IMF’nin ‘acı reçeteleri’ hatıralarda kaldı

Türkiye’nin IMF’ye borcunu sıfırlamasının üzerinden 3 yıl geçerken, ekonomik istikrarın sağlanmasıyla Fon’un ‘acı reçeteleri’ tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı. Türkiye artık borç alan değil, IMF’ye kaynak aktaran bir konuma yükseldi.

IMF’nin ‘acı reçeteleri’ hatıralarda kaldı
Türkiye’nin, Uluslararası Para Fonu’na (IMF) borcunu sıfırlamasının üzerinden 3 yıl geçti. Ekonomik istikrarın sağlanması ve güven ortamının oluşmasıyla IMF ile yarım asrı bulan borç serüveni ve sunulan ‘acı reçeteler’ geride kalırken, Türkiye artık borç alan değil, Fon’a kaynak taahhüdünde bulunan ülke konumuna geldi. Türkiye’nin IMF ile 1961’de başlayan stand-by yolculuğuna 8 cumhurbaşkanı ve 37 hükümet eşlik etti. Borcun bittiği tarihe kadar 50 milyar doları aşkın kaynak kullanan Türkiye, Uruguay ve Filipinler ile birlikte ‘en çok anlaşma imzalayan’ 3 ülkeden biri oldu. Türkiye, IMF ile toplam 19 stand-by anlaşmasına imza attı.

1947 YILINDA TANIŞTI

Türkiye 188 ülkenin üye olduğu IMF ile 1947’de İsmet İnönü döneminde tanıştı. İlk stand-by anlaşması 1 Ocak 1961’de bir yıllık süreyle imzalandı. Türkiye, 1961-1970 arası her yıl IMF ile bir stand-by anlaşması yaptı. Anlaşmalar genellikle bir yıl dolmadan sona erdi. 1970’ten 1978’e kadar IMF ile stand-by anlaşması yapmayan Türkiye, 1978’ten 1980 yılına kadar yeniden birer yıllık anlaşmalara imza attı. Türkiye’de 1980 yılında 24 Ocak Kararları ile ekonomide değişim süreci başlarken, 18 Haziran 1980’de ilk kez, 3 yıllık vadeyle IMF ile en uzun stand-by anlaşmasını gerçekleştirdi. 1983 yılında yeni bir stand-by düzenlemesine giden Türkiye’nin bu anlaşması ise 1 yıl sürdü. IMF’den kullanılan kaynak miktarı 1980’e kadar daha düşük seviyelerde gerçekleşirken, bu tarihten itibaren daha yüksek miktarlar için IMF’nin kapısı çalındı.

Uzun süre kısa vadeli anlaşmalarla IMF ile ilişkisini sürdüren Türkiye, en zorlu anlaşmasına 2001 krizinden sonra imza attı. Başbakanlığını Bülent Ecevit’in yaptığı 57. Hükümet, uzun görüşme ve pazarlıklar sonucunda Fon’dan 19 milyar dolarlık kredi aldı. Bu dönemde Fon’un ‘acı reçeteleri’ çok tartışılırken, görüşmeleri yürüten IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarelli de ‘bond çantasıyla’ hafızalara kazındı. Son anlaşmaya 2005 yılında imza atan Türkiye, 2008 yılında IMF ile stand-by anlaşması yapmama kararı aldı.

KRİZDE İHTİYAÇ DUYULMADI

IMF Türkiye Yerleşik Temsilciliği program ilişkisinin sona erdiği 2008’den itibaren, IMF ile üyelik ilişkileri doğrultusunda faaliyetler sürdürüldü. Türkiye’de küresel ekonomik krizin etkilerinin ciddi şekilde hissedildiği 2009 ve 2010 yıllarında ödemeler dengesinde sorun yaşanmaması ve en kritik dönemin IMF’siz atlatılması bu noktadan sonra IMF ile yola devam edilmemesinin herhangi bir sorun teşkil etmeyeceği beklentilerini de güçlendirdi. Türkiye’nin bu dönemde kredi derecelendirme kuruluşlarından aldığı notlarda önemli artışlar yaşanırken, ülke ekonomisinde başarılı bir performans sergilendi.

EN YÜKSEK OY GÜCÜNE SAHİP 20’NCİ ÜLKEYİZ

Fon nezdinde bir dönem sadece borçlarıyla gündeme gelen Türkiye, artık en yüksek oy gücüne sahip 20. ülke konumunda bulunurken, IMF’ye kaynak taahhüdünde bulunan ülke durumuna geldi. Ekonomik istikrar ve güven ortamını sağlayan Türkiye’nin, IMF’ye borcunu sıfırlamasının üzerinden 3 yıl geçerken, Fon’un ‘acı reçeteleri’ tarihin tozlu sayfalarında yerini aldı, dönemin en çok konuşulan ismi Carlo Cottarelli de unutuldu.