'Engellilerimizi, Mabetle Buluşturmak İçin Çalışıyoruz'
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz: 'Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, müftülüklerimiz ve belediyelerimizle işbirliği yaparak, 2012'den itibaren devam ettirdiğimiz, 'Engelsiz cami, engelsiz ibadet' başlığıyla gerçekleşen çalışmalarımızda, engellilerimizin camiye ve mabede erişimi konusunda yaşadıkları sıkıntıları asgariye indirmek ve onları mabetle buluşturmak üzere çalışmaya devam ediyoruz' Doç. Dr. Naci Kula: 'Din, annebabanın içinde bulunduğu durumu olumlu bir çerçevede yeniden yorumlamasına yardım etmektedir. Din, zorlu yaşam olaylarının negatif etkilerini hafifletmeye yardım edebilen bir baş etme stratejisidir'
İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, "Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, müftülüklerimiz ve belediyelerimizle işbirliği yaparak, 2012'den itibaren devam ettirdiğimiz, 'Engelsiz cami, engelsiz ibadet' başlığıyla gerçekleşen çalışmalarımızda, engellilerimizin camiye ve mabede erişimi konusunda yaşadıkları sıkıntıları asgariye indirmek ve onları mabetle buluşturmak üzere çalışmaya devam ediyoruz." dedi.
İstanbul Müftülüğü'nce 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında düzenlenen, "Engellilerde din hizmeti ve din eğitimi" konulu panelin oturum başkanlığını yapan Yılmaz, yaptığı açılış konuşmasında, İslam'ın bütün canlılara en güzel ve iyi şekilde davranmayı öğreten bir din olduğunu belirterek, engellilere nasıl davranılması gerektiği konusunda en güzel örneğin Hazreti Muhammed olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Yılmaz, Allah'ın kullarını, yarattığı imtihan dünyasına çeşitli suretlerle yine imtihan etmek için gönderdiğini dile getirerek, "Allah kullarını varlıkla ve darlıkla, bolluk ve yoklukla, hastalık ve dertle, engel ve engelsiz oluşla sınıyor. Kullarına 'Rahman' isminin tecellisi olarak, rahmetiyle muamele eden yüce Rabb'imize sayısız ve sonsuz hamd ve senalar olsun." dedi.
İmtihan sırrını insanlara hayatı boyunca en güzel surette öğreten, varlığa ve bolluğa şükrü, yokluğa, darlığa ve hastalığa ise sabrı en mutena şekilde talim edip, temsili davetiyle öğretenin alemlere rahmet Hazreti Muhammed olduğuna dikkati çeken Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün, Dünya Engelliler Günü olarak kutlanıyor ve idrak ediliyor. Farkındalık oluşturmak üzere pek çok programlar icra ediliyor ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da mesajında vurguladığı gerçeklerin, kurumlarımız tarafından insanlarımıza ulaştırma çabası içinde bulunuyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, zaten engellilerle ilgili farkındalık konusunda uzun yıllardan beri çaba sarfediyor ve engelliler koordinatörlükleri var, bununla ilgili özel tahsis edilmiş ve alanda çalışmalarını devam ettiren çalışanlarımız var. Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, müftülüklerimiz ve belediyelerimizle işbirliği yaparak, 2012'den itibaren devam ettirdiğimiz, 'Engelsiz cami, engelsiz ibadet' başlığıyla gerçekleşen çalışmalarımızda, engellilerimizin camiye ve mabede erişimi konusunda yaşadıkları sıkıntıları asgariye indirmek ve onları mabetle buluşturmak üzere çalışmaya devam ediyoruz."
İstanbul Müftüsü Yılmaz, "Engellilerde din hizmeti ve din eğitimi" konulu panelin önemini vurgulayarak, "Yüce dinimiz, sadece ibadetler manzumesi sunan ve sadece mabetle ilişkileri olan bir din değildir. Bizim dinimiz, bizi, 'hem Hakk'a iyi bir kul hem de halka iyi bir insan nasıl olunur'u öğretmek üzere erdemli ve ahlaklı insanlar yetiştirmeyi gaye edinen ve yüce Nebi'sinin de bu maksatla gönderildiğini vurgulayan bir dindir." diye konuştu.
-"Her birimiz engelli adayıyız"
Hadis ve ayet-i kerimelere bakıldığı zaman güzel ahlaklı bir insan olmanın özenle tarif edildiğini ve çok özel mesajlar içerdiğini işaret eden Yılmaz, "Ayet-i kerimelerde anne-babaya, akrabaya, yetimlere, himayeye muhtaç olan insanlara ve engellileri de kapsadığını düşünüyorum. Kur'an-ı Kerim'de geçen 'mesakin' kelimesi doğrultusunda da sadece yoksulların değil, toplumda ekonomik ve sosyal açılardan desteğe muhtaç olan her kesimin özellikle de engellilerin bu kavrama dahil edilebileceğini belirtmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, engellilerin en çok istediği şeyin diğer insanlardan farklı görülmemek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Engelliler, kendilerine sorumluluk ve imkan tanınması, önlerinin açılması ve onlara bir takım vazifelerin verilmesi beklentisi içerisindeler. Peygamber efendimiz hal-i hayatında Abdullah ibn-i Ümmü Mektum'a hem müezzinlik görevi, hem de kendi yerine bakma görevini vermiştir. Yani Hazreti Muhammed sefere çıktığı zaman Abdullah ibn-i Ümmü Mektum'u devlet yönetimi için vekaletle görevlendiriyor ve böylece ilk kaymakamlık görevi de Ümmü Mektum'un yaptığını biliyoruz. Dolayısıyla 'a'ma' yani görme engeli olan bir insana Allah Resulü, iki tür görev vererek bizim engelli kardeşlerimize karşı nasıl davranmamız gerektiğine dair bir numuneyi veriyor."
Alınan son verilere göre, Türkiye'de her 10 kişiden birinin engelli durumuna ulaştığını aktaran Yılmaz, "Engelli sayısının içerisinde daha sonradan elde edilen çeşitli rahatsızlıklar veya yaşlılık nedeniyle engelliler kapsamına dahil oluyor. Türkiye ve dünyada teknolojinin getirdiği imkanlar neticesinde insan ömrü uzuyor. Bu durum aynı zamanda da engelli sayısının da attığı anlamına gelir. Her birimiz engelli adayıyız demektir." değerlendirmesinde bulundu.
- Din, zorlu yaşamın etkilerini hafifletmeye yardım eden bir stratejidir"
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Din Psikolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Naci Kula ise "Engellilere din nasıl yardımcı olur?" başlıklı yaptığı sunumda, her insanın engelli adayı olduğunu dile getirerek, engelli insanlara empati yapılarak, onların hayatındaki zorlukların kolaylaştırılması gerektiğine dikkati çekti.
Dinin, engellilik durumunu anlamlandırmada, engellilerin yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları aşma konusunda başarıyı tarif etmede ve engellilerin sosyal hayata uyum sağlaması konusunda dini ve sosyal bazı görev ve sorumlulukları sağlama noktasında yardımcı olduğunu anlatan Kula, şunları kaydetti:
"İnsani olarak engellilerin durumunu anlama çabası ve amaç sahibi olmak, üç ana maddede ortaya koyulabilir. İnsan, yaşadıklarını anlama ve hayatında bir şeyleri gerçekleştirme amacında olan bir varlıktır. Anlama, algılanan olay ve nesnenin sahip olduğu özellikleri, söz konusu olay ve nesnenin kişi için ne ifade ettiğini kavramaktır. Amaç ise insanın ulaşmayı hedeflediği ideali temsil eder. Bu kapsamda insanın anlama ve amacını gerçekleştirmede başvurduğu kaynaklardan biri dindir. Din, inanç esaslarıyla 'ferdin cemiyet ve bütün alem içindeki yeri, bunlar karşısındaki durumunu' yani Zariyat Suresi 56. ayette ifade edilen, 'Cin ve insanın kul olarak yaratılması' örneğinde olduğu gibi açıklar. Diğer yandan din, insanın, 'Niçin yaratıldım?, nereye gidiyorum?, hayatın başlangıcı, sonu, hedefi, ve manası nedir?' gibi önemli sorulara da cevap verir."
Kula, dinin engelli çocuk dünyaya getiren anne-babaların, bulundukları durumdan şikayet etmeden evlatlarıyla ilgilenmelerini sağlayan faktörlerden en önemlisi olduğuna vurgu yaparak, "Din, anne-babanın içinde bulunduğu durumu olumlu bir çerçevede yeniden yorumlamasına yardım etmektedir. Ayrıca din, zorlu yaşam olaylarının negatif etkilerini hafifletmeye yardım edebilen bir baş etme stratejisidir." dedi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Başkonak ve Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Selahattin Aydın'ın da sunum gerçekleştirdiği panele, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, üniversite öğretim üyeleri, imamlar, öğrenciler ve çok sayıda engelli davetli katıldı.
Kaynak: AA
İstanbul Müftülüğü'nce 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında düzenlenen, "Engellilerde din hizmeti ve din eğitimi" konulu panelin oturum başkanlığını yapan Yılmaz, yaptığı açılış konuşmasında, İslam'ın bütün canlılara en güzel ve iyi şekilde davranmayı öğreten bir din olduğunu belirterek, engellilere nasıl davranılması gerektiği konusunda en güzel örneğin Hazreti Muhammed olduğunu söyledi.
Prof. Dr. Yılmaz, Allah'ın kullarını, yarattığı imtihan dünyasına çeşitli suretlerle yine imtihan etmek için gönderdiğini dile getirerek, "Allah kullarını varlıkla ve darlıkla, bolluk ve yoklukla, hastalık ve dertle, engel ve engelsiz oluşla sınıyor. Kullarına 'Rahman' isminin tecellisi olarak, rahmetiyle muamele eden yüce Rabb'imize sayısız ve sonsuz hamd ve senalar olsun." dedi.
İmtihan sırrını insanlara hayatı boyunca en güzel surette öğreten, varlığa ve bolluğa şükrü, yokluğa, darlığa ve hastalığa ise sabrı en mutena şekilde talim edip, temsili davetiyle öğretenin alemlere rahmet Hazreti Muhammed olduğuna dikkati çeken Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bugün, Dünya Engelliler Günü olarak kutlanıyor ve idrak ediliyor. Farkındalık oluşturmak üzere pek çok programlar icra ediliyor ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın da mesajında vurguladığı gerçeklerin, kurumlarımız tarafından insanlarımıza ulaştırma çabası içinde bulunuyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, zaten engellilerle ilgili farkındalık konusunda uzun yıllardan beri çaba sarfediyor ve engelliler koordinatörlükleri var, bununla ilgili özel tahsis edilmiş ve alanda çalışmalarını devam ettiren çalışanlarımız var. Diyanet İşleri Başkanlığı'mız, müftülüklerimiz ve belediyelerimizle işbirliği yaparak, 2012'den itibaren devam ettirdiğimiz, 'Engelsiz cami, engelsiz ibadet' başlığıyla gerçekleşen çalışmalarımızda, engellilerimizin camiye ve mabede erişimi konusunda yaşadıkları sıkıntıları asgariye indirmek ve onları mabetle buluşturmak üzere çalışmaya devam ediyoruz."
İstanbul Müftüsü Yılmaz, "Engellilerde din hizmeti ve din eğitimi" konulu panelin önemini vurgulayarak, "Yüce dinimiz, sadece ibadetler manzumesi sunan ve sadece mabetle ilişkileri olan bir din değildir. Bizim dinimiz, bizi, 'hem Hakk'a iyi bir kul hem de halka iyi bir insan nasıl olunur'u öğretmek üzere erdemli ve ahlaklı insanlar yetiştirmeyi gaye edinen ve yüce Nebi'sinin de bu maksatla gönderildiğini vurgulayan bir dindir." diye konuştu.
-"Her birimiz engelli adayıyız"
Hadis ve ayet-i kerimelere bakıldığı zaman güzel ahlaklı bir insan olmanın özenle tarif edildiğini ve çok özel mesajlar içerdiğini işaret eden Yılmaz, "Ayet-i kerimelerde anne-babaya, akrabaya, yetimlere, himayeye muhtaç olan insanlara ve engellileri de kapsadığını düşünüyorum. Kur'an-ı Kerim'de geçen 'mesakin' kelimesi doğrultusunda da sadece yoksulların değil, toplumda ekonomik ve sosyal açılardan desteğe muhtaç olan her kesimin özellikle de engellilerin bu kavrama dahil edilebileceğini belirtmek istiyorum." ifadelerini kullandı.
Yılmaz, engellilerin en çok istediği şeyin diğer insanlardan farklı görülmemek olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Engelliler, kendilerine sorumluluk ve imkan tanınması, önlerinin açılması ve onlara bir takım vazifelerin verilmesi beklentisi içerisindeler. Peygamber efendimiz hal-i hayatında Abdullah ibn-i Ümmü Mektum'a hem müezzinlik görevi, hem de kendi yerine bakma görevini vermiştir. Yani Hazreti Muhammed sefere çıktığı zaman Abdullah ibn-i Ümmü Mektum'u devlet yönetimi için vekaletle görevlendiriyor ve böylece ilk kaymakamlık görevi de Ümmü Mektum'un yaptığını biliyoruz. Dolayısıyla 'a'ma' yani görme engeli olan bir insana Allah Resulü, iki tür görev vererek bizim engelli kardeşlerimize karşı nasıl davranmamız gerektiğine dair bir numuneyi veriyor."
Alınan son verilere göre, Türkiye'de her 10 kişiden birinin engelli durumuna ulaştığını aktaran Yılmaz, "Engelli sayısının içerisinde daha sonradan elde edilen çeşitli rahatsızlıklar veya yaşlılık nedeniyle engelliler kapsamına dahil oluyor. Türkiye ve dünyada teknolojinin getirdiği imkanlar neticesinde insan ömrü uzuyor. Bu durum aynı zamanda da engelli sayısının da attığı anlamına gelir. Her birimiz engelli adayıyız demektir." değerlendirmesinde bulundu.
- Din, zorlu yaşamın etkilerini hafifletmeye yardım eden bir stratejidir"
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Din Psikolojisi Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç. Dr. Naci Kula ise "Engellilere din nasıl yardımcı olur?" başlıklı yaptığı sunumda, her insanın engelli adayı olduğunu dile getirerek, engelli insanlara empati yapılarak, onların hayatındaki zorlukların kolaylaştırılması gerektiğine dikkati çekti.
Dinin, engellilik durumunu anlamlandırmada, engellilerin yaşadığı sıkıntıları ve zorlukları aşma konusunda başarıyı tarif etmede ve engellilerin sosyal hayata uyum sağlaması konusunda dini ve sosyal bazı görev ve sorumlulukları sağlama noktasında yardımcı olduğunu anlatan Kula, şunları kaydetti:
"İnsani olarak engellilerin durumunu anlama çabası ve amaç sahibi olmak, üç ana maddede ortaya koyulabilir. İnsan, yaşadıklarını anlama ve hayatında bir şeyleri gerçekleştirme amacında olan bir varlıktır. Anlama, algılanan olay ve nesnenin sahip olduğu özellikleri, söz konusu olay ve nesnenin kişi için ne ifade ettiğini kavramaktır. Amaç ise insanın ulaşmayı hedeflediği ideali temsil eder. Bu kapsamda insanın anlama ve amacını gerçekleştirmede başvurduğu kaynaklardan biri dindir. Din, inanç esaslarıyla 'ferdin cemiyet ve bütün alem içindeki yeri, bunlar karşısındaki durumunu' yani Zariyat Suresi 56. ayette ifade edilen, 'Cin ve insanın kul olarak yaratılması' örneğinde olduğu gibi açıklar. Diğer yandan din, insanın, 'Niçin yaratıldım?, nereye gidiyorum?, hayatın başlangıcı, sonu, hedefi, ve manası nedir?' gibi önemli sorulara da cevap verir."
Kula, dinin engelli çocuk dünyaya getiren anne-babaların, bulundukları durumdan şikayet etmeden evlatlarıyla ilgilenmelerini sağlayan faktörlerden en önemlisi olduğuna vurgu yaparak, "Din, anne-babanın içinde bulunduğu durumu olumlu bir çerçevede yeniden yorumlamasına yardım etmektedir. Ayrıca din, zorlu yaşam olaylarının negatif etkilerini hafifletmeye yardım edebilen bir baş etme stratejisidir." dedi.
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Mustafa Başkonak ve Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Öğretim Üyesi Dr. Selahattin Aydın'ın da sunum gerçekleştirdiği panele, Üsküdar Kaymakamı Murat Sefa Demiryürek, üniversite öğretim üyeleri, imamlar, öğrenciler ve çok sayıda engelli davetli katıldı.