Darbecilerin Aracından Anahtarı Alan Kadın O Anları Anlattı
Fetullahçı terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişiminde 580 askerin Denizli’den Ankara’ya götürülmesini engellemek için Çardak Havaalanına oğlu ve kızıyla giden ve askerin aracın anahtarını alarak konvoyun geçişini engellemeye çalışan Elif Dağdelen o gün yaşadıklarını anlattı.
Darbe girişimini, darbenin sözde metninin okunduğu televizyon kanalında öğrendikten sonra oğlu ve kızını yanına alan 41 yaşındaki Elif Dağdelen, meydana çıkıp vatandaşların bulunduğu alana toplandı. Dağdelen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Binali Yıldırım’ın çağrısından sonra, darbeci askerlere karşı koymak için arabayla araçların önünü havaalanın önünde kesti. Daha sonra araçta bulunan darbeci askerlerle tartışan Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünde şoförlük yapan Dağdelen, aracın içinden anahtarı alarak, konvoyu engellemeye çalıştı.
O gece yaşadıklarını anlatan Elif Dağdelen, "O gece babamlara gitmiştim. Orada oturuyorduk bir anda, babam dedi ki, haberlere bakmaya başladı.
Bir şeyler oluyor dedi.
Köprüde ne olabilir dedik, terör meselesi falan zannettik. Aklımın ucunda darbe geçmiyordu. Sonra bir anda TRT 1’deki sunucunun darbe olduğuna dair bildiri okudu. Okurken bile yüzünden terler akıyordu, ben dedim ki o anda ne demek ya, benim vatanımda kimse darbe yapamaz. Aldım anahtarı direkt çarşıya gittim. Çarşıda dedim ne var ne yok. Bir bakayım askerlik şubesinin önünde askerler silahlanmış. Polis karakolunun önüne gittim, uzun namlulu silahlar vardı. Polisler sokağa çıkmışlar çarşıda o anda çok kişinin haberi yoktu" dedi.
"Siz kime darbe yapmaya gidiyorsunuz"
Daha sonra eve tekrar gittiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile tekrar sokağa çıktığını belirten Dağdelen, "Çocuğuma aldım. Konvoyu yaptıktan sonra Çardak çıkışında Denizli yolunda kavşakta askeri birliklerle karşı karşıya geldik. Burun buruna gelmemiz bile bir tesadüftü. Onlar bizden önce de geçebilirdi, biz bir saniye fazlalıkla onları oradan kaçırabilirdik. Burun buruna geldim. Camı açıp dedim ki, siz nereye gidiyorsunuz? Siz kime darbe yapmaya gidiyorsunuz? Askeri araçla yan yana konuşa konuşa gittim. Baktım onlar bizi dinlemiyor camı kapattılar" diye konuştu.
Dağdelen, "Onlar arabadan iner inmez, askeri aracın önüne direk kendimizi attık. Tekerlerin önüne gittim, ne yapmalıyız diye. Onlara el işareti ile dur demeye çalışıyorum, onlar bakıyor. Bir an baktım, askeri aracın kapısı açık. Elif dedim dal içeri, sonra daldım içeri anahtarı tuttuğum çektiğim bir oldu. Siz kime darbe yapmaya geliyorsunuz. Siz kimin köpeğisiniz, bu vatanın ekmeğini yiyorsunuz. Siz bizim askerimizsiniz dedim" diye konuştu.
Çok değişik duygular hissettiğini belirten Dağdelen, "O anda karışık duygular hissettim. Senin askerin ama içindeki hainler. Onlara diyorum ki inin aşağı, onlar inmeyeceğiz diyorlar. Böyle mücadele ederken arkadan ikinci arabalar gelmeye başladı.
Arabalardan aşağıya indiler, yürüyerek geçmek istiyorlar. Engellemek için kol kola girelim dedim. Vatandaşlarımızla, arkadaşlarımızla hiç tanımadığımız kardeşlerimizle, kol kola girdik, bizi onları itiyoruz, onlar bizi ittiriyor. O anda asker tüfeğini öyle bir vuruyor ki çekilin diyor. Biz de vurun dedik. Biz sizden korksaydık buraya gelmezdik" ifadelerini kullandı.
"Askerlerin gözünden yaşlar aktığını gördüm"
Askerlerin yalandan tatbikata geldiklerini söylediğini kaydeden Elif Dağdelen, "Tatbikata geldik diyorlar. Tatbikat mı olur? Siz kimi kandırıyorsunuz? Bazen sertleşiyorlar. Bazen de biz onalar sen bizim yavrumuzsun, senin annelerin babaların da sokakta şu anda diyoruz. Gelin vazgeçin bu hainlikten gelin bunları uyumayın. Hani bunları söylüyoruz ama komutanları ikna edemiyoruz. Ancak askerlerin gözünden yaşlar aktığını gördüm. O sırada havada da dört beş tane uçak gidip geliyor. Onların amacı 500 askeri alıp Ankara’ya götürüp o darbeyi daha kanlı hale getirebilirlerdi. Biz ertesi günü farkına vardık. Önemli bir şey yaptığımızın farkına ertesi gün farkına vardık" dedi.
O geceyi unutamadığını ve her aklına geldiğinde çok duygulu anlar yaşadığını belirten Dağdelen, "O geceyi unutamıyorum. Çok duygusallık yaşıyorum. Hatırladığımda elim ayağım titriyor. Anne olarak şunu da söylemek istiyorum, ben tek başına yaşama yaşayan bir anneyim. İki çocuğumu alıp gitmekte tek amacım şuydu; ben kalırsam arkamda onlara kim bakar, gidersek de kalırsak da çocuklarım da yanımda olsun dedim. Biz mücadele ederken, kim nerede, kızım nerede, oğlum nerede aklıma bile gelmedi. O anda sabaha kadar vatanımı düşündüm. Artık biz uyuyan halk değiliz. Artık uyandık bu darbecilere, bu şerefsizlere, bu hainlere asla fırsat vermeyeceğiz" ifadelerini dile getirdi.
Kaynak: İHA
O gece yaşadıklarını anlatan Elif Dağdelen, "O gece babamlara gitmiştim. Orada oturuyorduk bir anda, babam dedi ki, haberlere bakmaya başladı.
Bir şeyler oluyor dedi.
Köprüde ne olabilir dedik, terör meselesi falan zannettik. Aklımın ucunda darbe geçmiyordu. Sonra bir anda TRT 1’deki sunucunun darbe olduğuna dair bildiri okudu. Okurken bile yüzünden terler akıyordu, ben dedim ki o anda ne demek ya, benim vatanımda kimse darbe yapamaz. Aldım anahtarı direkt çarşıya gittim. Çarşıda dedim ne var ne yok. Bir bakayım askerlik şubesinin önünde askerler silahlanmış. Polis karakolunun önüne gittim, uzun namlulu silahlar vardı. Polisler sokağa çıkmışlar çarşıda o anda çok kişinin haberi yoktu" dedi.
"Siz kime darbe yapmaya gidiyorsunuz"
Daha sonra eve tekrar gittiğini ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile tekrar sokağa çıktığını belirten Dağdelen, "Çocuğuma aldım. Konvoyu yaptıktan sonra Çardak çıkışında Denizli yolunda kavşakta askeri birliklerle karşı karşıya geldik. Burun buruna gelmemiz bile bir tesadüftü. Onlar bizden önce de geçebilirdi, biz bir saniye fazlalıkla onları oradan kaçırabilirdik. Burun buruna geldim. Camı açıp dedim ki, siz nereye gidiyorsunuz? Siz kime darbe yapmaya gidiyorsunuz? Askeri araçla yan yana konuşa konuşa gittim. Baktım onlar bizi dinlemiyor camı kapattılar" diye konuştu.
Dağdelen, "Onlar arabadan iner inmez, askeri aracın önüne direk kendimizi attık. Tekerlerin önüne gittim, ne yapmalıyız diye. Onlara el işareti ile dur demeye çalışıyorum, onlar bakıyor. Bir an baktım, askeri aracın kapısı açık. Elif dedim dal içeri, sonra daldım içeri anahtarı tuttuğum çektiğim bir oldu. Siz kime darbe yapmaya geliyorsunuz. Siz kimin köpeğisiniz, bu vatanın ekmeğini yiyorsunuz. Siz bizim askerimizsiniz dedim" diye konuştu.
Çok değişik duygular hissettiğini belirten Dağdelen, "O anda karışık duygular hissettim. Senin askerin ama içindeki hainler. Onlara diyorum ki inin aşağı, onlar inmeyeceğiz diyorlar. Böyle mücadele ederken arkadan ikinci arabalar gelmeye başladı.
Arabalardan aşağıya indiler, yürüyerek geçmek istiyorlar. Engellemek için kol kola girelim dedim. Vatandaşlarımızla, arkadaşlarımızla hiç tanımadığımız kardeşlerimizle, kol kola girdik, bizi onları itiyoruz, onlar bizi ittiriyor. O anda asker tüfeğini öyle bir vuruyor ki çekilin diyor. Biz de vurun dedik. Biz sizden korksaydık buraya gelmezdik" ifadelerini kullandı.
"Askerlerin gözünden yaşlar aktığını gördüm"
Askerlerin yalandan tatbikata geldiklerini söylediğini kaydeden Elif Dağdelen, "Tatbikata geldik diyorlar. Tatbikat mı olur? Siz kimi kandırıyorsunuz? Bazen sertleşiyorlar. Bazen de biz onalar sen bizim yavrumuzsun, senin annelerin babaların da sokakta şu anda diyoruz. Gelin vazgeçin bu hainlikten gelin bunları uyumayın. Hani bunları söylüyoruz ama komutanları ikna edemiyoruz. Ancak askerlerin gözünden yaşlar aktığını gördüm. O sırada havada da dört beş tane uçak gidip geliyor. Onların amacı 500 askeri alıp Ankara’ya götürüp o darbeyi daha kanlı hale getirebilirlerdi. Biz ertesi günü farkına vardık. Önemli bir şey yaptığımızın farkına ertesi gün farkına vardık" dedi.
O geceyi unutamadığını ve her aklına geldiğinde çok duygulu anlar yaşadığını belirten Dağdelen, "O geceyi unutamıyorum. Çok duygusallık yaşıyorum. Hatırladığımda elim ayağım titriyor. Anne olarak şunu da söylemek istiyorum, ben tek başına yaşama yaşayan bir anneyim. İki çocuğumu alıp gitmekte tek amacım şuydu; ben kalırsam arkamda onlara kim bakar, gidersek de kalırsak da çocuklarım da yanımda olsun dedim. Biz mücadele ederken, kim nerede, kızım nerede, oğlum nerede aklıma bile gelmedi. O anda sabaha kadar vatanımı düşündüm. Artık biz uyuyan halk değiliz. Artık uyandık bu darbecilere, bu şerefsizlere, bu hainlere asla fırsat vermeyeceğiz" ifadelerini dile getirdi.