Neşet Ertaş Kültür Ve Sanat Festivali
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın: 'Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor. Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor' 'Neşet Ertaş üzerinde daha fazla çalışmaların yapılması lazım. Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi bu süreçte çok önemli bir rol oynayacak. Bugüne kadar tamamen alaylı olarak devam eden bu geleneği, aynı zamanda mektepli kısmını da gözeten çalışmalar inşallah bundan sonra yapılacak'
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, "Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor. Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor." dedi.
Cumhurbaşkanlığı himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezi'nde söyleşi düzenlendi.
Kalın, söyleşide, Neşet Ertaş'ın şiirine ve ozanlık geleneğine bakıldığı zaman, sözün son derece önemli olduğunu, bazen müziğin sözü takip ettiğini gördüklerini belirtti.
Neşet Ertaş'ın, dillerden dillere dolaşan türkülerinde melodinin, tınının ve tavrının yanında sözlerinin ifade ettiği mananın da kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Kalın, şöyle konuştu:
"Odur Neşet Ertaş'ı Anadolu topraklarının dışına taşıran, Balkanlara, Avrupa gibi coğrafyalara götüren. Neşet Ertaş'ın müziği de aynı Anadolu müzik geleneği gibi evrensel bir müziktir. Onun için mahalli, yerel ya da ulusal bir müzik olarak görmek büyük bir burukluk olur. Yani biz bugüne kadar hep Batı müziğini evrensel müzik kriteri olarak algıladık, zihnimizde öyle kodladık. Ona göre bazı müziklere 'etnik', bazılarına 'yerel müzik' dedik. Bu kategorileri de artık bizim bir kenara koymamız gerekiyor. Bach, Mozart ve Vivaldi büyük müzisyenlerdir. Çok güzel eserler ortaya koymuşlardır. Keyifle dinlerim ama aynı evrensel değere ve kaliteye sahip olan benim de bir geleneğim var. Bunun içerisinde Köroğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan, Aşık Veysel, Muharrem Ertaş da Neşet Ertaş da vardır. Şimdi bu büyük geleneğin bu yüzyıldaki en büyük icracılarından, bestekarlarından, taşıyıcılarından ve ustalarından biri olan Neşet Ertaş'ı bu büyük fotoğrafın içerisine yerleştirmemiz gerekiyor."
Kalın, Neşet Ertaş'ın, sazının ve sözünün yanı sıra özüyle de aslında gönül dünyalarına misafir olan, insanları sarıp sarmalayan bir ozan, şair ve müzisyen olduğunu aktardı.
- "Büyük bir hikaye anlatıcısı"
Ertaş'ın, insanın yeryüzündeki serüvenini en güzel şekilde anlatan büyük bir hikaye anlatıcısı olduğunu vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:
"İnsan bir zorlukla karşılaştığında, başına bir dert geldiğinde, hangi değerlere sarılarak o zorlukları aşacak, hangi ilkelere, duygulara tutunarak bu zor dönemleri aşacak ve sahile, selamete nasıl ulaşacak? Bu evrensel soruya kendi gönül diliyle, sazıyla ve şiiriyle cevap vermiş bir ozan olduğu için aslında insanlığın yeryüzündeki büyük hikayesini de anlatır. Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor. Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bunu bu incelikte, duygusal yoğunlukta ifade edebilmek Neşet Ertaş'ın ozanlık yeteneğinin önemli göstergelerinden bir tanesidir. Bunun yanında mütevazı hayatı, kendisinin her alanda gösterdiği doğal tevazusu da zannediyorum bizi bir yerimizden yakalayan bir diğer özelliğidir."
Kalın, Neşet Ertaş'ın vefatından önce kendisiyle görüştüğünü ve onun sazını, sözünü dinlediğini anlattı.
Ertaş'ın, arkasında taşıdığı büyük geleneği, oturmasına, konuşmasına, yemesine ve içmesine yansıttığına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"Onu gördüğünüz zaman ister istemez sizin gönül dünyanıza da bir iz bırakıyor. Bu iz, insanı hep daha iyi olmaya, daha güzel işler yapmaya sevk eden bir niteliğe sahip. Neşet Ertaş'ın, sazında, sözünde, şiirinde ve türküsünde ifade ettiği güzellik aynı zamanda ilahi olanla hep irtibatı muhafaza etmiş bir güzelliktir. Birçok şiirinde ve türküsünde nerede insani aşktan ilahi aşka geçiyor şaşırırsınız. O geçişkenlikler o kadar doğaldır, o kadar güzeldir ki. Bunlar aslında bizim şiir geleneğimizin, metafizik geleneğimizin çok normal unsurlarıdır. Modern dönemde biz bunları kaybettiğimiz için aralarına böyle büyük mesafeler koyduk. Ertaş'ın sanatında bu geçişkenliklerin ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Ertaş gibi akademik eğitim almamış, tamamen sözlü geleneğin içinden el alarak bir ozan haline gelmiş kişinin aslında özü taşımak için nasıl bir özen gösterdiğini, nasıl üzerine titrediğini bizim de takdir etmemiz lazım. Yani bazen akademik formasyon işin hakikatini deforme edebilir, eğer doğru eğitim verilmiyorsa. Maalesef bunu bizler yaşadık."
- "Türk müziğinin öyle tınıları ve ara sesleri var ki hiçbir dünya müziğinde yoktur"
Kalın, şunları kaydetti:
"Müzik, sanat eğitimi veya başka alanlarda biz zaman zaman o geleneğin asli unsurlarının perdelendiğini, gölgelendiğini, başka şeylerin altında ezildiğini, başka büyük hikayelerin birer dipnotu haline getirildiğini gördük. Avrupa merkezciliğiyle kastettiğim de budur işte. Maalesef zaman zaman kendi müziğimizi, sazımızı, sözümüzü ve geleneğimizi hor gördüğümüz ve görmezden geldiğimiz dönemlerimiz oldu ama artık bunlar aşıldı. Hamdolsun artık Türkiye'de bunları biz mesele olarak bile tartışmıyoruz. O yüzden bizim müziğimizin, kültürümüzün iddiasını da çok güçlü bir şekilde ortaya koyması lazım. Yıllarca bize çok sesli müzik, tek sesli müzik gibi tutarı olmayan müzik ve kültür açısından saçma sapan bir tartışmayı getirip gündemimize soktular ve bunun üzerinden Türk müziğini küçümsemeye yol açacak tartışmalar yaşandı. Tam tersine Türk müziğinin öyle tınıları ve ara sesleri var ki hiçbir dünya müziğinde yoktur. Başka müziklerde de başka artılar vardır. Biz bunların hepsini takdir edelim, sevelim ve dinleyelim ama bir hiyerarşi kurmaya çalışmayalım. Ertaş gibi formel eğitim almamış, tamamen sözlü gelenek üzerinden eskilerin tabiriyle badeli bir ozanın bu eserleri ortaya koyması üzerinden bizim çok iyi üzerinde düşünmemiz lazım."
- "Neşet Ertaş bugüne ve yarına çok şey söylüyor"
Neşet Ertaş'ın yokluğu görüp o yoklukta kendini var edebilmiş bir insan olduğunun altını çizen Kalın, konserlerde "Ben dinleyiciden para alamam" demesinin, para gördüğü yıllarda şımarmamasının, tam tersine infakta bulunmasının ve dağıtmasının bunların örneği olduğunu ifade etti.
Kalın, "Neşet Ertaş bugüne ve yarına çok şey söylüyor. Geleneğin içinde henüz söylenmeyeni bulup onu yine geleneğe yaslanarak söyleyen, bunu yaparken de geleneği yaşatan bir usta olması onun en önemli farkı. Neşet Ertaş üzerinde daha fazla çalışmaların yapılması lazım. Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi bu süreçte çok önemli bir rol oynayacak. Bugüne kadar tamamen alaylı olarak devam eden bu geleneği, aynı zamanda mektepli kısmını da gözeten çalışmalar inşallah bundan sonra yapılacak." diye konuştu.
Moderatörlüğünü Duygu Canbaş'ın üstlendiği söyleşide, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Parlak ile sanatçılar Kubilay Dökmetaş, Okan Murat Öztürk ve Bayram Bilge Tokel de konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, İbrahim Kalın'a bağlama hediye etti.
Sanatçılara ödüller verilmesinin ardından, İbrahim Kalın ile Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Parlak'ın düet yaparak Neşet Ertaş'ın türkülerini seslendirdi.
Kaynak: AA
Cumhurbaşkanlığı himayesinde bu yıl ikincisi düzenlenen Neşet Ertaş Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri kapsamında Neşet Ertaş Kültür Sanat Merkezi'nde söyleşi düzenlendi.
Kalın, söyleşide, Neşet Ertaş'ın şiirine ve ozanlık geleneğine bakıldığı zaman, sözün son derece önemli olduğunu, bazen müziğin sözü takip ettiğini gördüklerini belirtti.
Neşet Ertaş'ın, dillerden dillere dolaşan türkülerinde melodinin, tınının ve tavrının yanında sözlerinin ifade ettiği mananın da kendileri için son derece önemli olduğunu ifade eden Kalın, şöyle konuştu:
"Odur Neşet Ertaş'ı Anadolu topraklarının dışına taşıran, Balkanlara, Avrupa gibi coğrafyalara götüren. Neşet Ertaş'ın müziği de aynı Anadolu müzik geleneği gibi evrensel bir müziktir. Onun için mahalli, yerel ya da ulusal bir müzik olarak görmek büyük bir burukluk olur. Yani biz bugüne kadar hep Batı müziğini evrensel müzik kriteri olarak algıladık, zihnimizde öyle kodladık. Ona göre bazı müziklere 'etnik', bazılarına 'yerel müzik' dedik. Bu kategorileri de artık bizim bir kenara koymamız gerekiyor. Bach, Mozart ve Vivaldi büyük müzisyenlerdir. Çok güzel eserler ortaya koymuşlardır. Keyifle dinlerim ama aynı evrensel değere ve kaliteye sahip olan benim de bir geleneğim var. Bunun içerisinde Köroğlu, Karacaoğlan, Pir Sultan, Aşık Veysel, Muharrem Ertaş da Neşet Ertaş da vardır. Şimdi bu büyük geleneğin bu yüzyıldaki en büyük icracılarından, bestekarlarından, taşıyıcılarından ve ustalarından biri olan Neşet Ertaş'ı bu büyük fotoğrafın içerisine yerleştirmemiz gerekiyor."
Kalın, Neşet Ertaş'ın, sazının ve sözünün yanı sıra özüyle de aslında gönül dünyalarına misafir olan, insanları sarıp sarmalayan bir ozan, şair ve müzisyen olduğunu aktardı.
- "Büyük bir hikaye anlatıcısı"
Ertaş'ın, insanın yeryüzündeki serüvenini en güzel şekilde anlatan büyük bir hikaye anlatıcısı olduğunu vurgulayan Kalın, şunları kaydetti:
"İnsan bir zorlukla karşılaştığında, başına bir dert geldiğinde, hangi değerlere sarılarak o zorlukları aşacak, hangi ilkelere, duygulara tutunarak bu zor dönemleri aşacak ve sahile, selamete nasıl ulaşacak? Bu evrensel soruya kendi gönül diliyle, sazıyla ve şiiriyle cevap vermiş bir ozan olduğu için aslında insanlığın yeryüzündeki büyük hikayesini de anlatır. Neşet Ertaş bizlere, 'dostluk, sadakat, kardeşlik, merhamet, sevgi, aşk, ayrılık, doğruluk, dürüstlük, vatana bağlılık ve birbirine saygı' diyor. Bu değerler şüphesiz bizim yazılı ve sözlü kültürümüzün çok önemli bir bölümünü oluşturuyor. Bunu bu incelikte, duygusal yoğunlukta ifade edebilmek Neşet Ertaş'ın ozanlık yeteneğinin önemli göstergelerinden bir tanesidir. Bunun yanında mütevazı hayatı, kendisinin her alanda gösterdiği doğal tevazusu da zannediyorum bizi bir yerimizden yakalayan bir diğer özelliğidir."
Kalın, Neşet Ertaş'ın vefatından önce kendisiyle görüştüğünü ve onun sazını, sözünü dinlediğini anlattı.
Ertaş'ın, arkasında taşıdığı büyük geleneği, oturmasına, konuşmasına, yemesine ve içmesine yansıttığına dikkati çeken Kalın, şöyle devam etti:
"Onu gördüğünüz zaman ister istemez sizin gönül dünyanıza da bir iz bırakıyor. Bu iz, insanı hep daha iyi olmaya, daha güzel işler yapmaya sevk eden bir niteliğe sahip. Neşet Ertaş'ın, sazında, sözünde, şiirinde ve türküsünde ifade ettiği güzellik aynı zamanda ilahi olanla hep irtibatı muhafaza etmiş bir güzelliktir. Birçok şiirinde ve türküsünde nerede insani aşktan ilahi aşka geçiyor şaşırırsınız. O geçişkenlikler o kadar doğaldır, o kadar güzeldir ki. Bunlar aslında bizim şiir geleneğimizin, metafizik geleneğimizin çok normal unsurlarıdır. Modern dönemde biz bunları kaybettiğimiz için aralarına böyle büyük mesafeler koyduk. Ertaş'ın sanatında bu geçişkenliklerin ne kadar güçlü olduğunu görüyoruz. Ertaş gibi akademik eğitim almamış, tamamen sözlü geleneğin içinden el alarak bir ozan haline gelmiş kişinin aslında özü taşımak için nasıl bir özen gösterdiğini, nasıl üzerine titrediğini bizim de takdir etmemiz lazım. Yani bazen akademik formasyon işin hakikatini deforme edebilir, eğer doğru eğitim verilmiyorsa. Maalesef bunu bizler yaşadık."
- "Türk müziğinin öyle tınıları ve ara sesleri var ki hiçbir dünya müziğinde yoktur"
Kalın, şunları kaydetti:
"Müzik, sanat eğitimi veya başka alanlarda biz zaman zaman o geleneğin asli unsurlarının perdelendiğini, gölgelendiğini, başka şeylerin altında ezildiğini, başka büyük hikayelerin birer dipnotu haline getirildiğini gördük. Avrupa merkezciliğiyle kastettiğim de budur işte. Maalesef zaman zaman kendi müziğimizi, sazımızı, sözümüzü ve geleneğimizi hor gördüğümüz ve görmezden geldiğimiz dönemlerimiz oldu ama artık bunlar aşıldı. Hamdolsun artık Türkiye'de bunları biz mesele olarak bile tartışmıyoruz. O yüzden bizim müziğimizin, kültürümüzün iddiasını da çok güçlü bir şekilde ortaya koyması lazım. Yıllarca bize çok sesli müzik, tek sesli müzik gibi tutarı olmayan müzik ve kültür açısından saçma sapan bir tartışmayı getirip gündemimize soktular ve bunun üzerinden Türk müziğini küçümsemeye yol açacak tartışmalar yaşandı. Tam tersine Türk müziğinin öyle tınıları ve ara sesleri var ki hiçbir dünya müziğinde yoktur. Başka müziklerde de başka artılar vardır. Biz bunların hepsini takdir edelim, sevelim ve dinleyelim ama bir hiyerarşi kurmaya çalışmayalım. Ertaş gibi formel eğitim almamış, tamamen sözlü gelenek üzerinden eskilerin tabiriyle badeli bir ozanın bu eserleri ortaya koyması üzerinden bizim çok iyi üzerinde düşünmemiz lazım."
- "Neşet Ertaş bugüne ve yarına çok şey söylüyor"
Neşet Ertaş'ın yokluğu görüp o yoklukta kendini var edebilmiş bir insan olduğunun altını çizen Kalın, konserlerde "Ben dinleyiciden para alamam" demesinin, para gördüğü yıllarda şımarmamasının, tam tersine infakta bulunmasının ve dağıtmasının bunların örneği olduğunu ifade etti.
Kalın, "Neşet Ertaş bugüne ve yarına çok şey söylüyor. Geleneğin içinde henüz söylenmeyeni bulup onu yine geleneğe yaslanarak söyleyen, bunu yaparken de geleneği yaşatan bir usta olması onun en önemli farkı. Neşet Ertaş üzerinde daha fazla çalışmaların yapılması lazım. Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi bu süreçte çok önemli bir rol oynayacak. Bugüne kadar tamamen alaylı olarak devam eden bu geleneği, aynı zamanda mektepli kısmını da gözeten çalışmalar inşallah bundan sonra yapılacak." diye konuştu.
Moderatörlüğünü Duygu Canbaş'ın üstlendiği söyleşide, Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erol Parlak ile sanatçılar Kubilay Dökmetaş, Okan Murat Öztürk ve Bayram Bilge Tokel de konuşma yaptı.
Konuşmaların ardından Kırşehir Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci, İbrahim Kalın'a bağlama hediye etti.
Sanatçılara ödüller verilmesinin ardından, İbrahim Kalın ile Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Parlak'ın düet yaparak Neşet Ertaş'ın türkülerini seslendirdi.