AK Parti İstanbul Milletvekili Esayan Açıklaması
'Eski Türkiye her cemaatin ayrı kompartımanlarda yaşadığı, birbirlerine önyargılarla baktığı, devletten korkan bir ülkeydi' ''Bu partide bir şey var' diye yazıyordum fakat dindarlara dönük önyargılara sahip olanlar tarafından çok tepki alıyordum. Eski Türkiye'de en fazla bedel ödemiş grup muhafazakarlardı. Ben bunu gördüm'
Ak Parti İstanbul Milletvekili Markar Esayan, 'Eski Türkiye her cemaatin ayrı kompartımanlarda yaşadığı, birbirlerine önyargılarla baktığı, devletten korkan bir ülkeydi' dedi.
Kafe Mecra'da, 'Yeni Türkiye olgusu ve Başkanlık Sistemi' ile ilgili düzenlenen etkinlikte konuşan Ak Parti İstanbul Milletvekili Esayan, 'Aynı derdin ortaklarıyız. Bu ülkenin tüm farklılıklarıyla bir arada yaşamak isteyen bir topluluk var burada. Hayatın her alanında siyaset vardır. Ak Parti'de olmamın sebebi de bu birliktelik duygusu zaten' ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kurtuluş süreciyle kuruluş sürecini birbirinden ayırmak gerektiğini aktaran Esayan, şöyle devam etti:
'Türkiye'nin kurtuluş süreci çok değerli bir süreç. Bu süreçte bir varoluş kavgası verilmiş ve 1920'lere kadar oldukça demokratik bir süreç geçirilmiştir. Daha sonra 1924'te anayasayla bir darbe oldu ve yeni bir süreç başladı. Bu süreçte dışlayıcı bir vatandaşlık tanımı yapıldı. Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının teşhisiyle imparatorluğun çökmesi, dine ve çok fazla millet, kültür, ırk olmasına bağlandı. Bunlar zaaf olarak teşhis edildi. Bir mühendislik denemesi olarak devlet tanımı yapıldı. Ama baktılar ki öyle bir halk yok ortada. İnsanlar dindar ve hala çok sayıda kültür, ırk var. İnsanları soyut bir Türklük tanımına zorladılar, din olarak tamamen laik bir devlet oluşturmaya çalıştılar. Bunu uzun yıllar yaptılar. Bu Kürt sorununa, başörtüsü sorununa, gayrimüslim sorununa yol açtı.'
Esayan, Yeni Türkiye’nin tarihsel perspektifini ihtiva eden bir kitap yazmaya başladığını söyledi.
Eski Türkiye'nin açmazlarının, halkla çelişkilerinin bulunduğunu vurgulayan Esayan, 'Siyaset demek yüzü asık insanlara değmeyen soyut kavramlar zinciri değil. Bütün hayata dair unsurların birlikte bir armoni içerisinde huzur içerisinde bulunması gerekir. İşte devletin görevi bu organizasyonu sağlamaktır. Eski Türkiye her cemaatin ayrı kompartımanlarda yaşadığı, birbirlerine önyargılarla baktığı, devletten korkan bir ülkeydi' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Edebiyatçılar için Türkiye çok zengin bir hikayeler diyarıdır'
14 yıl boyunca siyasi ve sosyolojik açılardan büyük mesafeler kat edildiğini aktaran Esayan, şunları söyledi:
'Edebiyatçılar için Türkiye çok zengin bir hikayeler diyarıdır. 2000'li yılların başıydı. 28 Şubat sürecinin içerisindeydik ama benim halimi pek etkileyen tarafı yoktu. Dindarları etkiliyordu. Ben ilk romanımı yazmaya başladım. Yeni Türkiye düşüncelerimi yazmaya başladım. 14 yıl önce Türkiye’nin geleceği yeri yazmıştım. O sadece bir tahayyüldü. 'Bu partide bir şey var' diye yazıyordum fakat dindarlara dönük önyargılara sahip olanlar tarafından çok tepki alıyordum. Eski Türkiye'de en fazla bedel ödemiş grup muhafazakarlardı. Ben bunu gördüm.'
Kaynak: AA
Kafe Mecra'da, 'Yeni Türkiye olgusu ve Başkanlık Sistemi' ile ilgili düzenlenen etkinlikte konuşan Ak Parti İstanbul Milletvekili Esayan, 'Aynı derdin ortaklarıyız. Bu ülkenin tüm farklılıklarıyla bir arada yaşamak isteyen bir topluluk var burada. Hayatın her alanında siyaset vardır. Ak Parti'de olmamın sebebi de bu birliktelik duygusu zaten' ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin kurtuluş süreciyle kuruluş sürecini birbirinden ayırmak gerektiğini aktaran Esayan, şöyle devam etti:
'Türkiye'nin kurtuluş süreci çok değerli bir süreç. Bu süreçte bir varoluş kavgası verilmiş ve 1920'lere kadar oldukça demokratik bir süreç geçirilmiştir. Daha sonra 1924'te anayasayla bir darbe oldu ve yeni bir süreç başladı. Bu süreçte dışlayıcı bir vatandaşlık tanımı yapıldı. Mustafa Kemal'in ve arkadaşlarının teşhisiyle imparatorluğun çökmesi, dine ve çok fazla millet, kültür, ırk olmasına bağlandı. Bunlar zaaf olarak teşhis edildi. Bir mühendislik denemesi olarak devlet tanımı yapıldı. Ama baktılar ki öyle bir halk yok ortada. İnsanlar dindar ve hala çok sayıda kültür, ırk var. İnsanları soyut bir Türklük tanımına zorladılar, din olarak tamamen laik bir devlet oluşturmaya çalıştılar. Bunu uzun yıllar yaptılar. Bu Kürt sorununa, başörtüsü sorununa, gayrimüslim sorununa yol açtı.'
Esayan, Yeni Türkiye’nin tarihsel perspektifini ihtiva eden bir kitap yazmaya başladığını söyledi.
Eski Türkiye'nin açmazlarının, halkla çelişkilerinin bulunduğunu vurgulayan Esayan, 'Siyaset demek yüzü asık insanlara değmeyen soyut kavramlar zinciri değil. Bütün hayata dair unsurların birlikte bir armoni içerisinde huzur içerisinde bulunması gerekir. İşte devletin görevi bu organizasyonu sağlamaktır. Eski Türkiye her cemaatin ayrı kompartımanlarda yaşadığı, birbirlerine önyargılarla baktığı, devletten korkan bir ülkeydi' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Edebiyatçılar için Türkiye çok zengin bir hikayeler diyarıdır'
14 yıl boyunca siyasi ve sosyolojik açılardan büyük mesafeler kat edildiğini aktaran Esayan, şunları söyledi:
'Edebiyatçılar için Türkiye çok zengin bir hikayeler diyarıdır. 2000'li yılların başıydı. 28 Şubat sürecinin içerisindeydik ama benim halimi pek etkileyen tarafı yoktu. Dindarları etkiliyordu. Ben ilk romanımı yazmaya başladım. Yeni Türkiye düşüncelerimi yazmaya başladım. 14 yıl önce Türkiye’nin geleceği yeri yazmıştım. O sadece bir tahayyüldü. 'Bu partide bir şey var' diye yazıyordum fakat dindarlara dönük önyargılara sahip olanlar tarafından çok tepki alıyordum. Eski Türkiye'de en fazla bedel ödemiş grup muhafazakarlardı. Ben bunu gördüm.'