Ekonomi Bakanı Zeybekci'den Mayıs Ayı Ödemeler Dengesi Verileri Açıklaması
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, açıklanan 2016 Mayıs ayı ödemeler dengesi verilerine ilişkin yaptığı yazılı değerlendirmede dış ticaret açığındaki gerilemenin, cari açıkla mücadeleyi desteklediğini belirtti.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, açıklanan 2016 Mayıs ayı ödemeler dengesi verilerine ilişkin yazılı bir değerlendirme yaptı. Zeybekci, dış ticaret açığındaki gerilemenin, cari açıkla mücadeleyi desteklediğini belirtti.
Zeybekci değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Bugün Merkez Bankamız tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Mayıs ayında toplam 2,9 milyar dolar cari işlemler açığı verdik.
Geçen yıl ilk 5 ayda 18,7 milyar dolar olan cari işlemler açığı bu yılın aynı döneminde 13,7 milyar dolara geriledi. Dolayısıyla, cari işlemler hesabındaki açığımız 2016 yılının ilk 5 ayı itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre 5 milyar dolar azaldı. Toplamda yüzde 26,7 oranında bir daralma anlamına gelen bu gelişme, ülke ekonomimiz için sevindirici bir duruma işaret etmektedir. Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığımız Mayıs ayı itibariyle 27,2 milyar dolar olmuş ve 2010 yılı Temmuz döneminden bu yana ki en düşük düzeyine inmiştir.
Dış Ticaret Açığındaki Gerileme, Cari Açıkla Mücadelemizi Destekliyor
Türkiye ekonomisi 2014 yılından bu yana dış ticaret açığını azaltıyor, bu duruma bağlı olarak da cari işlemler açığı daha düşük seviyelere geriliyor. 2016 yılının başından itibaren devam eden bu ivme, Mayıs ayında da kendini göstermiştir. Dış ticaret kalemi, yılın ilk 5 ayında 15 milyar dolar açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 20,5 milyar dolardı. Yani yıllık bazda ele alacak olursak yüzde 27,1 daha az dış ticaret açığı verdik. 2015 yılında küresel ticarette gözlemlediğimiz sarsıntılı süreç bu yıl da devam ediyor. Küresel talep seviyesindeki olumsuzluklar, Dünya genelinde söz konusu olduğu gibi ülkemizin dış ticaret hareketlerinde de kendisini gösteriyor.
Küresel konjonktürün yanı sıra, Ekonomi Bakanlığı olarak uygulamaya koyduğumuz önlemler ve etkin politika araçlarımız sayesinde dış ticaret açığımızı istikrarlı olarak daha düşük düzeylere indiriyoruz. Bu doğrultuda ihracata dayalı üretim ve büyüme modeline geçişe öncelik veriyor, aynı zamanda da gereksiz ve lüks tüketim malı ithalatına karşı tedbirler geliştiriyoruz.
Bu adımlarımız, dış ticaret açığımızı daha da azaltarak cari açığı düşürme gayretlerimize yardımcı olmaktadır. Nitekim 2016’nın ilk 5 aylık periyodunda ihracatımız toplam 3 ayda artış kaydederken, ithalatımız ise Ocak’tan bu yana azalmaktadır.
Hizmet Ticaretinde Net İhracatçı Konumumuz Güçlenecek
Hizmet ihracatımız mayıs ayında yüzde 13,6 azalarak 3,3 milyar dolar olurken, ilk 5 aylık dönem içerisinde ise hizmet ihracatı gelirlerimizdeki azalış yüzde 13,5 olarak kaydedildi.
Hizmet ticaretinde net ihracatçı konumunda olan Türkiye için, bu sektörlerden elde ettiğimiz ihracat gelirleri cari açıkla mücadelede ciddi bir destek unsurudur.
Ancak geçen yıl söz konusu olduğu gibi bu yıl da hizmet ihracatımızda gerileme mevcut olup, bu durumun temel belirleyicisi en önemli ihraç kalemlerimiz olan turizm ve taşımacılık sektörlerindeki gelir azalışıdır.
İlk 5 ay itibariyle giriş yapan ziyaretçi sayısında yüzde 23 azalma yaşanan turizm sektöründeki ihracat gelirimiz ise bu azalışa bağlı olarak yüzde 21,2 daralmıştır. Bu durumda siyasi unsurlar kadar, ziyaretçi aldığımız ülkelerdeki hane halkı alım gücü kayıpları da etkili olmaktadır.
Diğer yandan taşımacılık gelirlerimiz de, yine ticaret hareketlerinde gözlemlenen durgunluğun da bir yansıması olarak yılın ilk 5 ayında yüzde 4,7 azalarak 5 milyar dolar olmuştur.
Son dönemlerde bölge ülkeleri ile başlatmış olduğumuz siyasi diyalog sürecinin pozitif meyveler vermeye başlaması ve Hükümet olarak sektör taleplerine istinaden yakın dönemde hayata geçirdiğimiz tedbirler neticesinde turizm gelirlerimiz yılın geri kalanında daha olumlu bir trend içerisinde girecektir.
Doğrudan Yatırım Girişlerini Artırmak İçin Yapısal Reformlarımız Sürecek
2015 yılının ilk 5 ayında 6 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırımlar girişi bu sene aynı dönemde yüzde 41,5 azalış kaydederek 3,5 milyar dolar oldu. Her türlü dönemsel ve jeopolitik risk unsuruna rağmen Hükümet olarak, ülkemizi iş yapma konusunda en iyiler arasına koymaya çalışıyoruz. Yatırım ortamımızı iyileştirmek, uluslararası yatırımlar için daha elverişli koşullar sağlamak adına 65. Hükümet olarak reformcu yaklaşımımızı koruyacağız. Uygulanacak doğru politikalarla Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımlar hızlanarak artış kaydedecek, ülkemiz cazibe merkezi olmaya devam edecektir.
Bununla beraber Türk işletmeleri de dünyaya açılmaya, yeni iş ortaklıkları kurarak küresel pazarlarda söz sahibi olmaya devam etmektedir. Yurtdışına yaptığımız yatırımlar bu sene Mayıs ayında geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 14 artarak 244 milyon dolar olurken, Ocak-Mayıs döneminde ise yüzde 9,6 azaldı ve 1,2 milyar dolar oldu.
Sayıca artan risk unsuruna rağmen Türk girişimcilerinin ülkemiz sınırlarını aşmaya devam etmeleri, yeni yatırımlar ve satın almalarla hem kendilerinin hem de ülkemizin vizyonunu küresel arenaya taşımaları bizlere kıvanç veriyor.
Rezerv Varlıklarımız Artmaya Devam Ediyor
Yılın ilk 5 aylık dönemi itibariyle dikkat çeken bir diğer gelişme ise, ülkemize yönelen portföy yatırımlarının seyridir. Geçtiğimiz yılın tamamında ülkemizden 15,5 milyar dolar net portföy yatırımı çıkışı yaşanmıştı. 2016 yılında ise bu eğilim tersine dönmüş olup, Ocak-Mayıs döneminin tümünde ülkemize 7,3 milyar dolarlık net portföy yatırımı girişi yaşanmıştır. Bu durum, ekonomimizin küresel piyasalardaki dalgalanmalardan olumlu yönde ayrışmasının bir sonucudur.
Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırma sürecine girmesiyle, ülkemizin finansman koşulları için ciddi bir tehdit durumunun ortaya çıktığına yönelik algı yerleştirilmeye çalışıldı. Ancak birçok defa dile getirdiğimiz gibi, Türkiye’nin finansman koşulları için esas belirleyici olan durum, Avrupa Merkez Bankası’nın hâlihazırda yürüttüğü ve kapsamını giderek artırdığı parasal genişleme sürecidir. Bu bölgede meydana gelen genişleyici süreç, 1 yıldan uzun bir süredir vurguladığımız gibi, ülkemize yönelecek finansman akımını daha pozitif yönde etkilemektedir. Benzer şekilde geçen yılın ilk 5 ayında Merkez Bankamızın toplam rezerv varlıkları 3,8 milyar dolar azalmıştı. Bu yıl ise Mayıs ayında 2,3 milyar dolar artış kaydeden rezerv varlıklar, 5 ayın tümü itibariyle ise 4,8 milyar artmıştır.
Yani 2016, mevcut veriler ışığında hem resmi rezerv varlıklarımızın artışa geçtiği, hem de ekonomimize yönelen portföy yatırımlarının yeniden net girişe geçtiği bir yıl olarak kendini göstermektedir.
Cari Açıkla Mücadelede En Etkili Araç Daha Çok Üretimdir, Daha Çok İhracattır
Küresel ekonomik aktivitedeki durgunluk, para politikalarındaki belirsizlik hali ve giderek artan jeopolitik gerginlikler, tüm gelişme yolundaki ülkeler için risk teşkil etmektedir. Ekonomi yönetimi olarak biz de, cari işlemler açığı gibi kırılganlık unsurlarını sürdürülebilir düzeylere çekmek ve daha sağlıklı finansman koşulları oluşturmak için her türlü tedbiri almaya kararlılıkla devam ediyoruz. Bu noktada katma değeri yüksek, teknoloji yoğun ve marka değeri taşıyan ihracatımızı artıracak, cari açıkla mücadele etme yolunda rekabetçi bir ihracat yapısına kavuşmayı en temel hedef olarak kabul edeceğiz. Küresel tehditlere rağmen Türkiye üretimini güçlü şekilde artıracak bir döneme girmiştir.
Yıl sonuna geldiğimizde, cari açığın milli gelire oranı için Orta Vadeli Programda belirlediğimiz yüzde 3,9 düzeyini yakalayacağımızı öngörüyoruz. Dış ticaretimizde Türk Lirasın kullanımının da artması ile beraber yabancı finansmana ihtiyaç duyduğumuz cari açığın yüzde 3’ün de altına inmesini bekliyoruz".
Kaynak: İHA
Zeybekci değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi: "Bugün Merkez Bankamız tarafından açıklanan ödemeler dengesi verilerine göre, Mayıs ayında toplam 2,9 milyar dolar cari işlemler açığı verdik.
Geçen yıl ilk 5 ayda 18,7 milyar dolar olan cari işlemler açığı bu yılın aynı döneminde 13,7 milyar dolara geriledi. Dolayısıyla, cari işlemler hesabındaki açığımız 2016 yılının ilk 5 ayı itibariyle, geçen yılın aynı dönemine göre 5 milyar dolar azaldı. Toplamda yüzde 26,7 oranında bir daralma anlamına gelen bu gelişme, ülke ekonomimiz için sevindirici bir duruma işaret etmektedir. Yıllıklandırılmış bazda cari işlemler açığımız Mayıs ayı itibariyle 27,2 milyar dolar olmuş ve 2010 yılı Temmuz döneminden bu yana ki en düşük düzeyine inmiştir.
Dış Ticaret Açığındaki Gerileme, Cari Açıkla Mücadelemizi Destekliyor
Türkiye ekonomisi 2014 yılından bu yana dış ticaret açığını azaltıyor, bu duruma bağlı olarak da cari işlemler açığı daha düşük seviyelere geriliyor. 2016 yılının başından itibaren devam eden bu ivme, Mayıs ayında da kendini göstermiştir. Dış ticaret kalemi, yılın ilk 5 ayında 15 milyar dolar açık verdi. Geçen yılın aynı döneminde bu rakam 20,5 milyar dolardı. Yani yıllık bazda ele alacak olursak yüzde 27,1 daha az dış ticaret açığı verdik. 2015 yılında küresel ticarette gözlemlediğimiz sarsıntılı süreç bu yıl da devam ediyor. Küresel talep seviyesindeki olumsuzluklar, Dünya genelinde söz konusu olduğu gibi ülkemizin dış ticaret hareketlerinde de kendisini gösteriyor.
Küresel konjonktürün yanı sıra, Ekonomi Bakanlığı olarak uygulamaya koyduğumuz önlemler ve etkin politika araçlarımız sayesinde dış ticaret açığımızı istikrarlı olarak daha düşük düzeylere indiriyoruz. Bu doğrultuda ihracata dayalı üretim ve büyüme modeline geçişe öncelik veriyor, aynı zamanda da gereksiz ve lüks tüketim malı ithalatına karşı tedbirler geliştiriyoruz.
Bu adımlarımız, dış ticaret açığımızı daha da azaltarak cari açığı düşürme gayretlerimize yardımcı olmaktadır. Nitekim 2016’nın ilk 5 aylık periyodunda ihracatımız toplam 3 ayda artış kaydederken, ithalatımız ise Ocak’tan bu yana azalmaktadır.
Hizmet Ticaretinde Net İhracatçı Konumumuz Güçlenecek
Hizmet ihracatımız mayıs ayında yüzde 13,6 azalarak 3,3 milyar dolar olurken, ilk 5 aylık dönem içerisinde ise hizmet ihracatı gelirlerimizdeki azalış yüzde 13,5 olarak kaydedildi.
Hizmet ticaretinde net ihracatçı konumunda olan Türkiye için, bu sektörlerden elde ettiğimiz ihracat gelirleri cari açıkla mücadelede ciddi bir destek unsurudur.
Ancak geçen yıl söz konusu olduğu gibi bu yıl da hizmet ihracatımızda gerileme mevcut olup, bu durumun temel belirleyicisi en önemli ihraç kalemlerimiz olan turizm ve taşımacılık sektörlerindeki gelir azalışıdır.
İlk 5 ay itibariyle giriş yapan ziyaretçi sayısında yüzde 23 azalma yaşanan turizm sektöründeki ihracat gelirimiz ise bu azalışa bağlı olarak yüzde 21,2 daralmıştır. Bu durumda siyasi unsurlar kadar, ziyaretçi aldığımız ülkelerdeki hane halkı alım gücü kayıpları da etkili olmaktadır.
Diğer yandan taşımacılık gelirlerimiz de, yine ticaret hareketlerinde gözlemlenen durgunluğun da bir yansıması olarak yılın ilk 5 ayında yüzde 4,7 azalarak 5 milyar dolar olmuştur.
Son dönemlerde bölge ülkeleri ile başlatmış olduğumuz siyasi diyalog sürecinin pozitif meyveler vermeye başlaması ve Hükümet olarak sektör taleplerine istinaden yakın dönemde hayata geçirdiğimiz tedbirler neticesinde turizm gelirlerimiz yılın geri kalanında daha olumlu bir trend içerisinde girecektir.
Doğrudan Yatırım Girişlerini Artırmak İçin Yapısal Reformlarımız Sürecek
2015 yılının ilk 5 ayında 6 milyar dolar olan doğrudan yabancı yatırımlar girişi bu sene aynı dönemde yüzde 41,5 azalış kaydederek 3,5 milyar dolar oldu. Her türlü dönemsel ve jeopolitik risk unsuruna rağmen Hükümet olarak, ülkemizi iş yapma konusunda en iyiler arasına koymaya çalışıyoruz. Yatırım ortamımızı iyileştirmek, uluslararası yatırımlar için daha elverişli koşullar sağlamak adına 65. Hükümet olarak reformcu yaklaşımımızı koruyacağız. Uygulanacak doğru politikalarla Türkiye’ye gelen doğrudan yabancı yatırımlar hızlanarak artış kaydedecek, ülkemiz cazibe merkezi olmaya devam edecektir.
Bununla beraber Türk işletmeleri de dünyaya açılmaya, yeni iş ortaklıkları kurarak küresel pazarlarda söz sahibi olmaya devam etmektedir. Yurtdışına yaptığımız yatırımlar bu sene Mayıs ayında geçen senenin aynı dönemine kıyasla yüzde 14 artarak 244 milyon dolar olurken, Ocak-Mayıs döneminde ise yüzde 9,6 azaldı ve 1,2 milyar dolar oldu.
Sayıca artan risk unsuruna rağmen Türk girişimcilerinin ülkemiz sınırlarını aşmaya devam etmeleri, yeni yatırımlar ve satın almalarla hem kendilerinin hem de ülkemizin vizyonunu küresel arenaya taşımaları bizlere kıvanç veriyor.
Rezerv Varlıklarımız Artmaya Devam Ediyor
Yılın ilk 5 aylık dönemi itibariyle dikkat çeken bir diğer gelişme ise, ülkemize yönelen portföy yatırımlarının seyridir. Geçtiğimiz yılın tamamında ülkemizden 15,5 milyar dolar net portföy yatırımı çıkışı yaşanmıştı. 2016 yılında ise bu eğilim tersine dönmüş olup, Ocak-Mayıs döneminin tümünde ülkemize 7,3 milyar dolarlık net portföy yatırımı girişi yaşanmıştır. Bu durum, ekonomimizin küresel piyasalardaki dalgalanmalardan olumlu yönde ayrışmasının bir sonucudur.
Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırma sürecine girmesiyle, ülkemizin finansman koşulları için ciddi bir tehdit durumunun ortaya çıktığına yönelik algı yerleştirilmeye çalışıldı. Ancak birçok defa dile getirdiğimiz gibi, Türkiye’nin finansman koşulları için esas belirleyici olan durum, Avrupa Merkez Bankası’nın hâlihazırda yürüttüğü ve kapsamını giderek artırdığı parasal genişleme sürecidir. Bu bölgede meydana gelen genişleyici süreç, 1 yıldan uzun bir süredir vurguladığımız gibi, ülkemize yönelecek finansman akımını daha pozitif yönde etkilemektedir. Benzer şekilde geçen yılın ilk 5 ayında Merkez Bankamızın toplam rezerv varlıkları 3,8 milyar dolar azalmıştı. Bu yıl ise Mayıs ayında 2,3 milyar dolar artış kaydeden rezerv varlıklar, 5 ayın tümü itibariyle ise 4,8 milyar artmıştır.
Yani 2016, mevcut veriler ışığında hem resmi rezerv varlıklarımızın artışa geçtiği, hem de ekonomimize yönelen portföy yatırımlarının yeniden net girişe geçtiği bir yıl olarak kendini göstermektedir.
Cari Açıkla Mücadelede En Etkili Araç Daha Çok Üretimdir, Daha Çok İhracattır
Küresel ekonomik aktivitedeki durgunluk, para politikalarındaki belirsizlik hali ve giderek artan jeopolitik gerginlikler, tüm gelişme yolundaki ülkeler için risk teşkil etmektedir. Ekonomi yönetimi olarak biz de, cari işlemler açığı gibi kırılganlık unsurlarını sürdürülebilir düzeylere çekmek ve daha sağlıklı finansman koşulları oluşturmak için her türlü tedbiri almaya kararlılıkla devam ediyoruz. Bu noktada katma değeri yüksek, teknoloji yoğun ve marka değeri taşıyan ihracatımızı artıracak, cari açıkla mücadele etme yolunda rekabetçi bir ihracat yapısına kavuşmayı en temel hedef olarak kabul edeceğiz. Küresel tehditlere rağmen Türkiye üretimini güçlü şekilde artıracak bir döneme girmiştir.
Yıl sonuna geldiğimizde, cari açığın milli gelire oranı için Orta Vadeli Programda belirlediğimiz yüzde 3,9 düzeyini yakalayacağımızı öngörüyoruz. Dış ticaretimizde Türk Lirasın kullanımının da artması ile beraber yabancı finansmana ihtiyaç duyduğumuz cari açığın yüzde 3’ün de altına inmesini bekliyoruz".