Yeni Şafak Yazarı Leyla İpekçi, Kitap Fuarına Katıldı
Yeni Şafak Gazetesi yazar Leyla İpekçi, ‘Dem Yüzü’nü anlattığı söyleşiyle Kitap Fuarı’na konuk oldu.
Yeni Şafak Gazetesi yazarı Leyla İpekçi, 9. Kocaeli Kitap Fuarında son dönemde büyük ilgi gören ‘Dem Yüzü’ kitabıyla aynı adı taşıyan bir söyleşi gerçekleştirdi. Dem Yüzü’nün kemale ulaşmış insanın hakiki insanı yansıttığını söyleyen Leyla İpekçi, “Biz bunu Anadolu irfanı dediğimiz bir somutlukta ölçebiliriz ki; bu 15 Temmuz direnişinde ortaya çıkan bir irfandır” dedi.
Yahya Kaptan Salonu’nda gerçekleşen söyleşi öncesinde konuşan Leyla İpekçi, sözlerine Kocaeli Kitap Fuarı’nı kutlayarak başladı.
“Bizim gençliğimizde böyle kitap fuarları yoktu. Buraya gelirken içeriye gençlerle, öğrencilerle birlikte girdim. Büyük bir ilgi olduğunu görmek beni çok mutlu etti” dedi.
Yazar söyleşisinde son kitabı olan Dem Yüzü’nde okuyucuya aktarmak istediklerini anlattı. Yazılarında her fırsatta maneviyatın önemine değindiğini kaydeden İpekçi, “Medeniyet inşasında maneviyat olmalı. Devlet ya da cemaat eliyle tahakküm edilen maneviyatlardan çok çektik” şeklinde konuştu.
Leyla İpekçi, Dem Yüzü’nün kendisi için kemale ulaşmış insanın hakiki yüzü olduğunu anlattı. Kamil insanın yansıttığı somut bir alem olduğuna dikkat çeken İpekçi, bunun Anadolu irfanı denilen bir somutlukla ölçülebileceğini kaydetti.
Anadolu irfanını coğrafyaya özgü olarak kullanmadığını söyleyen İpekçi, şöyle konuştu, “Bilmeden bildiğimiz ümmice bir aşk geleneğinden bahsediyorum ki bu 15 Temmuz’da ortaya çıkan irfandır. Bu batıda hiç anlaşılmadı. Biz bunu batıda anlatamadık. Hiç düşünmeden tankın karşısına geçmenin neye tekabül ettiğini, ne demek olduğunu söyleyemedik. Bunu dışarıya anlatacak bir diplomatik dile sahip olamadık. Bunu anlatmalıyız, çünkü buna dünyanın da ihtiyacı var. İrfan ve aşk geleneğimizin insanlık için çok iyi olacağını anlatmamız gerekiyor. Anadolu irfanı derken içimizdeki mayayı dünyayı anlatmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İpekçi nefret ve sevginin insanın dem yüzü olduğunu tekrarlarken, sözü 15 Temmuz sonrasında gittiği TBMM’de şahit olduklarına getirdi. 15 Temmuz kalkışmasının hemen sonra TBMM’ye gittiğini anlatan İpekçi, “Bombaların yıktığı yerlere girdim. Büyük bir nefretle bir saldırı gerçekleştirilmişti. Bunu gözlerimle görmesem anlamam mümkün değildi. Bütün kapılar delik deşik olmuş. Oraya ilk anda 100 kişi koştu Meclis’i açık tutmak için. Bir de oraya bomba yağdıranlar vardı. İşte bir dem yüzü daha. Daha sonra meclisi bombalayan pilotun ifadesini okudum. Diyordu ki, Ben koordinatları aldım. Bombalayacağım yerin Meclis olduğunu anladım. Dönüp sorduğumda cevap sorun yok atış serbest dendi.’ Ben siyasete girmiyorum. Atış serbest cümlesi sevenlerin cümlesi olamaz. Nihayetinde sivil insanların olduğu bir yere bomba atılacak. Bu sevenlerin yapacağı bir şey olamaz” dedi.
İpekçi söyleşinin ardından okurlarından gelen soruları yanıtladı. Yazar daha sonra okurları için kitaplarını imzaladı.
Kaynak: İHA
Yahya Kaptan Salonu’nda gerçekleşen söyleşi öncesinde konuşan Leyla İpekçi, sözlerine Kocaeli Kitap Fuarı’nı kutlayarak başladı.
“Bizim gençliğimizde böyle kitap fuarları yoktu. Buraya gelirken içeriye gençlerle, öğrencilerle birlikte girdim. Büyük bir ilgi olduğunu görmek beni çok mutlu etti” dedi.
Yazar söyleşisinde son kitabı olan Dem Yüzü’nde okuyucuya aktarmak istediklerini anlattı. Yazılarında her fırsatta maneviyatın önemine değindiğini kaydeden İpekçi, “Medeniyet inşasında maneviyat olmalı. Devlet ya da cemaat eliyle tahakküm edilen maneviyatlardan çok çektik” şeklinde konuştu.
Leyla İpekçi, Dem Yüzü’nün kendisi için kemale ulaşmış insanın hakiki yüzü olduğunu anlattı. Kamil insanın yansıttığı somut bir alem olduğuna dikkat çeken İpekçi, bunun Anadolu irfanı denilen bir somutlukla ölçülebileceğini kaydetti.
Anadolu irfanını coğrafyaya özgü olarak kullanmadığını söyleyen İpekçi, şöyle konuştu, “Bilmeden bildiğimiz ümmice bir aşk geleneğinden bahsediyorum ki bu 15 Temmuz’da ortaya çıkan irfandır. Bu batıda hiç anlaşılmadı. Biz bunu batıda anlatamadık. Hiç düşünmeden tankın karşısına geçmenin neye tekabül ettiğini, ne demek olduğunu söyleyemedik. Bunu dışarıya anlatacak bir diplomatik dile sahip olamadık. Bunu anlatmalıyız, çünkü buna dünyanın da ihtiyacı var. İrfan ve aşk geleneğimizin insanlık için çok iyi olacağını anlatmamız gerekiyor. Anadolu irfanı derken içimizdeki mayayı dünyayı anlatmak gerekiyor” ifadelerini kullandı.
İpekçi nefret ve sevginin insanın dem yüzü olduğunu tekrarlarken, sözü 15 Temmuz sonrasında gittiği TBMM’de şahit olduklarına getirdi. 15 Temmuz kalkışmasının hemen sonra TBMM’ye gittiğini anlatan İpekçi, “Bombaların yıktığı yerlere girdim. Büyük bir nefretle bir saldırı gerçekleştirilmişti. Bunu gözlerimle görmesem anlamam mümkün değildi. Bütün kapılar delik deşik olmuş. Oraya ilk anda 100 kişi koştu Meclis’i açık tutmak için. Bir de oraya bomba yağdıranlar vardı. İşte bir dem yüzü daha. Daha sonra meclisi bombalayan pilotun ifadesini okudum. Diyordu ki, Ben koordinatları aldım. Bombalayacağım yerin Meclis olduğunu anladım. Dönüp sorduğumda cevap sorun yok atış serbest dendi.’ Ben siyasete girmiyorum. Atış serbest cümlesi sevenlerin cümlesi olamaz. Nihayetinde sivil insanların olduğu bir yere bomba atılacak. Bu sevenlerin yapacağı bir şey olamaz” dedi.
İpekçi söyleşinin ardından okurlarından gelen soruları yanıtladı. Yazar daha sonra okurları için kitaplarını imzaladı.