Mahkumların Hasret Türküleriyle Yemek Mesaisi
Hatay'daki Yayladağı T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünde kalan yaklaşık 2 bin mahkum ile 300 çalışanın sofrası, açık cezaevindeki 55 hükümlünün hazırladığı yemek ve ekmeklerle kuruluyor Malzeme doğrama, kasaplık, ekmek hamuru hazırlama, simit, poğaça, yemek pişirme ve yemeklerin dağıtımı gibi işleri üstlenen hükümlüler, hasret türkülerini seslendirerek yaptıkları yemeklerle hem kazanç sağlıyor hem de iş öğrenerek kendilerini yeni hayatlarına hazırlıyor Cezaevinde kalan hükümlüler ise aynı kaderi paylaştıkları arkadaşlarının yaptığı yemekler için yönetime 'teşekkür mektupları' göndererek minnettarlıklarını ifade ediyor Cezaevi Müdürü Akgüç: 'Burada çalışan hükümlülerin genellikle tahliye sonrası normal hayata uyumları sağlıklı ve güzel bir şekilde oluyor. Burada edindikleri meslekler, dışarı çıkınca da hayatlarını idame ettirmeyi sağlıyor'
Yayladağı T Tipi Kapalı ve Açık Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü bünyesinde cezasını çeken 55 hükümlü, haftanın 7 günü kampüs içerisinde kurulu fırın ve mutfakta, memurlara ve diğer hükümlülere servis edilen 3 öğün yemeğin hazırlanmasında görev alıyor.
Malzeme doğrama, kasaplık, ekmek hamuru hazırlama, simit, poğaça, yemek pişirme ve yemeklerin dağıtımı gibi işleri üstlenen hükümlüler, burada hem meslek öğreniyor hem de sabırla bekledikleri tahliyeleri sonrasında dışarıda iş bulabilmek için kendilerini geleceğe hazırlıyor.
Yaptıkları işle cezaevi içerisindeki huzur ve güven ortamına da katkı sağlayan hükümlüler, çalışarak zamanlarını faydalı şekilde değerlendiriyor, söyledikleri türkülerle de sevdiklerine duydukları özlemi bastırmaya çalışıyor. Hüzünlü hikayeleriyle kader ortaklığı yapan hükümlüler, kişi başı ortalama 300 lira kazanıyor.
Cezaevi Müdürü Mehmet Akgüç, AA muhabirine yaptığı açıklamada, açık ceza infaz kurumunda 184 mahkum bulunduğunu ve bunun 110'unun çeşitli işlerde çalıştığını anlattı.
Toplam 55 kişinin ise cezaevi içerisindeki ekmek üretimi ve yemek pişiriminde görev aldığını aktaran Akgüç, şöyle devam etti:
"Fırında 15 hükümlümüz var, bunlar hamur açmaktan ekmek pişirimine kadar her şeyi yapıyorlar. Başlarında da bir infaz koruma memuru ve bir de sivil ustamız var. Mutfakta ise 25 mahkum çalışıyor. Başlarında 4 aşçımız var, bunlar vardiyalı olarak çalışıyor ayrıca mutfaktan sorumlu bir memurumuz onların başında bulunuyor, yanında da yardımcısı yer alıyor. 15 kişi de diğer işlerde yer alıyor. Bizler de sürekli onların denetimleriyle ilgileniyoruz. Haftanın her günü mutfakta ve fırında çalışıyorlar ancak tatlı pişirim kısmında haftanın 3 günü iş yapıyorlar. Tulumba, halka ve lokma tatlısı çıkarıyoruz. Çalışanların aylık gelirleri de 300 lirayı buluyor."
Akgüç, kentin yemek kültürüne göre menü hazırladıklarını söyledi.
- Diğer mahkumlardan teşekkür mektubu
Hükümlülerden de yemeklere ilişkin memnuniyetlerini dile getiren teşekkür mektupları aldıklarını ve bunun kendilerini mutlu ettiğini paylaşan Akgüç, şunları söyledi:
"Dini ve milli günlere özel yemekler de çıkarıyoruz. Muharrem ayında aşure çıkardık, olumlu tepkiler aldık. Yılbaşında o güne has yemekler çıkarıyoruz, dini bayramlarımızda özellikle yemek çeşidini arttırıyoruz. Ramazan ayına has da bir yemek menüsü çıkardık, çok olumlu tepkiler aldık. Teşekkür mektupları alıyoruz, yemeklerden memnun olduklarını bizlerle paylaşıyorlar."
Yaptıkları işin mahkumları geleceğe de hazırladığını dile getiren Akgüç, şu ifadeleri kullandı:
"Burada çalışan hükümlülerin genellikle tahliye sonrası normal hayata uyumları sağlıklı ve güzel bir şekilde oluyor. Burada edindikleri meslekler, dışarı çıkınca da hayatlarını idame ettirmeyi sağlıyor. Ailelerine kazanç getirici bir iş yeri açabiliyorlar. Özellikle Denetimli Serbestlik Müdürlüğüyle istişareli bir şekilde 3 ayda bir kurul toplantıları oluyor, bizden giden mahkumlar da orada değerlendiriliyor. İŞKUR ve KOSGEB ile onlara kredi sağlanıyor ve kendi iş yerini açma imkanı sunuluyor. Böylece kendi geleceklerini kazanıyorlar. Burada amacımız topluma birer yararlı birey olarak geri dönüşümlerini sağlamak."
Cezaevindeki çalışma hayatının mahkumların psikolojilerine de çok iyi geldiğini vurgulayan Akgüç, bu durumun koğuşlar arasındaki disipline de olumlu katkı sunduğunu aktardı.
Mahkumun tüm enerjisini işe verdiğine dikkati çeken Akgüç, şunları kaydetti:
"Kendini tamamen işe veriyor, normal memur veya işçi gibi saat 08.00'den 17.00'ye kadar gidiyor işiyle meşgul oluyor. Akşam da yoruluyor, kafayı koyuyor ve yatıyor. Sabah yine aynı şekilde bu devamlı dönüp duruyor. Böylece hem kendisi için bir sıkıntı olmuyor zaman çabuk geçiyor hem de bizler için herhangi bir sıkıntı olmuyor."