallesi'nde yaşayan vatandaşlar, zor arazi koşullarına rağmen yaşadıkları yeri terk etmeyip atalarının kendilerine miras bıraktığı hayvancılık mesleğini yıllardır sürdürüyor.
İlçeye yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta, Geleri, Akkefen, Ceviz ve Dönberi dağlarının ortasında kurulan 930 rakımlı Çamlıca Mahallesi sakinleri, yaz aylarında yaylara götürdükleri hayvanlarını havaların soğumasıyla korunaklı ahırlarda besliyor.
Zor şartlara rağmen 20 yıldır dışarıya göç vermeyen 120 haneli 930 nüfuslu mahallenin tamamı geçimini hayvancılıkla sağlıyor.
Soğuk havaya aldırış etmeden hayvanlarıyla yakından ilgilenen mahalle sakinleri, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp küçük ve büyükbaş hayvanlarını yemliyor. Öğle saatlerinde ise mahallenin yakınından geçen dereye götürerek hayvanlarının su içmelerini sağlıyor.
Muhtar Mustafa Koyuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atalarının gittiği her yerde yaptığı hayvancılığı kendilerinin de sürdürdüğünü söyledi.
Ekim yapmak için arazilerinin kısıtlı olduğunu ve zor şartlar altında hayvancılık yaptıklarını belirten Koyuncu, şunları kaydetti:
"Hayvancılığın bereketi var. Hayvancılıktaki parayı hiçbir yerde bulamadım. Bileğimin gücüyle çalışsam ne kadar çalışırım. Devletimiz bizi destekliyor. Çobanın sigortasını dahi veriyor ama gençlik istemiyor. Şartlar ne olursa olsun şu iki dağın arasında hayvancılıktan başka bir şey yapamayız. Köyümüzün yüzde yüzü hayvancılıkla uğraşıyor. Köyde bulunan santrallerde çalışan görevlilerin dahi ahırında sütünü içecek kadar kurban kesecek kadar hayvanı var. Şu dört dağın arasında bu işi yapmaya mecburuz. Başka çaremiz yok. Kendi malımızın çobanıyız. Peygamber mesleği. Ekmeğimiz buradan çıkıyor."
Koyuncu, ekim alanlarının dar olduğu için hayvan yemlerini hazır aldıklarını dile getirerek, "Zorluklarımız fazla köyümüzün yollarına kışın bazen bina biçiminde taşlar düşüyor. 7 ile 8 gün arasında yollarımızın kapandığını biliyorum." dedi.
- "Başka çaremiz yok"
Mahalle sakinlerinden 96 yaşındaki Şaban Girik de bulundukları yerde 7'den 70'e herkesin hayvancılıkla uğraştığını anlattı.
Hayvancılığın zor bir iş olduğunu anlatan Girik, "Başka çaremiz yok. Ya şehre gidip mermerde çalışacaksın ya da burada çalışacaksın. Gücü yeten hayvancılık yapıyor. Hayvancılık zor, kolay para gelir mi? Terleyeceksin ki öyle para gelecek. Mayıs deyince yaylaya çıkıyoruz. Kış gelince de geri köye geliyoruz. Hayvanları buraya indirip besliyoruz. O zamanlar atalarımız Selanik'ten Kayseri'ye gelince beğenmemişler ilk gittikleri yeri. Akarsuyu olacakmış, yaylası olacakmış. O yüzden buraya gelmişler." diye konuştu.
Kamil Koyuncu da iklim şartlarının zor olduğunu ve bölgenin dağlık olması nedeniyle ekim dikim alanlarının bulunmadığını dile getirdi.
Hayvancılığın zor ve bir o kadar da eğlenceli olduğunu vurgulayan Koyuncu, "Köyümüzde herkes bu işi yapar. Başka uğraşacak bir şey yok. Geçim kaynağımız hayvancılık olduğu için bu işle uğraşıyoruz. Bülbülü altın kafese koymuşlar 'ille vatanım' demiş. Burası doğduğumuz yer, burada büyümüşüm. Ailecek bu işi yapıyoruz. Ağabey, kardeş bu işi yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Doğdum, büyüdüm bu işin içindeyim"
Mahalle sakinlerinden 34 yaşındaki Aziz Geyik ise dede mesleğini devam ettirdiğini belirterek, "Doğdum, büyüdüm bu işin içindeyim. İlkokulu bitirdikten sonra hayvanların arasındayım. Hayvancılık, değerlendirebilen veya yapabilen birisi için çok güzel. 3 kardeşiz, üçümüzde bu işle uğraşıyoruz. Babamız öğrettiğinden itibaren bu işi yapıyoruz." şeklinde konuştu.
Kaynak: AA
İlçeye yaklaşık 35 kilometre uzaklıkta, Geleri, Akkefen, Ceviz ve Dönberi dağlarının ortasında kurulan 930 rakımlı Çamlıca Mahallesi sakinleri, yaz aylarında yaylara götürdükleri hayvanlarını havaların soğumasıyla korunaklı ahırlarda besliyor.
Zor şartlara rağmen 20 yıldır dışarıya göç vermeyen 120 haneli 930 nüfuslu mahallenin tamamı geçimini hayvancılıkla sağlıyor.
Soğuk havaya aldırış etmeden hayvanlarıyla yakından ilgilenen mahalle sakinleri, sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp küçük ve büyükbaş hayvanlarını yemliyor. Öğle saatlerinde ise mahallenin yakınından geçen dereye götürerek hayvanlarının su içmelerini sağlıyor.
Muhtar Mustafa Koyuncu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, atalarının gittiği her yerde yaptığı hayvancılığı kendilerinin de sürdürdüğünü söyledi.
Ekim yapmak için arazilerinin kısıtlı olduğunu ve zor şartlar altında hayvancılık yaptıklarını belirten Koyuncu, şunları kaydetti:
"Hayvancılığın bereketi var. Hayvancılıktaki parayı hiçbir yerde bulamadım. Bileğimin gücüyle çalışsam ne kadar çalışırım. Devletimiz bizi destekliyor. Çobanın sigortasını dahi veriyor ama gençlik istemiyor. Şartlar ne olursa olsun şu iki dağın arasında hayvancılıktan başka bir şey yapamayız. Köyümüzün yüzde yüzü hayvancılıkla uğraşıyor. Köyde bulunan santrallerde çalışan görevlilerin dahi ahırında sütünü içecek kadar kurban kesecek kadar hayvanı var. Şu dört dağın arasında bu işi yapmaya mecburuz. Başka çaremiz yok. Kendi malımızın çobanıyız. Peygamber mesleği. Ekmeğimiz buradan çıkıyor."
Koyuncu, ekim alanlarının dar olduğu için hayvan yemlerini hazır aldıklarını dile getirerek, "Zorluklarımız fazla köyümüzün yollarına kışın bazen bina biçiminde taşlar düşüyor. 7 ile 8 gün arasında yollarımızın kapandığını biliyorum." dedi.
- "Başka çaremiz yok"
Mahalle sakinlerinden 96 yaşındaki Şaban Girik de bulundukları yerde 7'den 70'e herkesin hayvancılıkla uğraştığını anlattı.
Hayvancılığın zor bir iş olduğunu anlatan Girik, "Başka çaremiz yok. Ya şehre gidip mermerde çalışacaksın ya da burada çalışacaksın. Gücü yeten hayvancılık yapıyor. Hayvancılık zor, kolay para gelir mi? Terleyeceksin ki öyle para gelecek. Mayıs deyince yaylaya çıkıyoruz. Kış gelince de geri köye geliyoruz. Hayvanları buraya indirip besliyoruz. O zamanlar atalarımız Selanik'ten Kayseri'ye gelince beğenmemişler ilk gittikleri yeri. Akarsuyu olacakmış, yaylası olacakmış. O yüzden buraya gelmişler." diye konuştu.
Kamil Koyuncu da iklim şartlarının zor olduğunu ve bölgenin dağlık olması nedeniyle ekim dikim alanlarının bulunmadığını dile getirdi.
Hayvancılığın zor ve bir o kadar da eğlenceli olduğunu vurgulayan Koyuncu, "Köyümüzde herkes bu işi yapar. Başka uğraşacak bir şey yok. Geçim kaynağımız hayvancılık olduğu için bu işle uğraşıyoruz. Bülbülü altın kafese koymuşlar 'ille vatanım' demiş. Burası doğduğumuz yer, burada büyümüşüm. Ailecek bu işi yapıyoruz. Ağabey, kardeş bu işi yapıyoruz." ifadelerini kullandı.
- "Doğdum, büyüdüm bu işin içindeyim"
Mahalle sakinlerinden 34 yaşındaki Aziz Geyik ise dede mesleğini devam ettirdiğini belirterek, "Doğdum, büyüdüm bu işin içindeyim. İlkokulu bitirdikten sonra hayvanların arasındayım. Hayvancılık, değerlendirebilen veya yapabilen birisi için çok güzel. 3 kardeşiz, üçümüzde bu işle uğraşıyoruz. Babamız öğrettiğinden itibaren bu işi yapıyoruz." şeklinde konuştu.