Bel Fıtığı Ve Tedavisi Hakkında Bilinmeyenler
Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Naki Keleş, "Ayaklarda ağrı, uyuşukluk, güçsüzlük, yürümekte zorluk şikayetiniz varsa bel fıtığı hastalığı olabilirsiniz. Hiç zaman kaybetmeden tedavi olmanız gerekmektedir" dedi.
Bel ağrısı toplumda çok sık rastlanan bir şikayet olarak dikkat çekiyor. Her insan yaşamlarının bir döneminde en az bir kere bel ağrısı ile karşılaşıyor. Samsun Büyük Anadolu Hastaneleri Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Naki Keleş, bel ağrısı nedenleri, belirtileri, tedavi yöntemleri gibi çeşitli konularda önemli bilgiler vererek hastaların hiç korkmadan tedavi olmaları için sağlık kuruluşlarına başvurmaları konusunda uyardı.
Bel ağrısına sebep olan olayları çok iyi bilmekte yarar var diyen Opr. Dr. Naki Keleş, "Özellikle omurga iskelemizin yapı taşıdır. Biz omurgaya binen yükü ne kadar çok azaltırsak omurganın bozulması dediğimiz dejenerasyonunda o kadar geciktirmiş olur. Bel ağrısının birçok sebebi vardır. Bel ağrısına neden olayların en basitinden ele alırsak ani hareket sonucu, ağır kaldırma, yüke zorlanma veya bir travma sonucu omurganın yaralanması, omurgaya binen yükü artması sonucunda bel ağrısı belde kaymalar omurgada darlıklar oluşabilmektedir. İşte günümüzde artık MR(manyetik rezonans) dediğimiz görüntüleme aletlerinin gelişmesiyle beraber bel ağrısına sebep olan ağrılarının da tanısını çok rahatlıkla koyabilmekteyiz. Bir röntgen filminde belimizde bir kayma veya skolyoz dediğimiz omurgamızda eğrilik var mı? Bunu çok rahat görüntüleyebiliriz. MR bize hem omurganın yapısını hem omurlar arasındaki disk yastıkçıklarının yapısını hem de bel fıtığının tanısını yüzde doksan sekiz oranında tanı olarak koymaktadır. Eğer kemik yapıda daha ciddi darlıklar düşünüyorsak da tomografi bize kanalların yapısı hakkında kemik yapının kireçlenmesi hakkında da bilgi vermektedir. Dolayısıyla da bu şekilde bel ağrısı tanısını rahatla koyabilmekteyiz. Eğer bel ağrısı ile beraber hastanın ayak ağrısı, ayaklarda uyuşukluk, güçsüzlük şikayeti varsa o zaman omurilik hasarının belirlenmesinde MR bize ciddi yol göstericisidir. Bize gelen bel ve bacak ağrısı olan ve yürümekte zorluk şikayeti üzerine gelen hastalara nasıl bir tedavi yapmaktayız” diye konuştu.
Tedavi süreci hakkında da bilgiler veren Naki Keleş, şunları söyledi:
“Biz her gelen bel fıtığını veya her beli ağrısı olana ameliyat ediyor muyuz? Biz ayağında geçmeyen ağrılar, uyuşukluğu olan, güç kaybı olan omuriliğin baskısı sonucu idrar kaçırması veya seksüel disfonksiyonu olan hastalara biz ameliyat önermekteyiz. Öncelikle hastalarımıza 6-8 hafta medical tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, bel ağrısının şiddetine göre çok olmamak şartıyla sadece bel ağrısı olanda 2-3 gün, ayak ağrısı olan da 4-5 güne kadar tam yatak istirahat önermekteyiz. Omurganın yapısına göre fizik tedavi, ayakta uyuşukluk, güçsüzlük yoksa, idrar kaçırma problemi yoksa bu hastalara da fizik tedavi önermekteyiz. Bu tedavilerden sonuç alamadığımız yani 6-8 hafta gibi bir süre ilaç tedavi denendi, fizik tedavi gördü hastanın günlük yaşantısında yaşam kalitesi düşmüş bu hastalara da eğer yapılan MR’ında bel fıtığı teşhis ediyorsak veya buna bağlı bel kaymasına bağlı ise veya kanal darlığına bağlı ise işte biz hastalara cerrahi tedavi öneriyoruz. Cerrahi tedavide de teknolojik gelişmelerle beraber daha kolaylaştı. Hastaları spinal anestezi dediğimiz belden altı genel anestezi kullanarak (uyuturarak) mikrodisktektomi ve yeni yöntem olan tam kapalı endoskopik bel fıtığı cerrahisini hastalarımıza uyguluyoruz. Bu hastalarımızın da hastanede kalış süresi bir gün. İş dönüşleri de çok hızlı olmakta ve yaşam kaliteleri de o derece ağrıları geçtiği için artmaktadır. Dolayısıyla artık günümüzde bel fıtığı tedavisi korkulan bir rüyadan çıkmış, tedavisi olan hastaların memnun kalacağı bir cerrahi işlem haline gelmiştir. Peki hastalar niçin bel fıtığı ameliyatından korkuyorlar? Çevremizde bel fıtığı hakkında bir sürü doğru bilinen yanlışlar vardır. Bu hastalar bel çektirerek tanı konulmadan bu konularda eğitim almamış kişiler tarafından masaj yaptırarak bel çektiriliyor. Dolayısıyla omurgada geri dönüşü olmayan hasarlara sebep olmaktadır. Biz ameliyat ettiğimizde siniri rahatlatıp, fıtığını aldığımız halde belli dönem oradaki bel çekmeye bağlı, masaja bağlı ve yapı bozukluğuna bağlı bel ağrıları bir süre devam ediyor. Normalde biz bel fıtığı hastalarında enstrüman kullanmıyoruz. Ama bel çekilmesine bağlı bir hareket varsa hastanın öne arkaya eğildiğinde şiddetli beli ağrıyorsa, eklemleri bozulmuşsa veya bu çekme olma esnasında kırıkları mevcutsa bu hastalara röntgen ve tomografilerinde bu hasar tespit edildiğinde yapılan cerrahiye göre de enstrüman takılabilmektedir. Dolayısıyla şikayetlerinin olduğu dönemlerde beyin cerrahisine baş vuran hastalar erken tanı konulursa hemen cerrahi olmadan gerekli tedaviler yapılarak kontrol altına alınabilir. Geç gelen hastalar disk hasarının bozuk olduğu için bu hastalar o zaman hem doktora geç gelerek hemde şikayetleri arttığı içinde doktorda yapılması gereken son aşama cerrahi olduğu için bu tedaviyi öneriyor. Ve bu hastalarda beyin cerrahisi tarafından gayet başarılı bir şekilde ameliyat yapılıyor. Demek ki bel ağrılarında erken tanı önemli. Omurgamızı korumamız için nasıl hareket etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım. Omurgamızı korumak için bel adalemizin güçlenmesi için yürüme, yüzme egzersizlerinin yapılması, ağırlıkların dengeli kaldırılması omurganın yapısının korunmasına özen göstermeliyiz.”
Kaynak: İHA
Bel ağrısına sebep olan olayları çok iyi bilmekte yarar var diyen Opr. Dr. Naki Keleş, "Özellikle omurga iskelemizin yapı taşıdır. Biz omurgaya binen yükü ne kadar çok azaltırsak omurganın bozulması dediğimiz dejenerasyonunda o kadar geciktirmiş olur. Bel ağrısının birçok sebebi vardır. Bel ağrısına neden olayların en basitinden ele alırsak ani hareket sonucu, ağır kaldırma, yüke zorlanma veya bir travma sonucu omurganın yaralanması, omurgaya binen yükü artması sonucunda bel ağrısı belde kaymalar omurgada darlıklar oluşabilmektedir. İşte günümüzde artık MR(manyetik rezonans) dediğimiz görüntüleme aletlerinin gelişmesiyle beraber bel ağrısına sebep olan ağrılarının da tanısını çok rahatlıkla koyabilmekteyiz. Bir röntgen filminde belimizde bir kayma veya skolyoz dediğimiz omurgamızda eğrilik var mı? Bunu çok rahat görüntüleyebiliriz. MR bize hem omurganın yapısını hem omurlar arasındaki disk yastıkçıklarının yapısını hem de bel fıtığının tanısını yüzde doksan sekiz oranında tanı olarak koymaktadır. Eğer kemik yapıda daha ciddi darlıklar düşünüyorsak da tomografi bize kanalların yapısı hakkında kemik yapının kireçlenmesi hakkında da bilgi vermektedir. Dolayısıyla da bu şekilde bel ağrısı tanısını rahatla koyabilmekteyiz. Eğer bel ağrısı ile beraber hastanın ayak ağrısı, ayaklarda uyuşukluk, güçsüzlük şikayeti varsa o zaman omurilik hasarının belirlenmesinde MR bize ciddi yol göstericisidir. Bize gelen bel ve bacak ağrısı olan ve yürümekte zorluk şikayeti üzerine gelen hastalara nasıl bir tedavi yapmaktayız” diye konuştu.
Tedavi süreci hakkında da bilgiler veren Naki Keleş, şunları söyledi:
“Biz her gelen bel fıtığını veya her beli ağrısı olana ameliyat ediyor muyuz? Biz ayağında geçmeyen ağrılar, uyuşukluğu olan, güç kaybı olan omuriliğin baskısı sonucu idrar kaçırması veya seksüel disfonksiyonu olan hastalara biz ameliyat önermekteyiz. Öncelikle hastalarımıza 6-8 hafta medical tedavi dediğimiz ilaç tedavisi, bel ağrısının şiddetine göre çok olmamak şartıyla sadece bel ağrısı olanda 2-3 gün, ayak ağrısı olan da 4-5 güne kadar tam yatak istirahat önermekteyiz. Omurganın yapısına göre fizik tedavi, ayakta uyuşukluk, güçsüzlük yoksa, idrar kaçırma problemi yoksa bu hastalara da fizik tedavi önermekteyiz. Bu tedavilerden sonuç alamadığımız yani 6-8 hafta gibi bir süre ilaç tedavi denendi, fizik tedavi gördü hastanın günlük yaşantısında yaşam kalitesi düşmüş bu hastalara da eğer yapılan MR’ında bel fıtığı teşhis ediyorsak veya buna bağlı bel kaymasına bağlı ise veya kanal darlığına bağlı ise işte biz hastalara cerrahi tedavi öneriyoruz. Cerrahi tedavide de teknolojik gelişmelerle beraber daha kolaylaştı. Hastaları spinal anestezi dediğimiz belden altı genel anestezi kullanarak (uyuturarak) mikrodisktektomi ve yeni yöntem olan tam kapalı endoskopik bel fıtığı cerrahisini hastalarımıza uyguluyoruz. Bu hastalarımızın da hastanede kalış süresi bir gün. İş dönüşleri de çok hızlı olmakta ve yaşam kaliteleri de o derece ağrıları geçtiği için artmaktadır. Dolayısıyla artık günümüzde bel fıtığı tedavisi korkulan bir rüyadan çıkmış, tedavisi olan hastaların memnun kalacağı bir cerrahi işlem haline gelmiştir. Peki hastalar niçin bel fıtığı ameliyatından korkuyorlar? Çevremizde bel fıtığı hakkında bir sürü doğru bilinen yanlışlar vardır. Bu hastalar bel çektirerek tanı konulmadan bu konularda eğitim almamış kişiler tarafından masaj yaptırarak bel çektiriliyor. Dolayısıyla omurgada geri dönüşü olmayan hasarlara sebep olmaktadır. Biz ameliyat ettiğimizde siniri rahatlatıp, fıtığını aldığımız halde belli dönem oradaki bel çekmeye bağlı, masaja bağlı ve yapı bozukluğuna bağlı bel ağrıları bir süre devam ediyor. Normalde biz bel fıtığı hastalarında enstrüman kullanmıyoruz. Ama bel çekilmesine bağlı bir hareket varsa hastanın öne arkaya eğildiğinde şiddetli beli ağrıyorsa, eklemleri bozulmuşsa veya bu çekme olma esnasında kırıkları mevcutsa bu hastalara röntgen ve tomografilerinde bu hasar tespit edildiğinde yapılan cerrahiye göre de enstrüman takılabilmektedir. Dolayısıyla şikayetlerinin olduğu dönemlerde beyin cerrahisine baş vuran hastalar erken tanı konulursa hemen cerrahi olmadan gerekli tedaviler yapılarak kontrol altına alınabilir. Geç gelen hastalar disk hasarının bozuk olduğu için bu hastalar o zaman hem doktora geç gelerek hemde şikayetleri arttığı içinde doktorda yapılması gereken son aşama cerrahi olduğu için bu tedaviyi öneriyor. Ve bu hastalarda beyin cerrahisi tarafından gayet başarılı bir şekilde ameliyat yapılıyor. Demek ki bel ağrılarında erken tanı önemli. Omurgamızı korumamız için nasıl hareket etmemiz gerektiğini bilmemiz lazım. Omurgamızı korumak için bel adalemizin güçlenmesi için yürüme, yüzme egzersizlerinin yapılması, ağırlıkların dengeli kaldırılması omurganın yapısının korunmasına özen göstermeliyiz.”