'Kemal Tahir Ve Sinema' Paneli
Zeytinburnu Belediyesi tarafından organize edilen 'Kemal Tahir' sempozyumu kapsamında, 'Kemal Tahir ve Sinema' başlıklı panel düzenlendi Araştırma görevlisi Bostan: 'Kemal Tahir olmasaydı, çok kısır bir Türk sinemasından bahsedilecekti'.
Zeytinburnu Belediyesi tarafından düzenlenen "Kemal Tahir-Bir Aydın Üç Dönem" sempozyumu kapsamında, "Kemal Tahir ve Sinema" başlıklı panel gerçekleştirildi.
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı'nın üstlendiği panelde, Mesut Bostan, Cihan Aktaş, Mücahit Gündoğdu ve Halil İbrahim Güzel konuşmacı olarak yer aldı.
Gazeteci-yazar Cihan Aktaş, "Halit Refiğ Sinemasında Kemal Tahir Etkisi" başlıklı konuşmasında, Refiğ'in ulusal sinema hareketini Kemal Tahir'in fikirleriyle kurup geliştirmeye çalıştığını söyledi.
Kemal Tahir ve Halit Refiğ ilişkisinin Türk sineması içerisinde başka bir örneği olmadığına işaret eden Aktaş, "Halit Refiğ ve arkadaşlarıyla tanışıncaya kadar Kemal Tahir'in de sinemaya özel bir yakınlığı varmış. Başlangıçta Türk sinemasında senarist olarak çalışıyor. Daha sonra da Refiğ'in yanı sıra Atıf Yılmaz ve Metin Erksan'la çalışıyor." diye konuştu.
Aktaş, Halit Refiğ'in Kemal Tahir'in fikirlerine olan ilgisini şöyle anlattı:
"Refiğ, 1956'dan itibaren Yeni Sabah'ta, Akşam'da sinema yazarlığı yapıyor. En başından itibaren Türk toplumunun gerçeklerini öne çıkaran bir sinema arayışı içerisinde ama aynı zamanda 'halkçı' diye tanımladığı seyirci tarafından finanse edildiğine inandığı bir sinema ortamı içinde de filmler yapıyor ve bunu gerekli görüyor. Kemal Tahir'i, ilk kez arkadaşının tavsiye ettiği 'Körduman' romanıyla tanıyor. Bir köy hayatına dair daha önce hiçbir romanda rastlamadığı bir gerçekçilik, Refiğ'i o kadar etkiliyor ki Tahir'in bütün kitaplarını okuyor."
- "Kemal Tahir, farklı sinemacıların da üsluplarını etkiliyor"
Kemal Tahir'in eserlerini fikir yazısı olarak kaleme almadığını, görüşlerini kitaplarındaki farklı kahramanlara söylettiğine dikkati çeken Aktaş, bu diyalektik düşüncenin, Refiğ için sinemada yol gösterici bir anlama sahip olduğunu belirtti.
Aktaş, Halit Refiğ'in Kemal Tahir'in düşüncesi altında etkilenerek yaptığı filmlere örnekler vererek, "Kemal Tahir'in Türk sinemasına klasik, batıcı, aydın gözüyle bakmamasının genç sinemacılar açısından bir cazibe merkezi oluşturduğunu söyledik. Tahir, farklı sinemacıların da üsluplarını etkiliyor ve Atıf Yılmaz, 'Yedi Kocalı Hürmüz'ü yapıyor. Senaryosu Ayşe Şasa'ya ait. Metin Erksan'ın 'Kuyu' filmi 1968'de-Kur'an ayetiyle başlayan yapım-bunların arasında yer alıyor."
Araştırma görevlisi Mesut Bostan da "Fert, Toplum ve Devler: 1960'lı ve 1970'li Yıllar Türk Sinemasında Popülist İmgelemenin Oluşumunda Kemal Tahir'in Rolü" konusunu ele aldı.
Bostan, "Kemal Tahir olmasaydı, çok kısır bir Türk sinemasından bahsedilecekti." dedi.
Bostan, 1965 sonrası Türk sinemasına değinerek, "Lütfi Akad'ın, Metin Erksan'ın kısmen Halit Refiğ'in ve Ayşe Şasa'nın senaryolarını yazdığı filmlerin yapılmasını mümkün kılan aslında birazcık da Kemal Tahir'in hakim entelektüel eleştirilerle açtığı alandır." diye konuştu.
Kemal Tahir'in düşünce yapısına ilişkin 3 farklı perspektifte bir değerlendirmede bulunan Bostan, şunları kaydetti:
"Sosyalizm, gerçekçilik ve sınıf meselesi... Kemal Tahir'in bir sosyalizm anlayışı var ve bu tamamen dönemin sosyalizm anlayışından farklı. Bu anlayış Akad'da, Refiğ'de, Erksan'da farklı farklı da olsa ortak bir şey geliştiriyor; mesela 'Türk toplumu nasıl bir toplumdur' gibi. Türk toplumunun, Batı kapitalist toplumlarından farklılığını algılama açısından bir ortaklıktan söz edilebilir. Benzer şekilde gerçekçilik meselesinde de Tahir'in bu perspektifi, bir tarafıyla Erksan'ın dışa vurumculuğuna imkan tanıyan bir şey, Refiğ'in yine sosyalist gerçekçilik şablonları dışında bir şey üretmesine imkan tanımıştır. Benzer şekilde Akad'ın filmlerinde bir toplumun dönüşüm süreçleri içerisinde halini görmek açısından Türk gerçekçiliği vardır. Yani bu perspektif, 3 yönetmende de farklı şekilde ortaya çıkmıştır."
Mücahit Gündoğdu ise "Kemal Tahir Uyarlamaları" hakkında bilgi vererek, "Kemal Tahir ve Halit Refiğ'in birlikte senaryosunu yazdığı 'Haremde Dört Kadın' filmini Tahir'in romanlarına çok daha yakın bulduğumu düşünüyorum. Çünkü bu filmde müthiş bir gerçekçilik var. Bir nevi Kemal Tahir'in tüm romanlarında işlediği bütün konuların derlemesi, özeti gibi geliyor bana. Bu anlamda 'Haremde Dört Kadın' Refiğ'in genel filmografisi içerisinde çok farklı bir filmi." değerlendirmesinde bulundu.
Halit Refiğ'in "Bir Türk'e Gönül Verdim" adlı filmine işaret eden Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu film o dönem muhafazakar kesim tarafından çok ilgi gördü. İslami referans noktaları da vardı. Bir Alman'ın gelip namaz kılması, tabii bu İslamcı düşünceyi etkiledi. Çünkü İslamcılığın geldiği noktada bir anlam ifade ediyordu. Halit Refiğ'in kendilerine biraz daha yakınlaşmış olduğunu düşündüler. Kemal Tahir ise bu filme tepki koydu. Daha sonra Refiğ ile arasına mesafe koydu. Ben biraz bu bakımdan Tahir ile Refiğ'in ayrıştığını düşünüyorum. Halit Refiğ nihayetinde daha ulusalcı bir eyleme sahip birisi. Kemal Tahir ise marksist düşüncesini sistematik bir şekilde kuruyor. Kendisini bu bakımdan Halit Refiğ'le bütünleştirmek istemediğini bu film üzerinde düşünüyorum."
Etkinlikte ayrıca Halil İbrahim Gürel, "Ahmet Hamdi Tanpınar- Kemal Tahir Sinema İlgileri" başlıklı konuşmasını sunum eşliğinde yaptı.
Kaynak: AA
Oturum başkanlığını Prof. Dr. Kurtuluş Kayalı'nın üstlendiği panelde, Mesut Bostan, Cihan Aktaş, Mücahit Gündoğdu ve Halil İbrahim Güzel konuşmacı olarak yer aldı.
Gazeteci-yazar Cihan Aktaş, "Halit Refiğ Sinemasında Kemal Tahir Etkisi" başlıklı konuşmasında, Refiğ'in ulusal sinema hareketini Kemal Tahir'in fikirleriyle kurup geliştirmeye çalıştığını söyledi.
Kemal Tahir ve Halit Refiğ ilişkisinin Türk sineması içerisinde başka bir örneği olmadığına işaret eden Aktaş, "Halit Refiğ ve arkadaşlarıyla tanışıncaya kadar Kemal Tahir'in de sinemaya özel bir yakınlığı varmış. Başlangıçta Türk sinemasında senarist olarak çalışıyor. Daha sonra da Refiğ'in yanı sıra Atıf Yılmaz ve Metin Erksan'la çalışıyor." diye konuştu.
Aktaş, Halit Refiğ'in Kemal Tahir'in fikirlerine olan ilgisini şöyle anlattı:
"Refiğ, 1956'dan itibaren Yeni Sabah'ta, Akşam'da sinema yazarlığı yapıyor. En başından itibaren Türk toplumunun gerçeklerini öne çıkaran bir sinema arayışı içerisinde ama aynı zamanda 'halkçı' diye tanımladığı seyirci tarafından finanse edildiğine inandığı bir sinema ortamı içinde de filmler yapıyor ve bunu gerekli görüyor. Kemal Tahir'i, ilk kez arkadaşının tavsiye ettiği 'Körduman' romanıyla tanıyor. Bir köy hayatına dair daha önce hiçbir romanda rastlamadığı bir gerçekçilik, Refiğ'i o kadar etkiliyor ki Tahir'in bütün kitaplarını okuyor."
- "Kemal Tahir, farklı sinemacıların da üsluplarını etkiliyor"
Kemal Tahir'in eserlerini fikir yazısı olarak kaleme almadığını, görüşlerini kitaplarındaki farklı kahramanlara söylettiğine dikkati çeken Aktaş, bu diyalektik düşüncenin, Refiğ için sinemada yol gösterici bir anlama sahip olduğunu belirtti.
Aktaş, Halit Refiğ'in Kemal Tahir'in düşüncesi altında etkilenerek yaptığı filmlere örnekler vererek, "Kemal Tahir'in Türk sinemasına klasik, batıcı, aydın gözüyle bakmamasının genç sinemacılar açısından bir cazibe merkezi oluşturduğunu söyledik. Tahir, farklı sinemacıların da üsluplarını etkiliyor ve Atıf Yılmaz, 'Yedi Kocalı Hürmüz'ü yapıyor. Senaryosu Ayşe Şasa'ya ait. Metin Erksan'ın 'Kuyu' filmi 1968'de-Kur'an ayetiyle başlayan yapım-bunların arasında yer alıyor."
Araştırma görevlisi Mesut Bostan da "Fert, Toplum ve Devler: 1960'lı ve 1970'li Yıllar Türk Sinemasında Popülist İmgelemenin Oluşumunda Kemal Tahir'in Rolü" konusunu ele aldı.
Bostan, "Kemal Tahir olmasaydı, çok kısır bir Türk sinemasından bahsedilecekti." dedi.
Bostan, 1965 sonrası Türk sinemasına değinerek, "Lütfi Akad'ın, Metin Erksan'ın kısmen Halit Refiğ'in ve Ayşe Şasa'nın senaryolarını yazdığı filmlerin yapılmasını mümkün kılan aslında birazcık da Kemal Tahir'in hakim entelektüel eleştirilerle açtığı alandır." diye konuştu.
Kemal Tahir'in düşünce yapısına ilişkin 3 farklı perspektifte bir değerlendirmede bulunan Bostan, şunları kaydetti:
"Sosyalizm, gerçekçilik ve sınıf meselesi... Kemal Tahir'in bir sosyalizm anlayışı var ve bu tamamen dönemin sosyalizm anlayışından farklı. Bu anlayış Akad'da, Refiğ'de, Erksan'da farklı farklı da olsa ortak bir şey geliştiriyor; mesela 'Türk toplumu nasıl bir toplumdur' gibi. Türk toplumunun, Batı kapitalist toplumlarından farklılığını algılama açısından bir ortaklıktan söz edilebilir. Benzer şekilde gerçekçilik meselesinde de Tahir'in bu perspektifi, bir tarafıyla Erksan'ın dışa vurumculuğuna imkan tanıyan bir şey, Refiğ'in yine sosyalist gerçekçilik şablonları dışında bir şey üretmesine imkan tanımıştır. Benzer şekilde Akad'ın filmlerinde bir toplumun dönüşüm süreçleri içerisinde halini görmek açısından Türk gerçekçiliği vardır. Yani bu perspektif, 3 yönetmende de farklı şekilde ortaya çıkmıştır."
Mücahit Gündoğdu ise "Kemal Tahir Uyarlamaları" hakkında bilgi vererek, "Kemal Tahir ve Halit Refiğ'in birlikte senaryosunu yazdığı 'Haremde Dört Kadın' filmini Tahir'in romanlarına çok daha yakın bulduğumu düşünüyorum. Çünkü bu filmde müthiş bir gerçekçilik var. Bir nevi Kemal Tahir'in tüm romanlarında işlediği bütün konuların derlemesi, özeti gibi geliyor bana. Bu anlamda 'Haremde Dört Kadın' Refiğ'in genel filmografisi içerisinde çok farklı bir filmi." değerlendirmesinde bulundu.
Halit Refiğ'in "Bir Türk'e Gönül Verdim" adlı filmine işaret eden Gündoğdu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu film o dönem muhafazakar kesim tarafından çok ilgi gördü. İslami referans noktaları da vardı. Bir Alman'ın gelip namaz kılması, tabii bu İslamcı düşünceyi etkiledi. Çünkü İslamcılığın geldiği noktada bir anlam ifade ediyordu. Halit Refiğ'in kendilerine biraz daha yakınlaşmış olduğunu düşündüler. Kemal Tahir ise bu filme tepki koydu. Daha sonra Refiğ ile arasına mesafe koydu. Ben biraz bu bakımdan Tahir ile Refiğ'in ayrıştığını düşünüyorum. Halit Refiğ nihayetinde daha ulusalcı bir eyleme sahip birisi. Kemal Tahir ise marksist düşüncesini sistematik bir şekilde kuruyor. Kendisini bu bakımdan Halit Refiğ'le bütünleştirmek istemediğini bu film üzerinde düşünüyorum."
Etkinlikte ayrıca Halil İbrahim Gürel, "Ahmet Hamdi Tanpınar- Kemal Tahir Sinema İlgileri" başlıklı konuşmasını sunum eşliğinde yaptı.