Bolu'da FETÖ'nün 'Eğitim Yapılanması' Davası
FETÖ/PDY'nin Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki yapılanmasına ilişkin, 23'ü tutuklu 64 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'nın (FETÖ/PDY) Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ndeki oluşumuna ilişkin 23'ü tutuklu 64 sanığın yargılanmasına devam edildi.
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'ndaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık avukatları cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaya başladı.
Haklarında dava açılan 13 kişinin avukatlığını yapan Ekrem Asma, mütalaaya karşı hazırladıkları savunmayı yazılı olarak mahkemeye sunduklarını belirterek, bu ifadeleri okumak istediğini belirtti.
- "Ortalama insanın terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değil"
FETÖ/PDY'nin, çok gizli ve hain bir yapılanma olduğunu ifade eden Asma, "Bu örgüte 15 Temmuz baz alınarak bakılması lazım. Burada, Türkçe Olimpiyatlarını bahane ederek, devlete anı parası bastırmak gücüne ulaşmış bir örgütten bahsediyoruz. Ortalama bir insanın bu yapının terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değildir. 'İnsanların bunu terör örgütü olarak bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır' demek mümkün değildir. Bu yapının gerçek yüzünü devletimiz de 15 Temmuz’dan sonra görmüştür. İnsanların bunu daha önceden görmesi beklenemez." diye konuştu.
Asma, örgütün gizli haberleşme uygulaması kullanan bazı müvekkilleri olduğunu da sözlerine ekleyerek, ByLock iddiasının terör örgütü suçlamasında tek başına bir delil kabul edilmemesi gerektiğini savundu.
Şu anda ByLock kullanan herkesin terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu yargılandığını kaydeden Asma, "Biz bunun hukuki olmadığını düşünüyoruz. Delilin denetime elverişli olmadığını düşünüyoruz. Mahkeme dosyasına gönderilenler son ürünlerdir. Asıl elde edilen veriler mahkemeye gönderilmemiştir. Ayrıca, hakkında ByLock tespiti yapılan birçok kişinin kullanıcı adına ya da mesajlarına dahi ulaşılamamıştır. Bir insana, 'ByLock var sen kesin FETÖ'cüsün' demek doğru değildir." iddiasında bulundu.
Asma, örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendikalara üye olan sanıkların da terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağını ileri sürerek, "İddianamede, bu örgütün insan kaynağını dernek ve sendikalar üzerinden oluşturmaya çalıştığı belirtilmiş. Bu gerekçeye karşın soyut iddiaların da ortaya çıkması lazım. İnsanların dernek veya sendikalar aracılığı ile örgütün eylemlerine katıldığının ortaya çıkarılması gerekiyor. Dernek veya sendikalara üye olan insanlar örgütün devşirmeye ya da kafalamaya çalıştığı insanlardır." ifadesini kullandı.
Savunmasının son kısmında ise her müvekkilinin suçlamaları hakkında kısa açıklamalar yapan Asma, tüm müvekkillerinin beraatını talep ederek, cezalandırılma kanaati oluşan müvekkillerinin ise hükümle birlikte tahliyesine karar verilmesini istedi.
- "BTK ile bilirkişi raporları örtüşmüyor" müdafaası
Haklarında dava açılan 4 sanığın avukatlığını üstlenen Ali Mert Sarıkaya da mahkemeye yazılı olarak verdiği savunmasını mahkeme heyeti huzurunda tekrarladı.
Sarıkaya, cumhuriyet savcısının 4 müvekkili hakkında terör örgüt üyeliğinden cezalandırma talep ettiğini hatırlatarak, "Türk Ceza Kanunu'nda ve ilgili diğer kanunlarda örgüt üyeliği belirli şartlara bağlanmıştır. 4 kişinin de bu örgüte üye olduklarına ve organik bağlarının olduğu yönünde bir delil yoktur. Suçun hem maddi unsuru hem de manevi unsuru açısından örgüt üyeliği suçlamasına somut delil bulunmuyor." şeklinde savunma yaptı.
ByLock iddiaları ile ilgili olarak bazı müvekkilleri açısından kesin delil olmadığını da ileri süren Sarıkaya, "ByLock iddiası ile ilgili olarak bazı müvekkillerimin kullandığına yönelik BTK'dan içerik gelmemiştir. Bu şahıslarla alakalı bir program kullanıldığında 'kullanıcı adı', 'ID', 'şifre', 'içerik' ya da 'rehber' bulunması gerekiyor. Ancak bu hususlar dosya kapsamında bulunmuyor. Ayrıca BTK'dan rapor gelenler yönünden tespitlerin de bilirkişi raporları ile örtüşmediği görülüyor." diye konuştu.
Sarıkaya, savunmasının sonunda terör örgütü üyeliği ile suçlanan her müvekkili için kısa açıklamalar yaparak, beraatlerini talep etti.
- "15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli"
Haklarında dava açılan 6 kişinin avukatlığını yapan Adem Düzgün de mahkeme heyetine verdiği yazılı savunmasını tekrarladı.
Cumhuriyet savcısının mütalaasına katılmadıklarını ifade eden Düzgün, ayrıca iddianamede yer alan bazı hususların da müvekkillerinin suçlanması açısından gerekçe olarak gösterilmesinin doğru olmadığını ileri sürdü.
İddianamede, Ergenekon ve Balyoz davaları ile 17-25 Aralık olaylarının FETÖ/PDY'nin faaliyeti olduğu belirtilerek, suç tarihinin 17-25 Aralık olarak kabul edildiğinin yer aldığını ifade eden Düzgün, "Biz bunu kabul etmiyoruz. Devlet yetkilileri gerek 17-25 Aralık döneminden sonra uyarılar yapsa da bu konuda MGK kararları olsa da bu tarih net değildir. Bu yapının terör örgütü olduğuna dair en belirgin karar 2016 Mayıs ayında bir mahkeme kararı ile verilmiştir. 17-25 Aralık operasyonlarını yapanlar da örgütün dernekleri, bankaları ya da başka organları da 15 Temmuz'a kadar meşru şekilde görev yaptı." ifadesini kullandı.
İnsanların 17-25 Aralık ve ondan sonra gerçekleşen MGK'ların ardından aldığı pozisyona göre değil, 15 Temmuz'dan sonra aldıkları pozisyonlarına göre karar verilmesi gerektiğini savunan Düzgün, "17-25 Aralık olaylarına göre örgütün üst düzey yöneticileri ile bazı yönetim kadrolarının cezalandırılmasının doğru olabileceğini düşünüyoruz. Ancak, normal vatandaşlar için bunu baz almak mümkün değildir. Onlar için 15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli." ifadesini kullandı.
Duruşmaya, avukatların savunmalarını tamamlaması için Çarşamba gününe kadar ara verildi.
- İddianameden
Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okullarda görev yaparken önce açığa alınan sonra da meslekten ihraç edilen 64 sanığın, "terör örgütüne üye olmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan 39'unun örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığının tespit edildiği belirtiliyor.
Geçen duruşma esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunan cumhuriyet savcısı, 59 sanığın 15'er yıla kadar hapsini, 6 sanığın da beraatini istemişti.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan H.S'nin dosyasının, hakkındaki başka bir dava ile birleştirilmesi için ayrılmasına hükmetmişti.
Kaynak: AA
Bolu Ağır Ceza Mahkemesi'nce özel olarak hazırlanan Belediye Nikah Salonu'ndaki duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları ve yakınları katıldı.
Duruşmada, sanık avukatları cumhuriyet savcısının esas hakkındaki mütalaasına karşı savunma yapmaya başladı.
Haklarında dava açılan 13 kişinin avukatlığını yapan Ekrem Asma, mütalaaya karşı hazırladıkları savunmayı yazılı olarak mahkemeye sunduklarını belirterek, bu ifadeleri okumak istediğini belirtti.
- "Ortalama insanın terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değil"
FETÖ/PDY'nin, çok gizli ve hain bir yapılanma olduğunu ifade eden Asma, "Bu örgüte 15 Temmuz baz alınarak bakılması lazım. Burada, Türkçe Olimpiyatlarını bahane ederek, devlete anı parası bastırmak gücüne ulaşmış bir örgütten bahsediyoruz. Ortalama bir insanın bu yapının terör örgütü olduğunu anlaması mümkün değildir. 'İnsanların bunu terör örgütü olarak bilmemesi hayatın olağan akışına aykırıdır' demek mümkün değildir. Bu yapının gerçek yüzünü devletimiz de 15 Temmuz’dan sonra görmüştür. İnsanların bunu daha önceden görmesi beklenemez." diye konuştu.
Asma, örgütün gizli haberleşme uygulaması kullanan bazı müvekkilleri olduğunu da sözlerine ekleyerek, ByLock iddiasının terör örgütü suçlamasında tek başına bir delil kabul edilmemesi gerektiğini savundu.
Şu anda ByLock kullanan herkesin terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklu yargılandığını kaydeden Asma, "Biz bunun hukuki olmadığını düşünüyoruz. Delilin denetime elverişli olmadığını düşünüyoruz. Mahkeme dosyasına gönderilenler son ürünlerdir. Asıl elde edilen veriler mahkemeye gönderilmemiştir. Ayrıca, hakkında ByLock tespiti yapılan birçok kişinin kullanıcı adına ya da mesajlarına dahi ulaşılamamıştır. Bir insana, 'ByLock var sen kesin FETÖ'cüsün' demek doğru değildir." iddiasında bulundu.
Asma, örgüte müzahir olduğu gerekçesiyle kapatılan dernek ya da sendikalara üye olan sanıkların da terör örgütü üyeliği ile suçlanamayacağını ileri sürerek, "İddianamede, bu örgütün insan kaynağını dernek ve sendikalar üzerinden oluşturmaya çalıştığı belirtilmiş. Bu gerekçeye karşın soyut iddiaların da ortaya çıkması lazım. İnsanların dernek veya sendikalar aracılığı ile örgütün eylemlerine katıldığının ortaya çıkarılması gerekiyor. Dernek veya sendikalara üye olan insanlar örgütün devşirmeye ya da kafalamaya çalıştığı insanlardır." ifadesini kullandı.
Savunmasının son kısmında ise her müvekkilinin suçlamaları hakkında kısa açıklamalar yapan Asma, tüm müvekkillerinin beraatını talep ederek, cezalandırılma kanaati oluşan müvekkillerinin ise hükümle birlikte tahliyesine karar verilmesini istedi.
- "BTK ile bilirkişi raporları örtüşmüyor" müdafaası
Haklarında dava açılan 4 sanığın avukatlığını üstlenen Ali Mert Sarıkaya da mahkemeye yazılı olarak verdiği savunmasını mahkeme heyeti huzurunda tekrarladı.
Sarıkaya, cumhuriyet savcısının 4 müvekkili hakkında terör örgüt üyeliğinden cezalandırma talep ettiğini hatırlatarak, "Türk Ceza Kanunu'nda ve ilgili diğer kanunlarda örgüt üyeliği belirli şartlara bağlanmıştır. 4 kişinin de bu örgüte üye olduklarına ve organik bağlarının olduğu yönünde bir delil yoktur. Suçun hem maddi unsuru hem de manevi unsuru açısından örgüt üyeliği suçlamasına somut delil bulunmuyor." şeklinde savunma yaptı.
ByLock iddiaları ile ilgili olarak bazı müvekkilleri açısından kesin delil olmadığını da ileri süren Sarıkaya, "ByLock iddiası ile ilgili olarak bazı müvekkillerimin kullandığına yönelik BTK'dan içerik gelmemiştir. Bu şahıslarla alakalı bir program kullanıldığında 'kullanıcı adı', 'ID', 'şifre', 'içerik' ya da 'rehber' bulunması gerekiyor. Ancak bu hususlar dosya kapsamında bulunmuyor. Ayrıca BTK'dan rapor gelenler yönünden tespitlerin de bilirkişi raporları ile örtüşmediği görülüyor." diye konuştu.
Sarıkaya, savunmasının sonunda terör örgütü üyeliği ile suçlanan her müvekkili için kısa açıklamalar yaparak, beraatlerini talep etti.
- "15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli"
Haklarında dava açılan 6 kişinin avukatlığını yapan Adem Düzgün de mahkeme heyetine verdiği yazılı savunmasını tekrarladı.
Cumhuriyet savcısının mütalaasına katılmadıklarını ifade eden Düzgün, ayrıca iddianamede yer alan bazı hususların da müvekkillerinin suçlanması açısından gerekçe olarak gösterilmesinin doğru olmadığını ileri sürdü.
İddianamede, Ergenekon ve Balyoz davaları ile 17-25 Aralık olaylarının FETÖ/PDY'nin faaliyeti olduğu belirtilerek, suç tarihinin 17-25 Aralık olarak kabul edildiğinin yer aldığını ifade eden Düzgün, "Biz bunu kabul etmiyoruz. Devlet yetkilileri gerek 17-25 Aralık döneminden sonra uyarılar yapsa da bu konuda MGK kararları olsa da bu tarih net değildir. Bu yapının terör örgütü olduğuna dair en belirgin karar 2016 Mayıs ayında bir mahkeme kararı ile verilmiştir. 17-25 Aralık operasyonlarını yapanlar da örgütün dernekleri, bankaları ya da başka organları da 15 Temmuz'a kadar meşru şekilde görev yaptı." ifadesini kullandı.
İnsanların 17-25 Aralık ve ondan sonra gerçekleşen MGK'ların ardından aldığı pozisyona göre değil, 15 Temmuz'dan sonra aldıkları pozisyonlarına göre karar verilmesi gerektiğini savunan Düzgün, "17-25 Aralık olaylarına göre örgütün üst düzey yöneticileri ile bazı yönetim kadrolarının cezalandırılmasının doğru olabileceğini düşünüyoruz. Ancak, normal vatandaşlar için bunu baz almak mümkün değildir. Onlar için 15 Temmuz'dan sonraki konumları önemli." ifadesini kullandı.
Duruşmaya, avukatların savunmalarını tamamlaması için Çarşamba gününe kadar ara verildi.
- İddianameden
Bolu Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bağlı okullarda görev yaparken önce açığa alınan sonra da meslekten ihraç edilen 64 sanığın, "terör örgütüne üye olmak" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapisle cezalandırılması istenen iddianamede, sanıklardan 39'unun örgütün şifreli haberleşme programı "ByLock" kullandığının tespit edildiği belirtiliyor.
Geçen duruşma esas hakkındaki mütalaasını mahkemeye sunan cumhuriyet savcısı, 59 sanığın 15'er yıla kadar hapsini, 6 sanığın da beraatini istemişti.
Mahkeme heyeti, tutuksuz sanıklardan H.S'nin dosyasının, hakkındaki başka bir dava ile birleştirilmesi için ayrılmasına hükmetmişti.