AK Parti Genel Sekreteri Gül Açıklaması

'Milletimiz teröre ve teröriste destek olan milletvekillerini parlamentoda görmek istemiyor. Umuyorum ki en kısa zamanda Anayasa'nın gereği yapılacaktır. Bizler de AK Parti Grubu olarak milletimizin beklentisi, ülkenin birlik ve beraberliği için gereken adımları atacağız' '(AYM'nin Gül ve Dündar kararı) Bu bir bireysel başvurudur ve bireysel başvuru karara bağlanmıştır. Bu iptal kararı değildir. Bir ihlal kararıdır. Bireysel başvuru kararları başvuruyu yapan kişileri bağlar. Cumhurbaşkanı'mızı ya da başka bir kimseyi bağlamaz. Dolayısıyla Anayasa'nın 153. maddesini polemik konusu yaparak bunun üzerinden politika yapılması iyi niyetle açıklanamaz. Türkiye bir yargıçlar devleti değil hukuk devletidir' 'Parlamenter sistem, ne kadar meşru ise başkanlık sistemi de o kadar meşrudur. CHP, meşru bir sistemin tartışılmasından neden korkuyor. Her ne konuşulursa konuşulsun, bunun sonu referandum ve millet iradesidir. CHP milletten korkuyor, anlaşılan'

AK Parti Genel Sekreteri Abdulhamit Gül, 'Milletimiz teröre ve teröriste destek olan milletvekillerini parlamentoda görmek istemiyor. Umuyorum ki en kısa zamanda Anayasa'nın gereği yapılacaktır. Bizler de AK Parti Grubu olarak milletimizin beklentisi, ülkenin birlik ve beraberliği için gereken adımları atacağız' ifadesini kullandı.

Gül, yaptığı yazılı açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarını 'yeni anayasa çalışmalarını hafife alma' olarak niteledi.

AK Parti'nin önerdiği başkanlık sistemi modeli için Kılıçdaroğlu'nun 'patronlu başkanlık sistemi öneriyorlar' ifadesini kullandığını belirten Gül, 'Bizim önerdiğimiz başkanlık sisteminde başkanı da parlamentoyu da millet seçer, dolayısıyla patron olan halkın kendisidir. Kılıçdaroğlu'nun öncelikle şunu bilmesi lazım, demokrasilerde patron millettir. Kılıçdaroğlu'nun demokrasiden anladığı 'Milli Şef' demokrasisidir. Zira CHP'nin genetik kodlarında tarihinde ve aklının gerisinde buyurgan demokrasi vardır. 'Açık oy, gizli sayım' garabetini bu ülke tarihine kaydeden CHP değil mi' değerlendirmesinde bulundu.

Mevcut sistemin, hükümet krizlerine neden olduğunu ve vesayet kurumlarının millet yerine egemenlik kullandığını ifade eden Gül, bunun yerine milletin egemen olduğu, yargı bağımsızlığını temin eden, etkin yasama ve yürütmeyi sağlayacak bir başkanlık sistemi modeli önerdiklerini bildirdi.

'Artık Türkiye'de istikrar oluşturacak bir hükümet modelinin yerleştirilmesi bir zorunluluktur' ifadesini kullanan Gül, şunları kaydetti:

'Anlaşılıyor ki CHP darbecilerin patron olduğu bir sistemden yanadır. Hem 'Darbe yasalarını temizleyelim' diyeceksiniz, hem de darbe yasalarının anası olan Anayasa'nın yenilenmesine karşı çıkacaksınız, yeni sivil anayasanın yapılacağı komisyondan kaçacaksınız, bu bir çifte standarttır. CHP bu ikilemden kurtulmalıdır. Biz kendilerine 'Darbe yasalarını hep beraber değiştirelim, bunu TBMM Genel Kurulu'nda yapalım' dedik, buna da yanaşmadılar, hala bir ses yok. Bu çerçevede oluşturduğumuz çalışma heyeti, darbe döneminde yasalaşan 457 adet kanun ile 35 adet kanun hükmünde kararnameyi taramış ve yapılması gereken değişiklikleri belirlemiş bulunuyor. Bu konuda da iyi niyetli olmadıkları ortaya çıktı ve Anayasa Uzlaşma Komisyonunu sabote ettiler.'

Gül, Kılıçdaroğlu'nun yeni anayasa ile ilgili kurulacak komisyonun adının 'Türkiye'yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu' olmalı şeklindeki önerisinin samimi olmadığını ifade ederek, 'Daha önceki uzlaşma komisyonunda da 'Partilerin üzerinde anlaştığı 60 maddeyi geçirelim' dedik, o zaman da masadan kaçtılar. Bu tavır CHP'nin darbecilerin yaptığı anayasadan yana olduğunu göstermiştir' değerlendirmesinde bulundu.

Parlamenter sistem, ne kadar meşru ise başkanlık sisteminin de o kadar meşru olduğunu belirten Gül, 'CHP, meşru bir sistemin tartışılmasından neden korkuyor. Her ne konuşulursa konuşulsun, bunun sonu referandum ve millet iradesidir. CHP milletten korkuyor, anlaşılan' ifadesini kullandı.

AK Parti olarak, aynı masa etrafında oturabilecek partilerle yeni anayasa için çalışmalara devam etme konusunda kararlı olduklarını bildiren Gül, kendilerinin millete verdikleri sözü tutarak anayasa önerilerini en kısa zamanda TBMM'ye sunacaklarını bildirdi.

Gül, şöyle devam etti:

'Milletin yası yerine teröristin yasını tutan, teröriste silah taşıyan, sırtını Kandil'e ve terör gruplarına dayadığını ifade eden, terör ve teröristi övenlere karşı mutlaka dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiği kanaatindeyiz. Hiçbir demokraside terör ve şiddetin övülemeyeceği ve müsaade edilmeyeceği açıktır. Selahattin Demirtaş halkı sokağa çağırıyor, açıkça terör destekçiliği yapıyor. Milletimiz ve bölgedeki halkımız sağduyulu davranarak, bu çağrılara kulak asmamıştır. Milletimiz teröre ve teröriste destek olan milletvekillerini parlamentoda görmek istemiyor. Umuyorum ki en kısa zamanda Anayasa'nın gereği yapılacaktır. Bizler de AK Parti Grubu olarak milletimizin beklentisi, ülkenin birlik ve beraberliği için gereken adımları atacağız.'

- 'Türkiye bir yargıçlar devleti değil hukuk devletidir'

Anayasa Mahkemesinin Erdem Gül ve Can Dündar ile ilgili kararı sonrasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karara ilişkin açıklamaları üzerine yapılan tartışmaları yersiz olarak nitelendiren Gül, 'Bu bir bireysel başvurudur ve bireysel başvuru karara bağlanmıştır. Bu iptal kararı değildir. Bir ihlal kararıdır. Bireysel başvuru kararları başvuruyu yapan kişileri bağlar. Cumhurbaşkanı'mızı ya da başka bir kimseyi bağlamaz. Dolayısıyla Anayasa'nın 153. maddesini polemik konusu yaparak bunun üzerinden politika yapılması iyi niyetle açıklanamaz. Türkiye bir yargıçlar devleti değil hukuk devletidir' görüşüne yer verdi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan'ın açıklamalarını da değerlendiren Gül, şunları kaydetti:

'Sanki bu bir iptal başvurusu imiş gibi 'Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar' şeklinde açıklama yapması tamamen talihsizlik olmuştur. İptal kararları gerekçesi ile birlikte Resmi Gazete'de yayımlandıktan sonra herkesi bağlar. Burada bir Resmi Gazete yayını olmuş mudur? Hayır.Yürüyen davanın konusu 'silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme, devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgileri siyasal veya askeri casusluk amacıyla temin etme ve açıklama' olduğuna göre bu dava bir askeri casusluk davasıdır. Dolayısıyla ülkemizin içinden geçtiği süreçte hassas bir konudur.

Anayasa Mahkemesinin önündeki binlerce bireysel başvuruyu sonuçlandırmak yerine bu konuya öncelik vermesi manidardır. Anayasa Mahkemesi kararında, kendini derece mahkeme yerine koymuştur. Anayasa'mıza ve ilgili yasaya göre Anayasa Mahkemesi, mahkeme kararlarından sonra nihai olarak devreye girer.Mahkemelerden netice alınmazsa Anayasa Mahkemesine gidilir. Bundan sonra herhangi bir olayda herhangi bir vatandaş 'Bir hak ihlaline uğradım’ diyerek AYM'ye başvurursa ne olacak? Sonuçlanmamış bir dava hakkında kendisini mahkeme yerine koyarak, savcının iddianamesi üzerinden karar vermiştir. Bu duruma göre kendini aşan bir karar vermiştir.'
Kaynak: AA