Malatya FETÖ/PDY Ana Davası (2)
Malatya’daki Kalkışma Davasının onuncu duruşmasının ikinci oturumunda esas hakkında savunma yapan dönemin Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler (MEBS) Alay Komutanı Albay Mehmet Ergün, kalkışma gecesi kışlaya dönerek emir komutayı almadığını savundu.
Tutuklu bulunduğu Rize E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’ndan SEGBİS aracılığıyla esas hakkında savunmasını yapan Ergün, KOKTOD birliklerinin hazırlanması yönünde emir vermediğini savunarak, “O gece kışlaya hiç kimseyi çağırmadım. Kendi ekibim de yok. Emir komutayı almadığımı çok net şekilde ortaya koyduk” beyanında bulundu.
Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan kimseyle görüşmediğini ifade eden Ergün, savunmasında şunları söyledi:
“22.40’da mesaj harekat yıldırım öncelikli olağanüstü bir mesaj geldi. Yılda bir kere gelir ya da gelmez. Mesajın çok gizli olmasından farklı olarak harekat yıldırımlı olmasıdır. Böyle bir mesajı ‘bildirmeme gerek yok’ desem komik duruma düşerim. 22.40’da mesaj elektronik olarak muhabere merkezine geldi. Kaba bir incelemeden sonra (Kışla Nöbetçi Amiri Yarbay) Sinan Babaçoğlu, ‘alay komutanını arayalım’ diyor ben de ‘ara, çok önemli bir mesaj’ dedim. Kendisine, ‘bu mesajı ara haber ver’ dedim. Telefonla bir görüşme yaptı. ‘Komutanım hemen alaya gelin’ dedi ama mesajdan ayrıntılı bahsetmedi. Beni günah keçisi yaptılar. Babaçoğlu, savunmasında, mesajdan sonra benim ‘ara’ dediğimi söylemiyor. Asıl çarpıcı nokta (Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler Alay Komutanı Albay) Engin Erikli mahkeme huzurundaki ifadesinde Sinan Babaçoğlu’nun mesajla ilgili bilgi vermeme nedenini açıklıyor. ‘Mesaj içeriği gizli olduğundan dolayı telefonda söylemiyorlar’ diyor. Sinan Babaçoğlu, mesajın gizliliği nedeniyle emniyetsiz cep telefonundan bildirmek istemiyor. Engin Erikli kışlaya geç geliyor ve bütün bu günahın oluşmasına neden oluyor. Sinan Babaçoğlu mesajı bildirmek istese bildirirdi, gerekli imkan vardı.”
Mahkemede daha sonra dönemin 2. Ordu eski Harekat Başkanı Piyade Kurmay Albay Erkan Varol savunma yaptı. Varol, “Benim gelecek mesajdan haberim yoktu. Sıkıyönetim mesajı Genelkurmay’dan 23.00’dan sonra geldi. Mesajlar geldi. Çıktı alındı ve bana getirildi ben de amirim Serdar Sevgili’ye verdim” dedi.
Varol, esas hakkında yaptığı savunmasında, “O gece 22.00 civarında izne ayrılan Kurmay Başkanı Avni Angun beni aradı Malatya’da bir şey olmadığını söyledim. Beni aradığı saatte hiçbir mesaj gelmemiş, hareketlilik de yoktu. Gelen mesajları teknik olarak görmeme imkanım yok. O gece amirim olan Mustafa Serdar Sevgili ve Avni Angun’dan emir almadım, kendi aslarıma da darbeyle ilgili hiçbir emir vermedim” şeklinde konuştu.
Varol, darbeden haberinin olmadığını ve gelecek mesajları beklemediğini savunarak, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Benim gelecek mesajdan haberim yoktu. Sıkıyönetim mesajı Genelkurmay’dan 23.00’ten sonra geldi. Mesajlar geldi. Çıktı alındı ve bana getirildi ben de amirim Serdar Sevgili’ye verdim. Bu tür mesajlarda olağanüstü terör saldırılarında alınacak tedbirler olduğu için Serdar Sevgili’ye verdim. Bir as olarak amirime mesajı verdim. Sıkıyönetim evrakıyla benim hiçbir alakam yok. Sıkıyönetim mesajını ne sordum ne de haberim var kaldı ki en son gören kişi benim. 2. Ordu Harekat Başkanı olarak üzerimde bir Tuğgeneral, Tümgeneral ve Orgeneral var. Emir verecek konumda olmadığım açıktır.”
Orduevi önünde toplanan vatandaşlara ateş açılması yönüne emir verdiği iddialarının asılsız olduğunu ifade eden Varol, “15 Temmuz akşamında harekat merkezinde bulunduğumda Ayşe Şahin aramış ve Tarkan Öztürk cevap vermiş. Ayşe Şahin orduevine takviye birlik istedi halkın kendilerini linç edeceğini, kameraları kırdıklarını ağlamaklı bir şekilde iletti. Ben de sakin olmasını, askerleri kışkırtmamasını istedim olay bundan ibarettir. Nöbetçi subay Ayşe Şahin’in harekat merkezini araması tuhaftır. Orduevi ile ilgili iddialar asılsızdır” diye konuştu.
Kaynak: İHA
Genelkurmay ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı’ndan kimseyle görüşmediğini ifade eden Ergün, savunmasında şunları söyledi:
“22.40’da mesaj harekat yıldırım öncelikli olağanüstü bir mesaj geldi. Yılda bir kere gelir ya da gelmez. Mesajın çok gizli olmasından farklı olarak harekat yıldırımlı olmasıdır. Böyle bir mesajı ‘bildirmeme gerek yok’ desem komik duruma düşerim. 22.40’da mesaj elektronik olarak muhabere merkezine geldi. Kaba bir incelemeden sonra (Kışla Nöbetçi Amiri Yarbay) Sinan Babaçoğlu, ‘alay komutanını arayalım’ diyor ben de ‘ara, çok önemli bir mesaj’ dedim. Kendisine, ‘bu mesajı ara haber ver’ dedim. Telefonla bir görüşme yaptı. ‘Komutanım hemen alaya gelin’ dedi ama mesajdan ayrıntılı bahsetmedi. Beni günah keçisi yaptılar. Babaçoğlu, savunmasında, mesajdan sonra benim ‘ara’ dediğimi söylemiyor. Asıl çarpıcı nokta (Muhabere Elektronik Bilgi Sistemler Alay Komutanı Albay) Engin Erikli mahkeme huzurundaki ifadesinde Sinan Babaçoğlu’nun mesajla ilgili bilgi vermeme nedenini açıklıyor. ‘Mesaj içeriği gizli olduğundan dolayı telefonda söylemiyorlar’ diyor. Sinan Babaçoğlu, mesajın gizliliği nedeniyle emniyetsiz cep telefonundan bildirmek istemiyor. Engin Erikli kışlaya geç geliyor ve bütün bu günahın oluşmasına neden oluyor. Sinan Babaçoğlu mesajı bildirmek istese bildirirdi, gerekli imkan vardı.”
Mahkemede daha sonra dönemin 2. Ordu eski Harekat Başkanı Piyade Kurmay Albay Erkan Varol savunma yaptı. Varol, “Benim gelecek mesajdan haberim yoktu. Sıkıyönetim mesajı Genelkurmay’dan 23.00’dan sonra geldi. Mesajlar geldi. Çıktı alındı ve bana getirildi ben de amirim Serdar Sevgili’ye verdim” dedi.
Varol, esas hakkında yaptığı savunmasında, “O gece 22.00 civarında izne ayrılan Kurmay Başkanı Avni Angun beni aradı Malatya’da bir şey olmadığını söyledim. Beni aradığı saatte hiçbir mesaj gelmemiş, hareketlilik de yoktu. Gelen mesajları teknik olarak görmeme imkanım yok. O gece amirim olan Mustafa Serdar Sevgili ve Avni Angun’dan emir almadım, kendi aslarıma da darbeyle ilgili hiçbir emir vermedim” şeklinde konuştu.
Varol, darbeden haberinin olmadığını ve gelecek mesajları beklemediğini savunarak, savunmasını şöyle sürdürdü:
“Benim gelecek mesajdan haberim yoktu. Sıkıyönetim mesajı Genelkurmay’dan 23.00’ten sonra geldi. Mesajlar geldi. Çıktı alındı ve bana getirildi ben de amirim Serdar Sevgili’ye verdim. Bu tür mesajlarda olağanüstü terör saldırılarında alınacak tedbirler olduğu için Serdar Sevgili’ye verdim. Bir as olarak amirime mesajı verdim. Sıkıyönetim evrakıyla benim hiçbir alakam yok. Sıkıyönetim mesajını ne sordum ne de haberim var kaldı ki en son gören kişi benim. 2. Ordu Harekat Başkanı olarak üzerimde bir Tuğgeneral, Tümgeneral ve Orgeneral var. Emir verecek konumda olmadığım açıktır.”
Orduevi önünde toplanan vatandaşlara ateş açılması yönüne emir verdiği iddialarının asılsız olduğunu ifade eden Varol, “15 Temmuz akşamında harekat merkezinde bulunduğumda Ayşe Şahin aramış ve Tarkan Öztürk cevap vermiş. Ayşe Şahin orduevine takviye birlik istedi halkın kendilerini linç edeceğini, kameraları kırdıklarını ağlamaklı bir şekilde iletti. Ben de sakin olmasını, askerleri kışkırtmamasını istedim olay bundan ibarettir. Nöbetçi subay Ayşe Şahin’in harekat merkezini araması tuhaftır. Orduevi ile ilgili iddialar asılsızdır” diye konuştu.