FETÖ'den Tutuklanan TCDD Çalışanlarının Yargılanmasına Başlandı
Eskişehir’de FETÖ/PDY soruşturması kapsamında tutuklanan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nda (TCDD) görevli 3 sanığın yargılanmasına başlandı.
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanan 2’si mühendis 3 sanığın yargılanması Eskişehir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Duruşmaya tutuklu sanıklar, yakınları ve avukatlar katıldı.
Duruşmada ifade veren mühendis A.K., daha önce emniyet ve savcılıkta ifade verdiğini belirterek, "Daha önceki ifadeleri tekrar ederim. Tarafıma yönetilen suçlamaları kabul etmiyorum. Beni devlet yetiştirdi. Ben yetiştirme yurdunda yetiştim. Devlet tarafından kabul edilen kurumlara üye olmuşum. Suçların maddi delilleri ortaya konulmamıştır. Darbeye katılmadığım halde iddianamede yer almasını anlamış değilim. Ben Mardinliyim. Ailem koruyucudur. Birçok şehit verdik. PKK’nın tehdidi ile karşı karşıyayız. Şehit olan babam ve iki dayım ile ailemden birçok kişinin kemikleri sızlıyor. Sendikaya üye olmamdan dolayı terör örgütü olarak gösterildim. Sendika ve derneklere üye olmak devlet tarafından teşvik edilmiştir. Bunun suç olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Derneğin veya sendikanın suç işlediği ispatlanmasıdır. Sendika üyeliğinin aidatı devlet tarafından ödenmiştir. Bu yüzden devlet işlediği suçu sorgulayamaz. Bankalara para yatırmak ise, suç değildir. Devlet bu bankaya destek vermiştir. Ben para yatırdığım tarihlerde banka devam etmiştir. Devlet bir suç görmüş iseydi bu tarihlerde faaliyetlerini durdurabilirdi. Bankanın TMSF’ye devrine kadar bir örgütsel faaliyette bulunmadığı ortadadır. Bankada sadece vadesiz hesabım değil, altın ve hisse senedi hesabımda var. 127 gündür tutuklu durumdayım. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
TCDD’nin ‘Abi’si olduğu ileri sürülen H.Y. ise verdiği ifadede şunları söyledi;
"Benim teknoloji ile aram iyi değildir. Ben Bylock programının adını ilk kez sorguda duydum. Ne bende ne de ailemde bu programı kimse kullanmamıştır. Sendika ile ilgili ise çalışma hayatım boyunca farklı sendikalara üye oldum. Söz konusu sendikadan 2016 yılının Mayıs ayında ayrıldım. Sendika hakkında uyarı almadım. Devletin bilmediğini benim bilmem mümkün değildir. Toplantımız yoktu. Zaten 3 kişiydik. En son üye olan bendim. İş yoğunluklarından dolayı başkanlığını benim yapmamı istediler. İki defa görüşmemiz oldu. Adı geçen dernek ise yasal olarak kurulan bir dernektir. Derneğimizin tüzüğünde belirtilen maddeleri yerine getiriyorduk. Dernek maddi sıkıntıya düştüğünden kapatılmıştır. Bank Asya’da 1996 yılından beri hesabım vardır. Bankaya para işlemi bankacılık faaliyetidir. Bağışlama değildir. Faizsiz bir bankacılıktı. Bundan dolayı tercih ettim. 2012 yılı öncesinde hesap hareketlerim daha fazladır. Ben FETÖ’ün 2013 Aralık ayında bankaya para yatırılma talimatını duymadım. Ben TCDD ve diğer kurumların abisi değilim. Ben herhangi şekilde himmet ya da burs adı altında katkı sağlamadım. Ben 15 Temmuzda evde bulunuyordum. Hiç bir silah olmadığı halde terör örgütü ile ilişkilendiriliyorum. Yaklaşık 4 aydır tutukluyum. Tutuklu tedbir değil bana ve aileme verilen bir cezadır. Ekonomik mağduriyetim artmaktadır. Tahliyemi talep ediyorum."
Meslek öğretmeni M.A. da suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Delil olarak öne sürülen sendika üyeliğidir. Sendikalaşma bir haktır. Daha önce diğer sendikalara da üyeydim. İş yerine gelen yazılarla sendikadan haberim oldu ve üye oldum. Devlet tarafından aidatlar tarafıma ödenmek suretiyle sendika üyeliğim teşvik edildi. Sendikadan da 2016 Haziran sonunda istifa ettim. FETÖ ile bağlantısı olduğunu bilmiyordum. Bank Asya’ya 2014 yılında hesap açtım. Burada ki amacım faizsiz olmasıdır. Kendi hesaplarım arasında olan 6 bin liradır. Bu banka ve derneklerin bir suç unsuru olması durumunda devletin kapatacağını düşündüm. Ben yurtlarında, evlerinde kalmadım. Sohbete katılmadım. Bırakım gerçek silahı, oyuncak silah almadım elime. Suçsuzum, tahliyemi istiyorum" diye ifadesini verdi.
Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, eksik evrakların beklenmesi ve tanığın dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.
Kaynak: İHA
Duruşmada ifade veren mühendis A.K., daha önce emniyet ve savcılıkta ifade verdiğini belirterek, "Daha önceki ifadeleri tekrar ederim. Tarafıma yönetilen suçlamaları kabul etmiyorum. Beni devlet yetiştirdi. Ben yetiştirme yurdunda yetiştim. Devlet tarafından kabul edilen kurumlara üye olmuşum. Suçların maddi delilleri ortaya konulmamıştır. Darbeye katılmadığım halde iddianamede yer almasını anlamış değilim. Ben Mardinliyim. Ailem koruyucudur. Birçok şehit verdik. PKK’nın tehdidi ile karşı karşıyayız. Şehit olan babam ve iki dayım ile ailemden birçok kişinin kemikleri sızlıyor. Sendikaya üye olmamdan dolayı terör örgütü olarak gösterildim. Sendika ve derneklere üye olmak devlet tarafından teşvik edilmiştir. Bunun suç olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Derneğin veya sendikanın suç işlediği ispatlanmasıdır. Sendika üyeliğinin aidatı devlet tarafından ödenmiştir. Bu yüzden devlet işlediği suçu sorgulayamaz. Bankalara para yatırmak ise, suç değildir. Devlet bu bankaya destek vermiştir. Ben para yatırdığım tarihlerde banka devam etmiştir. Devlet bir suç görmüş iseydi bu tarihlerde faaliyetlerini durdurabilirdi. Bankanın TMSF’ye devrine kadar bir örgütsel faaliyette bulunmadığı ortadadır. Bankada sadece vadesiz hesabım değil, altın ve hisse senedi hesabımda var. 127 gündür tutuklu durumdayım. Tahliyemi talep ediyorum" dedi.
TCDD’nin ‘Abi’si olduğu ileri sürülen H.Y. ise verdiği ifadede şunları söyledi;
"Benim teknoloji ile aram iyi değildir. Ben Bylock programının adını ilk kez sorguda duydum. Ne bende ne de ailemde bu programı kimse kullanmamıştır. Sendika ile ilgili ise çalışma hayatım boyunca farklı sendikalara üye oldum. Söz konusu sendikadan 2016 yılının Mayıs ayında ayrıldım. Sendika hakkında uyarı almadım. Devletin bilmediğini benim bilmem mümkün değildir. Toplantımız yoktu. Zaten 3 kişiydik. En son üye olan bendim. İş yoğunluklarından dolayı başkanlığını benim yapmamı istediler. İki defa görüşmemiz oldu. Adı geçen dernek ise yasal olarak kurulan bir dernektir. Derneğimizin tüzüğünde belirtilen maddeleri yerine getiriyorduk. Dernek maddi sıkıntıya düştüğünden kapatılmıştır. Bank Asya’da 1996 yılından beri hesabım vardır. Bankaya para işlemi bankacılık faaliyetidir. Bağışlama değildir. Faizsiz bir bankacılıktı. Bundan dolayı tercih ettim. 2012 yılı öncesinde hesap hareketlerim daha fazladır. Ben FETÖ’ün 2013 Aralık ayında bankaya para yatırılma talimatını duymadım. Ben TCDD ve diğer kurumların abisi değilim. Ben herhangi şekilde himmet ya da burs adı altında katkı sağlamadım. Ben 15 Temmuzda evde bulunuyordum. Hiç bir silah olmadığı halde terör örgütü ile ilişkilendiriliyorum. Yaklaşık 4 aydır tutukluyum. Tutuklu tedbir değil bana ve aileme verilen bir cezadır. Ekonomik mağduriyetim artmaktadır. Tahliyemi talep ediyorum."
Meslek öğretmeni M.A. da suçlamaları kabul etmediğini belirterek, "Delil olarak öne sürülen sendika üyeliğidir. Sendikalaşma bir haktır. Daha önce diğer sendikalara da üyeydim. İş yerine gelen yazılarla sendikadan haberim oldu ve üye oldum. Devlet tarafından aidatlar tarafıma ödenmek suretiyle sendika üyeliğim teşvik edildi. Sendikadan da 2016 Haziran sonunda istifa ettim. FETÖ ile bağlantısı olduğunu bilmiyordum. Bank Asya’ya 2014 yılında hesap açtım. Burada ki amacım faizsiz olmasıdır. Kendi hesaplarım arasında olan 6 bin liradır. Bu banka ve derneklerin bir suç unsuru olması durumunda devletin kapatacağını düşündüm. Ben yurtlarında, evlerinde kalmadım. Sohbete katılmadım. Bırakım gerçek silahı, oyuncak silah almadım elime. Suçsuzum, tahliyemi istiyorum" diye ifadesini verdi.
Mahkeme heyeti sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verirken, eksik evrakların beklenmesi ve tanığın dinlenmesi için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.