Çevre Ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı Açıklaması

Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, “Laiklik kavramı bizim anayasa çalışmalarımız ve teklifimizin içerisinde her zaman olmuştur. Yeni anayasa çalışmaların içinde de laiklik kavramı, aynen demokrasi gibi hukuk devleti gibi olacaktır. Çalışmalar bu şekilde yürütülüyor ve bu şekilde devam edecektir” dedi.

Çevre Ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı Açıklaması
Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Sarı, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın laiklikle ilgili sözlerini değerlendiren Bakan Sarı, “TBMM Başkanımız zaten ifadeleriyle ilgili gerekli açıklamaları tekrar yaptı, bunun kendi görüşü olduğunu ifade etti.

AK Parti Sözcümüz Sayın Ömer Çelik de partimizin görüşünü her ortamda dile getirdi. Laiklik kavramı bizim anayasa çalışmalarımız ve teklifimizin içerisinde her zaman olmuştur. Yeni anayasa çalışmaların içinde de laiklik kavramı, aynen demokrasi gibi hukuk devleti gibi olacaktır. Çalışmalar bu şekilde yürütülüyor ve bu şekilde devam edecektir. Sayın Meclis Başkanımız kendisi de dediği gibi, kendi görüşünü ifade etmiştir, bunun hiçbir şekilde bağlayıcılığı yoktur” diye konuştu.

“GEREKİRSE ANAYASAYI HALKA GÖTÜRECEĞİZ”

AK Parti’nin yeni anayasa yapılması konusunda kararlı olduğunu, gerekirse yani anayasayı halka götüreceğini vurgulayan Sarı, “Yeni anayasa tartışmalarını dikkatle dinliyor ve izliyoruz. AK Parti her dönemde, her yaptığı icraatta olduğu gibi fikirlere açık bir partidir. Her konuda farklı görüşleri dinleyen bir partidir. Tartışma olması, fikirlerin konuşulmasında hiçbir sakınca yok, hiçbir çekincemiz yok. Bunları masaya oturup tartışmamız gerekiyor. Kolaya kaçıp tartışmadan masayı terk etmek bizim istediğimiz bir çalışma sistemi değil. Maalesef çeşitli bahanelerle o massa terk edildi. Biraz da işin kolayına kaçıldı. Biz sahalarda seçim çalışmaları yaptık. Her seçim çalışmasında biz anayasanın değişmesi gerektiğini vatandaşa sorduk ve vatandaşımızdan her defasında ‘evet anayasa değişmeli’ cevabını aldık. Diğer siyasi partiler de sahada yaptıkları çalışmalarda anayasanın değişmesi gerektiğini ifade ettiler. Bunu bir masada oturup tartışma en doğal süreçti ama gerçekleşmedi. Biz darbe döneminden kalmış, Türkiye’nin ayağına pranga olan bu anayasanın değişmesi konusunda üzerimize düşen görevi yapacağız. Bunu götürebileceğimiz yere kadar götüreceğiz, halkımıza götüreceğiz” ifadelerini kullandı.

“BAŞKANLIK SİSTEMİNDE KARARI MİLLET VERECEK”

Başkanlık konusunda kararı her zaman olduğu gibi yine milletin vereceğini dile getiren Sarı, “Anayasa tartışmaları içerisinde başkanlık sistemi de tartışılıyor. Başkanlık sistemi de şuanda özellikle G-20 ülkelerinin pek çoğunun başkanlık sistemiyle yönetildiği bir dönemde, başkanlık sisteminin artılarını ve eksilerini tartışmak gerekiyor, değerlendirmek gerekiyor. Bu değerlendirmeyi halkla birlikte de yapmamız gerekiyor. Bütün bunlar tartışılmak gerekiyor, biz bunu istiyoruz. Bunun sonucunda da kararı her zaman olduğu gibi millet verecektir. Anayasa değişikliği de milletin yaptığı bir anayasa olması sebebiyle bizim için çok önemlidir” değerlendirmelerinde bulundu.

DOKUNULMAZLIKLARIN KALDIRILMASI

Halkın, teröre destek veren milletvekillerinin Meclis çatısı altında olmasından rahatsız olduğunu kaydeden Sarı, “Meclis çatısı altında çeşitli sebeplerle fezlekesi verilen milletvekilleri var. Bunlardan belki en önemlisi terör örgütüne yardım ve yataklık yapanların hala o Meclis çatısı altında bulunması vatandaşların kabul edemeyeceği bir durum. Vatandaşlar bunu bizden talep ediyor. Bunu yapmak o Meclis’te bulunan, ben yine 550 kişi diyeyim; 550 kişinin görevidir. Bunu yapmak zorundayız ve en kısa zamanda yapacağız. Bunu tek başımıza olsa da yapacağız ama inşallah diğer partiler de destek verir. Gizli oylama yapılacak, herkesin bu noktada üzerine düşen görevi yerine getirmesi lazım. Bu devletin, milletin birliğini ve bütünlüğünü korumamız lazım. Buna karşı duran herkese de o Meclis çatısı altında gereken cevabı vermemiz lazım” açıklamalarında bulundu.

“MECLİS’TE ÇOK HIZLI HAREKET ETMEMİZ LAZIM”

Bakan Sarı, bazı milletvekillerinin TBMM’deki çalışmaları yavaşlattığını ifade etti.

Vize muafiyeti için Meclis’ten geçirilmesi gereken kanunların, gündem dışı konuşma yapan milletvekilleri yüzünden yavaşladığını belirten Sarı, şunları ifade etti:

“Başlıklar azalıyor ama süreç çok uzuyor. Pazartesi günü yine bu vize muafiyetiyle ilgili olarak yapmamız gereken bir düzenleme vardı. Orada toplam 8 madde geçecekti. Saat 17.00’de başladı, yaklaşık 23.30’a kadar süren Genel Kurul’da ancak 3 madde geçebildi. Bu tempoda biz Türkiye’nin yönetilmeyeceğini zaten biliyoruz. Biz koşmak üzere harekete geçmiş bir milletiz, devletiz, toplumuz ama bizim koşmamıza engel olmaya çalışanlar var. Bunu kah Meclis içinde yapıyorlar, kah maalesef Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yapıyorlar. Bizim artık çok hızlı hareket etmemiz lazım. Hedeflerimiz belli; 2023 hedeflerine koşan bir ülkeyiz, dünyanın en büyük ekonomileri arasına girmek için canla başla mücadele eden bir ülkeyiz. Bizim Meclis’te çok hızlı hareket etmemiz lazım ama yaklaşık 6 saatte 3 madde geçiyor. Meclis’i izleyen vatandaşlarımız çok net fark ediyordur. Bütün hatipler konuşmaya başlarken ‘biz bu maddelerin geçmesi konusunda hemfikiriz’ diye konuşmaya başlıyor ama yasayla ilgili olmayan bir 10 dakikalık, 20 dakikalık süre kullanıyor. Kürsü dokunulmazlığı önemlidir, oraya çıkan hatip düşüncelerini en rahat şekilde ifade edebilmelidir ama bazı konularda da konunun dışına çıkmamamız gerekir. Meclis’i yavaşlatmak için yapılacak bu tür çalışmalar, aslında vatandaşlarımıza yapılan hizmeti yavaşlatıyor. Biz öyle yada böyle çıkartırız, sabah kadar da çalışırız hiç problem değil. Biz elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz, bu maddeler yetişecek. Vatandaşlarımızın beklentisi bu yöndeyken bizim hep beraber çalışmamız gerekir.”

TERÖR OLAYLARINDA ZARAR GÖREN ŞEHİRLERİN YENİDEN İNŞASI

Terörle mücadele edilen bölgelerde şehirlerin yeniden inşasıyla ilgili bilgiler veren Bakan Sarı, “Operasyonların tamamlanmasından, sokağa çıkma yasaklarının kalktığı andan itibaren valiliklerimiz ve kaymakamlıklarımız tarafından bize bilgi geliyor. Biz bu bilgiye göre bölgeye ekip gönderiyoruz. Ekiplerimizin sayısı, bölgeye göre 100, 150 civarında olabiliyor. Biz ilk çalışmamızı Silopi’de başlatmıştık. Ardından Cizre’ye ve İdil’e girdik. Sur’a inşallah pazartesi günü giriyoruz. Silopi, Cizre, İdil gibi yerlerde yapacağımız çalışmayla Sur’da yapacağımız çalışma birbirinden farklı çalışmalar. Sur kendi içinde çok özel bir alan olduğu için, kentsel sit alanı olduğu için ve yapılması gereken çalışmaların koruma amaçlı uygulama imar planına yönelik yapılması gerektiği için, oradaki çalışmayı ayırıyoruz. Sahaya ilk gittiğimizde zarar tespit çalışması yapıyoruz. Ekiplerimiz, operasyonların yapıldığı bölgelerde, terörden dolayı, teröristlerin kazdığı çukurlardan dolayı, el yapımı patlayıcılardan dolayı oluşan bütün zarar tespit çalışmalarını yapıyor. Bu çalışmaları valiliğimize veya kaymakamlığımıza da iletiyoruz. Ardından o bölgede bir riskli alan ilan ediyoruz. Bu bölge için de bir kentsel dönüşüm çalışmasının temelini hazırlamış oluyoruz. Riskli alan ilan ettiğimiz alanın yakın bir çevresinde de rezerv alan çalışması yapıyoruz. İki türlü kentsel dönüşüm yapıyoruz. Birincisi, rezerv alanlarda konut ihtiyacına göre bir yaşam alanı inşa ediyoruz. Bir de yerinde kentsel dönüşüm dediğimiz, aynı bölgenin içinde yaptığımız bir çalışma var. Rezerv alanlara vatandaşlarımızı yerleştiriyoruz. Daha sonra projelerimiz netleştiği zaman, vatandaşlarımıza ‘şu bölgede, şu mahallede, yeni oluşmuş konutlardan evinize karşı ev verelim’ diye uzlaşma noktasına varıyoruz. Uzlaşma noktasında vatandaşlarımızla gönüllülük esasına dayanan bir anlaşmaya varıyoruz. Bunu Türkiye’nin her yerinde yapıyoruz zaten. Buralarda daha hızlı hareket etmeye çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

“ACELE KAMULAŞTIRMA KARARINI, VATANDAŞLARIN MAĞDURİYETİNİ BİR AN ÖNCE GİDERMEK İÇİN ALIYORUZ”

Acele kamulaştırmayla ilgi yapılan eleştirilere cevap veren Bakan Sarı, “Biz bu operasyonların başladığı ilk günden itibaren, vatandaşlarımızın bütün mağduriyetlerini gidermek için canla başla çalışıyoruz. Aile ve sosyal Politikalar Bakanlığımız sosyal yardımlarını hiçbir zaman eskit etmedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız aynı şekilde İŞ-KUR vasıtasıyla iş alımları noktasında bölgedeki vatandaşlarımıza ekstra öncelik verdi. Bütün bakanlıklarımız bölgede mağduriyet yaşayan vatandaşlarımıza destek verdi. Biz bugün Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olarak acele kamulaştırma kararını alırken, yine vatandaşlarımızın bu mağduriyetlerini en kısa zamanda gidermek için alıyoruz. Muhalefetin iddia ettiği gibi durumlar kesinlikle söz konusu değil. Bugün hangi vatandaşımızın elindeki malı gasp edilmiştir? Daha oturup uzlaşma aşamasına gelmediğimiz, vatandaşlarımızla konuşmadığımız bir noktada sanki bizi bütün bölgeyi kamulaştırmış gibi lanse ediyorlar. Bu çok yanlış ve taraflı bir yorumdur. Bu noktada bize gerek belediyeler, gerekse baroların açtığı davalar var. Aslında bunlar bize karşı değil, vatandaşlara karşı açılmış davalar. Biz bu çalışmalarla birlikte, vatandaşları hem ucuz hem kaliteli konut sahibi yapmaya çalışıyoruz. Ruhsatlı veya ruhsatsız, gecekondu veya kendi evinde oturan vatandaşlarımızı konut sahibi yapmaya çalışıyoruz. Kirada olanları ev sahibi yapıyoruz. Bunları yaparken de biz onlara, yeni evlerine taşınana kadar kira bedeli ödeyeceğiz. Bütün bunları yaptığımız halde hem muhalefet hem de bölgede kara propaganda yapanlar, tamamen yanlış ve yanlı haberlerle vatandaşların kafasını karıştırmaya çalışıyor” diye konuştu.

“SUR’UN İÇİNDEKİ TARİHİ YAPILARIN TAMAMI TAHRİP EDİLDİ”

Bakan Sarı, Diyarbakır’ın Sur ilçesinde yapılacak çalışmalarda, Sur’un tarihi dokusunun dikkate alınacağını ifade etti.

HDP’lilerin hükümetin yerel yönetimlerle birlikte hareket etmediği yönündeki eleştirilerine de cevap veren Sarı, şöyle konuştu:

“HDP’nin eleştirilerinden biri ‘yerel yönetimleri bu işin içerisine niye katmıyorsunuz’, ikincisi de acele kamulaştırma üzerine. Acele kamulaştırmayı biz bir yetki olarak aldık ama en son gideceğimiz yoldur. Biz vatandaşlarımızla uzlaşma üzerine giden bir anlayışla hareket ediyoruz. Aylarca o bölgelerde mağdur olan vatandaşlarımız var, iki kişi, üç kişi yüzünden senelerce sürecek mahkemelerle vatandaşların mağdur olmaması için biz bunu yapıyoruz. Burada hız önemli, elimizden geldiğince hızlı ve kesin çözümlere gitmemiz gerekiyor. Sur’da yapacağımız çalışmada ‘belediyelerle uzlaşma sağlanmadı’ deniliyor. Sur, 2012 yılında kentsel sit alanı ilan edildi ve koruma amaçlı imar planı kabul edildi. Bu koruma amaçlı imar planı, o dönemki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Sur İlçe Belediyesi’nin meclisinden de geçti. Onlar zaten o sürecin başında bu işin içindeydi. O sürecin bir kısmını da kendileri gerçekleştirmişti. Diyarbakır Sur’da 3 mahallede belediye, hem kamulaştırma işlemi yapmıştı. Bunu eleştiren HDP’lilerin kendi belediyesi, Sur’un içinde 3 mahallede 700’e karşı eve karşılık ev anlaşması yaptı. Ev istemeyenler için de kamulaştırma bedeli ödeyerek mallarını aldı. Yaklaşık 20 milyon TL kadar da kamulaştırma bedeli ödedi.

3 mahallede bunu yapmaya başladı ama 2014 yılında belediye başkanı değişince bıçak gibi kesildi. O günden bugüne kadar Sur’un içine çivi çakılmadı. Yakın dönemde bu terörün başlattığı çukur siyasetiyle, barikatlarla, el yapımı patlayıcılarla, bu sokaklar, Sur’un dokusu, Sur’un içindeki tarihi yapıların tamamı tahrip edildi. Bunlar yapılırken ne Sur Belediyesi, ne Diyarbakır Belediyesi, ne de Şırnak Belediyesi çıkıp ‘benim sokağımda, mahallemde, ilçemde siz bu hendekleri kazarken, el yapımı patlayıcıları döşerken, vatandaşlarıma, vatandaşlarımın yaşadığı evlere, yürüdüğü sokaklara zarar veriyorsunuz’ diye tek bir söz etti mi? Bütün bu süreçte bırakın teröre karşı tek bir laf etmeyi, tam tersi terörü destekleyecek hareketlerde bulundular. Bugün çok şükür güvenlik güçlerimiz orada güvenliği sağladı, terörü tamamen kuruttu, vatandaşlarımızın en ufak kılına zarar vermeyecek kadar hassas bir çalışma gösterdi ki; polisimiz, askerimiz kendi canı pahasına bu operasyonları gerçekleştirdi, santim santim ilerledi. Her şey bitti; bugün ‘belediyelerle istişare etmiyorsunuz, sivil toplum kuruluşlarıyla istişare etmiyorsunuz’ diye bizi eleştiriyorlar. Ben her gittiğimde, Şırnak’ta, Silopi’de, Cizre’de, Sur’da sivil toplum örgütleriyle görüşüyorum. Ben haricinde sayın bakanlarımız her gittiğinde muhakkak görüşüyor.”
Kaynak: İHA