'Türkiye'nin Yeni Anayasa Arayışı Ve Başkanlık Sistemi' Paneli
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Zengin: 'Türkiye'nin gerçekten özgürleşmesi için, gerçek bir hukuk devleti olması için milletin kendisinin özgür bir anayasa yapması gerekiyor. Bunu yaparken de bütün meselelerini mecliste özgür bir zeminde konuşması gerekiyor.' '(Vezneciler'deki terör saldırısı) Siyaset dediğimiz şey kesinlikle kendini terörden arındırmalı. Hem siyaset yapacağım, hem teröre destek vereceğim diyemezsiniz. Türkiye'de çözümün ilacı bence vatandaştır. Vatandaş siyaset yapana siyasi iradesini teslim etse ama terörle uğraşana veya ikisini beraber yapana kırmızı kart gösterse, asıl çözüm burada bence'
Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, yeni anayasayla ilgili, 'Türkiye'nin gerçekten özgürleşmesi için, gerçek bir hukuk devleti olması için milletin kendisinin özgür bir anayasa yapması gerekiyor. Bunu yaparken de bütün meselelerini mecliste özgür bir zeminde konuşması gerekiyor.' dedi.
Zengin, Iğdır Üniversitesi ve İlim Yayma Cemiyeti Iğdır Şubesi Başkanlığınca, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunda düzenlenen 'Türkiye'nin Yeni Anayasa Arayışı ve Başkanlık Sistemi' konulu panelde yaptığı konuşmada, dünyada başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler, başkanlık sisteminin getirileri ve faydaları konularında bilgi verdi.
'Başkanlık sisteminin en önemli avantajı parlamenter sisteme göre yürütmenin yolun başında belli olması, başkan kim belli, bakanlar yani yürütme kim olacak o da belli.' diyen Zengin, şöyle konuştu:
'Yasama bir tek şeyle meşgul o da yasama ve yasamayı yaparken de ben şuna inanıyorum, asıl rekabet seçilinceye kadar, seçildikten sonra meclise gelen milletvekilleri hangi partiden olursa olsun ortak bir akıl geliştirmeleri lazım. Şimdi bunlarla alakalı biz neden diğer siyasi partilerle en azından bir maddede, iki maddede uzlaşamıyoruz. Çünkü meclisin o siyasi seçim süreci bittikten sonra siyasi parti kimliklerini kısmen ardında bırakarak ortak bir akıl oluşturma kabiliyetine imkan vermiyor bu sistem. Eğer başkanlık sistemi olabilirse o zaman parlamentonun kendi içinde farklı siyasi partilerden de gelse bir ekip olma imkanı olacak. Çünkü parlamentonun kendisi başkanı denetleyecek, yürütme ekibini denetleyecek, hatta modelleme eğer istediğimiz bir modellemeyse yargıyla alakalı bir denetleme sistemi olacak.'
- 'Herşey net olacak'
Türkiye'de gerçek manada yargının bir denetimi, bir yargıcı gerçek manada denetleyecek bir sistemin maalesef olmadığını aktaran Zengin, şöyle devam etti:
'Hal böyle olunca karşımızda sadece yürütme alanıyla güçlü bir başkan ve ekibi var. Başkanı güçlü kılan şey yasamaya hakim olması değil, sadece yürütmeye hakim olması. Artık orada itiraz edeceği, benim önüme Danıştay geldi, Anayasa Mahkemesi geldi diyebileceği bir şey kalmıyor. Yasama da kanun yapacak, beğenmediği konularda yürütmeye izin vermeyecek ve en önemlisi bütçeyi denetleyecek. Şu an Türkiye'de gerçek manada bir bütçe denetimi yapılmıyor. Şimdi biz bunları konuşurken, tartışırken tuhaf bir şekilde otoriterleşme kavramı duyuyoruz. Türkiye otoriterleşiyor mu, tek bir kişinin dediği mi olacak, başkanlık sistemiyle alakalı işleyişleri gördüğünüzde bunu söylemeniz asla mümkün değil.'
Zengin, bir katılımcının 'Başkanlık sisteminin çözüm süreci üzerinde etkisi olacak mı?' sorusu üzerine, 'Bu memleketin çok tartıştığı konular var, mesela vatandaşlık tanımı. Bu tarz çok tartıştığımız konuların anayasada netlik kazanarak çözülmesi çözüm süreciyle alakalı bize fırsat verecek diye düşünüyorum. Başkanlık sisteminin ayrıca nasıl bir etkisi olur dersek, şunu söyleyebiliriz belki, elimizde daha güçlü bir yürütme olacak, yasamanın onayına vararak hayata geçirmekle beraber daha hızlı, daha güçlü ve aynı zamanda yanlış yaptığında siyasi anlamda kellesini alabileceğimiz bir yapı olacak. Bizim yürütmeyle alakalı meselenin bence en önemli taraflarından bir tanesi gerçek denetim mekanizması yok. Hangi siyasi parti olursa olsun gerçek bir denetime tabi tutabilmek mümkün değil. Ama siz başkanlık sistemi olduğunuzda bir defa şunu biliyorsunuz ki, süresinin daha net olduğu, denetimin belli olduğu, hata yapanı görebileceğimiz, milletin siyasi anlamda daha kolay hesap kesebileceği daha net bir şey var. Sonuçta çözüm sürecine dair çözümün kendi içimizde olduğunu düşünüyorum.' yanıtını verdi.
- 'Çözümün ilacı vatandaştır'
Çözümün devlet kadar vatandaşın da elinde olduğunu belirten Zengin, şunları kaydetti:
'Görüyorsunuz, şahsen kadınlar adına ben çok üzüldüm, Vezneciler'de normal hayatta başını örtmeyen bir kadın başını örtüyor, sabahın köründe ramazan günü, planlayarak 12 insanı katlediyor ve bu insanın cenazesi bir grup siyasi tarafından törenle defnediliyor. Bu siyasi partiye oy veren kadınlar nasıl bundan rahatsızlık duymuyor ben merak ediyorum. Nasıl bir siyasi törenle, bir seremoniyle bu olabilir. Siyaset dediğimiz şey kesinlikle kendini terörden arındırmalı. Hem siyaset yapacağım, hem teröre destek vereceğim diyemezsiniz. Türkiye'de çözümün ilacı bence vatandaştır. Vatandaş siyaset yapana siyasi iradesini teslim etse ama terörle uğraşana veya ikisini beraber yapana kırmızı kart gösterse, asıl çözüm burada bence. Neden çözümü illede devletten bekliyoruz. Çözümü devlet denedi, alevi demek sorundu, vatandaş ben aleviyim diyemezdi. Aynı şey Kürt kardeşlerimiz için de geçerliydi. Biz geldiğimiz yerde bir sürü yol aldık, ama vatandaşın da bir şey yapması lazım.'
- 'Gerçek hukuk devleti için yeni anayasa'
Zengin, yeni anayasanın halk tarafından olumlu karşılandığını belirterek, 'Türkiye'nin anayasasına baktığımız zaman, geriye dönük olarak 1924 anayasasını saymazsak aslında Türkiye bir demokratik anayasa yapma şansına sahip olamamış bir ülke. Ne zaman bu millet kendi hakimiyetini, kendi iradesini öne çıkarmış her daim darbelerle inkıtaya uğramış bir siyasal tarihimiz var. Türkiye'nin gerçekten özgürleşmesi için, gerçek bir hukuk devleti olması için milletin kendisinin özgür bir anayasa yapması gerekiyor. Bunu yaparken de bütün meselelerini mecliste özgür bir zeminde konuşması gerekiyor.' diye konuştu.
Farklı bölge ve illerde düzenlenen panellere vatandaşlar tarafından yoğun ilgi olduğunu anlatan Zengin, şöyle dedi:
'Türkiye'nin pek çok iline konuşmaya gidiyorum, memleketin hangi köşesine gidersek gidelim vatandaşın alakası fevkalade fazla. Hatta siyasilerden çok daha fazla ciddiye aldıklarını görüyorum anayasa yapma meselesini. O yüzden bütün siyasi partilerin bu talebi ciddiye alması lazım, çünkü anayasa yapmak tek bir partinin vazifesi değil. Böyle bir talep var, anlamaya, anlaşılmaya çalışılıyor milletimiz tarafından. Fark ediyorum ki milletimizin feraseti çok fazla, her zaman olduğu gibi burada da bir sahiplenme görüyorum. Bu iradeye kim sahip çıkarsa onun karlı çıkacağı kanaatindeyim.'
Iğdır Valisi Ahmet Turgay Alpman, İl Emniyet Müdürü Yüksel Babal, AK Parti Iğdır İl Başkanı Ahmet Tutulmaz ve çok sayıda dinleyicinin katıldığı panelin sonunda Iğdır Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Murad Aydın Şanda, Zengin'e plaket verdi.
Kaynak: AA
Zengin, Iğdır Üniversitesi ve İlim Yayma Cemiyeti Iğdır Şubesi Başkanlığınca, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü salonunda düzenlenen 'Türkiye'nin Yeni Anayasa Arayışı ve Başkanlık Sistemi' konulu panelde yaptığı konuşmada, dünyada başkanlık sistemiyle yönetilen ülkeler, başkanlık sisteminin getirileri ve faydaları konularında bilgi verdi.
'Başkanlık sisteminin en önemli avantajı parlamenter sisteme göre yürütmenin yolun başında belli olması, başkan kim belli, bakanlar yani yürütme kim olacak o da belli.' diyen Zengin, şöyle konuştu:
'Yasama bir tek şeyle meşgul o da yasama ve yasamayı yaparken de ben şuna inanıyorum, asıl rekabet seçilinceye kadar, seçildikten sonra meclise gelen milletvekilleri hangi partiden olursa olsun ortak bir akıl geliştirmeleri lazım. Şimdi bunlarla alakalı biz neden diğer siyasi partilerle en azından bir maddede, iki maddede uzlaşamıyoruz. Çünkü meclisin o siyasi seçim süreci bittikten sonra siyasi parti kimliklerini kısmen ardında bırakarak ortak bir akıl oluşturma kabiliyetine imkan vermiyor bu sistem. Eğer başkanlık sistemi olabilirse o zaman parlamentonun kendi içinde farklı siyasi partilerden de gelse bir ekip olma imkanı olacak. Çünkü parlamentonun kendisi başkanı denetleyecek, yürütme ekibini denetleyecek, hatta modelleme eğer istediğimiz bir modellemeyse yargıyla alakalı bir denetleme sistemi olacak.'
- 'Herşey net olacak'
Türkiye'de gerçek manada yargının bir denetimi, bir yargıcı gerçek manada denetleyecek bir sistemin maalesef olmadığını aktaran Zengin, şöyle devam etti:
'Hal böyle olunca karşımızda sadece yürütme alanıyla güçlü bir başkan ve ekibi var. Başkanı güçlü kılan şey yasamaya hakim olması değil, sadece yürütmeye hakim olması. Artık orada itiraz edeceği, benim önüme Danıştay geldi, Anayasa Mahkemesi geldi diyebileceği bir şey kalmıyor. Yasama da kanun yapacak, beğenmediği konularda yürütmeye izin vermeyecek ve en önemlisi bütçeyi denetleyecek. Şu an Türkiye'de gerçek manada bir bütçe denetimi yapılmıyor. Şimdi biz bunları konuşurken, tartışırken tuhaf bir şekilde otoriterleşme kavramı duyuyoruz. Türkiye otoriterleşiyor mu, tek bir kişinin dediği mi olacak, başkanlık sistemiyle alakalı işleyişleri gördüğünüzde bunu söylemeniz asla mümkün değil.'
Zengin, bir katılımcının 'Başkanlık sisteminin çözüm süreci üzerinde etkisi olacak mı?' sorusu üzerine, 'Bu memleketin çok tartıştığı konular var, mesela vatandaşlık tanımı. Bu tarz çok tartıştığımız konuların anayasada netlik kazanarak çözülmesi çözüm süreciyle alakalı bize fırsat verecek diye düşünüyorum. Başkanlık sisteminin ayrıca nasıl bir etkisi olur dersek, şunu söyleyebiliriz belki, elimizde daha güçlü bir yürütme olacak, yasamanın onayına vararak hayata geçirmekle beraber daha hızlı, daha güçlü ve aynı zamanda yanlış yaptığında siyasi anlamda kellesini alabileceğimiz bir yapı olacak. Bizim yürütmeyle alakalı meselenin bence en önemli taraflarından bir tanesi gerçek denetim mekanizması yok. Hangi siyasi parti olursa olsun gerçek bir denetime tabi tutabilmek mümkün değil. Ama siz başkanlık sistemi olduğunuzda bir defa şunu biliyorsunuz ki, süresinin daha net olduğu, denetimin belli olduğu, hata yapanı görebileceğimiz, milletin siyasi anlamda daha kolay hesap kesebileceği daha net bir şey var. Sonuçta çözüm sürecine dair çözümün kendi içimizde olduğunu düşünüyorum.' yanıtını verdi.
- 'Çözümün ilacı vatandaştır'
Çözümün devlet kadar vatandaşın da elinde olduğunu belirten Zengin, şunları kaydetti:
'Görüyorsunuz, şahsen kadınlar adına ben çok üzüldüm, Vezneciler'de normal hayatta başını örtmeyen bir kadın başını örtüyor, sabahın köründe ramazan günü, planlayarak 12 insanı katlediyor ve bu insanın cenazesi bir grup siyasi tarafından törenle defnediliyor. Bu siyasi partiye oy veren kadınlar nasıl bundan rahatsızlık duymuyor ben merak ediyorum. Nasıl bir siyasi törenle, bir seremoniyle bu olabilir. Siyaset dediğimiz şey kesinlikle kendini terörden arındırmalı. Hem siyaset yapacağım, hem teröre destek vereceğim diyemezsiniz. Türkiye'de çözümün ilacı bence vatandaştır. Vatandaş siyaset yapana siyasi iradesini teslim etse ama terörle uğraşana veya ikisini beraber yapana kırmızı kart gösterse, asıl çözüm burada bence. Neden çözümü illede devletten bekliyoruz. Çözümü devlet denedi, alevi demek sorundu, vatandaş ben aleviyim diyemezdi. Aynı şey Kürt kardeşlerimiz için de geçerliydi. Biz geldiğimiz yerde bir sürü yol aldık, ama vatandaşın da bir şey yapması lazım.'
- 'Gerçek hukuk devleti için yeni anayasa'
Zengin, yeni anayasanın halk tarafından olumlu karşılandığını belirterek, 'Türkiye'nin anayasasına baktığımız zaman, geriye dönük olarak 1924 anayasasını saymazsak aslında Türkiye bir demokratik anayasa yapma şansına sahip olamamış bir ülke. Ne zaman bu millet kendi hakimiyetini, kendi iradesini öne çıkarmış her daim darbelerle inkıtaya uğramış bir siyasal tarihimiz var. Türkiye'nin gerçekten özgürleşmesi için, gerçek bir hukuk devleti olması için milletin kendisinin özgür bir anayasa yapması gerekiyor. Bunu yaparken de bütün meselelerini mecliste özgür bir zeminde konuşması gerekiyor.' diye konuştu.
Farklı bölge ve illerde düzenlenen panellere vatandaşlar tarafından yoğun ilgi olduğunu anlatan Zengin, şöyle dedi:
'Türkiye'nin pek çok iline konuşmaya gidiyorum, memleketin hangi köşesine gidersek gidelim vatandaşın alakası fevkalade fazla. Hatta siyasilerden çok daha fazla ciddiye aldıklarını görüyorum anayasa yapma meselesini. O yüzden bütün siyasi partilerin bu talebi ciddiye alması lazım, çünkü anayasa yapmak tek bir partinin vazifesi değil. Böyle bir talep var, anlamaya, anlaşılmaya çalışılıyor milletimiz tarafından. Fark ediyorum ki milletimizin feraseti çok fazla, her zaman olduğu gibi burada da bir sahiplenme görüyorum. Bu iradeye kim sahip çıkarsa onun karlı çıkacağı kanaatindeyim.'
Iğdır Valisi Ahmet Turgay Alpman, İl Emniyet Müdürü Yüksel Babal, AK Parti Iğdır İl Başkanı Ahmet Tutulmaz ve çok sayıda dinleyicinin katıldığı panelin sonunda Iğdır Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Murad Aydın Şanda, Zengin'e plaket verdi.