Okul Ödevi İçin Çektiği Belgesel Ödüle Doymuyor
Genç yönetmen Baran Vardar’ın, İzmir Ege Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde okuduğu sırada okul bitirme ödevi için İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı terk edilmiş Lübbey köyünde çektiği "Vefa" adlı belgeseli ödüle doymuyor. Geçen yıl Türkiye’de en çok ödül alan belgesel film, artık yurt dışındaki festivallerden ödül toplayacak.
Yaklaşık 1 yıl önce İzmir Ege Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünden mezun olan Baran Vardar, mezun olmadan önce okul bitirme projesi için belgesel çekmeye karar verdi. Bir süre İzmir ve çevresinde belgesel konusu araştıran Vardar’ın yolu, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Lübbey köyüne düştü. Yaklaşık 30 yıl önce terk edilmeye başlayan; belgeselin çekildiği dönemde 8, şimdilerde ise 5 kişinin yaşadığı Lübbey köyünde belgesel için fotoğraf çekimleri yapan Vardar, köyde kalan son yaşlılar için kahvehanesini açan Mehmet Güler’le tanıştı. Belgeselinde Mehmet Güler’in ve terk edilmiş köyün hikayesini anlatan Vardar, 5 kişilik ekip arkadaşıyla birlikte yaklaşık 1 buçuk aylık süre içerisinde belgeselini tamamladı. Okul bitirme ödevi olarak çıktığı yolda profesyonelce iş çıkaran Vardar’ın "Vefa" adlı belgeseli, Türkiye’de ve yurt dışındaki film festivallerinde de gösterim imkanı buldu. Geçen yıl 11 ödülle en çok ödül alan belgesel olan "Vefa", 11.’si düzenlenen River Film Festivali’nde "En İyi Belgesel Ödülü"nü alırken, 70. Cannes Film Festivali Türkiye Standı’nda da yer alarak Türkiye’yi temsil etti.
5 kişi için köy kahvesini açıyor
Belgeseli hakkında bilgi veren genç yönetmen Baran Vardar, "Belgeselimiz Mehmet Güler hakkında. Mehmet Güler Lübbey köyünün kahvecisi. Her gün Ödemiş’ten buraya yaklaşık 20 kilometre gelip kahvesini açıyor. Kahve, köyü yaşama bağlayan etkenlerden biri. Kahve olmazsa köydeki yaşamın devamı sağlanamayacak. Mehmet Güler bir nevi köydeki hayatın devamını sağlıyor. Köyde şu anda 5 kişi yaşıyor. Birkaç sene öncesine kadar 15 müşterisi bulunan Mehmet Güler’in, 20 yıl önce 60-70 müşterisi varmış. Pek çok kişi göçtüğü ya da zaman içerisinde vefat ettiği için için en sonunda 3-5 müşterisi kalmış. Ben belgeseli çektiğimde 8 kişi vardı. Bir yıl geçmiş aradan ve bir yıl içinde de 3 kişi daha vefat etmiş" dedi.
11 ödül aldı
Belgeselin yurt dışı film festivallerinde de gösterildiğini ve Türkiye’yi temsil ettiğini belirten Vardar, "Belgeselin hazırlık aşaması 1 ay kadar sürdü. 1 ay Lübbey köyüne geldik. Fotoğraf çektik, Mehmet Güler’den öneriler aldık. Bir nevi köyü de tanıtmak istiyorduk. Daha çok insan gelsin, buradaki yaşamı görsün, Mehmet ağabeye destek olsun, buradaki insanlara destek olsun istedik. Elimizden belgesel yapmak geldi. Çekim aşaması da 15 gün sürdü. Filmimiz 1 yıldır Türkiye’deki çoğu film festivalinde yarıştı. Finale kaldı, gösterim aldı, bir çok yerden ödül kazandı. Geçen sene Türkiye’de en fazla ödül alan belgesel ’Vefa’ oldu. Amerika’dan, İtalya’dan ödüller aldık. Türkiye’den de çok fazla ödül aldık. Cannes ve Berlin Film Festivallerinde Türkiye’yi temsil eden belgesellerden biriydi ’Vefa’. Bu gurur verici oldu" diye konuştu.
Sıradaki belgesel bit pazarında
Belgeseli daha çok Lübbey köyüne ve kahve işletmecisi Mehmet Güler’e destek amacıyla çektiğini sözlerine ekleyen Vardar, şunları söyledi:
"Ben kendime yararından çok köye yararı olsun diye yapmıştım. Belki Mehmet ağabeye yararı olur diye düşünmüştüm. Geri dönüşü ödüllerle oldu. Çok maddi bir katkısı olmasa da manevi bir katkısı oldu. Yaptığın şeyin ödüllendirilmesi insanların hoşuna gidiyor."
İzmir’de yeniden belgesel çekmek istediğini ve destek bulabildiklerinde çekimlere başlayacağını belirten Vardar, "Ben yine İzmir’de bit pazarıyla ilgili belgesel çekmek istiyorum. Oradaki satıcılarla ilgili veya oraya gelip oradan bir şeyler satın alanlarla ilgili bir projemiz var. Destek bulabilirsek onu da çekmek istiyorum" dedi.
"Belgeselimiz çok büyük ses getirdi"
Kendisi gibi yönetmenlik hayatına ilk defa atılacak genç yönetmen adaylarına da tavsiyelerde bulunan Vardar, şöyle konuştu:
"Öncelikle korkmamaları lazım. Çünkü deneye deneye oluyor bu belgesel ve kısa film işleri. Denemekten korkmamaları lazım. Çoğu insan ’ben bunu beceremem’ diye bu yola girmiyor. Başkalarına çektiriyorlar veya sağdan soldan yardım alıyorlar. Kendileri deneye deneye bu doğru yolu bulmaları lazım."
Belgeselle birlikte terk edilmiş Lübbey köyünün daha çok tanıtıldığını söyleyen kahveci Mehmet Güler ise "Ben sosyal medyadan da paylaştım. Kendi arkadaşlarıma duyurdum. Belgeselimiz çok büyük ses getirdi. Duyan köye geldi. ’Vefa’nın çok katkısı oldu" ifadelerini kullandı.
Kaynak: İHA
5 kişi için köy kahvesini açıyor
Belgeseli hakkında bilgi veren genç yönetmen Baran Vardar, "Belgeselimiz Mehmet Güler hakkında. Mehmet Güler Lübbey köyünün kahvecisi. Her gün Ödemiş’ten buraya yaklaşık 20 kilometre gelip kahvesini açıyor. Kahve, köyü yaşama bağlayan etkenlerden biri. Kahve olmazsa köydeki yaşamın devamı sağlanamayacak. Mehmet Güler bir nevi köydeki hayatın devamını sağlıyor. Köyde şu anda 5 kişi yaşıyor. Birkaç sene öncesine kadar 15 müşterisi bulunan Mehmet Güler’in, 20 yıl önce 60-70 müşterisi varmış. Pek çok kişi göçtüğü ya da zaman içerisinde vefat ettiği için için en sonunda 3-5 müşterisi kalmış. Ben belgeseli çektiğimde 8 kişi vardı. Bir yıl geçmiş aradan ve bir yıl içinde de 3 kişi daha vefat etmiş" dedi.
11 ödül aldı
Belgeselin yurt dışı film festivallerinde de gösterildiğini ve Türkiye’yi temsil ettiğini belirten Vardar, "Belgeselin hazırlık aşaması 1 ay kadar sürdü. 1 ay Lübbey köyüne geldik. Fotoğraf çektik, Mehmet Güler’den öneriler aldık. Bir nevi köyü de tanıtmak istiyorduk. Daha çok insan gelsin, buradaki yaşamı görsün, Mehmet ağabeye destek olsun, buradaki insanlara destek olsun istedik. Elimizden belgesel yapmak geldi. Çekim aşaması da 15 gün sürdü. Filmimiz 1 yıldır Türkiye’deki çoğu film festivalinde yarıştı. Finale kaldı, gösterim aldı, bir çok yerden ödül kazandı. Geçen sene Türkiye’de en fazla ödül alan belgesel ’Vefa’ oldu. Amerika’dan, İtalya’dan ödüller aldık. Türkiye’den de çok fazla ödül aldık. Cannes ve Berlin Film Festivallerinde Türkiye’yi temsil eden belgesellerden biriydi ’Vefa’. Bu gurur verici oldu" diye konuştu.
Sıradaki belgesel bit pazarında
Belgeseli daha çok Lübbey köyüne ve kahve işletmecisi Mehmet Güler’e destek amacıyla çektiğini sözlerine ekleyen Vardar, şunları söyledi:
"Ben kendime yararından çok köye yararı olsun diye yapmıştım. Belki Mehmet ağabeye yararı olur diye düşünmüştüm. Geri dönüşü ödüllerle oldu. Çok maddi bir katkısı olmasa da manevi bir katkısı oldu. Yaptığın şeyin ödüllendirilmesi insanların hoşuna gidiyor."
İzmir’de yeniden belgesel çekmek istediğini ve destek bulabildiklerinde çekimlere başlayacağını belirten Vardar, "Ben yine İzmir’de bit pazarıyla ilgili belgesel çekmek istiyorum. Oradaki satıcılarla ilgili veya oraya gelip oradan bir şeyler satın alanlarla ilgili bir projemiz var. Destek bulabilirsek onu da çekmek istiyorum" dedi.
"Belgeselimiz çok büyük ses getirdi"
Kendisi gibi yönetmenlik hayatına ilk defa atılacak genç yönetmen adaylarına da tavsiyelerde bulunan Vardar, şöyle konuştu:
"Öncelikle korkmamaları lazım. Çünkü deneye deneye oluyor bu belgesel ve kısa film işleri. Denemekten korkmamaları lazım. Çoğu insan ’ben bunu beceremem’ diye bu yola girmiyor. Başkalarına çektiriyorlar veya sağdan soldan yardım alıyorlar. Kendileri deneye deneye bu doğru yolu bulmaları lazım."
Belgeselle birlikte terk edilmiş Lübbey köyünün daha çok tanıtıldığını söyleyen kahveci Mehmet Güler ise "Ben sosyal medyadan da paylaştım. Kendi arkadaşlarıma duyurdum. Belgeselimiz çok büyük ses getirdi. Duyan köye geldi. ’Vefa’nın çok katkısı oldu" ifadelerini kullandı.