MS en çok gençleri vuruyor
Her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü “Dünya Multipl Skleroz (MS) Günü” olarak idrak ediliyor. Peki nedir bu MS hastalığı? Belirtileri neler? Tedavi için neler yapılıyor? İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi VM MedicalPark Hastanesi’nden Doç. Dr. Selda Korkmaz, tüm bu soruların yanıtlarını verdi.
Multipl Skleroz, ya da halk arasında bilinen kısa adıyla MS, merkezi sinir sistemini etkileyen ve sıklıkla 20-40 yaş arasında görülen, nedeni tam olarak bilinemeyen bir hastalık. Hastanın yaşam kalitesini son derece düşüren ve yer yer hastanın engelli olmasına neden olan MS hastalığıyla ilgili, her yıl Mayıs ayının son Çarşamba günü “Dünya MS Günü” olarak idrak ediliyor.
Peki nedir bu MS hastalığı? Nasıl ortaya çıkıyor? Bünyeye ne gibi etkileri oluyor? Nasıl tedavi ediliyor? Tedavi sırasında nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
Kesin nedeni bilinemiyor
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi VM MedicalPark Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Selda Korkmaz, MS ile ilgili bilinmesi gerekenleri ayrıntılarıyla anlattı. MS'in daha çok 20-40 yaş arasındaki kadın hastalarda görüldüğüne, nedeninin tam olarak bilinemediğine ve merkezi sinir sisteminde beyaz cevher hasarının gözlendiği kronik bir hastalık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Korkmaz, “Hastalıktan etkilenen yaş grubunun genç olması ve hastalığın kronik özellik göstermesi nedeniyle, MS toplumda görülme sıklığının ötesinde bir endişe kaynağı oluyor. Herhangi bir nedenle çekilen görüntülemede gözlenen her bir lezyon, hastada ‘Bende MS var mı?' sorusunu beraberinde getirir. Önümüzdeki yıllarda görüntüleme tekniklerinin daha gelişmesi ile lezyon saptama şansı artacak. Doğal olarak MS varlığına dair soru sayısında da artış görülecek. Bu nedenle MS hastalığının en önemli aşaması tanı, yani teşhis aşamasıdır” dedi.
“Teşhis hastaya detaylarıyla anlatılmalı”
MS'in teşhisi için tek bir tanı koydurucu görüntüleme ya da laboratuvar tekniğinin mevcut olmadığının altını çizen Doç. Dr. Korkmaz, “Hastanın klinik özellikleri, muayene bulguları, nörofizyolojik, radyolojik ve biyokimyasal çalışmaların tümünün birlikte değerlendirilmesi sonucunda, MS tanısı ancak konabiliyor. Sadece beyin MR görüntüsüyle ya da radyoloji raporuyla MS tanısı konamıyor” dedi.
Ayırıcı tanının titizlikle gözden geçirilmesi gerektiğini de vurgulayan Doç. Dr. Korkmaz, “Tüm bu değerlendirmeler sonucunda konulan MS tanısı, hasta ile ayrıntılı paylaşılmalı. İlk olarak hastaya, diğer çoğu nörolojik hastalıkta olduğu gibi hastalık değil hastanın varlığı hatırlatılmalı. Çünkü MS tanısı hastaya iletildikten hemen sonra hasta diğer MS hastaları ile iletişime geçer ve bu durum hastada geleceği ile ilgili kaygıya yol açar. Hastaya, hastalığının ne olduğu, nasıl bir seyir izleyebileceği, tedavi ihtiyacı olup olmadığı ayrıntılı bir şekilde anlatılmalı. Çünkü hastalar bu noktaları hekimleriyle açıkça konuşamadıkları takdirde alternatif kaynaklara yöneliyor. Bu alternatif kaynak da çoğunlukla internet oluyor ve bu durum hastanın kaygısını daha da artırıyor. Hekim ve hasta arasında oluşacak güven hastanın cevap arama davranışında da azalmaya yol açar. Böylelikle, hem hastanın kaygısı azalır, hem de hekimin hasta ve hastalığı kontrolü kolaylaşır” ifadelerini kullandı.
Hasta nelere dikkat etmeli?
Hastaya konan MS tanısından sonra hastanın yapması gerekenleri ve uyması gereken kuralları da anlatan Doç. Dr. Korkmaz, “MS, nedeni bilinmeyen ve farklı alt tipleri olan kronik bir hastalık olduğundan dolayı, hastalığa özel bir yaşam alışkanlığı geliştirilmesi gerekebilir. Ancak, hastalığın öz bağışıklıkla alakalı nedenlerden kaynaklandığı düşünülerek abartılı bir korunmanın geliştirilmesi gerekmez. Bu nedenle bu hastalarda, özellikle kış dönemlerinde, enfeksiyon kapılabilecek ortamlardan uzak durmaları önerilir. Ayrıca sıcak ortamlardan kaçınılması da tavsiye edilir. Sıcak, özellikle omurilikte lezyonu olan hastalarda sinir iletiminde bozulmayı artırarak hastanın daha fazla semptom hissetmesine neden olur. Sıcaktan uzak durarak hastanın kendini daha rahat hissetmesi sağlanabilir” şeklinde konuştu.
MS'in genetik bir hastalık özelliği gösterme durumunun çok nadir olduğunun da altını çizen Doç. Dr. Korkmaz, “Multipl Skleroz hastalığı, çoğunlukla kendiliğinden ve çoklu faktör etkisi altında ortaya çıkan bir hastalıktır” dedi.
MS'in tedavisi var mı?
Son olarak MS hastalığının tedavisi ile ilgili de bir açıklama yapan Doç. Dr. Korkmaz, “MS hastalığında tedavinin amacı, hastaların ‘atak' dediği akut alevlenmelerin ve yeni lezyonların oluşumunu engellemektir. Takipte, atakların engellenmiş olması ve görüntüleme çalışmalarında yeni lezyonların olmayışı hastalığın iyi kontrol altına alındığının ve hastalık seyrinin iyi olacağının en önemli göstergeleridir” diyerek sözlerini tamamladı.
Kaynak: İHA
Peki nedir bu MS hastalığı? Nasıl ortaya çıkıyor? Bünyeye ne gibi etkileri oluyor? Nasıl tedavi ediliyor? Tedavi sırasında nelere dikkat edilmesi gerekiyor?
Kesin nedeni bilinemiyor
İstanbul Aydın Üniversitesi Tıp Fakültesi VM MedicalPark Hastanesi Nöroloji Bölümü'nden Doç. Dr. Selda Korkmaz, MS ile ilgili bilinmesi gerekenleri ayrıntılarıyla anlattı. MS'in daha çok 20-40 yaş arasındaki kadın hastalarda görüldüğüne, nedeninin tam olarak bilinemediğine ve merkezi sinir sisteminde beyaz cevher hasarının gözlendiği kronik bir hastalık olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Korkmaz, “Hastalıktan etkilenen yaş grubunun genç olması ve hastalığın kronik özellik göstermesi nedeniyle, MS toplumda görülme sıklığının ötesinde bir endişe kaynağı oluyor. Herhangi bir nedenle çekilen görüntülemede gözlenen her bir lezyon, hastada ‘Bende MS var mı?' sorusunu beraberinde getirir. Önümüzdeki yıllarda görüntüleme tekniklerinin daha gelişmesi ile lezyon saptama şansı artacak. Doğal olarak MS varlığına dair soru sayısında da artış görülecek. Bu nedenle MS hastalığının en önemli aşaması tanı, yani teşhis aşamasıdır” dedi.
“Teşhis hastaya detaylarıyla anlatılmalı”
MS'in teşhisi için tek bir tanı koydurucu görüntüleme ya da laboratuvar tekniğinin mevcut olmadığının altını çizen Doç. Dr. Korkmaz, “Hastanın klinik özellikleri, muayene bulguları, nörofizyolojik, radyolojik ve biyokimyasal çalışmaların tümünün birlikte değerlendirilmesi sonucunda, MS tanısı ancak konabiliyor. Sadece beyin MR görüntüsüyle ya da radyoloji raporuyla MS tanısı konamıyor” dedi.
Ayırıcı tanının titizlikle gözden geçirilmesi gerektiğini de vurgulayan Doç. Dr. Korkmaz, “Tüm bu değerlendirmeler sonucunda konulan MS tanısı, hasta ile ayrıntılı paylaşılmalı. İlk olarak hastaya, diğer çoğu nörolojik hastalıkta olduğu gibi hastalık değil hastanın varlığı hatırlatılmalı. Çünkü MS tanısı hastaya iletildikten hemen sonra hasta diğer MS hastaları ile iletişime geçer ve bu durum hastada geleceği ile ilgili kaygıya yol açar. Hastaya, hastalığının ne olduğu, nasıl bir seyir izleyebileceği, tedavi ihtiyacı olup olmadığı ayrıntılı bir şekilde anlatılmalı. Çünkü hastalar bu noktaları hekimleriyle açıkça konuşamadıkları takdirde alternatif kaynaklara yöneliyor. Bu alternatif kaynak da çoğunlukla internet oluyor ve bu durum hastanın kaygısını daha da artırıyor. Hekim ve hasta arasında oluşacak güven hastanın cevap arama davranışında da azalmaya yol açar. Böylelikle, hem hastanın kaygısı azalır, hem de hekimin hasta ve hastalığı kontrolü kolaylaşır” ifadelerini kullandı.
Hasta nelere dikkat etmeli?
Hastaya konan MS tanısından sonra hastanın yapması gerekenleri ve uyması gereken kuralları da anlatan Doç. Dr. Korkmaz, “MS, nedeni bilinmeyen ve farklı alt tipleri olan kronik bir hastalık olduğundan dolayı, hastalığa özel bir yaşam alışkanlığı geliştirilmesi gerekebilir. Ancak, hastalığın öz bağışıklıkla alakalı nedenlerden kaynaklandığı düşünülerek abartılı bir korunmanın geliştirilmesi gerekmez. Bu nedenle bu hastalarda, özellikle kış dönemlerinde, enfeksiyon kapılabilecek ortamlardan uzak durmaları önerilir. Ayrıca sıcak ortamlardan kaçınılması da tavsiye edilir. Sıcak, özellikle omurilikte lezyonu olan hastalarda sinir iletiminde bozulmayı artırarak hastanın daha fazla semptom hissetmesine neden olur. Sıcaktan uzak durarak hastanın kendini daha rahat hissetmesi sağlanabilir” şeklinde konuştu.
MS'in genetik bir hastalık özelliği gösterme durumunun çok nadir olduğunun da altını çizen Doç. Dr. Korkmaz, “Multipl Skleroz hastalığı, çoğunlukla kendiliğinden ve çoklu faktör etkisi altında ortaya çıkan bir hastalıktır” dedi.
MS'in tedavisi var mı?
Son olarak MS hastalığının tedavisi ile ilgili de bir açıklama yapan Doç. Dr. Korkmaz, “MS hastalığında tedavinin amacı, hastaların ‘atak' dediği akut alevlenmelerin ve yeni lezyonların oluşumunu engellemektir. Takipte, atakların engellenmiş olması ve görüntüleme çalışmalarında yeni lezyonların olmayışı hastalığın iyi kontrol altına alındığının ve hastalık seyrinin iyi olacağının en önemli göstergeleridir” diyerek sözlerini tamamladı.